c -mizde kıpkızıl gözler bize bnkıyor:; îğ'eba -— S Melikesi Belkisin Hazinesi fazla arzu ediyor. bulduğu hazineyi Habeşliler Seba kraliçesini, ilk im - panlorl.ınnuı anası sayarlar, Habeş. an'anesine göre Seba kraliçesi Belkis, ' Süleyman peygamberle evlenmiş, bu | izdivaçtan Menelik adı verilen bir er- kek doğmuş ve bu erkek çocuk ilk Hae| beş imparatoru olmuştur. ; Seba kraliçesi, muhteşem bir salta- nat süren, altın ve mücevher içinde yüzen bir kadındı. Fakat bu serveti nereden bulduğu belli değildi. Tarih « çiler bu sırrı keşfetmek için uğraşıp durdukları halde muvaffak olamıyor- | lardı. — Nihayet bir İngiliz seyyahı bu | servet kaynağını bulduğunu iddia et - mış ve buna dair Londra gazetelerine malümat vermiştir. İngiliz seyyahının adı Frank Hay- ter'dir. Verdiği malümata göre, Ha- beşistanda av ile meşgul - olduğu bir sırada Adisababanın 30- mil şimalin - de Seba kraliçesinin servet hy'nığınıj bulmağa muvaffak olmuştur. | Hayter bir sürü maceradan — sonra | Tulu Vallel dağlarına vararak burada | bir sürü mağaralarla karşılaştığını | anlattıktan sonra şu sözleri söylüyor: «İlk önce bunları tabit mağara, sandım. Fakat biraz dikkat edince ma- | ğaraların taştan yapılma kapıları bu - Tunduğunu anladım. Ertesi gün meş'a- leler taşıyan adamlarla-birlikte mağa - ralara doğru yürüdük. Mağaralardan birinin kapısını açarak içeri Meş'aleyi taşıyan adamlardan biri ba- ğırdi : — Dikkat edin! İşaret edilen tarafa baktım. Tepe - meş'alelerin ışıkları karşısında parıl pa- ml yanıyorlardı. Meş'aleyi elime aldım. Ve yere indirdim. Büğîn!ıişı .ıııîadn du Ada;ncağızııı biri; İshakpaşa yan - * * * İngilterede bir adam var ki Habeş harbinin sona ermesini Milletler Cemiyetinden daha Harp bitince , evvelce tekrar araştıracak |binbir göz ışıldadı. Derhal anladım . Ynkuıuıı yapılma bir halı üzerinde İidik. Her tarafa nohut büyüklüğünde yakutlıır serpilmişti. Her tarafta, in « san elinin buraya girdiğini gösteren iz-| - ler vardı. Geri dönmekten başka yapılacak İbir şey yoktu. Fakat geri dönerken a- yağımın yumuşak bir çamura battığı- nı hissettim. Buradan bir ırmağın geçtiği belli idi. Dışarı çıktık. Çıkma - dan önce cebime bir kaç yakut koy - mayı unutmadım. Demek ki Seha kra- | İliçesinin servet deposu burada idi.» Mister Hayter, Londra - gazeteleri - nin anlatışına göre, Habeşistanda e- dindiği bütün malümatı İngiliz harici- yesine bildirmiştir. İngiltere harciye - si, bu definelerin bulunduğu yerlere dair haritalar hazırlamıştır. Hayter Habeş - İtalyan harbinin ni- hayet bulmasından sonra yeni bir se- fer yapacak ve bu servet kaynağını istismara çı ç.nl.ıııcıkm TAKVIM. — ŞUBAT lhıul uııı l 21 'Arıbî sene Kasım 106 Ru;nı sene qubıl 8 girdik. | —— B İD.| &. 6 |87 1227115 1/31 27 |17 149 ( 19130 |ciktiği anlaşılan bir azanın müdaha- M aaf gin yerindeki arsasına ev yaptırmak lesile kesildi, ve bu «mühim iş» için için izin istiyormuş. İşte bu arzu, her «makam» dan danışmaya karar veril- şeye umuvafıktır» diyen azaları biri - di. Eğer mizahçılarımız orada bulu - birine kattı. İnup da, «şehir plânın nın, mukaddes İçlerinden biri: bir kitap ismi gibi nasıl hürmetle — a- — Nasıl olur? Diye ateş püskürdü. 'nıldığını görseydiler; bu işle bir daha Nasıl olur? Şehir plânı kat'iyetle taay-'alaya kalkışmıyacaklarına yemin e - yün etmeden, biz orada nasıl ev yap; derlerdi. tırtırız? Bu karardan sonra meclis, pazar - Adalı Avni de ona itiraz etti : tesi günü tekrar toplanmak üzere de — Halkın menfaati, şehir plânın -| gağıldı. dan üstündür! Eğer oraya ev yapılmı- | Çıkarken yanıma sokulan bir aza: yacaksa, belediyenin evvelâ oradaki| —— Sana, dedi, mevzuun alâsı çıktı: arsaları istimlâk etmesi lâzımdır! Ak- Blmdlm tam elli sene evvel, tıpki böy- si takdirde bir vatandaşın, malına di- le bir münakaşa çıkmış. O zaman da lediği şekilde tasarruf etmesine mâni Dökmecilerin istimlâki düşünülmüş. olamayız! Ve o istimlâk işi, yarım asırdır, hâlâ Böylece başlayan, ve; ne «ölmüş», ne de «olmuş» |. . — Mâni olabiliriz! Siz benim yerimde olsanız, buna katacak lâf bulabilir miydiniz? Selim Tevfik — Olamayız! Diye hayli uzayan Mmünakaşa, hul ictima yüzünden mübim bir işine ge- # li e Hdti ü SON POSTA — | ÂLİMLER HAYRET İi ÇINDE ( Rontken gozlu adam Göz kapakları zamkla yapışık ve sargılarla örtülü olduğu halde gazete okuyor, Bir kaç gün önce, Londrada, çok | |tuhaf bir tecrübe yapılmıştır. Dok- torlardan, fen adamlarından, tec - rübeli müdekkiklerden ve gazete - cilerden müteşekkil bir heyet kar - şısında yapılan tecrübenin kahra - şürmüştür. Tecrübenin kahramanı Teodor Kolp namında bir adamdır. Lon - dranın mensucat borsasında çalı » şır. 28 yaşındadır. Bu adam, bir sandalyenin üzeri- ne oturtulmuş, gözleri sıkı fıkı bağ- lanmış, daha sonra eline bir gazete tutuşturulmuş ve gözü bağlı bir a - dama gazeteyi cayır cayır okumuş- tur, İçtimada İngilterenin en belli başlı ruhiyat mütehassıslarmdan profesör Froser Harris, en tanınmış fen adamlarından profesör Low ru- hi tetkikler müessesesi reisi doktor Vondor Zotor ve bunlara benzer sa- lâhiyetli mütehassıslar bulunmuş - lardır. Tecrübe şu şekilde yapılmıştır: Evvelâ Kolpun gözleri yumul - muş ve yaralarda kullanılan zamk- h bez ile iyice yapıştırılmıştır. Daha sonra çenesinin altından ve gözü - nün üzerinden sargılar geçirilmiş - tir. Heyet bütün sargıları muayene etmiş, bunlar ondan sonra - kulla - nılmışlardır. Kolp sandalyenin ü - zerinde 10 dakika ses çıkarmadan oturmuş, daha sonra hazır olduğu - nu söylemiş ve eline çok eski tarihli bir gazete tutuşturulmuştur. Bir sa- niye kadar ses çıkarmadan duran Kolp evvelâ ayağa kalkarak oda - da dolaşmış, sonra, gazeteye bak - mış ve «evvelâ Tom Porkerin ismini ve resmini görüyorum. Bu adam iki kolunu açmış koşuyor. Futboku - dur.» demiştir. Adamın dedikleri doğru çıkmış - tır. Daha sonra bir resim seçilip ve Kolpun eline verilmiştir. Resimde kucağında bir çocuk tutan bir has- ta bakıcı vardır. Kolp bunu da dos- doğru tarif etmiştir. Bütün tecrübe esnasında profesörler, Kolpun göz- YeniNeşriyat: Radyo biyolojisi - Pataloji - Kültür —- Radistezi hakkındaki keşfiyatını neşret - tiğimiz Baytar fakültesi profesörlerinden S. Aysoy tarafından yazılinış pek mühim bir eserdir. İçindeki bir çok usuller memleke- timizde keşledilmiştir. Hekimler, baytar. lar, ziraatçiler, çiçekçiler için faydalı bir eserdir. Fiati 350 kuruştur. Havacılık ve Spor — Tayyare cemiye- tinin on beş günde çıkardığı bu mecmua- nin İĞİ inci sayısı intişar etmiştir. Verim — Bu kültür, fikir ve meslek mecmuasının 7-8 inci sayısı bir arada çık. mıştir. Pratik doktor — Bu aylık tıp mecmun- sının ikinci kânun sayısı bir çok doktorla « rımızın yazılarile çıkmıştır. Kafiye sözlüğü — Ahmet Muhtar 'Yeg. taş tarafından sıralanan bu öz Türkçe söz- lük küçük bir kitap halinde çıkmıştır. Türk Tıp Tarihi Arkivi — Dr. A. Sü « beyil Ünver ve Dr. Feridun Nafiz tarafın: dan çıkarılan bu mecmuanin eylül sayım alâkalı yazılarla çıkmıştır. Kültür Haftası — Altıncı sayısı zengin münderecatla çıkmıştır. Ahmet Ağa ağ < hanun, Mustafa Şekibin, Münür — Serimin, Peyami Safanın makalelerini ihtiva etmek- tedir. manı, bunların hepsini hayrete dü-| Kolpa verilmiş ve bir de kurşun ka - lTem uzatılmıştır. Kolp kurşun kale- mile çizilen bütün hatları takip et- miştir. Bunun üzerine profesör Low, Kolpun gözlerini daha başka bir tarzda bağlamağa karar vermiştir. Bağlar çözülmüş, gözlerin üzerine kalınca bezler ve lâstik parçaları konmuş, sonra sargılar bunların ü-| görülmektedir. Tecrübe esnasında lerine dikkat etmekle meşgul ol - muşlardır. Profesör Low Mister çizmiştir. Çizilen kâğıt, resim yapıyor alınımış bir resim zerine sarılmıştır. Fakat Kolp gördüğünü söyliyerek ortalığın tâ Kısa bir istirahatten sonra Kolp| mamile karartılması lâzım geldi gazeteyi tekrar ele almış ve gösteri- | ğini len bir yeri evvelâ yavaş yıvıı,lıülerinden birinin içine bir m sonra sür'atle okumuştur. Ancak zamk kaçmış, bu yüzden sağ gözü V| bazı kelimeler üzerinde tereddüt et- | fak bir ârızaya uğramıştır. Dok (miştir. Bunun üzerine sargıların lar gözü muayene ederek tedavi gevşemediğini görmek için yeniden vaziyet tetkik edilmiş ve her şeyin yerli yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bunu mütcakip, daha mühim bir tecrübe yapılmıştır. bir kenara çekilerek bir ağaç res- meden fazla tecrübeye girişmen doğru olmıyacağını söylemişlerdir”| neticeler verdiği umumiyetle kab olunmuştur. Fakat ilim adamlari | n nın hiç biri de bu hâdiseyi izah ede| len memiş, nihayet ikinci bir tecrübe | tü nin yapılması kararlaştırılmıştır. * beden sonra işin iç yüzünü anlam için uğraşacaklardır. Fakat o za | | bie man da izah edebilecekleri şüph anlatmıştır. Bu — srad Hülâsa tecrübenin çok müh ri!r-;ız!;rıııırr |u doj Yapılan tecrübe Mister Kolp adeta şuaı gibi gözleri olduğun N b gönlerin —saşgilare - giğüen şeyi farkettiğini göstermektedir. 4 hı Hlim adamları ancak ikinci tecrf| tör Erkek Mantığı Ile Düşünmiüyelim Geçen gün, sevip, nişanlanıp ta, kazı bir müddet oyaladıktan sonra bırakan, ve nişanı bir nevi sevgi hilesi — olarak kullanan gençlerden şikâyet etmiştim. Biı—çokuyu_.buyııındıııı.k lınmış, diyor kit #Hayatta erkek olsun, kız alsun, her- nişan sevginin sadakat yeminidir. Fakat sa« dakat yemini veya küfüv olmiyan blr sevigi her zaman için ölüme mahküm - dur. Erkek sevgisini müstakbel bir saa- dete doğru koşturuyorsa bundan endi- şe duymak hakazlıktır. Sevgim temiz. se, sevdiğimi tatmin ediyorsa ve sev - gime iman etmişse bu beni har itibarla ona bağlıyor demek midir? Bir erke - ikin sevgi haricindeki ihtiyaçları düşü - nülemez mi? Hanım kızlar isterlerse ba- na kızsınlar, ben gene söylerim, haki - kati anlamıyan, söylenilen her sözde sevgi ve sadakat aryarak büanlâra ka - pilanlar, sonradan bedbaht olacakla - rina şimdiden aptal olmasınlar. Rumelikavağı: M. E. T. Erkek mantığı buna derler. Erkek dünyayı kendinden ibaret zan- neder ve hayatın kendi mihveri etra - fında dönmesini ister. Sevecok, nişan- lanacak, güzel amma, ya zavallının sev- gi baricindeki ihtiyacı yok mu, bunu tatmin tabif değil mi? Mükemmel man- tık. Fakat bu mantığı altüst ediniz ve öy- le konuşunuz. Kız da, semlin gibi bir in- sandır, onun da sevgi haricinde ihtiyaç- ları vardır. Sevsin, nişanlansın, fakat o- nun sevgi baricindeki ihtiyaçlarını dik- kate alarak, diğer hareketlerine göz yu- malım. Derbal gülecek, ve böyle şey olmaz, he Öü. adn) kes sever veya nişanlanır. Söz, TFT FELTER FETI diyeceksiniz, biliyorum, Fakat iki V raflı düşündüğümüz zaman varaci mız netice bundan başka türlü ol Mantık erkek için bir, kadın için olamaz. Yok kadınları üstün insat mouıl ve onların sevgiden başkâ “, edelim, çıkalım işin içinden. Bir Türk darbı meseli der ki «i kendine, çuvaldızı başkasına karşındaki için doğru bulmadığıt sen de yapmağa kalkma. Mademki sevdiğimiz ve .ı.ııılj #ımız kızdan sevgi ve onun da bizden ayni şeyi bakkırı kabul dmcllüııııu İşte bu sebepledir ki ben, ve nişanlandığını söyliyerek gen$ ları aldatan, onların hayatları, ları ve istikballeri ile oynıyan takbih ediyorum, yaptıklarım ayıP Tuyorum. H î teti l e Z e K N «© .XX — * Sındırgıda Bedriye: Evlenmek hakkınızdır. —Çi büyümüş, onların size ihtiyacı mıştır. — Binaenaleyh — kimseyt mes'uliyetiniz. yoktur, — Evlenect namzet bulmuştanız, düşünmey g k. y &s