2 _Vşıyfl v Hergün Biribirlerine Küfür Ediyor Fakat Harp Etmiyorlar * “İki devlet adamı çarpışıyorlar Hiıleı nutuklarında en çok Rüzyaya çatıyor. Zaten onun gayesi Fransa ya saklırmak, garpta harp yapmak değil - dir. O Avrupada — işini sağlama — bağlayıp Rusyaya sarkmak emelindedir. Ve bütün siyaseti bu tikamette yürümektedir. Fran- vız - Sovyet paktına muhalefeti de bu eme- linin önüne engel çektiği içindir. Litvinol, Sovyet hariciye nazırı, Lon - drada Milletler Cemiyeti konteyinde Hit - lere uzun, sert ve müdellil bir cevap veri- or. y Hitler Sovyetleri dünya ihtilâlini hazır- lamakla itham etmişti. Litvinof ona şu cevabı veriyor: «Hitler sadece Sovyetlere karşı bir Av- rupa birliği kurmağa çalışıyor. Hitler al - | mak istediği toprakların baritasını yapmış | bulunuyor. Bu sebeple 25 senelik — sulh teklili sadoce göz boyamak için ortaya a- tılmış bir oyundan ibarettir.» Bu iki devlet adamı da milletleri namı - na konuşuyorlar. Fakat — konuşmalarında eskiden alışılan — diplomatça — nezaketlen eser yok. Eskiden böyle bir konuşma bir harp doğurabilirdi. Bugün hâdise bile gıkarmıyor. Dünya değişti. Diplomatlar değişti. İn- sanların hâdiseleri görüşü değişti. — Artık ufak tefek hakaretler mill? izzeti nefsi kaırmağa kâfi gelmiyor. a * Ya Franmsızlarla Almanlar arasındaki konuşma nedir? Hitlerin bir haftadan beri söylediği nu- tukların her biri bir sebebi harp olabilir. Halbuki Hitler muahede yırtıyor, imza- sini siliyor, yine ortalık sulh ve sükün içinde. * Bunu yalvız taharnmüle atledemeyiz. Bu misallerin gösterdiği hakikat şu - — dur: Siyasi milletlerin hiç biri henüz harbe — hazırlanmış değildir. — Herkesin maksadı belli. Herkesin — niçin — biliyor. Ortada eski üstü kapalı diplomat eyun- ları kalmadı. Harp olmuyorsa, henüz milletler buna bazır olmadıkları için harp etmiyorlar. silâhlandığını — herkea | i * —— Habeşistan harbi bitiyor €n meselesi çıklığı gündenberi ikin- « bir safa düşen Habeş harbi artık halledilmek üzere. Fransa, İtalyayı Almanya — meselesinde aldığı variyetten dolayı mükâüfatlandırma- k gekil aldı ki, artk Avrupa - devletlerinin i Habeş meselesi ile meşgul olmağa vakit - “leri kalmıyor. — Bünaemaleyh bu işi tatlıya bağlamak za- — manı gelmiş bulunuyor. On üçler komitesi, İngiltere ve Fransa- * min muvafakatile ortaya yeni bir sulh tek- fi atacak. Habeşler yaptıkları fedakâr - Ohıklarla kalacaktır. —— Hâdiselerin kalyaya yardımı olmuştur. İtalya bu sayede büyük bir badireden teh- Tikesizce kurtulmuş alacaktır. Hâdiseler Karşısında: ae y Avrupa Moseleleri E Martim yedisinde Almanlar alâyi vöâlü ile Ren mıntakasını işgal ettiler. Sekiz martlam on sekiz marta kadar bü- tün dünya gazeteleri Almanların Lokarno paktırı bozduklarım uzun uzadıya yaz - ler Cemiyeti konseyi toplandı. Rütün göz- — ler © tarafa çevrildi, ya Fransaya, ya Al- — manyaya: » —Hör Denilecek sanılıyordu. Halbüki — böyle “olmadı. Milletler Cemiyeti işi tam bita -| Taflıkla halletti, aadece: | — — Almanlar Lokarno paktını bozmuş- irdır. | Dedi. Yedi martlanberi herkesin bildiği şeyi bir kere daha tekrar etmek için kos- | koca Milletlar Cemiyetinin toplanmasma | Tüzüm var miydi? j * dilar, F Vakta ki on dokuz mart geldi, Millet -| ” $ $ . İçim içinden çıkamıyam memut; -havale | eder: Alâkası dolayısile hukuk işleri kalemi- Ha SA e ea E ü e > 6 SON POSTA Resimli Makale aa (| yill' DE Gençlik hayal devridir. Gençler için hayat aşktan ibaret gö- rünür. Bahar da tabistin hayal devridir. Baharla gençlik birle- şince hayaller kuvvetlenir, sevgiler tomurcuklaşır, ve hayat arkasında da biri hakikat bekler. Ergeç ayağımızı yere diker, | hazırlanmaktadır. * Vakitsiz Öten Tehlike Düdükleri Fransada Batignolles'de likesini haber verecek — olan — tehlike düdüklerine nezaret odan bekçinin — oğlu, içerde babasının buluamamasından isti de ederek, düdüğü çalmış, hâdine gece at onda olduğu için halk Alman tayyare- leri Baskin yapıyor zannıyla telâşa — düş- müş. Bir müddet vonra mesele anlaşılmış. Belediye bu için bir çocuk marifeti — oldu- ğunu söyleyememiş ve mesele şa — euretle tevil edilmiş! — Harp olmaz ihtimali bulunduğu —- çin, halkı habersizce imtihan ettik.... Bir hafta sonra hâdise şüyu — bulmuş, ve belediye reisi halkın istihzası karşısmda istifaya mecbur olmuş. * Saçı dökülenlere Mes'uliyetini kabul etmemekle beraber € ecnebi gazetelerinde şöyle bir HERGÜN BİR FIKRA Yerinde Bir Korku Boğaziçinde oturduğumuz - tarihte, komşularımızdan Mustafa Bey adında gayet nekre bir adam vardı. Uzun müd- det bekâr yaşadıktan sonra evlenmiş, iki kocadan da dul kalmış bir kadın al- mıişti, Günün birinde Mustafa Bey hasta- landı. Hastalığının devam edip dur - duğunu gören kansı, ona: — Beyl Filâncu doktoru —çağımı « bm da sana baksın me? Diye sordu. — Bilmem. İyi midir? — Çok iyidir derler. Bizim Ttahmet- llerin ikisini de son hastalıklarında © tedavi etti idi. Mustafa Beyin birdenbire rengi uç- tu. Yatağının içinde doğrularak: — Aman, hanımcığım! — Ocağına düştüml Kıyma banal. Vallâh, billâh bir geyeiğim kalmadı! Yarın kendi ken- dime doğrulurum.. Dedi e hava teh-| gözümi ilüç iliş Canlı bir yılan ahnız, sırtini tulâni bir #urette yarınız, oraya buğday tohumları &- kiniz ve yılamı diri diri gömünüz, başaklar saçlarmız çıkmağa BULMAC ... Ai0 yeşerirken, sizin de başlarmış... * Bir tek kişi söylerken.. Başvekil Saro mecliste hükümetin fikrini söyliyecekti. Paris parlâmentosu, çok ciddi bir veçhe takınmıştı. samğin loca ve yer - leri tamamile dolgundu, güzel kadınların süzlü elbiseleri de olmasa, içeri ilk giren insana muhakkak ki kasvet çökerdi. Dü- tün saylavlar yerlerinde oturuyorlardı. Ni- hayet Saro nutkunu okudu. Hiç bir fırka- dan hiç bir kimse itiraz etmedi. Bu işe pek | 31 merak aden bir ecenebiye muhalif meb'u:s- .ı.. ' TEE SN —T'Hmt N MA ai 1— Ce LA . — İtalyanların düşmamı. 2 — Çer. - Giktaödükle idâra edilen memke <i A Z Z e camımız ketlerde söz sahibi herkesi — susturur, söyler. Bizde ise herkes kendi kendine sar ve tek bir adam — söyler... 'e B n z Ve|yanınca ağzımızdan çıkar, nota, 4 — Bir # (A ilâkvesiyle bir ünvan olur, iyilik bulmak, dedi Ufak |lazla et. 5 — Çocuk doğurtan, bir İ ilâve- bir fark... siyle hıristiyanların peygamberi olur. 6 — AM A BEŞAR N AŞ ""'""'"1Mıvi rengin kayulağışı söylerken kulla- vak nıyız, yaz değil. 7 — Tok değil, nota. İşin içinden çıkamıyan Milletler Ce miyeti de memurun yaptığını yapıyor: «Alâkası dolayısile Lâhey adalet di -|8 — Kadm, eziyet. 9 — Hastalığıri görü- tüşü, 10 — Yayı, aydan aya slinan, a- 11 — Ziyaretci Yukandan aşağıya: | — Hkimiyet 2 — Hısam, çift do Lokarno misakının yerine dört devlet fan. 3 — Bir | Hâvesiyle ara sıra olur; as- yeni bir yapacaklarmış. |b, bi manâsına gelir. 4 — Eziyet, her ge- Gitti Cölsüm, gelkdi Gülsüm Azrail ct 'yin satıldığı yer. 5 — Bülbül gibi — öten, ğini bulmın hikâyesine benziyor, haya, 6 — Bir İ ilâvesiyle adet alur, mek e8 tubun altına atılan. 7 — Nida, irade. B — Avrupa meselelerini halledecek — olan | Bir tatlı, koruyocu. 9 — Çok değil, bir er- konferans mayısta toplanacakmış. kek ismi. 10 — Onur, beygir. 11 — Bir iç- Avrupada mesele çıkarmak — istiyenlere |ki, silâh talimi. mayısa kadar mühlet veriliyor demektir. Dünkü Bulmacanın Halli: İMSET Soldan sağa: H HFayal devri Bi kafamız hakikatin yalçın kayalarına çarpar, o vakit ayılırız. Fakat hayal devri ne kadar devam ederse saadetimiz o kadar urun olur. Marifet bu devreyi mümkün olduğu kadar uzatabil- | Fakat her baharın arkasından yaz ve kış gelir. Her hayalin | mekte, fakat bir taraftan da hakikatle — çarpışabilecek — surette | (SÖZ ARASINDA ) Belediye Reisinden Koca Istiyen Kadın Sözün Kasası Merhum Cevat Rüştü H E. Ekrem-Talu: arbi umumide kendisiyle silâğğ arkadaşlığı ettiğim ve o — tarilj tenberi insanlığına ve — vefakârlığınğ |meftun ve minnettar olduğum bir doşs tuma, bundan on dört, on beş yıl eye vel bir gün Babıâli caddesinde rasgel miştim. güleç simalj Yanındaki genci işaretle: — Sana, Cevat Rüştüyü takdim & deyim! dedi. Bana doğru uzanan tombul eli sıkç tım ve Cevatla muarifemiz o gün baş |ladı. Esasen, bu ad — bana yabancı de « ğildi. O vaktin günlük gazetelerinde İve mecmualarında ona sık sık tesadüf ediyordum. Ziraat ve bahçivanlık gl |bi yavan ve nankör bir mevzuu ecde « biyatın cazibesiyle kaplıyarak bizler$ zevkle okutturmanın yolunu bulmuş« tu, şişman, Bahçelerimizde kaç çeşit çiçek yetie İngilterede Wartinz belediye reisine bir |$irse, onları, Cevat Rüştünün bilgiçli mektup gelmiş, bu mektupta bir kadın | kalemi bize, gelip geçmiş şairlerin one göyle yazmakta imiş: lara dair olan mısralariyle birlikte öğe aKırk beş yaşında esmer ve sıhhati ye- İretti. İ rinde bir kadınım. Şimdiye kadar bir koca| Onun çalışmaktan, — öğrenmektem bulamadım, — bana bir adet koca - tedarik | yılmıyan bir azmi, o kalın vücuduri edebilirceniz, her bangi bir işte kullanma- |iCinde, şiirden sonsuz bir haz duyam Te b ae çünkü bu meblüğ ile kavvetli bir çife bey. | , Btanbulda uzun müddet muallim, e ölmük “Hilmkdndürn Belpliye 'sekil lik e_mk'nîn sonra Anhvı.yf AZıraı' kızmış ve işin alay olduğunu kabal etmeğe | Vekâletinin neşriyat şubesini idareyd memur edilmişti. Orada geldi, benj * buldu. Sık sık birleşir, konuşurduk. Bij Nâmütenahiye bir nazar cebinde (Nef'i) divanı, ötekinde bil Teleskopların tekâmülü insan gözünün |mem hangi garp müellifinin kuru çifb namütenahilikten alabildiğine — görmesine | çiliğe dair eseri. O mevzudan öteking hizmet ediyor. Daha şimdiden ziyanın 150 |(atlayarak, rengin ifadesiyle, santlerca senede kutedehileceği mesafeler tetkik « -İbeni teshir ederdi. dildiğini söylersek inanır mısınız? Kardeşi, bahriyeden mütekait, kuv- Palomar dağmdaki rasathane için yeni yetiyle meşhur «Asaf» kaptanla beras mecbur kalmış. Wlsının bir teleskop yapılmaktadır. Bunun ayna - kutru beş metredir. Sekiz kânunu- evvelde Ççıkan bu aynanın münhani - liğinü Pasadena enslitüsü tayin edecek ve bu muznele üç sene süreceklir. * 10 senede 53 defa soyulan ticarethane ber, Cevat Rüştü bir «tipp ti. Sene« lerdenberi — yerleşmiş — bulunduklari Boğaziçinin Beykozunda kendilerini tanımıyan, isevmiyen, — meclislerini, sohbetlerini — aramıyan, — özlemiyeri yoktu. Meslek aşkını, Cevat Rüştü, rentlika Kanadada Toronto şehrinde ticaret mü- |le de, şairlikle de çok güzel mezcet « esdeselerinden biri VO senede elli ç kerelmeğe muvaffak olmuştu. Onun ru « soyulmuş. Bu esrarın anahtarını kimse çö-|hunu, duygularını hakkiyle anlamıyan; zemiyormuş, nihayet bir istintak hâkimi işilgena bühtan edenler, kalbini parçala « aydınlatmış... Meğer işi iki şeriklen birü yanlar oldu. yapıyor, paraları da #uç ortağı komisere| ” © belki bunlardan çok müteessir veriyor, sonra paylaşıyorlarmış. — Soyulan | g. fakat belli etmiyordu. Kendindeki şerik te zararları teftiş edeyim diye boyu- na uğraşır durürmüş... * Patatosin Avrupaya geldiği tarlh Fransada patatesin Avrupaya girdiği ta- rihin üç yüz ellinci nenel devriyesi tes'it e- dilecektir. Patates Amerikadan 15866 — senesinde Fransaya getirilmiş ve © zaman halk ta - rafından boykota uğramıştı. Evvelâ cüzam hastalığı patatesten ge- liyor diye yemek istememişler, âlimler bu- nun aksini isbat edince, bu sefer de zehir- Kyor, demişlerdi. | — Sibirya, ad. 2 — Azana, daima. 3 — Nizam, Amman. 4 — Niyaz, na, 5— Cek, ara. 6 — Emek, —akın. 7 —LA, ak, ma', 8 — Adabı, satış. 9 — Kere, ayn, ak. 10 — Enayi, oto. J1 — Kler, an. Yukarıdan aşağıya: 1 — Sen, felâket. 2 — İzin, maden. 3 — Razice, arak. 4 — İnayet, leyl 5 — Ramak, mi. 7 — Ada, akasya. 8 — Ame- rikan. 9 — İn, an, un. 10 — Aman, miat. VV — Daba, kaşkol. TU L DA AU M u AA 7 T Ve İN STER İ kurtasiye, müteferrik İSTER İNAN İ Darülâcezenin bütçesi Şehir meclisinde 170,130 Ka ola - rak kabul edildi. Bu paranın 83,390 Kirası mass, ücret ve nidattır. Darülâcerede memurin — ve müstahdemin de — dabil olduğu balde 1500 e yakın can beslenir. Bunun için ayrılan iaşe bedeli 48 bin, wıtma ve giydirme ve aydımlatma bedeli de 18 bin liradır. Geri kalan para levazımı mütenevvia, âlât we eczayı lıbbiye, tamiratı cüz'iye, su bedeli, techiz ve tekfin, NANMA! masraflar, nakliye, âmalâtbaneler mas- rafı, yalak takımları masrafı, reddiyat ve Merkez Cumhuri- yet bankası bissesi olarak ayrılmıştır. Yani âcezeye yardım maksadiyle kurulan bu müessesenin varidatının yarısmı kendi memur ve müstahdemlerine — ve- rilmektedir. Binaenaleyh Darülâcezede asıl yardım gören 1500 âceze değil, memurlardır. İSTER İNAN İSTER İNANMA! BİLiDRE L ü sevgi kabiliyetini, kendinden uzak ya: şayan çocuklariyle beraber, edebiyatâ ve toprağa hasretti. Nihayet toprağın aşkı galebe etmiş olacak ki, Cevat Rüştüyü o çekti, ak dil. Biz de iyi bir arkadaş, bir ziraal mütehassısı, bir edebiyat muhihbi ve bir insan kaybettik.. SÜ X. Arem el A Biliyor Musunuz? hei 1 — Seyhan vilâyetinden kaç meb'us çıkar) 1 2 — sKara koyunların ve sak kayune lun aileleri kimlerdir? 3 — Arnavatlak —Osmnanlı — idaresine geçmeden evvel kimin idaresi altındaydı?, 4 — Kömür çarpmasına karşı ilk tedbir nedir? 5 — Cümburiyet devrinde yapılmış o- lan demiryolları arasında inşaatı en çabuk ilerlemiş olanı hangisidir? (Cevapları yarın) (Dünkü suallerin cevapları) 1 — İlk ehlizalip seferi 823 tarihinda yapılmıştır. 2 — Huristiyanlarda Luther slâhatı 403 yılında yapılmıştır? 3 — Din kitaplarına göre dünya yaras tılalı 6649 yıl olmuştur. 4 — Umümi nüfusumuz göre kadın crkekten takriben 250,000 fazladır. — — İ 5 — Samsan — vilâyetinin — nüfusu —- 237,845 dir.