6 Sayfa Çöken Boğaziç 1 BEYLERBEYİ Bir cami içi gibi serin ve sakin Beyler- beyindeyim, siyah tahtadan küçücük bir e- vin, tertemiz bir odasında — oturuyorum. Pencere ve kafes açık... Dışarda tatlı bir Yüzgâr esiyor... İncir ağaçlarının — kalın yaprakları biribirine sürtündükçe hafif bir hışırti çıkıyor. Karşımda — beyaz elbiseli beyaz saçlı yaşlı bir kadın var... 'Taze bir filz gibi yemyeşil gözlerinin kederli bir bakışıla pencereden dışarı bakı- yor ve sonra büyük bir derdini açan insan gibi içini çekerek: — Evet kızım diyor Boğaziçi çöküyor, göküyor ve buna mani olmak için ne yap- malı bilmiyorum.. fakat bildiğim ve iste- diğim bu yıkılışın, bu yok oluşun önüne geçilmesi... Yalnız Beylerbeyinde — değil, bütün bu sahilde eski ve kıymetli yalılar ankazcılara satılıyor. Kör kazma bir manlar bir şehrin bütün refahını bütün ver. vetini ve güzelliğini temsil etmiş olan bu koca binaları öon on beş günde bir yığın tahta, tuğla çivi haline sokuveriyor. Vakıl Beylerbeyinde hiç bir zaman Boğaziçinin o efsane olan masal âlemleri yapılmamıştır. Buradaki en büyük eğlen- celer haremlerden haremlere, selâmlıklar- dan selâmlıklara yapılan hususl ziyaretler ve husust? eğlentilerdi. Çünkü Beylerbeyi ötedenberi çok zenginlerin ve vükelânın LA Karşımdaki beyaz elbiseli, beyaz saçlı kadın anlatıyor: “ Eskiden Boğaziçine işliyen vapurlardan birinin kaptanı (bütün Boğaz iskeleleri iyi, iyi ama şu Kuzğuncuğ'un haşeratı, Beylerbeyinin teşrifatı ve Çengelköyünün sebzevatı olmasa) dermiş.... Nerede eski Beylerbeyliler, nerede eski Beylerbeyi!.... ,, Yazan: Suat Derviş yeri değildi. Fakat burası daima ve dai. ma efendiden adam denilen bir tip halkın, yüksek memurların, çelebi insanların yeri idi. Beylerbeyindeki insanlar âlüyiş mezlerdi, Beylerbeyinde sakin fakat mü- teffeh bir hayat yaşanırdı. Hepimiz gül gibiydik. Bütün köyde fakirimiz sev. yoktu. hepimiz bizmetçilerimizden hariç — olarak eve çamaşırcı getirmek için nöbet bekler- dik. Çünkti Beylerbeyinde çamaşırcılık e. decek kadar fakir olan bir tek kadın var- dı. O da kendisine gösterilen rağbeten do- layı sıkinti çekmezdi. Beylerbeyini — ben meşrutiyetin ilâmı böyle yaptı demeyece- ğgim. Beylerbeyinin de hattâ bütün Boğaz. içi sabillerindeki köylerin ekserisinin rağ- betsizliğe üğrayışının tarihi umumi — harp- ten sonradır. Umumi harp felâketi hangi birimizin hayatımı mahvetmedi... Urnumt barptenberi burada da hayat birdenbire küçüldü. Evvelden burada odun iskeleleri vardı. Dışarıdan buraya köylüler — gelir, hamallık ederlerdi. Bu hamallardan her biri bir evin, bir yalının selâmlığında ya- tardı. Orda da misafir edilirdi. Halbuki ailelerin hayat tarzı değişince hiç birimiz evlerimizde fuzuli bir hayat ba- mındıramaz olduk. Bu suretle onlar da bu- rada ev yaptırarak, yahut küçük evleri o- da, oda tutarak köylerinden ailelerini ge- (GÖNÜL İŞLERİ Hastalıklı Bir Kız 629 yaşındayım. Yedi ay evvel ev- lendim, Fakat evlendikten sonra aldı- âöm kızda mühim bir hastalık olduğu meydana çıktı. Şimdi hastanededir. Bu hastalık ayrılmamız için kâfidir. Bo » şanma için mahkemeye de müracaat e- gilmiştir. Ben şimdiden başka bir kızla mnişanlanmak istiyorum. Fakat öğren - diğime göre mahkeme ayrıldıktan son - a da barışmak için bir sene mühlet ve. rirmiş. Ne yapayım ? İstanbul: O. Dertli Boşanmak muamelesi uzun sürer, Kı- zin hastalığı sebebile boşanınca mahke- Mmenin ayrıca bir sene barışma mühleti vereceğini zannetmiyorum. O kayıt ge. çimsizlikten mütevellit boşanmalar için- dir, Fakat beşanma tamam olmadan Bişanlanmayaınız. — Mahkeme kararının me kadar süreceğini bilemezsiniz. Ni . şanlılık hayatınız. senelerce sürer, bir- birinize bıkar ve evlenmeden ayrılırı- mız. Turgutluda H. K.: İkiniz de reşit sayılırsınız. Aileleri - nizin müvafakati olmadan da evlene « bilirsinl, *i (C. M.) e: Evlenmeden çocuğu tanımanız, tescil etmeniz mümkündür. Kantnda — buna dair muhtelif kolaylıklar bulacaksınız. Fakat bu, o kadar sevdiğinizi söyledi - #iniz çocuğunuzu başkalarının gözün - sulü olarak tanımaktan menetmez. Ma- demki iki taraf ta mutlaka srar etmek- tedir. Peki diyelim, fakat kanunen bir. Teşip çocuğu meşrulaştırdıktan — sonra ayrılmak ta mümkündür, hem zaman en iyi nasihatçidir, bakalım bu muvak- kat birleşmeden sonra ne olur? * Bandırmada K. R.: Kız size kendisini pahalı satmak l, tiyor, onun için iltifat etmekte nazla - asıyor. Yoksa onun bu hareketi sizi sev- Mediğine delâlet etmez. TEYZE deeaarı eee et e SON POSTA Nisan 28 Hint deınde inamlmıyaak bir hâdise Bir canavar bakır bir kürre içinde tetkikat yapan iki âlimi yuttu Âlimler canavarı kusturmak - suretile sağ salim kurtuldular, “Bu bir mucizedir,, diyorlar Hind denizinin dibinde mukaddes tarihlerin yazdığı Yünus Aleyhüsse - lâm vak'asına benzer bir hâdise geç - miştir. Yirminci asrın Yunus Peygam- beri vaziyetine düşenler deniz dibinde ilmi tetkikat yapmakta olan iki âlim « dir. Deniz mütehassıslarından Cim Lıu-' sing ile genç muavini her türlü fenni te- sisatt ihtiva eden bakır bir kürre için- de Seylân adaları civarında denize in mişler, bu kürrenin içine de kendile -| rine yetecek kadar oksijen almışlar, kürreyi bağladıkları bir gemi ile de dai- mt muhabere için icap eden tesisatı vü- cuda getirmişlerdir. Geminin güvertesinde Mis Boti Alli- son muhabere cihazını daimi surette kulaklarında tutmak — ve mütehassıs tarafından deniz altından verilen iza- hatı saniyesi saniyesine kaydetmek emrini almıştır. Mütehassıs beş dakika muhabere in- kitaa uğrarsa balonun olanca süratle yukarı çekilmesini de bildirmiştir. yi bırakmamıştır. Bir saat sonra da külf reden ancak bir saatlik oksijenleri dığı bildirilmiştir. Bu andan itibaren © gemiden gayri mahsus bir şekilde küf renin çekilmesine başlanılmıştır. tirip yerleştiler. Bu bir kere fıkara — ma- hallesi meydana getirdi Sonra büyük lar çok hizmetkâr ister. Kimin şimdi yaşamağa iktidan var... Yalılar da bölük, bölük kiralanmağa başladı. An'aneperest ve çelebi olan nesil öldü. Yerine kalan genç- Mütehassıs ile muavini bakır kürre- nin içinde ve denizin 9Ü7 yarda derin- liğinde dolaşırlarken güvertedeki Mise şu satırları kaydettirmişlerdir: — Dağ gibi müthiş bir deniz cana- varı üzerimize doğru geliyor. eğer bizi yutarsa boğulmamız muhtemeldir. Kürre yavaş yavaş deniz sathına $" karken gemi birdenbire bir kere dah sarsılmış ve kürreden de şu sesler iŞi tilmişti : 7 — Kurtulduk, kürreyi süratle yu rı çekiniz! Ve mütehassısla mua' süratle denizin sathına ıl.u-ımışlır” Anlattıklarına göre deniz canavarı ** yarda yüksekliğe kadar yükselmi Burada suların tazyikı azaldığı kürreyi daha fazla içinde tutmıya hammül edememiş, kusmuş ve deni * zin derinliklerine dalmıştır. Mütehas © sısla muavini kurtuluşlarını — m' addetmektedirler. j bt E e kanlik ea ) Ülçü Ve Dartı Muayenesi ler eski hayata devamı düşünmediler bile ve bunun için yalıları tamir etmediler ve hele boş yere vergi vermemek için de bu. nu acuzca elden çıkardılar. Fakiden Bo- ğaziçine işleyen vapurlardan birinin kap- Lausingin sesi bundan sonra bir - denbire kesilmiş, kürrenin merbut bu- lunduğu vapurda da müthiş bir sar - sıntı hâsıl olmuştur. Bunun — üzerine Mis Allison balonun yukarı çekilme- anretmiş, bu emir kürreden de işi- tilmiş ve mütehassıs: — Sakın ha, çekmeyiniz emrini ver- miş ve şu izahatı kaydettirmiştir: — Deniz canavarı bizi yuttu şimdi ucu bucağı bulunmaz bir cismin için- deyiz, eğer kürreyi çekerseniz gemi ile| — Ölçü ve tartıların yıllık muayent kürre arasındaki bağlar kopacak ve|lerine ve damgalanmalarına devam biz mahvolacağız. Bırakınız bu mahlük |dilmektedir. Beyoğlu muayene hi serbestçe hareket etsin. dünden itibaren Taksim mıntakasın Geminin kaptanı bu emre itaat et-|Taksim nahiyesi binaşında çalışmı miş, geminin deniz sathındaki seyrini | başlamıştır. deniz dibindeki canavarın hareket -| Kadıköy grupu da bugünden iti? lerine uydurmuştur. Gemi bir saat bu|ren Kızıltoprak nahiye merkezinde $© vaziyette kalmış, deniz canavarı kürre- İlışmıya başlıyacaktır. tanı şöyle dermiş: «Bütün Boğaz iskeleleri iyi, iyi amma şu Kuzguncuğun — haşaratı Beylerbeyin teşrifatı ve Çengelköyün seb- zevatı olmasa seferleri pek çabuk — yapa- cağızı. Çünkü Kuzguncuğa gelince bir takım çoluk, çocuk halkın önüne geçer gürültü patırdı eder, yokunun geç çıkarnasına se- bebiyet verirmiş. Çengelköyünde sebzevat küfeleri yüklenmekten vapur bizim Beylerbeyine gelince Beylerbeylilerin teşrifat perverliğinden «siz önden buyu- Tunuz aman siz önden buyurunuze — diye mezaket yapmalarından, vapur iskelede ge- cikirmiş. Fakat şimdi eski Beylerbeylilerin yüzde onu kalmadı. Büyük yalılar ve ev- leri çarşı emafı satın aldı. Bir kısmı an- gecikirmiş, kazcıya satıldı. Bunun için berhalde şirket vapuru kaptanları burada gecikmezlere — Sizce Beylerbeyinin bu kadar — rağ- betten düşmesinde en birinci âmil umumi harbin hayatımızda yaptığı — değişikliktir değil mi, diyorum, Başka sebep yok mu? — Var. Meselâ girket vapurlarının ba- halılığı, eskiden hayat başka türlü idi. Ai. leden yalnız bir erkek İstanbula işine gi- der, dönerdi. Halbuki şimdi kadın erkek herkes çalışıyor, çalışmazın da şehre ink yor. Bin tane ihtiyacı var... Bu vuaziyette beş kişilik bir ailenin vapur ücretini düşü. necek olursak, bunun aile bütçesinde ya- pacağı rahneyi hesaplamak lâzım. Bir de orta mektep ve liselerin bulunmaması o da mühim iş... Yoksa Beylerbeyi kadar havası güzel, manzarası iyi, harikulâde — bir yer nerede var? Gülüyor vet: — Meselâ bu sahilde tramvay yahut ©- tobün işlese, diyorum, herhalde o da bu- raların yeniden rağbet bulmasına tesir e- On İniz lirasına bir sun'i adam Londranın büyük fabrikalarının bi- inde şimdi her biri on İngiliz lirasın- dan daha aşağıya mal olan yeni bir| — Elektrik cereyanı ile tıpkı bir Roboto vücuda getirilmiştir. Bu yeni | gibi hareket eden bu makine en daf Robotun mucitleri Moskova fen ens-'geçilmesi mümkün olmıyan Y titüsü âzasından Franç Sigger ile İvan hakikt bir fare gibi geçmekte ve Mortov'dur , ni hayret marifetler yapmakta i Bu iki fen adamının tam on sene —- uğraşarak meydana getirdikleri bu ye- ni Roboto fabrika amelelerinin bütün vazifelerini yapmakta, telefoncu kız- ların işini de görebilmektedir. Şimdiye kadar yapılan Robotolar elektrik cereyanile hareket etmekte ol- dukları için kullanma ve işletme mas- rafları pahalıya mal oluyordu. Halbu- i bu son Roboto su tazyikile hareket etmekte olduğundan günlük masrafh yarım fıçı sudan ibaret bulunmakta - dir. Gazetelerin yazdıklarına göre bu i- ki mühendis yakında Rusyaya gide- rek icatlarını Sövyet hükümetine tevdi edeceklerdir. Yine gazetelerin yazdıklarına göre Saat Derviş |Smit isminde bir Amerikalı mühen - ıdiı te makineden bir fare icat etmif tir. der. Belki şirket te masrafını çıkaramıyor- dur. Belki biletlerin ücretini düşüremez. İçini çekiyor: — Ah eski Boğaziçi, diyor, onu yeni- den bir ihya etsek © zaman sen turist a- kınını gör... Bu sözlerle bebekleri pırıl, pırıl yanan filiz renkli gözlerini kısarak — düşünüyor. Boğazı çökmekten kurtarırsak memlekete akın edecek — tuüristleri - tahayyül — ediyor, galibal 3 — Bir santimde vasat! (8) kelime vardır. 4 — İnce ve kaln yazılıf tutacakları yere Bö'* T L