Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
KN 11 Sıyfa SON POSTA mehtapta buluşup gülüp “Son Posta,,nın Tefrikası: 8 -OLUMMANGCASI Yazan: A.R. Sâfinaz ile Çeşmidilber kur'a çekmişler, Cemille nöbetleşe konuşmayı kararlaştırmışlardı Halbuki bu işlerde, ©o kadar acemi değildi. Takip sıralarında köylü kızlar- - la, Manastıra geldiği zaman da orada- ki serbest kadınlarla pervasızca şaka- laşmasını, ve hislerini en kısa yolşln.n - — anlatmasını çok iyi bilirdi. Lâkin, şim- g* 4 -— di karşısındaki bir köylü kızı, bir Ma- t nastır yosması değil; bir saraylı idi. " Saraylı.. Yani, terbiyenin, nezake- — tin, inceliğin bir timsali... 4 Kendisini büyük bir zerafet ve me- haretle buraya davet eden — bu zarif, şen ve alaycı kıza, gülünç olmamak i- çin ayni şekilde nazikâne ve zarifane hareket etmek lâzımdı. Bir iki saniye zarfında bunları dü- — şünen Cemilin aklına birdenbire - bir 'V 4 Wi 4, B y kelime geldi. Ellerini duvara dayayıp başını ileriye uzatarak: — Teşekkür ederim, efendim. Dedi. Gül ağacının dibinde duran hayal, hafifçe hareket etti. Şen, şuh. Alaycı bir ses işitti. — A, A... Kimdir, o?.. Üstüme e- yilik sağlık.. İn misiniz; cin misiniz?.. Cemilin, vücudu ürperdi. Bu söz- ler ona, garip bir şaka gibi geldi... O, kendi teşekkürüne büsbütün — başka bir mukabele bekliyor: daha canlı ve daha ateşli bir surette karşılanacağını ümit ediyordu. Artık, Cemil de işi a- laycılığa vurmak istedi. O da ayni şe- kilde cevap verdi: — Efendim!.. Ne inim; ne cinim.. Ben de sizin gibi Beni Ademim. Ük e AŞ Burada ne arıyorsunuz?., — Sizi arıyorum, güzelim. " — Beni ne yapacaksınız, efem?... — Sizi mi?.. — Evet, efem. İ — Vallahi, daha henüz kararımı wermedim. Yalnız.. Siz çağırdınız, ben de geldim. " L A,A. A, Destur.. Üstüme e- yilik sağlık... Ben sizi ne zaman ça- ğgırdım. . — Cemil, birdenbire içinden bir öfke hissetti. Zerafeti ve nazlanmayı biraz Tkabalaştıran bu kızı, bir anda yaldızı . dökülmüş bir tenekeye benzetti. — Canım!.. Gündüz arkadaşınızla konuşurken söylediğiniz cinaslı keli- melerin bana olduğunu anlamayacak kadar budala değilim . ' —A.A. A... Üstüme eyilik sağ- Jık... Aman efem, ne münasebet?.., Biz, arkadaşça, deli dolu — konuştuk, — Demek ki siz, bunlardan cesaret aldı- nız da geldiniz.. Aman, ne ayıp?.. — Meşhur kelâmdır, efem. Kurtça kurt, |! komşusunu yememiş.. Siz, nasıl olur da... — Cemil, daha fazlasını dinlemek is- — temedi. Bu sözler, ona acı bir hakaret 'gibi geldi. Kendisini o anda, komşu ço “cuğunun elma şekerine imrenerek, o- nun arkasında gezen arsız bir mahalle “çocuğu zannetti. Derhal: — Affedersiniz, efendim. Ben, öy- le zannetmişim. İşte, geldiğim gibi gi- diyorum. — Dedi ve geri çekildi. O anda, kısık bir kahkaha Ve bu kahkahayı: — — Hah, hah, hayyy... Aman efem; nereye gidiyorsunuz. Hazır gelmişken şöyle bir bahçenizde gezin, dolaşın, hava alın. Eğer sizi müteessir edecek bir söz söyledimse, ben gideyim; e- fem. Sözleri takip etti. Cemil, başını çevirdi. Bir daha bak- 'ti. O beyaz hayal, bu sözleri söyler- ken duvarın kenarına çekilmiş; — yarı 'Egplak kollarını taşların üstüne daya- »— ELL, işitti. «|mandan beri?... — Allah, allah.. Tuhaf şey, efem.| yaklaştı. Kızın ellerini yakalad Tatlı tatlı konuşalım. Diye mırıldandı. — İsminizi bağışlar mısınız, efem. — Haaa.. Evet.. Cemil Bey... An- neniz sizi çağırırken kaç defa işittim. — O halde tekrar niçin sordunuz?. — Bir de sizin ağzınızd&n işitmek istedim. — Hoşunuza gidiyorsa, bir daha tekrar edeyim... Ce.. mil... — AÂman, ne tatlı söylüyorsunuz. — Ya sizinki?.. — Efeml!.. Benim adım.. Sâfinaz- ler... . — Güzel.. Çok güzel... Keşke sizi her zaman Sâfinaz diye çağırsalar. — Niçin efem2.. — Hakikaten safi nazsınız... Bak- sanıza,. Bana da, az mı nazlandınız?.. Adeta, darıltacaksınız. — Efeml!.. Kız olur da, nazlanmaz mı, hiç?.. — Amma, çok naz da âşık usandı- rır derler. — Aman efem, siz âşık mısınız?.. — Hem de, ne âşık?.. Şu içime bir .sorsamz.. Marmara çırası gibi — yanı- yor. - — Etmeyin, allahaşkına.. Ne - za- - — Sizi gördüğüm dakikadan beı'ı — Ya, biz... — Siz, kim?... — Benimle Çeşmi Dilber. — Çeşmi Dilber, kim>, — Arkadaşım. — Hani şu, kumral güzeli. Safo, parmaklarının ucuyla Cemi- lin dudaklarını tuttu. Onun ateş gibi yanan dudaklarını, kendi ateş gibi ya- nan parmaklariyle hafifçe burdu: — Hiyanet!.. Bak, ona güzel diyor- sunuz. Beni kıskandırmaktan korkmu- yor musunuz?. lüyordu... Cemil, karşısındaki mahlükun ih- olmadığını anlıyordu. Eğer tamamen saf bir adam rolü oynayacak olursa, hoşca bir vakit geçireceğine hükmedi- yordu. — Onu niçin kıskanacaksınız. Siz, ondan çirkin değilsiniz ki... Bugün güneşin parlak ışıklarında altın — gibi parlayan saçlarınıza baktım da... — Evet.. — Şâir değilim ki, size uzun uzun bir şeyler söyliyeyim. — Canım, söyliyecek bir şey bula- mıyor musunuz. Söyleyiverin de, ben de iftihar edeyim. . — Bayıldım, vesselâm ... Horozlar ötüyordu. Cemil, uzandığı yerden doğruldu. Annesi sabah namazına kalkmadan eyvel köşke dönmek istiyordu. — E, Safol. Bana izin. — Aaa. Vallahi olmaz. Daha çok erken. — Hayır, yavrum. Benim için, tam vakit. Söyle bakayım, bir daha ne za- man görüşeceğiz?. — Yarın gece değil, öbür gece. — Niçin yarın gece değil, güzelim?.. — Yarın gece, Çeşmi Dilberin nö- beti. — Anlamadım. — Biz.. Gündüz, onunla kur'a çek- tik. Bu gece benim nöbetime düştü- nüz. Yarın gece de o sizi burada bek- leyecek. « — Ne ben gideyim; ne de siz gıdın Derken, alaylı bir tebessümle gü-| İacİ.l. Çevık bir adım atarak âuvara' dır. Amma, sarayda kızlar, Safo der-!. — Kat'iyyen.. böyledir. Her işimiz, nöbetledir. — Tuhaf şey. — Yalnız bir şey rica edecegım — Söyle yavrum. — Onu, benden fazla sevmiyecek- siniz. — A.. Buna tamamen emin ol. Hat- tâ.. İstersen bir de yemin edeyim. — Hayır. Söz verdiniz ya?.. Bu, ba- 'na kâfi... Cemil, Safodan ayrıldıktan sonra — duvardan — kendi — bahçe- sine atladı. Köşke gelerek — mutfağın damına tırmandı. Yorganı, pencere- den içeri attı. Kendi de bir hamlede girerek camları kapadı. Ağır ağır so- yunduktan sonra yatağına uzandı. Gözlerini yumdu. Bir an evvel u- yumak istiyordu. Fakat birdenbire zih- 'nine üşüşen hislerden dolayı bir türlü uyayamıyordu. Talih ve tesadüfün, birdenbire kar- şısına çıkardığı bu macera; pek hoşu- na gitmişti. Hiç şüphesiz ki, çok eyi bir yaz geçirecekti. Ancak şu varki; yine bu talih ve tesadüfün karşısına çıkardığı bu genç kadının garip his - leri, onu sersemletmişti. ( Arkası var ) RADYO Ğu Akşamki Program İSTANBUL 18: Kavalaria Rustikana op. (plâk), 19,15: Çocuk saati, hikâyeler, 19,45: Ha- fif musiki parç. (plâk), 20: Viyolonsel solo stüdyo sanatkârları tarafından, 20,30: Stüdyo orkestraları tarafından — muhtelif eserler, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile- cektir. BERLİN 16: Langenbergden, 18,45: Nakiller, |19: Sehumanndan parçalar, 19,45: Ak - şam haberleri, 20,10: Muhtelif, 22,30: Laypzigden, 23: Dans müziği. PRAG 18,15: Muhtelif, 20,15: Askeri ban - do, 21: Orkestra, 21,40: Piyes, 23,30: Gece müziği. VARŞOVA 18,15: Plâk, 18,50: Plâk, 21: Hafif müzik, 22,30: Şopen konseri, 23,15: Fi- lim müziği, 23,30: Plâk, 24,05: Dans mü- ziği. ' MOSKOVA 20: Straustan parçalar, 22: Konferans. VİYANA 18,25: Çay saati müziği, 20,25: Ope - ||ret, 23,15: Şarkılar, 24,05: Caz, BUDAPEŞTE 18: Piyano müziği, 18,45: Tiyatro, 20,35: Plâk, 21,30: Çingene müziği, 22,30: Haberler, 22,50: Orkestra, 24,05: Caz. BÜKREŞ 12,30-15: Plâk, 18: Askert konser, 19,15: Radyo orkestrası, 20,15:. Plâk, 21,05: Caz, 22,45: Hafif müzik, 24: Ha- fif müzik. LONDRA 18,45: Çingene orkestrası, 19,15; Muhtelif, 20,45: Şan, 24: Müsahabe, 1: Festival (eğlenceler), 1,25: Spor. 23 şubat pazar İSTANBUL 18: Tokatliyandan nakil, 19: Çocuk saati, hikâyeler, 19,30: Muhtelif plâklar (çocuklar için), 20: Ses musikisi (plâk), 20,30: Stüdyo orkestraları, 21,30: Son haberler. u Saat 22 den sonra Ânadolu ajansının ga- zetelere mahsus havadis servisi verilecek- tir. Bükreş — 17,15: konser, 18: Örkes - tra, 19,15: Caz. Budapeşte — 18: Çingene orkestrası, 22,45: Askeri müzik, 24: Caz. Moskova — 20: Konser. Berlin — l7 Şarkılar, 20: d ; z M c0 İ—E,ıenbunnhskanmıyacakmı-. F . Ek uK İ 5&--» ." â_l_d__'“ :. "ü Çünkü sarayda da| Italyan ordusu20km. daha ilerledikten sonra durdu (Baş tarafı 1 inci yüzde) hakkındaki telgraflar bu meyandadır. İtal- yanların Tembiyendeki Habeş sol cenah kuvvetlerine karşı giriştikleri bu taarruz - ların gerek cepheden (yani Tembiyen mıntakasından cenuhba doğru), gerekse yan ve gerilerden (yani Antalodan garbi cenubiye), (Gabat) Gaelâ istikametine doğru) vaki olduğu 20-21 şubatta gelen telgraflardan anlaşılmakta idi. Bizce bü- tün bunlar, zaten mütalea edilmiş ve bek- Tlenmekte olan şeylerdi. Ancak Gaelanın İtalyanların eline geç- tiğini ve artık, Ras Seyyum ile Ras Kas - sa kuvvetlerinden mürekkep olan, Tem - biyendeki Habeş sol cenahımın geri ile ir - tibatlarının kesilmiş olduğuna delâlet e - den haberleri kaydı ihtiyatla telâkki et - miştik. Nitekim dün gece bizzat İtalyan kaynaklarından gelen haberler arasında bir cümle vardır ki bü geri müvasalasının ke - silmiş olmadığına kat'i surette delâlet et- mektedir. — Röyter ajansının harp muhabirine atfen 21 şubat tarihinde Anadolu —ajansıma (Londra) dan çekilen uzun bir telgrafta gözümüze çarpmış olan cümle aynen şöy- ve Ras Kassa, İtalyanları kırpalamak için | Tembiyende gayri muntazam çeteler bı - rakarak kuvayi külliyelerile daha cenuba Dessie arasındaki yolu İtalyanlara kapa- mak imkânı daha ziyade mevcuttur». Bu cümledeki «cenuba çekileceklerdir» kay- di Habeş sol cenahını teşkil eden kuv - vetlerin ric'at hatlarının henüz kesilmiş ol- madığına en sarih bir delildir. Şimdiki halde cereyan eden muharebe- ler, Tembiyen mıntakasında İtalyanların yaptıkları taarruzların doğurduğu — cephe muharebeleridir. Habeş sol cenahımı teh - dit eden yan ve geri taarruzlarının inkişafı hakkında yeni bir malümat yoktur. (Amba Aradam) 1 ve Antolayı aldık - tan sonra cenuba doğru, durmaksızın, iler- lemelerinin doğru ve mümkün olmadığını evvelce ileri sürdüğümüz, İtalyan sol ce - nahının (ki Birinci kolordu kuvvetlerin - den mürekkeptir) Şellikot cenubunda, Bu- ja suyunun iki kolu arasında ve 2637 met- gece gelen telgrafından — anlaşılmaktadır. Bu tepe, Habeşlerin yeni bir müdafaa mev- zi olarak işgal ettikleri tahmim — olunan Amba Alaginin 25 Km. kadar şimalinde olup esasen Habeşlerin asıl kuvvetlerile (değil, artçıları tarafından tutulmuş öolması muhtemeldir. Bu artçılar faik düşman kuv- vetleri karşısında bittabi kendi asıl kuv - vetleri üzerine çekilmiş olacaklardır. Bi - naenaleyh bu tepenin İtalyanlar tarafın - dan işgali Habeşlerin müdafaalarına — ve mukavemetlerine rağmen olmamıştır. Ni - tekim — Mareşal Badoglionun bu seferki tebliğinde - her zaman görmeğe artık a - lıştığımız - «büyük zayiat ve kanlı muha- rebeler» gibi tabirlere tesadüf edilmiyor. Her halde, Tembiyendeki İtalyan sağ ren; İhlymıoîomhmdı'huekit.yı- pan I. kolordunun ilerleyişi Amba Alagi önlerinde tevakkuf edecektir. Bu kolordu- nun topçularının, yeni bir taarruz hazırlığı zarari kılmaktadır. Nitekim gelen telgraf- lar da «yolların, yapılmakta aluşundan», bahsedilişi de bu mülâhazayı teyit eyle - mektedir. Bugünkü vaziyet şöylece hülâsa oluna - bilir: D İtalyanların şimal cephesinde, kuv - vetli sol cenahlarile yaptıkları taarruz ne- ticesi bu cenahta vaki olan ileri hareketleri durmuş addolunabilir. ID Şimdi Tembiyendeki sağ cenahla - harebelere intizar edilmek lâzım gelir. Bu muharebeler gün geçtikçe kuvvetlenecek- tir. I) Cenup cephesinde başlıyan yağ - murlar, bugünlerde o cephede vukuu çok | muhtemel olan muharebelerin başlamasını muhtemeler daha bir müddet geciktire - IV) İngiliz Somalisinin iskelesi olan ve (Harrar) ın merkezi Ciciga ile şose irti - batı bulunan Berberaya bir çok harp mal- zemesi çıkarılmıştır Bunlar meyanımda tank defedici toplar da vardır. Bu haber dahi aher geçen günün Habeşliler lehine ışle - Habeşlerden gelen haberlel' * Londra 21 (A.A.) — Röyter ı_ıınsuıll | harp muhabirinden: Şimal cephesinde ağır ve fakat bir sis* tem dahilinde ileri hareketlerine devam € den İtalyanlar, bundan sonraki hedefleri olan Amba Alagiye 25 kilometre meııfeb bulunmaktadırlar. Ras Mulugetta ordu “ sunun muharip grupları İtalyanlarla tema" sı muhafaza etmekte iseler de pek az kar* şılaşmaktadırlar. Ordusunu tekrar topliya" — rak kuvvetli bir muhasara unsuru haline koymanın Ras Mulugetta için zor bir iş ©* lacağı tahmin edilmektedir. İtalyan — ileri | hareketi, Ras Seyyum ile Ras Kassayı z0f bir duruma koymuştur. Ve bunların uzun müddet lüzumu veçhile iaşe edilmedet Tembiende nasıl barınabilecekleri M edilmektedir. Zannedildiğine göre, Ras Seyyum 'Ü 3 | Ras Kassa, İtalyanları hırpalamak ıı* Tembiende gayri muntazam çeteler bıra * karak kuvayi külliyelerile daha — cenubt cekileceklerdir ki, orada Amba Alagi Dessie arasındaki yolu İtalyanlara bırakmak | imkânı daha ziyade mevcuttur. - D İtalyan işçi kolları, zaptedilen top a yol ve top mevzileri hazırlamakla meşgul * î İi dür. ğ Röyter ajansmım Berbera muhabiri H beşlerin, General Graziani yollarını kes ' meden, Habeşistana fazla miktarda himmat ve harp malzemesi ile, yolda i ni değiştiren küçük bir vapurun Berberâ ya boşalttığı tank toplarını, ıııılnlyciıılj ve tüfekleri nakletmeğe çalıştıklarını söy * lemektedir. çog..mmmmı.oı.nbui' lâhlar ve cephanelerin ekserisi hedefint varmıştır. " Habeş Kumandanı Neler Anlatıyor ! . Denn 21 (A.A.) — Röyter ajansı lll" Ras Md—ıttı şu beyanatta M tur: u'* «On iki şubatla, on dört şubat düşmanın kuvvetli bir taarruz anlıyarak, bir sevkülceyş ric'ati lıı.ın'll dım. Fakat İtalyan ileri karakolları * hu taarruza geçtiler ve muharebe başladı. — | Mevziü çırpı;malır esnasında, on ! yiatı 147 ölü, 268 yaralıdan ibarett” | — Düşmanın zayiatı bundan çok fulıık- ı '| altı şubat gecesi 1500 Eritreli silâhları * cep erile benim tarafıma geçtiler. X "u Cenupta Yağmurlar Başladı | - 4 l İ : y I * 1ı * Harrar 21 (A.A.) — Harrar ve Ü” 2 den mmtakalarında bol ve sürekli ,.i u;' murlar yağmaktadır. '._ â Roma 21 (A.A.) —Mımgıl — Ü Ko tebliğ ediyor; " B Birinci hloıdı, Bula'nın — cenu ç '?'“ * * * T Sabaha karşı gelen haber!” | * Londra 21 (Hususi) — Harp 53#7 sinde hulunın ecmlıı muhabirlerin VA | bir taraftan Amba Alagiyi istihdaf € | ıa-..ıı.,ı.mfu.a.'rmımd# a İtdyanlar”lülomein ha 'H İlerlemişler Makalle 21 (ALA.) — İtalyan FU mar öderek yeni bir hamle daha YaF lar ve yirmi kilametre em kavemet görmemektedirler. h N Roma 21 (A.A.) — İyi malül İan mahafilden öğrenildiğine yan kuvvetleri Amba Alagiye lardır. Pek yakında çok mühim intizar olunmaktadır. Adisababaya Göre Adisababa, 21 (A.LA.) — rildiğine göre, Ras Mulugettar . yanların mütemadi taarruzlar! da daha elverişli mevzileri tut Enderta vilâyetine çekilm ; Cenupta Nasibu karargâh! , kuvvetlerinin Kuarandale ve » istikametinde ileri hareketlerinde — Ş ki ettiklerini bildirmektedir: ; Bu mıntakada nisana kadar detli sıcaklar devam edeceğit” 1 he İyan motörlü kuvvetlerinin . İbüyük müşkülâta v J * . Üiç küzü ,