4 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

4 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4. Mayem SON POSTA « Son Posta , nın tefrikası : 12 Londra Zabıtasına Karşı 6 Muharrir v .. Hire Polis müfettişi , ; iş başında İngilterenin altı meşhur zabıta ro- manı muharriri iz bırakmadan işlen- miş altı cinai vak'a kaleme almışlar, Londra zabıtasının en tanınmış Za- bıta müfettişlerinden biri de bunla- rt halletmeyi üzerine almıştır. Altı muharrirden Grolts'un romanını 0- kudunuz. Şimdi bütün Londzanın tanıdığı polis müfettişi George Cor- nish bu muammayı halle uğraşıyor. Polie müfettişinden sonra ihinci mu- harririn eseri başlayacaktır. Bunların tetkiki Haslar ile Blunt a- rasındaki münasebeti az çok tavzihe yardım eder. Gerçi Haslar, cinayetc a- it her izi mahvetmişti. Fakat her katil de böyle yapar ve hiç bir iz bırakmadı- ğna inanır, Fakat kan lekesi taşıyan bir kibrit çöpü veya bir tek toplu iğne, katillerin itirafa kâfi gelecek delâili te- Min etmiştir. Bunun üzerine pek tabii olarak Has- lar'ın çalışma odası aranacaktır. Gerçi burada bir şey bulunması pek muhte- mel değildir. fakat, görünmeyen bir kimsenin — Hasları, cinayet izlerini mahvederken görmüş olması çok müm- kündür. Hâdise esnasında göze çarp - mıyan bu şahidin ortaya çıkıp hakikatı anlatması beklenir. Acaba bütün bu ihtimalleri ileri sür- mekle zabıta memurunun vazifesini kolaylaştırmış mı oluyorum. Fakat bu ihtimallerin biri de tahakkuk etmiye - cek olursa Jamison müstear adını kul- lanan Blunt'un hüviyetini tesbit etmek onun Haslar ile alâkasını tesbite kâfi gelir. Belki bu iş uzun sürer, f:ıkıl 30: nunda iki şahıs arasındaki alâka mu- hakkak anlaşılır ve ortaya çıkarılır. Haslar gerçi bu cinayeti düşünür - ken, yakayı ele wermemek için ber şeyi düşünmüş bulunuyordu, fakat yu:ııeıl— dığı yerler çoktu. Çünkü her geyden 'Welyeâluntç:: hayatında bilmediği bir çok noktalar bulunduğunu unutmuş- tu. İnsani otuz beş senelik hayatının na- #ıl geçtiğini bilmediği bir adama karşı tam bir emniyet içinde bir cinayet ir - tikâp edemez. Hasların uğrıyableceği - tehlikelerin €en mühimmini şimdiye kadar anlatma- miş bulunuyorum. Hasların bunu dü- Şünmüş olması icap ettiği hnldel ro - manda geçen vak'alardan bunu hiç dü- Şünmediği anlaşılıyor. Haslar, dolandırıldığı — için, fakat Bluntun kendisini içkiye vermesi yü-| —-7 zünden bu adamı öldürmeğe karar ver- miştir. Haslara göre Blunt gibi içki içen adamlar, içki masası başında geveze - leşirler ve ağızlarından İâkırdı kaçı - mrlar. Onun için bu çeşit adamlara kati'yyen itimat edilemez. O halde Blunt alkol tesiri altında ağzından söz kaçırmamak için öldü -| ——— rülmüştür. Haslar bu adamın alkol tesiri altın- da bilfiil ifşaatta bulunmadığını nerc- den biliyor?. Sonra Hasların kılığını dei?:iıml kimyevi ecza almağa çıkması da onun hüviyetine tayine medar olur. Çünkü kılığını değiştirmeğe alışık olmiyan a- damın falso yapmamasına ve nazarı dikkati celbetmemesine imkân yok gi- bidir. Onun için kimyevi ecza satıcı - larının Haslara dikkat etmiş olmaları, e | ve şeklini zihinlerinde tutmaları çok muhtemeldir. Fakat bütün izlerin üzerinde gidil- diği halde elde edilmesi lâzım gelen malümatın eksik kaldığını, yani Has- ları takiz ede ede bombayı ihtiva eden kutuyu onun gönderdiğini anlayıp ka- naat getirdiğimizi, fakat bunu isbata imkân bulamadığımızı farzedelim. Fakat buna rağmen Hasları yaka - lamak mümkündür. Çünkü tahkikat es- nasında verdiği ifadeleri alarak yanı- na gider, bu ifadeler de birbirini tut - miıyan noktaları gösterir, anlattıkla - rının vâkıa mütabık olmadığını izah e- der, ve ona göre hakikati anlatmasını işterim. Zannederim ki bu vaziyet karşısın- da Hasların hakikati itiraf etmekten | başka yapacak bir şeyi yoktur. Fakat itiraf etmediğini farzedelim. Buna karşı yapacağım — iş onu derhal — M Yd & ylu EĞbEL Pİs et vnŞ ÇATI A İtevkif etmektir. Çünkü tevkifin ilânı Jile onu tanıyanların ortaya — çıkıp bir şeyler anlatmaları ve işi aydınlatmağa yardım etmeleri beklenir. Katil hâdisesi hakkında yapılan ilk tahkik, — katilin bir dereceye kadar kimyadan anladığını göstermiş, fakat tahkikat bunu meydana çıkarmamıştı. Fakat Hasların tevkifi üzerine ona ci- nal işler hakkında bir kitap veren dos- tu da meydana çıkacak ve bu kitabı o- na verdiğini itiraf edecektir. Bu da bizim işimizi - kolaylaştırır. Sonra Hasları, paketi postaya verirken gören biri de meydana çıkar. Hasların gazetelerde çıkan resmini görüp onu teşhis ettiğini ifade edebilir. Böylece dava tekemmül ederek ad- liyeye devredildiği takdirde katil hak- kında verilecek hükmün mahiyeti ü - zerinde şüpheye yer kalmaz. ( Birinci vak'anın sonu ) aati —e BERLİTZ’ de yeni açılan Lisan Kursları: Türkçe, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Almanca, Rusca, v.s. KAYIT MUAMELESİ BAŞLAMIŞTIR. Tecrübe dersi parasızdır. İstanbul 373- İstiklâl caddesi Ankara Konya caddesi Deniz Ticaret Müdürlüğünden: Varnadan gelecek — muhacırların racaal vaki olmadığı cihetle keyfiyet Hik edilmiştir. nakli için yapılan pazarlık ilânına mü- 4/5/936 pazartesi günü saat 14 e ta- Hikâye Türk kadirgast limanın ağzında görün- dü ve kuru sıkı bir top attı. Böylelikle A » dalar denizinin bu küçük kasabasına karşı ber zaman beslediği dostluğu bir defa da- ha âş oluyordu. Bunun için ne ka- sabanın sokaklarında, ne kıyılarda, ne de küçük kalenin mazgallarında bir telâş gö- rüldü, Hattâ çocuklarla, gençlerden ve bir kaç yaşlıdan ibaret bir kafile deniz kıyı - sına koştu. Türk kadirgasını ve bu küçük gemi ile birlikte Ege denizini kahramanca dolaşan Dağlı Hasan reisi yakından gör- mek istiyorlardı. Dağlı Hasan Reis, Kemal reisin kap - tanlarındandı. Bozdağlı bir efe olmasına rağmen denizcilikte de kendisini göslermiş- |. Hattâ Kemal reisin bir kaç yıl önce İ panya kıyılarına kadar yaptığı büyük a . kında beraber bulunmuştu. Şimdi ise Ke- mal reis devlet hizmeline girince, o, Ege denizinde tek başına dolaşmağa devam et- mevsiminde Ege ve Akdenizlere çıktıkça hemen Dağlı Hasan reise de haber gönde- riyor, ondan büyük faydalar görüyordu. Dağlı Hasan reis, kısa şalvarı, dar ceb- keni, kırmızı bir yemeniden ibaret olan gemici başlığile pek sade giyinmişti. Yan çıplak göğsü, yarı çıplak kolları ve ba » cakları ona tunçtan dökülmüş bir heykel gibi sert bir görünüş veriyordu. v Dikkatl... © sandal bir dakika içinde denize indirilmiş oldu. Dağlı Hasan reis şimdi yeni emirler ve- riyordu: — Aygır Veli, Pire Mehmet, Kulakuz Mustafa... Haydi bakalım... — Vaktimiz dar... Forsa alın ve hemen varilleri dol- durup getirin... Aygır Veli, adından da anlaşılacağı ü- zere Aygır gibi bir adamdı. Basık, kemikli we karaya yakın bir yüzü vardı. | Pire Mehmet, ufak tefek ve pek çevik- İu. Küçük yüzünde parlıyan küçük ve ka- ra gözleri en küçük bir kımıldanışı, bir izi bile kaçırmazdı. Bunun için o en çok kıla- ivuzluk — işlerinde — kullanılırdı. — Kulaksız | Mustafa ise elinde beş dallı kırbacile kürek mahkümlarını idare ederdi. Vaktile gene “Kemal reisin kaptanlarından Koca Dervişin gemisinde iken kendisini tanıtmadan bir Ce- neviz gemisine girerek casusluk etmek is- temiş ve ele geçerek kulakları kesilmişti. mişti. Bununla beraber Kemal reis deniz| İtkıyor, lâkin kendi kendine şöyle söylür e e St AF S ai Yazan: Kadircan ı:ını_ Dağlı Hasan reisin gemisi. gene arasırll — bu kasabaya uğrayor ve Pire Mehmetle biş kaç levent ve kürek mahkümları buradağ — varilleri dolduruyorlardı. Pire Mehmet adını bile bilmediği geng kızı ber defasında arıyor, fakat rastlamı « — İyordu. ; Son defa bir sonbahar akşamıydı. Va rilleri doldurtarak yeniden sandala gire &, ceği sırada vssız sahilden birisinin koşaralı, geldiğini gördü: — Beni de götürünl... Oralara götü « — rün!... Bu bir genç kızdı ve Türk levenilerinin —| önlerinde diz çökerek yaşlı gözlerile böye — |le yalvanıyor, Anadolu kıyılarını gösteri « yordu: ' — Ben oralıyım... Beni burada evletle direcekleri,, Ben Türküm!.. Diye ilâve etti. © kız... Pire Mehmedin aradığı kız. « Delikanlının gözlerinde birdenbire ge n — niş ve aydınlık bir ufuk açıldı. Kızın eligi İtutarak sevinçle: ; — Gel!... Götüreyim!... Dedi. Lâkin —Aygır Veli de onu Gonç kızı elinden tutarak çekti: — Ona sen karışamazsın, ben karışı » Kıyıdan bağıra bağıra bir ihtiyar adarftı — la bir delikanlı ve bir kaç kadın da gel İyordu. Aygır Veli genç kızı sandala aldj ve: — Çeki.. Diye kürekçilere bağırdı. Kendisi dümene oturmuş, kızı da ya a nma oturtmuştu. Delikanlı ile genç kız her saniye birbirle lerine bakıyorlar, birbirlerini sevdiklerini anlatıyorlardı. $ Pire Mehmet soluk soluğa yumruklarınğ tanımıştiç yordu: n — Ş$imdi gürültü çıkarmanın zamanı de, — ğil... Reise söylerim ve. a O sırada kıyıda çığlıklar, küfürler vardy Bunlar genç kızı vaktile Türk kıyılarındağ aşırmış olan korsanlardan satın almış olağı adalı bir adamla karısı ve kızın nişanlı « sydı.. Bir kaç akraba da onlara katılmız lardı. 4i Aygir Veli onlara bakıyor ve gülüyom * R $ Su başında variller doldurulurken Pire Mehmet etrala bakıyordu. Orada on Üüç, ©n dört yaşlarında bir kız onu dikkatle sü. Taliplerin muhammen bedel olan 40,000 liranın 9p 7,5 teminatı mu -| züyor, sanki bir şeyler söylemek istiyor, lâ- yakkateye ait Banka mektup veya makbuzile Deniz Ticareti Müdürlü - ğünde müteşekkil komisyona müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur. Türk Hava kurumu BÜYÜK PİYANGOSU Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. - Yeni Tertip plânını görünüz. 1. Iinci Keşide ti Büyük ikramiye: 2 5 ; o o o Liradır. Mayıs 938 dadır. Ayrıca: 15.000, 12.000, 10.000 Tiralık ikramiyelerle (20.000) liralık bir mükâfat vardır... Paris Kat'iyyen sancı vermez, nebati hülâsalardan — yapılmış en yi müshil jilâcıdır. Kutusu 15 kuruş TRUFLEX REG, U.$. PAT. OFF, MADESIN U.SA. — Hapı Blades Çok eyi bilenmiş TRUFLEKS traş biçak: ma gibi, yüzün üzerinde kayar. Rahatlık ucuzca bu biçakla temin edilir. kin etrafındakilerden korktuğunu, hiç de- gilse çekindiğini belli ediyordu. Pire Mehmet ona yaklaştı: — Ne o, güzel kız, bir diyeceğin mi var? Dedi. Fakat ayni zamanda kuvvetli bir el de- likanlıyı bir tutuşta geriye çekti: — Sen işine bak!.. Bunu Aygır Veli yapmıştı. Kızla deli » kanlının arasına girdi: | — Bana söylel.. | Pire Mehmet fena hakle kızmıştı. Çocukluktan henüz çıkmakta olan elâ 've çekik gözlü güzel kız korktu. Buna rağ» — Şey... Gizli söylemek istiyorum da. — Peki.. Yakın gel de, kulağıma söy- be... Aygır Velinin gözlerinde hırslı parıltı- lar vardı. Kızı belinden tutarak kendisine gekmişit, Genç kız şimdi daha çok ürk - Mehmede bakarak: — Şey... Ben Türküm de... Beni ço - Te .. Diye kekeliyordu. Pire Mehmet kızmıştı. Genç kız da çok bopuuniı&OmTihknlduiuuıö&. renince büşbütün sevdi. O anda hemca kolundan tutarak almayı, gamiye götür- meyi ve onunla evlenebilmesi için reisten izin istemeyi tasarladı. a Lâkin ortalık birdenbire karıştı: — Venedik gemileri... Venedik gemi- leri geliyor... Türk kadirgasında düdükler Gttü. Aygır Veli ile arkadaşları kürek mab - kömlarını önlerine katarak ve henüz ya . msı dolmuüş olan varilleri omuzlatarak he- men gemiye döndüler. Üç Venedik kadir. gası Kimanın ağzımı kapamak için yakla - grken Türk kadirgası geçtiği yollarda be- yaz barut dumanları ve top gürültüleri bı- rakarak enginlere çıktı. ... Aradan iki yıl geçmişti. . v men dilediğini söylemek için her şeyi göze |(aldığını hemen belli ediyordu: | müştü, hem krtulmak istiyor, hem de Pire | Dağlı Hasan reis kaşlarını çatarak; — Bunu ne diye getirdiniz? Ben bunutş için mi yolladım sizi?.. Diye sordu. Aygır Veli hemen cevapı yerdi: Azlı Türkmüş... Beni sevdi ve yala — wardı. İzin ver de onu evime götüreyim . evleneyim... İ Pire Mehmet ileri atıldı: — Yalan söylüyor... Onu sevmiyor bu.s — Beni seviyor... Ben buldum onu... Ben göş —© füreceğim... O benim hakkımdır. 4 Aygır Veli delikanlıya dönerek sarıttı v4 yere tükürdü. ' Dağlı Hasan rcis Pire Mehmede aldıre — mamıştı. Hattâ onun böyle baş kaldıraa bir şekilde bağırmasını hoş görmemişti. , — Herkesin malı kendi yanında olur..s Görünen köy kılavuz istamez. Hem sen (evlenmek için henüz pek gençsin!.. ğ — © benim yanımda idi. Veli zorla alç — Kız beni seviyor... İstersen sorl.. Köş — mi isterse |.. Aygır Veli güldü. — Kimi isterse mi?.. Onlar kurttan ziş — yade kediden hoşlanırlar... Fakat.., Pire Mehmet kızdı: — Haydat!... Diye homurdandı... ) Dağlı Hasan reis bu akşam sanki eğlene — mek istiyordu: : — Ben kolayını buldum. Burada silâha — gz olarak dövüşeceksiniz. Hanginiz ye a — nerse o kızı alsın!.. Etrafa toplanan leventler: , — Osoool.. Pire ile Aygır dövüşecekş — ler hat... Kimin yeneceği besbelli... Dediler. k Fakat Pire Mehmet genç kızın yüzüne — bir'an bakarak hemen kollarını sıvadıt — — — Hazınm... Aygır da sıntarak kollarını sivadit — | — Bende suç yok... Dabak deriyi nasığ yerden yere vurursa ben de şunu öyle ya « — payım... Ölürse ben de acıyacağım doğe — rusu,, ğ S İki tarafın dövüşmesi umulduğundani daha çok uzuyordu. Pire Mehmet bir pira gibi sıçriyor, Aygırin çenesine, göğsüne, şakağına yumruğu vurdukça onu Lüsbütün! — kızdırıyordu. Aygır Veli Pireyi Lisdenbira! yakaladı ve yere çarptı. Fakal Rirkensi hesi (Lütfen sayiayı çeviriniz )

Bu sayıdan diğer sayfalar: