7 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

7 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.6 Sayfa S$ON ; POSTA SR e eai sezamrara a a. Aile hayatında Saadetin şartları Ay ışığının garip tesirleri Mehtap Avrupa ve Asyayı Saint Germain muahedesinin askeri hükümleri kalktıktan | sonra Avusturya ordusu dün ne Aşkı en iyi tanıyan san'at- idi, bugün ne oldu? Bir İngiliz gazetesi “Bugünkü ordu dünkü ordu değildir. Fakat ne de olsa Avrupada müessir bir rol oynıyamaz,, diyor Avusturya Cumur Reisi ve Başvekili Son günlerin siyasi hâdiseleri arasında Avusturyanın silâhlanmağa karar vermesi de mühim bir yer aldı. Avusturya, bu ka- ryan vermekle, Saint Germain muahedesi- nin hükümlerine karşı geliyor ve tek taraf- | h olarak muahedeyi bozuyor. Muahede, Avusturyanın ancak 30,000 kişilik bir askeri kuvvet teşkil etmesini ka- bul etmekte ve bu kuvvetin ağır toplarla veya makineli silâhlarla techizini menet- mektedir. İki yıldan önceye kadar Avusturya bu gernite dayet etti. Askeri kuvvetleri 42 pi- yade taburundan, © suvari kolundan ve 32 bataryadan müteşekkildi. — Askerlerin fi hizmeti 6 sene, ihtiyat müddeti de & sene idi. 1933 de Avusturyada dahili buhran- İar çıktı. Ve kendisi sulh muahedesini ini- za eden devletlere müracaat —öderek or. dusuna 8000 kişilik bir kuvvet ilâvesini tedi. Bu kuvvet muvakkat bir zaman için çalışacak ve askeri hizmete alınacâk asker- ler bir sene müddetle hizmet edeceklerdi. Bu kuvvete «askeri yardım» kuvveti deni- Kyordu. Bundan başka Avusturya, galiba ayni devletlerle gizlice görüşerek altı e sını sekiz fırkaya çevirmiş, bunların birini makineleştirmiş (yani motörlü vasıtalarla techiz etmiş) ve bütün ordusunu da yeni- den silâhlamağa ve makineleştirmeğe baş- İamıştı. Avusturya ordusu altı ay önce Viyana- da yapılan bir geçit resminde bu yeni kı- Tığa ile göründü ve zırhlı — otomobiller. tanklar, ağır toplar, tayyareye karşı kulla- mlan toplar ve tayyarelerle mücehhez ol- duğunu gösterdi. Halpuki muahede bütün bunları yasak ediyordu. Avusturya ordusu küçük olmakla beraber, en son sistem silâh- larla cihazlanmış ve tam manâsiyle modem 28 Yaşında Bir Kız Evlenmekte . Serbestir 428 yaşındayım. Az çok servetim var. Bu sebeple taliplerim çok. Fakat ağahe- yime nazaran bunların hepsi çoluk ço - guk. Beni onlara vermek istemiyor. Bap ka da istiyen yok. Yaşım 28 — olduğunu &öre bana bir yol gösteriniz. » Hayrebolu: H. S. T. 28 yaşında bir kız kendisine sa- hiptir. İstediği gibi harekette ser- besttir. Ağabeyinizin sözü sadece istiyorsanız; taliplerinizden bazısını beğeniyorsanız, — ağabeyinizin — rua- tna bakmıyarak — onunla — evlenebi- Kirsiniz. * «15 senedir evliyim. Her evli kadın Gibi, benim de karım evlendikten sonra Genç bir kıza gönül verirseniz bu- Bun sizi nereye kadar sürükleyece» çağda da deği Yınızı ve çocuklarınızı, öte kızı un : orduyu teftiş ederlerken bir ordu olmuştu. Ordudaki hizmet müddeti uzun olauğu jçin eskerler yeni silâhlar — kullanmakta |tecrübe kazanmış bulunuyorlar, — makineli yasıtaları kullanmakta meleke kazanan as- kerler, bu vasıtaları kullanmayı nisbeten az öğrenen askerlerden kat kat üstündürler. Avusturya mecburi asker alma usulünü kabul etmekle tecrübeli ve hünerli asker .yerine, yanı talim görmüş askerlerden mü- teşekkil bir ordu vücuda getirmektedir. Avusturyaınn eldeki ordusu ve zabi ri iyi talim ve terbiye görmüş olduğu için unsurlara askeri yeniden askere alacağı terbiye verecek el'amanlara sahiptir. Fakat yeniden hizmete davet olunacak makerlere silâh, techizat, kışla — veaaire te- gmin etmek çok güçtür. Avusturyanın mali vaziyeti ve sanayi kudreti buna müsaid de- lür. Avusturya ordusunun — uzun bir tarihi vardır. Bu tarih «sürekli bir mağlübiyet» kelimeleri ile hulâsa olunabilir. Hakikatta Avusturyalılar sen 200 se- pe zarfında ancak İtalyanlara karşı bir kaç muvaffakiyet kazanmakla kalmışlardır. Fakat yeni ordu, eski ardunun bir çok aksaklıklarından uzak kalacaktır. Eski or- du “muhtelif irklara mensup olan, muhte- Kf dillerle konuşan milletlerdön müteşek- kildi. Eski Avusturya - Macaristan impara- korluğunun hükmü altında yaşayan bütün unsurlar bu orduya iştirak ediyorlardı. Son ra eski zabitler, tam bir aristokrasi teşkil etmekte idiler. Yeni Avusturya ordusu ise, srf Avus- turyalılardan müteşekkil olacaktır. Fakat bu ordunun Avrupa hayatında tesirli bir rol oynaması hiç bir vakit beklenmez. (Evning Standard - Londra) kendini oluruna bıraktı, ne üstüne ba- #ına, ne de eve bakar oldu. Âdata ihti- yarladı. Ben 40 yaşındayım. Gönlüm hâlâ taze. 25 yaşında bir kıza rastgel - dim. Gönlüm ona aktı, o da bana karşı lâkayı görünmüyor. Fakat evliyim, me yapabilirim? Kızı aldatmak istemiyo - rum. Fakat yüz versem o evliliğimi bil- diği halde benimle yaşamağa razı ola - cak. Bu münasebeti ileri götüreyim mi? İzmir: Cevat Bence dizginler henüz elinizde iken işi burada bırakmağa çalışınız. #ini tahmin edemezsiniz. Eviniz bo- zulur, çocuklarınıza karşı fena — va- ziyete döşersiniz. İyi fena yuvanızı bozup yeni bir. maceraya atılacak taraftan ka- tarafta bedbaht etmek günahını işleme- t w b j Teyze kârlar evlenince neden mes'ut olamazlar ? Ameriknİı îıir doktorun iddiaları Dünya yüzünde evlenme ve boşanma hâdiselerinin'en sk:vuku bulduğu yer, Ho- livuttur. Burada sinema yıldızları günün birinde evlenir ve pek kısa bir zaman sot- Va yize güüü biztade Böşanrverirlek Hai kes bu artistlerin ahlâk kaidelerine pah s«kı bağlı kimseler olmadıklarını sanarak bu hareketlerine aldırmazlar. Artistlerin derdi Halbuki en büyük şöhreti kazanmış ve herkes tarafından sevilmiş olan bu artist-| lerin buşı derttedir. Hayatta — uğradıkları |bedbahtlıkların birçok esaslı sebepleri var- dır. Meselâ Rodolf Valântino, binlerce, yüz binlerce kadının tapındığı bir artistti. Bir kaç kere evlenmiş, fakat bir tek defasında bile bahtiyar olamamıştı. Halbuki görü - nüşe göre bu adamın mes'ut olması lâzım geliyordu ve onu uzaktan gö: kendisine gönül verenlerin hepsi bir onunla bahtiyar olabileceğini sanıyorlardı. Dört defa evlenmiş ve boşanmış Meşhur Jon Jilbert de bedbaht insanla- rın biri idi. O da dört kere evlenmiş ve bo- Jon Jilbertin — evlenip — ayrıldığı kadınlardan güzel Virginia — Bruce şanmıştı. Öldüğü gün ancak 38 yaşında idi. Bir aralık Jon Jilbert Greta Garbo ile de evlenmek üzere idi. Bir gün ikisi nüfus küğitlarını alarak evlenmek için belediye- ye gitmişler, fakat Greta Garbo belediye dairesinin kapısı önünde durarak: — Bugün evlenmek istemiyorum! De- miş ve evine dönmüştü. Galiba Garbo, en büyük âşıkların en iyi koca olamadıklarını sezmiş ve bu yüzden kararından vazgeçmişti. Yeni artistler böyle oldukları gibi & kiler de bunlardan farklı değildirler. Meş Jon Jilbertin evlenip ayrıldığı kadınlardan İma Claire hur musiki üstadı Vagner de her kadının sevdiği bir. adamdı. Fakat o da bed - bahttı. Meşhur İtalyan şairi Danonçiyo da bir aşktan bir aşka sıçramış bir adamdır. Ö da kâh prensesleri, kâh aktiristleri ,kâh dansözleri sevmiş, fakat bunların hiç birile Romantik adamlar Hulâsa romantik adamlarin hiç bisi - ln—.eı'uı olmamıştır. uzatıp kısaltıyormuş! Kuraklık ve şiddetli soğuklar da ay yüzünden oluyormuş, hattâ ay ışığının doğumlar üzerinde bile tesiri varmış Ay işığinin insanlar üzerinde tuhaf te- sirler yaptığı öteden beri mevzuubahsadi- lirdi. Âlimler şimdi ay ışığının yer yüzün- deki kıt'aların yerlerini değiştirttiğini, hat- tâ arzın mihverini oynattığını söylemeğe başlamışlardır. Ayın dünyadaki — katıları yelerinden oynattığını Şanghayın Zi-Ka- Wei rasathanesinin — yapılan — tetkiklerle sabit oldu. Bu tetkiklare Almanyanın — Nauen sathanesiyle Bordesaup rasathanesi de ( rak etmiş ve neticede Zi - Ka - Wei rasat- banesinde zamanın bir taniye parçası mik- tarınca tahavvüle uğradığı — anlaşılmıştır. Bunun sebebi, ay işığının bütün Avrupa ve Asya kıt'alarımı uzatmamı, daha sonra bu kat'aların lüstik gibi eski hallerine dönme- leri . Çin &limleri bu uzamanın 9 metre ka- dar olduğunu hesap etmişlerdir. Yani ay ışığının en fazla kuvvetli olduğu sıralarda Çin ile Avrupa aratındaki —mesafa 9 metre uzamakta ve aradaki zaman — farkı bu yüzden hasmıl olmaktadır. Bugün bu hâdisenin vuku bulduğuna hiç bir şüphe kalmamıştır. | — Arzın mihveri de hey'eti fından dikkatle tetkik edilmiş ve a: larının 30 santim kadar yerlerini değiştir- dikleri görülmüştür. Bunun da yine ay- yüzünden hasıl olduğu kanaatine varılmış- tır. Fakat ayın tesiri bu kadarla kalmamak. tadır. Ay aşığı balıklar üzerinde de tesir letmekte ve bunlar bu yüzden balıkçıların eline düşmektedirler. İngiltere bahk ensti- tüsü, balık tutmak için en eyi mevsimin mehtaplı geceler olduğuna — dair yapılan fenni tetkikleri neşretmiştir. Bu tetkiklere göre ay ışığı doğrudan doğruya balıklar üzerinde değil, fakat denizin içinde bir ta- kam tesirler yapmakta, oradaki nebatlarla bazı küçük mahlüklardan mürekkep bulut- lar ıçik içinde yüzmekte ve bu manzaralar balıklar üzerinde tesir yapmaktadır. Ayın 'tesiri ile hüsule gelen meddücezirler de Ok- yanusların kimyevi terkiplerini — değiştir- 'mekte ve bunlar balıklar üzerinde müessir olmaktadır. Bundun büşka ay ışığı, güneş İljağının bir in'ikâsı olduğu halde bazı de- niz mahlükatını satha daha yakın bir yer- 3 |de gezip dolaşmağa sevketmektedir. Kuraklık yer yüzü halkını en çok ra- sinde bahtiyar bir hayat yaşamak kabili - yeti yoktur. Bu mesele ile çok meşgul olan Ameri- kalı doktor Reye'ye göre romantik şahsi - yetler bayatın hakikatlerile — kargı karşıya gelince ya bir daha dönmemek üzere bu yoldan ayrılırlar, yahut yeni / teerübelere girişerek düşe kalka yürürler ve hayatla « Fını bin bir ıstirap içinde geçirirler. Mes'ut olmak için İnsanın hayatta bahtiyar — olması için, ateşli bir Aşık olması değil, biraz feylesof kafalı adam olması lâzımdır. Feylesof Sokrat'ınkarınm huysuz geçim- siz bir kadındı. Fakat kocas ony daima meteder, önün huysuzluklarını Feylesofa - ne bir tevekkül ile karpladı. Sokrat ro- mantik bir adam olsaydı. muhakkak bu kadının kanına girerdi. Pansilvanya üniversitesi profesörlerin- den doktor Jems Bossard boşanan kadın- ların beş bini ile meşgul olarak — tetkikat yapımış, naticede bunlardan yüzde döksün, dokuzunun aşka susumış kadınlardan ol - duklarını aşktan başka bir şey düşünme- diklerini, hayatın ayktan ibaret olmadığını Çin heyetşinasları (c) bir Alman rasatnanesi (a) ve bir Fransız rasathanesi (b) ile birlikte çalışarak ay ışıkları yüzünden Asya ile Avrupanın 9 metre uzadığını keşfetmişlir. hatsız eden hâdiselerden biridir. Kuraklı- âpn da ay yüzünden hasıl olduğuna dair bir takım kanaatler hasıl olmaktadır. ? Bundan birkaç hafta önce vefat eden Her- bert Brovn dünya denizlerinde ılık ve sıcak suların ötede beride toplanmalarının da ay İyüzünden hasıl olduğunu anlatmıştı. Ay, gökyüzünde daima ayni yolu takip etmiyor. Bilâkis, bu yol tedricen değiş- mektedir. Bunun sebebi, bir taraftan ken- di hareketleri, diğer taraftan diğer semavi eeramın ayı cezbetmeleridir. Bu değişiklik- ler, Okyanusların suları üzerinde tesir yap- makta ve böyl - buti seneler kurak, bazı seneler yağmuzı &b . öineler sıcak, bazı geneler de soğs4 geçmektedir. Mister Herbett Brovn bu aayede hava mütehassıslarının her senenin — vaziyetini peşinden keşfedebileceklerini söylemiştir. Doktor Steton ay ışığının radyo üzerin- deki tesirlerini keşfetmiş bulunuyor. Bu hâdise ancak geçen — yıl esnasında âyın tutulduğu sirada keşfolunmuş ve ay aşağının radyo neşriyatı üzerinde tesir yap- tığı anlaşılmıştır. Bunun sebebi, ayın ha “va tabakalarında da meddücezirler yapma- pıdır. Radyo mevceleri bu meddücezirler- ,den mütecessir olduğu için ona göre tedbir- ler alınmıştır. Ayın insan doğumları üzerinde de te- airi olduğu anlaşılıyor. Parisli bir doktorun tetkiklerine göre ay ışığı azaldığı sıralarda insan doğumları da azalır ve bu ışık kuv- .yetlenince doğumlar çoğalırmış. Fakat bu. jiddia başkaları tarafından henüz teyid o- kunmamıştır. İstanbulda bir yıllık inşaat lstanbul belediye hudutları — dahi- Hinde 1935 yılı kânunusanisi içinde 33, şubatta 37, martta 72, nisanda 90, mayısta 89, haziranda 1()6, temmuzda 95, ağustosta108, eylülde 75, teşrini- evvelde 84, teşrinisanide 73, kânunu- evvelde G0 olmak üzere bir yılda 942 bina yapılmıştır. Bu yıl henüz inşaat mevsimi başla- mamıştır. Maamafih yeni inşaatın ge- (çen seneden fazla olmiyacağı - tahmin edilmektedir. anlayınca susuzluklarını içlerinde saklaya- rak yeni bir tecrübeye giriştiklerini anla - yınca susuzluklarını içlerinde — saklayarak yeni bir tecrübeye giriştiklerini anlatıyor. Jon Jilbert aşkın — bütün — inceliklerine vakıftı. Fakat hayat ile aşk arasındaki mü- pasebetten haberi yoktu *ve hayatı kendi hulyasına uydurmak istiyordu. Karşılıklı saygı ve yardım Diğer bütün büyük âşpklar da hep böy- ledir. Bunların bepsi de evlilerin — yalnız kendileri için * yaşamadıklarinı, — evliliğin bir tesanüt hayatı olduğunu ve karşılıklı saygı ve yardıma istinat ettiğini, bu haya- tın hem zevkleri, hem ıstırapları bulundu- ğunu ve bunların hepsini yaşamak Vâzım- geldiğini unutuyorlar. Doktor Reye bu mülâhazalarını tamam- layarak diyor ki: «Evlilik hayatının hem zevkleri, hem astırapları sayesinde — hayat daha güzel anlaşılır ve ahenk kazanır. İn- sanlar için ideal bu olmak gereklir. » Hayatı yüzde yüz aşktan ibaret sanan- Jar, hayatta aşkın ancak yüzde on nisbe - tinde bile yer bulmadığını — anlamadıkları için başlarını taştan taşa çarpıyorlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: