Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ÇERANT ç YU BeTaK ç * İ'(ı 2 Sı.ıyfı —.. Hergün Beş senelik plân .I ,118,000 Ura kâr ; SESŞE Beş senelik plân S anayileşiyoruz. Hem de dev adımla- rile sanayileşiyoruz. Yalnız büyük sa- nayi kalabalık şehirlerde kurulmadığı için bu sanayileşme inkişafımı yakından takip edemiyoruz. Önan için bu sahadaki — iler- lemeyi farketmiyoruz. Fakat rakamlar ve eserler bize kendi- lerini zorla gösteriyor. Hükümet — birinci beş senelik sanayileşme programına, sessiz sadasız, bütün kuvvetiyle devam ediyor. Birinci beş senelik sanayileşme plânı, dahili istihlâkâta cevap verecek maddele- | rin istihslaini istihdaf ediyordu. kadar yapılan işler şunlardır: | — Kayseri koömbinası açılmıştır. 2 — İzmitteki kâğıt ve karton fabri- kası işe başlamıştır. 3 — Ereğli bez kombinasının inşaatı bitmiştir, fabrika Ağustosta açılacaktır. 4 — Keçiborlu kükürt fabrikası çalış- mağa başlamıştır. 5 — İspartadaki gülyağı fabrikası ça- hşmaktadır. 6& — Nazilli bez fabrikasının kısmıanın inşası bitmiştir. 7 — Bursadaki Merinos fabrikasının inşaatına devam edilmektedir. 8 — Gemlikte sun'i ipek, Malatyada pamuklu mensucat fabrikaları — hazırlan- maktadır. türmektedir. Fanliyet bununla bitecek değildir. Bilâ- kis şimdi de demir ve çelik gibi ağır sana- Program bu şekilde devam ederese Türki- ye az zamanda sanayi memleketi haline ge- lebilecektir. Şimdiye birinci * 1,118,000 lira kâr anayün kurulmasında en büyük rol Sümer banka verilmiştir.. Bu ban- ka bu işe 15 milyon liraya yakın sermaye yatırmıştır. Her sermaye kâr ister. Kârsız işleyen sermaye olamaz. Sümer Bank, işin başlangıcında olma- MAĞ : “ * * sına ve henüz tesis devresinde bulunması- na rağmen 1935 senesinde 1,116,000 li- ra kâr etmiştir. Demek ki aşağı — yukan yüzde 8 bir kârla seneyi bitirmiştir. Yüzde 8 kâr çoak bir şey değildir. Fa- kat bu sanayi istihlâk maddeleri — çıkar- maktadır. Sonra teessüs devrinde kâr bek- lenemez, bu iki nokta —dikkate alınırsa Sanayii kurarken bunun yükünü halka rini halkka ucuza mal etmeğe çalışmalıdır. Bu- itibarla biz Sümer bankın — 1,1168,000 Hra kârımı fazla buluyoruz. Bu bir prensip meselesidir. Sümer bank devlet müessesesidir. Devlet — müessesesi kâr zihniyetiyle değil, hizmet zihniyetiyle hareket etmeğe mecburdur. Sanayiin dev- let tarafından kuruluşunda prensibimiz kâr değil, hizmet olmalıdır. * İşsiz kadın Dı'in gazetelerde şöyle bir ilân vardı: aİş bulamadığım — için çocuklarımı besliyemiyorum. Evlâtlik vermek — istiyo- rum, Oğlum 15, kızım 8 yaşındadır. Gü- zel ve terbiyeli çocuklardır. İsteyenler....» Sanayün bu kadar inkişaf ettiği devir- de bu işsizlik neden? Her tarafta fabrika- lar açılıyor. Demek ki evvelce mevcut ol- mayan yeni iş sahaları çıkıyor. O halde ne- den işsizler yine sokakları dolduruyor ve neden işsiz bir kadın iş bulamadığı — için çocuğunu fedaya razı oluyor? Bu sualin cevabını teşkilâtsızlıkta bula- biliriz. Memlekette iş büroları yoktur. Ne işçi | kendisine iş arayacak bir büroya, ne de fabrikatör işçiyi bulacak bir vasıtaya ma- liktir. - Yeni iş kanunu bu ihtiyacı düşünmüş ve ona göre tedbirler tavsiye etmiştir. Kanun daha çıkmamıştır. İhtiyaç çok — büyüktür. İşçi ile fabrikatör arasında bir buluşma yolu tesis edilirse memlekette iş- sizliğin mühim nisbette azalacağına şüphe — yoktur. Bu iş bürolarının bir ân evvel ku- rulması çok faydalı olacaktır. masıdır, İnsanı öldüren iş değil, sıkıntıdır. İş sıhhate yarar, Çalışan sıhha'li olur. İnsan tahammülünden fazla çalışamaz. Fakat sı- kınti kanı paslandırır. Makineyi bozan işlemesi değil, paslan- Can sıkıntısı zamanın, enerjinin, çalışma kabiliyetinin, sıh- hat ve saadetin hırsızıdır. Sıkıntı, sinirlerin bozulması, tered- düt, korku demektir. Sıkıntı ile iyi iş yanyana yürümez, Sıkıntı hem mevcudu, hem ilerisini öldürür. Sıkıntı ruhu istilâ ettikten sonra benliğimiz değişir, ümidimiz kırılır, irade- miz zayıflar, istikbal gözümüzde kararır. Sıkıtı ile karşılaştığınız zaman onu derhal bir kenara atı- nız; hayatta her sıkmtının muvakkat olduğunu düşününüz ve kendinizi ona teslim etmeyiniz, Bir kadın Robensonu Taklit eden kocasından Ayrılmak istiyor Newmark'ta bir kadın mahkemeye İ muracaat — ederek şu şikâyette bulun- müuştur: «Kocam Arslan- yanı bir türlü eve sokamıyorum, ya a- gaç — kovuklarında yahut ta çadırda o- turuyor. — Süküneti istiyor. Robensonu okuyor. Ve ona prestiş ediyor. Şu vaziyet karşısında evli olmaklığımızın - hiç bir sebebi kalmamıştır. Boşanmamıza hük- mediniz. » * Baytara kaba, doktora nazik davranan maymon Berlin hayvanat bahçesindeki maymun- lardan biri geçende hastalanır, kendisini muayene eden baytar bir kere de bir dok- tor tarafından muayenesine lüzum — göste- rir. Baytar muayene ederken çok haşin bir hal alan maymun; doktor yanına - geldiği zaman tamamiyle aksi olarak gayet yumu- şak ve uysal görünür. Doktorun hazırladı- gı ilâcı hemen içer. Bundan bahseden gazete diyor ki: «Maymun acaba kendisinin insan ol- duğunu iddia etmek için mi baytara kar- şı kaba, doktora karşı nazik davrandı. » * Eden ilk beyanatını nasıl verdi? Eden hariciye vekili olduğu zaman ilk işi kendinden evvel hariciye vekili olanla- ra gazetecilerin nasıl sualler - sorduklarını tetkik etmek olmuş. Eden bir de bakmış ki bütün hariciye vekillerine sorulan sual- ler hep ayni. Bu suallerin cevaplarını ha- zırlamış ve bir kâğıda yazmış. Gazeteciler sordukları zaman: — Zahmet etmeyin, demiş, soracağınız sualler yine basma kalıp olacaksa ben ce- vaplarını bir kâğıda yazdım. ÂAlın yazın, bu suretle ne siz yorulursunuz, ne de ben! * Leon Blum ve Herye Leon Blum başvekil olunca kabinesine Heryoyu da alacakmış.. bu haberi gülmek- le karşılayan Heryo demiş ki: — Leon Blum Tartaren dö kitabını herhalde okumamış? — Bunu nereden anladınız? — Okumuş olsaydı, aslan avına çıkma- dan kimseye aslan postu hediye etmeğe kalkmazdı. Taraskon (söz ŞEREEL KN Z 5 AAT AMAY N F M * HERGÜN BİR FIKRA Çocuk zekâsı Müuharrirlerimizden ... in ikiz çocuk- ları doğmuştu. — ©O sabah, arkadaşımız, on yaşındaki oğlu Aliye — Bugün mektebe gitmesen de olur! dedi. Yarın, muallimine, iki tane karde- şin olduğunu söylersin.. saa- bir şey de- mez. Çocuk önce sevindi. Fakat birdenbire ciddi bir tavir takınarak: — Baba! dedi; yarın muallime yalnız ' bir kardeşim olduğunu söylesem, öteki- ni de öbür haftaya saklasam, olmaz mı? BULMACA x " » y « . * 7 Soldan sağa: | — Bir ölçü âleti, aptal. 2 — Yuvar- lak. 3 — Kaşa sürülür. 4 — Ev, boyunba- ğı. 5 — İnsanların ilk babası, nota. 6 — Pişmemiş, mutluluk. 7 — Yemekten emri hâzır, tuzun eşi..8 — Kel: kafalılara denir, (üçüncü şahıs. 9 — Bir yıldız, su. Yukarıdan aşağıya: | — Arabacının beygirlere vurduğu şey, yaş değil. 2 — Dair olmak. 3 — Şey, bir göz rengi. 4 — Hirs, efradın Türkçesi: 5 — Bayağı, açmak, © — Rakseden ka - din. 7 — Üçüncü şahıs, ilâcınm Türkçesi. 8 — Refik. 9 — Mef'ul leh, geniş değil, u- zağı gösteririz. |0 — Kış sabahları içilir lüzuücetli bir mayi, hayır manasına gelir iki (ayni harften müteşekkil bir kelime, 11 — Lezzet, ağırlık. Dünkü bulmacanın halli Saldan sağa: 1 — İlerleme. 2 — Ek, me, nar. 3 — kita/ ev; we d — 'Nevk 5 — İnma Alk (6 — Te, iri, 7 — Ara, kazan. & — Lar. 9 — Ayyaş, o, ata. İ0 — Çuval, 11 — İz, ayak, Yukarıdan aşağıya: |.— Ekli, ana. 2 — İki, nar. yar. 4 — Emanet, la. 5 — Re, aşçı. 6 — Oya, 7 — ARAS l INDA Kadın tayyareci Mollison hayatında En fazla neden korkmuş? Tayyare ile Ka- pa giden kadın tay- yareci — Mollison'a sormuşlar: — Siz korku ne- dir bilmez misiniz? — Bilirim, demiş, hem bir kere çok fena korkmuştum. — Korkunç de- nizler üzerinde u- çarken mi? — Hayır, fakat daha küçüktüm. Birgün evimizin bahçesindeki havuzun başında u- çurtma uçürüuyordum. Uçurtma birdenbire rüzgâra kapılmıştı. Onu takip edeyim der- ken havuza düştüm. Öyle korkmuştum ki el'an aklıma geldikçe tüylerim ürperir. * İngiltere kralının hanedana mensup olmıyan yakın akrabası İngiltere kralına bir istida ile muracaat eden bir adam istidasına şöyle başlamıştır: — Ben size pek yabancı sayılmam. Haş- metlü pederinizle görüşmüş olan — büyük komik Şarlonun filmini seyretmiş bir kim- seyim. * Halle Selâsenin kütüphanesi İtalyanlar, Adisababaya girdikten son- ra, Negüs'ün sarayındaki kütüphaneyi gez- mişler, ve bırakıldığı halde bulmuşlardır. kan, bütün kitaplar mevcutmuş, bundan başka, kaba saba resimler raflarda mühim bir yer işgal ediyormuş. Avrupada basılan kitaplardan Habe- şistana ait ne kadar eser varsa mevcutmuş. İmparator kitabın beyaz yer- lerine «doğrudur! Cahil herifler!. Vay na-| , mussuzlar vay! Bu adam samimi söylü- yor!» şeklinde yazılar yazmış. Negüs'ün kitaplarını kendisine iade et- mek veya müsadere etmek yollarından bi- ri henüz kararlaştırılmamıştır. 4 Kanadada tasarruf Kanada hükümeti bugüne kadar eski evrakı nakdiyeyi yakmak suretiyle imha ederdi. Fakat bir müddettenberi bu fikrini değiştirmiş ve israfa nihayet vermiştir. Şimdi eski paraları bir kazanda hamur haline getirerek kâğıt tüccarlarına satıyor- muş, Maliye Nazırı «biz şimdiye kadar ser- vetimizi israf ediyormuşuz» demiştir. Ek, Bik eai 9A Bakrayr Ve Emel' l ala. 11 Arma, anbar. F Aydında «İnci» isminde bir gazete çıkıyor. Dün matbaamıza gelen 21 mayıs tarihli nüshasına şöyle bir göz gezdirdik. İçinde biri Aydında ekmek narhına, diğeri Ay- dına giden pehlivanlara ait iki küçük yazıdan maada yazı yok. Diğer yazıların yalnız serlevhalarına bakmak, — münderecatı İSTER İSTER İNAN İSTER İNANMA! hakkında bir fikir edinmeğe kâfidir. Bu serlevhaları nakler diyoruz: İNAN İSTER Sovyet gençliği, Sovyetlerde yeni bir demir terbiyesi, Mos- kova büyüyor, Sovyetler birliği demiryolları, Sovyetler Birli- ğinde, İngiltere - Sovyet futbol temasları, Molotof — otomobil fabrikası, iki şiir ve ilân. İNANMA! S / kepsi de ni bir isyan çıkaran ve yeni esaslarla pro Avrupada ı Hamallık tetkikatı?! —| E., Ekrem-Talu ' E n bâsit şeyleri «mesele» halint koymakta yektâyız, doğrusu! Bundan bir müddet evvel, Dahiliye Vekâleti insani ve medeni bir düşünct ile, memlekette Nuhu nebi zamanındar kalma arka hamallığını yasak etmeğe karar verdi ve bu kararını da İstanbul blediyesine tebliğ etti. 4 Yalnız, vekâlet, bu gayri medeni yük sinin ikamesini emrederken, hamalla -| ra da gadrolmamak için bir çare düşür nülmesini tavsiye eylemişti. Biz de, her iş için, mutlaka ilk ön ce bir komisyon teşkil edilir. Bu, vaz arka hamallığı kadar eski ve onun ka- dar da terke şayandır. İşte, yükleri insanların sırtından indirip, çekçek arabasına yüklemek için de, de'bi dirine tevfikan ve «mu: tad olduğu vaçhile» bir komisyon teş: kil edildiğini haber alıyoruz. Şüphesiz, cerri eskal ilmi mütebah- hirlerinden ve hamallık mütehassısla: rile gülle kaldırma şampiyonlarından mürekkep olan bu komisyon toplan- mazdan önce de «Avrupada nakliye işlerinin nasıl yapıldığı tetkik» edile - cekmiş!. £| İnşaallah yanılıyorumdur.. fakat be- nim bu fıkradan sezdiğim mâna şu: dur ki, Allahın bahtiyar kullarından mürekkep koskoca bir heyet buradan, takvimlerin «evveli seferi derya» yı işaret ettikleri müsait bir mevsimde — kalkıp Avrupanın başlıca şehirlerinde — şöyle bir lâmelif çevirecek ve oralardı — hamalların eşyayı sırtta mı, yoksa el arabasında mı taşımakta olduklarını in: — ceden inceye tetkik! buyuracaktır. Paşanın: «Külâhın sureti mi, yoksa külâhın heyeti mi» demek lâzım gel diği hakkında Hacei evvel'in ağzından ortaya attığı gülünç davaya pek ben - ziyor. İnsan sırtında taşınmıyacak olan bir — cağı, bunun yerine ve sırasına göre kamyon, araba ve yahut ki hayvan — sırtı ile nakledilmesi icap edeceği beş — yaşındaki bendezadenizin dahi idra e (kine sığan basit bir hakikattir. Bunun için komisyon teşkil etmek, Avrupaya heyet göndermek gibi te * şebbüslere de Hotantolar bile kahkaha ile güler! ça e Galimen el B Biliyor Musunuz ? V — Verdün'de Alman ordularının akır nınt durduran Fransız mareşalı kimdir? 2 — Brahma kimdir? 3 — Meşhur İngiliz şairi Lord Byron kaç yaşında ölmüştür ve en güzel eseri — hangisidir? pan İtalyan nazırı kimdir? (Cevapları yarın) * | — İstanbulun en çok yanan ve yap» lan semti Yemiş ve Knr_eıtecilerin bulun * duğu yerdir. 2 — Napolyon adasında ölmüştür. 3 — Malta adasının eski ismi Saint Je an Baptiste'dir. 4 — Osmanlılar içinde 6 tane «Meh * met» isimli padişah gelmiştir. Bunlar Si 7 rasile Çelebi Mehmet, Fatih Mehmet, 3 üne cü Meymet, Avcı Mehmet, Abdülhamid*.n kardeşi Mehmet Reşad, Vahdeddin ismi: le anılan 6 inci Mehmet, — - 5 —Romadaki papaya karşı ilk dela d l 52 yaşında Sent Helern | Lulhcr" testan mezhebini kuran Almanyalı dir. * , * ! taşıma usulünün yerine daha medeni- | geçilmez bir an'anedir. Bir an'ane ki — Bu dava, bu şekilde, Ahmet Vefik — .;' yükün elbette kendi kendine uçamıya- — 4 — Musolini'den evvel başvekillik va- — — —. (40 <— —ZC e ee —i ;—'n — vaA ni —< A & H a e MW 4 e— # A ee SÜD A — GA <D O