Gönderiliyor Ve Diyarıbekir (Özel) — Şimendi - ferin Diyarıbekire uğraması — dört ay içinde iktisadi hayatta büyük bir inkişafa sebep olmuştur. Diyarıbe - kir halkı şimdiye kadar balığa has- tet çekerler, İstanbulun nefis balık- larını yiyemezlerdi. Şimdi Diyarı - bekire İstanbuldan balık gelmekte - dir. İlk parti olarak 300 kilo us - kumru ile bir misli palamut gelmiş- Bir. Bir saat içinde satılıveren bu ba- İstanbuldan trenle ve buz içe- losu 60 kuruşa, palamutun - kilosu 40 kuruşa satılmıştır. Diyarıbekirliler de istihsallerini daha kolay ve daha ucuz şartlar al- tında başka yerlere sevketmek im - kânını elde etmiş bulunmaktadırlar. Mahsul fiatları bir anda yükselmiş- tir. Buğday dört buçuk kuruşa sa - tlmaktadır. Bu hafta İstanbal,, İz. Mir ve Manisaya 15 vagon buğday tevkedilmiştir. Arpa yüz paraya sa- tlmaktadır Samsuna beş vagon ar- Ba gönderilmiştir. Tereyağı 70-75 kuruştan, yün 36 kuruştan, pamuk 8 kuruştan, mazı 30 kuruştan sa - hati KERV Temin Ettiği Faydalar İstanbuldan Diyarıbekire Trenle Balık Diyarıbekirde trenle sevkedilmek üzere hazırlanmış zahire — stokları "-'—ık'dirihiç,ıı&ı-r_uh'-l AN YÜRÜYOR. SON POSTA İnkılâp Ve İstiklâl Konferansları Kırklareli — Parti müfettişlerin- |den Alâeddin pazar ve pazartesi ge- İceleri Halkevi, sinema salonunda, akşam da Kocahıdır mektebi salo - nunda inkılâp ve istiklâl mevzuları etrafında konferanslar vermiştir. * İnebolu — Halk partisi başka- nı doktor Mitat inkılâp ve istiklâl | mevzulu ikinci konferansını ver -| miştir. Bu konferans halk üzerinde | 4 iderin bir alâka uyandırmıştır. * Samsun — Balıkesir saylavı si- # İnemada inkılâp konusu üzerinde B mühim bir konferans vermiştir. * Akçakoca — Hıfzı Oğuz ilçe- mizde istiklâl ve inkılâp konuları ü- zerinde iki konferans verdi. Atatürke ve partiye saygı af- KN ÇA ye saygı telgri * Niğde, (Özel) — Ankara Hu- har Nedim burada inkılâp ve istiklâl ııı_n?lı'ıl'lünfııdıiikmfen—vc- mişlir. * Bartın, (Özel) — Avukat Tevfik tarafından burada inkılâp — ve istiklâl mevzulu iki konferans verilmiş, büyük Hemen Satılıyor tılmaktadır Alış verişin inkişafı burada eğ- lence hayatının da artmasını mucip olmuştur Çalgılı kahveler çoğalmış, İstanbuldan varyete yapan, hanen- delik eden kadınlar getirilmiştir An- K e) cak bu yerler çok pahalıdır ve gö - 't.Muılı —_M'"ü" saylavı E B rünüşe göre de halk için biraz za -| HiP İnkılâp ve istiklâl hakkında iki| rarlı israfa yol : e Hdi olmakta, yol açmaktadır. Konf Hklksiciler S Konyada Ekmek İşi Düzeldi de çok iyi tesir yapmıştır. * Bandı — üi ü Konya — Belediyenin - fırınlara Hakkı tır:n"fl 4 =d= koydurduğu hamur makineleri — ile'yonulu konf, 5 ekmekçiler ekmek yapmıya başla - TKE bir saat devam etmiştir. Halkbu ikılâbı ya - dılar. Nümuneye muvafık ekmek yatan Atatürke ı:;:ıe İ rauhabbet çıkarmayan ekmekçilerin ekmekle-| duygularını izhar etmiştir. * İçtimaa en geç gelen için 80,000 lira ya arasında ter döl Eğer, geçen sefer Şehir Meclisinin yaptığı on beş. dakikalık içtimaı —kısa sayan arkadaş dünkü toplantıda bu- lunsaydı ne diyecekti, bilmem? Dünkü toplantı o kadar kısa sür - dü ki, azalardan çoğu, yanlarındakile- re anlatmıya başladıkları — hikâyeleri dışarıda tamamlamak mecburiyetin - de kaldılar , Ben, toplantıya epey azanın gelme- yişini belediye bütçesi hesabına bü - yük bir kâr saydım. İçtimaa en son yetişen aza bizim Selâmi İzetti. Fakat onun; sayın arkadaşların - süzülüşü, defteri bir imzalayışı, ve çalışkan mektep talebesi gibi yerinde bir oturuşu ki, biraz geçikmesi- ni değil, hiç uğramamasını bile affet- tirebilirdi! Bu hafta da söze «çöpn lerden başlandı . Bu kelimenin ifade ettiği iğrenç mefhum bilhassa kadın azaların yüz - Terinde koyu bir. tiksinti belirtti. O kadar ki içlerinden birinin kalkıp ta: demesinden korktum. Fakat verilen hayırlı kararlar, — bu korkumu çabuk giderdi. Çöplerin şimdiye kadar denize dö - küldüğünü bilirsiniz elbet, Balıklarımızın nazik midelerini boz- yüreği, çöplerin denize dökülmesine ri toplattırılmış ve fırıncıların her| — 4 Afyon — Gaziantep saylavı birine 30 ar lira ceza verilmiştir.| Bekir inkılâp konusund. Halk belediyenin bu kararını al lle SA kışlarla karşılamış ve sevinmiştir. Muğlada Beş Yıllık Bayındırlık miştir. Edremit Yolunda Kazalar Programı yi Balıkesir (’fıd—) Edremitten gelen : atomobil devrilmiş, bir kaç Muğla — Uray kurulu şubat top- kişinin a Mi lantısını yapmıştır. Toplantıda beş| -— _.'ı.b....._ Dit nde yıllık bayındırlık projesinin esas -|mak üzere beş kişilik bir komisyon ları tesbit edilmiş, ve bu işle uğraş-|ayrılmıştır. şak bir rüzgâr yüzlerini okşuyordu. — Bir kaç tane atalım mı? — Eyvallahi bir türlü raza olmıyor: Çöpler bun - dan böyle yakılacak, çöp İskeleleri “|smı Halkevinin yeni salonunda ver-| yaptırılacak. Hem çöplerin yakılabil-| mesi, hem çöp iskelelerinin kurulma- sı, hem de« hâl» da bazı tamiratın ya- pılabilmesi için bütçeye (80) bin lira- hk tahsisat konulacak! Yani, çöplerin yakılabilmesi, &0 bin liranın yanmasına mütevakkıf |. Şakayı bertaraf edersek, bu karar sizin de hoşunuza gitmiştir: Çünkü maamavi sahillerimizi leş Zahireci İbrahim güldü: — Yahu bir kaçakçı derdine düştü- nüz. Valisinden kamiserine kadar o Komiser Nail bu yemyeşil, kuytu |işle uğraşıyorsunuz, Başka bir işe bak- cennet köşesini yorgun gözleriyle do-|tığınız yok. Şehir*Mçclvi;i;ıaŞ Azaları birbirine katan bir istimlâk hikâyesi — Aman, birakın bu bayağı bahsit | maktan sakınan belediyemizin yufka düm L Sayfa 5 dünkü toplantı » » aza - çöplerin yanması kılacak - dinleyiciler ken bir pehlivan kokmaktan kurtarmak için çöp yığın- larının altında 80 bin banknotu çıra gibi yakmak bile çok görülmez. ) «Çöpn bahsinin böylece tatlıya 'bağlanışından sonra ruznameye — ge- çildi: ' Birer sır gibi alçak sesle okunanları benden bile fazla bir dikkat ve alâka ile dinliyen kim biliyor musunuz ? Arkamda oturan Çoban Mehmetil, Çünkü o, «memleket sporuna yaptığı hizmete mukabil», belediyeden — bir arsa istemiş, ve şimdi, bu talebin aki- betini öğrenmiye çalışıyor. Fakat alnından sızan — terlerden an- Jlaşılıyor ki o, istediğini öğrenebilmek (için, Balkan şampiyonluğunu alırken bile sarfetmediği bir gayret harcıyor. Buna rağmen de müradına eremiyor, ve arada bir bana soruyor: — Benim arsa işi mi bu konuşu - lan? — Benim arsa için mi diyor, bunlar? Nihayet, sıra onun talebine de gel- di. Onun istediği yerin haritası gel - İmiş: — Mehmet, dedim, senin işi bütçe lencümenine havale ettiler! Mehmet, nedense hayli hiddetlen « «muvafık» — Ben de onları Allaha havale et tim! Yanlış anladığına hükmederek gül- — Neden pehlivan?'Senin bu'kara: ra sevinmen İâzım. İşin oluyor, çün - kü> Bu müjde onu, şüpheli bir zaler |kararından fazla sevindirdi. Ağzı, ya- ik bir gülüşle büyüdü ve: | — Canım, dedi, ne diye bunu Türkçe söylemezler de adamın yüre - İğini oynatırlar? * | Nihayet sıra ruznamenin son mad - desine gelmişti: (Lütfen sahifeyi çeviriniz) Derin çam ormanlarından süzüle-|te.. Şimdi pıııyıbit kaçakçı kıyı; yı-mçırplıkuu biliyordu. Hattâ e&iüp_vhe rek gelen ardıç kokulu nefis, yumu-|naşsa bal gibi iş görür. sorduğu zaman karısının hastalığından bahsetmişti. Hacının yüzüne baktı: — Sende bir şeyler var hacım. Şu- nu açık açık anlat ta sen de — kurtul, ben de kurtulayım. İi — Bürhan Cahit — 21-2- 986 ya doya seyrediyordu. Bu Takaza komiserin meslek aşkı- Hacı: " z Aydından, — Manisadan — İzmir-| — Ara sıra! — Ağzının tadımı bilen burada en-|na dokundu. Başının -sinirli bir hare-| — Anlatacağım, dedi.. Yalnız bir BK — ip için” geliyorlar. Hem' “eyi de| —— Neler var? 2 yapar, diyorde. Amma buraya böy- keti ile cevap verdi Mms;, ç alışyorlar. — Fakat a KağCei * upkuru gelinmez hacım, Ara sıra| — Çok şükür bundan başka mü-| — Söyle. *' nasıl — adam: Mevsime göre. Geçenlerde, ha- him iş yok. Kazaba halkı kendi halle-| — Anlattıklarımı da bana bir kadın nelmeal insanlardır. - kimbilir. ıvalar soğuklaraıştı. Nereden indi bil. İrra yası İniz nüh » koca B onların ya nüfus |mem, bir panter vurduk. Fo GKi SAR a Nuri çavuşun buzlukta soğuttuğu erkekli gelmeli ki tadı katmerli ş rinde insanlar. Vukuat olduğu — yok. |anlattı. Bu kadının kim olduğunu, ki- |Ben Mersinde bulundum. Orada vu-|min nesi olduğunu ne ben söyliyece. ikuatsız gün geçmezdi. Burası oraya ğim, ne sen soracaksın rına bakar. Çalıştıkları müddet« & — Muğla ormanlarından gelmiş ©- hüfus İflir. Elindeki dosyaya bakarak şüphe- kâğıtlarını yazıhanesinde tu-|lacak. Yukarılarda soğuk yapınca da- Üt Giderlerken hesaplariyle beraber |ha sıcak yerlere inerler. Büyük müy-|"akıyı içiyorlardı. Dereden tepeden ko-| farı da geri verir, Ara sıra jandarma |dü? üdam arar. Biz de bu nüfus kâğıtla- | görürsün! nuşarak yemeği bitirdikleri zaman i-q kindiye yaklaşmışlardı. Ve zahireci —T âftlik: 'ay kadar vardı. Postu çi be ERSEÜ ĞNN Tir ü göre süt limanlık. Zahireci İbrahim gülümsedi: — Öyle sanıyorsun azizim. Durgun sular derin akar. Su uyur, düşman u- Komiser bu pazarlıkta bir zarar gör- medi. Güldü: — Kabul! — Bu kadın bir tesadüfle — bir çok BEN olden geçiriri kaklina i j inti teklif etti derler. şeyler öğrenmiş. Bana — şikâyet etti. geçiririz, fakat uydı ü-| — Ootomobil sık ağaçlıktan geçiyordu. |Hti etti. YA T eee ee n Şg kâğıdı ile dolaşanlar çoooook! n K“_'.:,; z İA Hayvanlara atladılar. Komiser kuşkulanmıştı. Ben.ışı muhım gördüm. - Valiye de — Komiser hak veriyordu: — Cennet gibi yer billâhi, dedi. Va-| — Sam ormanı içindeki ince kumlu| — Yani bir şeyler mi var demek iı-llöyl'îebll"dlm- Fakat seninle ahpap- yollardan dolaşarak iniyorlardı. Yirmi | tiyorsun. lığımız başka.. Valiye söylesem işi res- Hacı İbrahim artık tasarladığı plânı miyete dökecek. Vâkıa sen de o yok açmak zamanı geldiğini anlamıştı, ser dıııııide:dıiıımmıızh_dır .lıı |komiseri buraya getirmesinin sebebi! vaziyeti kendin idare edeceğin — için.. a - Doğrusun hacrm. Erzurumda a- |zifeyi bırakıp sana buraya kâhya ola- öldürmüş kanlı katil buralara ku- cağım geliyor. t dakika gitmemişlerdi ki deniz görün- gö Bibi geliyor. İş arıyor. Sanırsın ki| — Etme canim, dü. Komiser: ı::": çocuk sahibi, namus kralı bir a-| — Yok yok. Sahi söylüyorum. İn- Un A A & L üfıkı'ıııkı.ın. Sen çiftlikte kuzu falan #lattın mı? İ İ îı — Kuzu değil, sülün var. S VBta eyi ettin billâhi. Tam sana müna- | Ç bir &ki Amma fırsat bulunca hını;lık.ğ-n burada masraf bile etmez. Ekmek K-Ydık. haydutluk hep onlardal Öy-|elden, su gölden| ye, iç, yan gel, sa- & var ki öldürdükleri adamım nü-'fana bak. Herhalde senin Nuri çavuş ',_.mh&-d. ile dolaşıyor. Neyse canım | kadar iş becerebilirim. Nuri çavuş te- “Çitün kafamızı dinleyeceğiz. Bırak bu |kaüt olunca bana haber ver. |önüne gelmişlerdi. Nuri çavuş onları burada Melâhatle yıkandığını hatırladı. Yaşa hacım. Bu çiftliği kapattı- karşıladı. k% yer; Erbabına düştü. Nasıl av-'üçü nar gibi kızarmış onları bekliyor- T musun bari. ydu. —İşte, dedi. Şu karşıki Meis adası yok mu? Cenabet yer, Meis adası de-| ğil kaçakçı yuvası. Buraya da geldim, aklıma geldi yine. Bu kaçakçılar beni sinirli edecekler billâhi. aŞ Zahireci İbrahim kıyıda biraz din- Gülüştüler. Tenmelerini teklif etti. Hayvanlardan Tam yemek vakti çiftlik kulesinin 'atladılar. Zahireci daha bir ay önce |Keyifli kafa ile olduğu için bu bhatırla- Bir gün önce vurulan tülünlerden | yış içini sızlattı. Şimdi burada olsaydı. Komiser hâlâ kaçakçı derdindeydi. — Bu kıyılar hep tehlikeli yerler iş- buydu. ir sigara yaktı. Bir tane de misa- firine verdi. Sonra tekrar lâfa başladı: — Nakşi tekkesi kapalı değil mi? — Kapalı, mühürlü. — İçeride âyin falan olmuyor mu? — Ayin falan yasaktır. — Nakşi tekkesinde âyin yapılma- dığına emin misin?, Komiser düşündü. Daha bir kaç gün önce oraya, fakat harem dairesine girip çıkanların göze Komiser acele ediyordu: — Anladım, anladım, sen anlat ba- kalım. — Kasabadaki nakşi tekkesi — vızır İvızır işliyor. Yeni tarikatın adı da ; (Tarikatı bedüye) dir. Bunların pirleri |İspartada, şu asılan Kürt şeyhi Molla |Sait yok mu, onun kardeşi.. Buradaki ele başıları da Hatip Ak Osman, Mü- derris Hafız Nuri, eski meydancı Ço- lak Hasan, tapucu Kâmil ve daha o- tuz kadar tanıdığımız adamlar.. | (Arkası var) Küülnkekeedetü nnn