“ Tarihitefrika ,, No. Zabitler ona anlattılar: — Kürekçiler de askerler de ter içinde ve bitkin bir haldedirler. Ar-|masını tam olarak sayamamışlardı, Galatasaray klübünün - güreş şubesi tık kımıldanacak kuvvetleri yok. Bir|fakat donanmanın Mesina ve Kor-|dün n çoğu sıraların üstüne yarı baygın düşüyorlar. Bu halde düşmanla kar- şılaşmak bizim için felâket olur. SEKERYE YAZAN: KADIRCAN Kaflı Kara Hoca ile arkadaşı kurtuldu- lar. Limandaki hıristiyan donan » fudaki sayısına göre göze çarpacak kadar çoğaldığını anlamışlardı. De- mek ki Yunanlı korsanın verdiği ha- — Hakkınız var. Onlar bütün gün |ber doğru idi. - dinlensinler!.. * Akşama filo yeniden yola çıktı. — v Fakat güçlükle ilerliyordu. dalgaları şaha kaldırıyordu. Gemi - lerdeki kürekçiler kürekleri her çe- kişte bir kaç adım ilerliyorlar, fa - kat yeniden denize daldırmak için geçen bir kaç saniye içinde kazan - dıkları yolu yarıdan fazla kaybedi- yorlardı. Karanlık bir gecede, kocaman dalgaların yakamozları içinde ve iplerle yelkenlerin arasında rüzgâ- rin çaldığı korkunç ıslıkları dinliye- rek geçen bu yolculuk bütün gece sürdü. Don Jan ertesi gün sabaha doğru kıyıya yaklaşma emrini verdi ve do- narfma Kefalonya adasının şarkında ve ortasında, doğu rüzgürlarına kar- ş$1 kapalı olan Samas limanına girdi. Demir attı. Fırtına devam ediyor ve donan - mayı limana bağlı bırakıyordu. . OÖ gün, o gece ve ertesi gün de ayni hal devam etti. Birinci teşrinin altıncı günü öğ - leden biraz önce Samas limam ağ- zında açıktan gelen iki Venedik ge- misi göründü. Bunlar hafif kadirga lardı. Limanın ağzında dolaşan ke- şif gemileri hayretle baka kaldılar. Çünkü bütün Venedik gemileri li - mana girerken sayılmış, tamam ol- duğu görülmüş, amirallarının etra - fına demirlemiş bulunuyorlardı. Bu iki gemiden birisinin baş ka « sarasında Uluç Ali Paşanın kaptan- larından Kara Hoca vardı. Güpe gündüz limana girerek düş- man donanmasını saymak istiyordu. Hiıristiyan karakol gemilerinden bahçelerin arasından etrafa Harp istiyoruz!... şark tarafı da Korint körfezi adını alır. Bu dar yerin iki tarafındaki bu - runlar üzerinde iki kuvvetli ve iyi silâhlandırılmış hisar vardı. Bir ve- ya birkaç gemi belki buradan epey- |ce zarar görerek geçebilirdi. Fakat bir donanmanın geçmesine imkân yoktu. Türk filosu bu dar boğazın iç tarafında ve şimal kıyısında - olan İnebahti veya Lepant denilen li - manda demirli bulunuyordu. Hafif teknelerden ibaret küçük bir filo Boğazda ve Patras körfezinin ağ - zında dolaşarak düşmanın gelip gel- mediğini gözlemekteydi. İnebahti kasaba ve kalesi kayalık bir tepenin üstüne kurulmuştu. Et - rafında yüksek duvarlar ve dört kule vardı. Kasabanın bazı evleri - nin damlarile yedi iin yedi mi - naresi uzaktan görünebiliyordu. Şehrin etrafı yemyeşildi. Sebze bahçeleri, portakal, limon, elma a- ğaçları uzaklara kıdır yayılıyor; bu bereket saçan suyu bol bir dere akıyordu. Kasabanın ve kalenin önünde iki yüzden çok harp gemisi demirlemiş bulunuyordu. Bunların arasında an- cak on, on beş ayak uzunluğundaki firkateler olduğu gibi iki yüz on a- yak uzunluğundaki Riyaleler de var- dı. Büyük ve süslü sandallar yük « SON POSTA | Spor I Serbest güreş müsabakaları heyecanlı oldu »_3'! ü Va n Son Postanın Tefrikası: tın? Hasan, beş gündür başından geçen- akşanı(klüp salonunda verböst iür leri birer birer Zehraya anlatıyordu. 5 si Birdenbire arka taraftan sıkı bir ayak reş müsabakaları yaptı. Müsabakalar - ei İkisi bi a da güreş federasyonu erkâniyle bera -|Pttırdısıdır. koptu. İkisi birden telâşla bü Tüküü b t kâtibi | SttTiye döndüler; dönmelerile beraber ğ Z ai Dilelindeki bostan çapasını havaya kal - Nizameddin Kırşan, tenis ve basketbol dırmış, olanca hızile Hasanın başınaı !fedn.ıs_vonu reisi Tokat saylavı Sü - indirmeğe hazırlanmış genç irisi, iz- (reyya, spor kurumu muhasebecisi Ce- (bandut gibi bir herif gördüler. Bu, üç |mil de bulunmuşlardır. gün önce kızın bostandan kovdurdu- | Patras körfezi şarka doğru biraz| Mevsim içinde ilk defa yapılan bu Gu yanaşma idi, Hasan çok çevik bir |genişledikten sonra gittikçe daralır müsabakalarda nazarı dikkati celbeden | hareketle çapanın ağzından — başını|, “Okaklarına yayılmışlardı. Hasan d | |ve bir boğaz yapar. Bu boğazın bi istidatlara tesadüf edilmiştir. İkurtardı. Fakat ilk dehşetli darbeyi sol | Bi bir kalabalık geçen |omuzuna yedi. Zehra Hasandan daha müsabakaların dereceleri şunlardır: 'lı'::ik bir "'lawah'ifî:'kâîa: kol: BR ve üDi ıma yapıştı. Lâkin oğlan çok kuv - LA lt Çbüladi X Bo Tei bin yendk Dalami kllaralar ikinci. 61 kiloda Mehmet birinci, Şem- T Hi GKDi öti burtâede 9i ikindi. 66 kiloda Faik birinci, İara -|rcEu bir silkinişle kendini a P VÇ ğ Çapanın yine demir tarafını, havalan- him _İhnd. 72, 79 kilolar nıhıyctlşı? “İdirdü: Hasan, kaçen, tobana kurvet oi medi, 87 kiloda Hüseyin Ahmet birin- radan yollansa kurtulacaktı. Çünkü ci, Mehmet Ali ikinci, Hasan çok iyi koşardı; iberiki herifin Galatasaray - Beykoz ayağındaki altları nalçalı koca bah- İstanbul lik maçları ikinci takımlar çıvan kunduraları ile ona yetişmesine arasındaki oyunlardan Calatasaray, imkân yoktu. Yoktu amma Zehra ne 5 olacaktı? Herif ya Hasanın kaçtığını Beykoz arasındaki oyun Taksim stad- yomunda oynanmıştır. görünce hıncını Zehradan almaya kal- Calatasaray güzel bir oyundan son- karsal Hasan, çapanın demir tarafile ikin- ra 6 - | galip gelmiştir. ci yaman darbeyi de ense köküne ye- Fenerbahçe Güneşe hükmen galip Güneş B. takımı nizami vaziyette di. O zaman darbenin şiddetinden ser- semleyip yere yuvarlandı. Zehra tek- olmadığından Fenerbahçe hükmen ga- lip gelmiştir. rar dişi bir dağ kedisi kesildi. Herifin tekrar arkadan kollarına asıldı; dişle- rini onün bir kulağına geçirdi. Herif Bugünkü maçlar Galatasaray - Beykoz Ankaraya yaptığı seyahat dolayısi- önünde şimdi bir kolunu Zehradan kurtardığı halde ısırılan kulağı ile öbür kolunu genç kadının kollarından ve dişlerin: le geçen hafta Beşiktaşla maçını OY -|diğı yerden zorla kalktığı zaman yer Sanayan, Gulılııua.y bugün Beykoz- gök fırıl fırıl dönüyor gidi idi. Zehraya Ja karşılaşacaktır. Likrmaçlarında - za-| çai edecek hali pek yoktu. Fakat ğgümüz Beykozun bugünkü maçina | gerindi; ayağındaki küt burunlu ia - |da ehemmiyet vermek lâzımdır. Yeni karpinin ucile herifin kasıklarına bir |kadrosiyle düzgün oyunlar yapmağa 'tekme salladı. müşkülâtla mağlüp ettiği Beykoz|»al oldu. Herifin sağ kulağının karşısında dikkatli ve o niı.bene he- b?, :r’:n Zehnmı: dişleri arasında saplı oynamak zaruretinderi . olduğu halde izbandut gibi yanaşma 38 — Peki, o kızla orada nasıl tanış «İrin herife çatıp tokat atarak işe İıı.“ Yazan: Osman Cemal — dıklarını söylemişlerdi, ** bne Tei Hasan iki buçuk seneye mahküm olduğu halde bir buçuk yıl sonra har pishaneden çıktı. Çünkü 10 Temmi 324 inkılâbının ikinci günü İılınbî hapishanesinin kapıları içten, diştal zorla açılmış, bütün mahbuslar: — Yaşasın hürriyet! $ Diye avaz avaz bağırarak İstanbul | yüzlerce mahbus gibi hürri* yet filân nedir pek farkında değildi. Kavurucu temmuz güneşinin gözlef kamaştıricı ışıkları altında — kendisini. böyle vakitsiz Sultanahmet meydanın" da bulunca şaşırdı. Kendisi şimdi yi misini bitirmiş, yirmi birine basmıfı arslan gibi bir delikanlı olmuştu. Anası Medihayı Dağistanlı, kırk beşr lik bir kalpak ve kürk tüccarı ile ev * lendireli bir buçuk yıl olmuştu. Hem şimdi Mediha ile anası İstanbulda de gildi. Top sakallı, orta boylu, kalın en seli, ayakları her zaman rugan çizme li ve gayet sofu tüccar, burada Medi ha ile evlendiğinin ikinci haftasındt onları İatanbuldan almış, Dağistana &* şırmıştı. İki senelik hapishane hayatı Hasanl oldukça değiştirmişse de ona sevgisi" ni, yahut sevgililerini, onlar için oku' dukları âşİkane kitaplarını, onlar & çin yazdığı şairane yazılarla dolu def" terlerini bir türlü okutturamamıştı. — Hapishanenin pek firaklı koğuşun" da ara sıra sevgisi, sevgileri, ıevı'ılii, ve sevgilileri için karaladığı bir çok defterlerle, kitaplar koltuğunda olarak doğruca evine gitti. Anası babası onu böyle vakitsiz karşılarında görünce $& vinçlerinden çıldıracak oldular. Ma * halleli, hele mahalledeki kendi ak * ran ve arkadaşları onu görür görme' hep birden boynuna sarıldılar. (Arkası var) Adapazarındaki suliistimal İzmit, (Özel) — Adapazarı inbi birisi diğerlerinden önce şüphelen- sek bordalı kapitanelerden ayrılı - Fenerbahçe - Güneş den kurtaramıyordu. Hasan yüvarlan- man Zamani güzel oyunlarını gördü ,, Glursa olsun deyip son bir gayretle başlayan Galatasaray da ilk devrede| — Ve işte o kadar... Müthiş kavga der: © yumuşak toprağın üzerine devril -|Jarındaki sulistimalin tahkikatı büyük lardı. Kavuklu, kürklü, şalvarlı| Haftanın sayılı oyunlarından biri di. İ b “k . aç İyori Ka aa ŞMĞ İve bellerinde aBi? kılılerla gişter lar de hiç şüphe yok ki Fenerbahçe ile Güneş maçıdır. * Ertesi gün müstantik Zehraya çı- da işaret verdiği görüldü. — Reis, işi çaktılar... — Acaba? — Üstümüze geliyor, baksana!.. — Atlatırız belki... — Diğerleri de bize dönüyorlar. Kara Hoca bir iki dakika için is- tifini bozmadı. Limanı baştan başa | gözden geçirmek ve donanmayı | saymakla uğraşıyordu. — Reis, vallahi tanıldık. Venedik bayrağını taşıyan Türk gemilerinden ikincisi hemen geriye dönmüş, açığa vurmuştu. Kara Ho- ca da düşman gemilerinin geldiği tarafa baktığı zaman bir kaç daki - ka daha geç kalırsa yakalanacağını artık anlamıştı. Düşman gemilerinden biri prova toplarından birisini ateşledi, bu: — Silâh başına!.. — Demekti. Limanda bir kımıldanma oldu. Herkes silâh başına koştu ve toplar ateşe hazırlanmakla beraber gemi- ler de demir almağa başladılar. Fakat bütün bu zahmetlere lü - zum kalmadı. İki Türk gemisinin birer misli ço-| ğaltılmış olan kürekçileri kürekleri şaşılacak bir hızla denize daldırıp çıkarıyorlar, hafif ve kaygın tekne- leri açıktan esen rüzgâra rağmen sanki uçuruyorlardı. Düşman gemilerinin birbirinin ardından atılan topları hiç bir he - def bulamamıştı; ve hançerler taşıyan paşalar, kı- sa cepkenleri ve hafif külâhlarile el- biseden çok silâh taşıyan levent re- isleri hemen göze çarpıyordu. Bunlar başkumandan Pertev Pa- şanın harp meclisine giden Türk a- miral ve kaptanlarıydı. Meclis, derya kaptanı Ali Paşa- nın riyalesinde kuruluyordu. Kıç kasaranın kırmızı çuhadan sırmalı ve süslü tentesi altında bü - tün amirallar, beyler ve kumandan- lar toplanmışlardı. Meclise donanmadaki kara aske- ri kumandanı vezir Pertev Paşa başkanlık ediyordu, Konuşmayı şu sözlerle açtı: — Düşman donanması Kefalon- ya kıyılarındadır. Belki bir kaç gün sonra üstümüze saldırır. Eğer bunu yaparsa hiç şüphesiz karşı koyaca - ğiz. Fakat bunun iki şekli vardır: Birisi İnebahti limanına sığınmış olduğumuz halde kalmak, diğeri de limandan ve Korint körfezinden çı- karak karşılaşmaktır. Sanırım ki hepiniz bu iki düşünceden birisini kabul etmiş de; iz. Herkes açık- ça hangisinin bizim için daha iyi o- lacağını söylesin. Bunun sebepleri - ni de anlatsın, ona göre yapılacak iş için son bir karar veririz. Pertev Paşa sözlerini bitirdiği za- man hem yaşlı, hem de eski bir deniz kurdu olduğunu düşünerek Cezayir beylerbeyi Uluç Ali Paşaya: © (Arkası var) İlk devrede oldukça hafif bir takım-| KYt la Fenerbahçe karşısında büyük bir| — mağlübiyete uğrayan Güneşin, bugün- kü maçta böyle bir akibetle karçılaşa - cağı umulmaz. Hanım, sen adamın sağ kulağı- nı dişinle kaparmışsın hal Zehra göğsünde asılı sakız gibi pa- tiska bir torbadan küçük ve soluk bir kıkırdak sı çıkarıp müstantiğin Süleymaniye - 'liınbııhpu önüne kı)yıî;ı::îF ç : b Pek küçük farklarla, fakat daima| —— Kopardıksa yimedik ya! buyu - büyük zorluklardan sonra biribirlerineİyun işte kopan parça budur! galip ve mağlüp - olan bu. takımların Biraz sonra, istintak dairesi Hasanı maçı, mevsimin en hararetli oyunla - erkekler, Zehrayı kadınlar tevkifhane- rından biri olacaktır . sine gönderirken Aygır Fatma Hasa- Anadolu - Hilâl nın yaşlı babasını teselli ediyordu: — Ağlama efendi baba, ağlama! sahasında yapılacak - bulp.y onunla birlikte benim de ceylân gibi kızım gidiyor. Dur bakalım hele, herif hastahaneden çıksın; elbet bun- ları da o zaman kefaletle serbest bi - rakırlar! Git gelle tam altı ay süren mahke - meden sonra Zehra dişlerile kulak ko- partmak ve Hasana yardımdan altı ay, Hasan da bostan yanaşmasını kasık - larından — ilelebet sakat bırakmaktan iki buçuk yıl ceza yediler, Onlar bu işi sırf hayatlarını müda- faa için yaptıklarından çok daha az ceza yiyecekler; belki de hiç yemiye- ceklerdi. Ne yazık ki ikisi de kendile- rine, bu işi gören hiç bir mütdafaa şa- hidi bulamadıkları halde bostan yanaş ması esasen kendisini sinsi sinsi bu i- şe teşvik eden poyraz Selâhaddini, a- rap Zeyneli, topuz Süleymanı hak şa- hidi olarak göstermiş; korkularından vak'ayı ta bir çeyreklik yerden gizli gizli ve yarım yamalak seyreden bu üç kopuk da kabahatin tamamile Zeh- Kadıköy müsabaka likte en son vaziyette olan Hilâl takımı için güç kazanılacak bir oyun olacaktır. DOLAŞAMAZSINIZ FAKAT $ Beson Poşta ş bir ehemmiyetle derinleştirilmektedir: Suçlu muhasebeci Muammerin şimi ye kadar zimmetine geçen paranıf! 20.400 lira olduğu tesbit edilmiştit: erenerercesıraeeren eee Bir Doktorun Günlük Notlarından Enginar Yemek Faydalı mıdır? Böbreklerinden bir çok zamandan: beri hastalık çeken bir hastam şimdir ye kadar aldığı ilâçlar ve pehriz ye * meklerine rağmen — hastalığın şiddeti Cumartesi (©) fosfat ve ürat olduğunu gösteriyor * dü. Şiddetli baş ağrıları da üreden ileri geliyordu. Tansiyonu çok zaman yüksek kalır yordu, (19 « 11) üzerinde bulunu * yordu. Akşam yemeklerinde yoğurt ve süt* lâç portakal gibi hafif yemek tavsiyt | ettim. j Öğle yemeklerinde ve muntazamaf | (enginar) haşlatarak —Üüzerine azıcık | asıtılmış zeytinyağı dökülmesini ve bi enginara bir aydan fazla devam etme” sini tenbih ettim. (Enginar) böbrekler ve kara ©i * | ğerindeki bütün ârızalarından hastaii kürtardı. Tavsiye ederim enginar niz. ——— —— (*) Bu motları kesip -llıyllı.".'w hut bir albüme yapıştırıp kı yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlaf Bıhuııw HER GÜN :ow'; lrı ile Hasanda olduğunu, önce onla- bir doktor gibi imdadınıza