13 Şubat 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Şubat 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— İnegölde hastalığın 13 Şubat BON POSTA Bin Dokuma Tezgâhı Var.. Antep, Dokumalarının Kazandığı Rağbet Yüzünden Iktısadi Buhrandan Çok Az Müteessir Olmuştur Gaziantepte Üç Türkçeden Başka Dil Yasak İnegöl (Özel) — Belediye şehir- da türkçeden başka bir lisanla ko- Huşulmasını yasak etmiştir. Yasak bütün dükkânlara, kahvelere her - Gaziantep, (Ö- n h kesin görebileceği yerlere levha- zel)) — Antep, bu B ? lar asılmak suretile ilân edilmiş, hi- günkü halile büyük lâfında hareket edenlerden beşer bir dokümnükik lira para cezası alınacağı ve ayrıca merkezidir. Türki- kanuni takibat ta yapılacağı bildi - yenin hemen hiç bir Tilmiştir. yerinde bu derece Kaza Yüzünden Ö üm İnegöl (Özel) — Köy çobanla - Tından Kavacıklı Süleyman oğlu 18| Yaşında Bayram bıçak ile ağaç yon- tarken bıçak bacağına — saplanmış, bi i ç Bayram fazla kan kaybettiği ve der- b"' ]hrîhıl b;:'d:':ıı hal tedavi yapılamadığı için ölmüş- İedelEe alan Ağ tep dokuma işleri | Anadoluda - büyük rağbet görmüş- » — Dokumacılık |burada en çok 1913 B Antep dokuma. cılığının pek - eski Karamanda İkinci Nevi Ekmek A Karaman (Özel) — Belediye| . halk için ikinci nevi ekmek formülü ş ve fırınlar bu ekmeği de iş- lemeğe başlamışlardır. Birinci nevi €kmek on kuruşa, ikinci nevi ekmek | te 9 kuruşa satılmaktadır. Gaziantepteki dokuma müesseselerinden birinde Bir köşe İte ileri gitmiştir. O zaman — Antepte rulmuş bir mensucat ve bir iplik fab- beş bin tezgâh vardı. rikası mevcut olduğu gibi vilâyetin Fakat o zaman bu san'at daha xi-âxmlikşindededöndokumımüm- yade Ermenilerin elindeydi. Türk san- sesesi vardır. Yine Antepte bir çok Kayseri Köylerinde Tifo Aşısı 'a Cd atkârları beraber, 1913 te, randıman itibarile lunuyor. Şimdiki motör kudreti yekü- Kıyşeri (Özel) — Felâhiye nahi- şimdikinden zayıftı. İşçi çok, istihsa- nu bin beş yüz beygire yaklaşmıştır. Yesinin Hayriye köyünde tifo vak'a-| lât azdı. Şimdi ise, tezgüh sayısmın — Bu günkü sayıları üç bine yakın o- ları görülmüş, sağlık müdürü der - © tarihe nazaran iki bin eksik olması- lan dokuma tezgâhlarında beş — bin bal köye giderek icap' eden tedbir- ”& Tağmen mamulât, randman ve kali- Ântepli çalışır. kdd_,ı_ummwnıuimhdıhıüdnfuhdı. Bu yüzden Antep, iktisadi buhran- sirayetinin önüne geçil - Antep alacalarının şöhreti bütün dan en az müteessir olmuş — şehirleri- dünyaca malümdur. Bunlardaki nefa- mizden birisidir. y ,|set ve metanet, mevcut buhrana rağ- Dokumacılık burada evlere kadar men fazla satış temin etmektedir. Yal- sokulmuştur. Bir çok kadın ve kızlar mız, son zamanlarda bazı hasis düşün- evlerinde kurulmuş tezgâhlarda çalışa- celi menfaatperestler bu değerli ihraç yak erkeklere yardım ederler. malımız üzerinde kötülük yapmağa kalkışmışlar, ve bu maksatlarının ça- buk anlaşılması yüzünden yakayı ele uıudiiye;luüuyıpıhnmnr—ıt- Kırkağaçta Bir Çocuk Tabanca İle Arkadaşını Öldürdü | Cırtağaç Suya Va Elaktriğa Kavuşuyor Kırkağaç (Özel) — Kocasuyun ile Z tahmin edil. ley-nv—-ı. mil edilen bu tedbir sayesinde fenalı- tesisatı yapılması müteahhide ihale ğın önü almmıştır. Antepte, Cumuriyet devrinde ku- ya ve elektriğe kavuşacaktır. ee Müderris Nurinin p;lıın ve kızgın göz- llerî önünde küflü posta geçip otu- ran Hatip Ak Ösman hemen - ellerini olduğu lanmış GA KERV Pi ğ S S a Bi dd B C aei N YÜRÜYOR — Dede, sen hele şöyle geç, baka- hmn, dedi İslâmda sınıf farkı yoktur ve! lâkin şeriatın emri ulemaya saygıdır. Böyle olmasaydı imam ile cemaat hak |huzurunda bir safta dururlardı. Şer'an huzurunda bir safta dururlardı. Şran alardan birini okumağa başladı. Bunu gören cemaat te ayni uliş- kanlıkla onun duasına âmin diye el açtılar. Tarikatı Bediiye bu şekilde ilk 'toplantısını yaptı. Dergâh hazırdı. Müridler toplanmıştı. Gizli olmakla beraber âyinler de yapılabilecekti. Böyle bir hânikaha da Çolak Hasan gibi tecrübeli bir meydancı — gerekti. ça ee 'mareterlbe ddi —“_ — Geliniz! Hep beraber karanlık bir odaya Beçtiler. Şeyh orada el yordamı ile bul- Suğu bir kapının deliğine anahtarı Soktu. Ağır bir küf kekusu duyulan Odanın tavanlarına açılan kapının gicir- î:hr:m. Ve rutubetli keçe ve hasır-|ve nizamen ehil ve müstahak olanlar P h tın kokusu sinen simahanenin boş- durürken başkalarının öne geçmeleri İlk hamlede postnişinliği kaptıran ca- “TUğu bu bağrı yanık din âşıklarını hor- |nalâyık olur. İhvan arasında bu maka- rarkeş Çolak Hasan buna çoktan razı Tum gibi çekti. ma elil've müstahak olan Kimse Kak İdi. Şeyh parmağı ile süküt işareti vere- |onundur:. İçimizde bu makama ehil o- 'Ğ’onlnn daire şeklinde toplamağa ça- İlan kimdir? ı Müderris Hafız Nuri de Hatibin çe- virdiği manevraya içerlemekle beraber ordu. Herkes yerinden kalktı. İartık ilerisine gidemedi. Vâkıa post ek- 4 __Müdur'ı Nuri vaktiyle şeyhin otur- Sımahanenin içinde, dışarıdan du- den gitmişti. Fakat ne _ı'ılu'na o.!“în yere, mihrabın sağ — tarafındaki 'yulmamak için alçak sesle — konuşan Mmesele zaten burada değildi. İş büyür doğru yürüdü. şeyh Hatibin acarlığını bildiği için işi de Bediüzzamanın nüfuzu artarsa ge- Yeni tarikatın başbuğluğunu kim- kestirdi attı: |lecek nimetten hep beraber — çöplene- Vermek istemiyordu. — Bu makama ehil ve müstahak 0-| ceklerdi. Fakat işlerin artık şekle ve âdeta (lan, bugün de ehli dine hitap etmek K R * Hötmiyete döküldüğünü gören Çolak hakkını hâiz olan Hatiptir. Eeki Nakşi tekkesi artık gizli bir "h."" #ert bir kol çarpması ile Müder-| — Ötekiler hemen tasdik ettiler: ocak halinde çalışmağa — başlamıştı. ÖH ini, Vo kışları çatık, gözleri dö| — Evet, Üzübn Te aekla n saklalan, B :"'- hışımla posta çöktü. Ve çökerken| — Öyledir! tip Ak Osman birdenbire canlanmış, haykırdı: — Hatip, öne geçsin! etrafında peyda olan kalabalıktan ce- — Ya hayt Hatip Ak Osmanın kafası dikildi. ' saret alarak işi azıtmıştı. Müderris onun bu celâllı halinden Çolak Hasan eski bir alışkanlıkla bo-| — Her perşembe akgamı yatsıdan son-« .k'“ünü. yun kırdı ve Müderris Nuri sapsarı, di- ra toplanıyorlardı, Tarikatı Bediiyenin Bir şey söyleyemedi. İi tutulmuş gibi gözleri dik. Bakakaldı. 'azası da gittikçe artıyor, kadınlardan ip Ak Osman, kürsüde alışğı| — Hatip, en nazik bir zamanda iki ke-'da müridler peyda oluyordu. Istanbulun Tarihte. Meşhıl Klş!arı Osmanlılar kışı severler, bu mevsi- mi yeni zevk ve safa âlemleri yarat - mak için vesile — yaparlardı. Şairler' «şitaiyen ler yazar, sevgililerine (kış şarkıları düzerlerdi. Fakat 1030 da kış bir felâket oldu. Rebiyülevvelin birinci gecesi başlıyan şiddetli bir kar fırtınası tam on altı gün durup dinlenmeden devam — etti. Halk endişe içindeydi. Bütün — yollar kapanmıştı. Kar iki adam boyu yük - selmiş, Rebiyülevvelin on altısından sonra başlıyan kuru soğuk çeşmeleri, sahrınçları dondurmuş, sular akmaz olmuştu. Halk artık dünya sonunun geldi - ı'ı':'ine inaniyordu. Zaten üç yıl evvel İgök yüzünden uzanan uzun bir yıldız Jışıklar saçarak akmiş, geceyi gündüz gibi aydınlatmamış mıydı? Ondan sonra memleketin işleri hiç te yolunda gitmemişti. Osmanlı tahtıma geçen henüz 18 yaşındaki genç padişah ikinci Osman | kardeçlerini - öldürmekle - işe başlar mıştı. Devletten yeniçeriler de, sipa - hiller de memnun değildiler. Binnetice tabii hâdiseler büsbütün başka vadi - lerde endişeler uyanıyordu. Nitekim «zuhuru şiddeti şita biem-| rillahi tealâ» da halkı ayni müthiş| korkuya düşürdü. On gün devam © den soğuklardan dolayı Rumeli sahili Yalnız akıntı yerlerinde buz yoktu. Üsküdarla İstanbul — bu süretle birleşmiş oluyordu. Halk artık Galata ile Eminönü, Hasbahçe ile Kireçkapı- sı arasımı yürüyerek geçmeğe başla - mıştı. GCemiler Boğazda ve yahut Marmarada buzlar arasında saplanıp kalmışlardı. Bir aralık Boludan gelen bir araba- yı da Üsküdardan karşıya, Sirkeciye öküzlere çektirerek geçirmişlerdi. Bu hâdise yeni değildi. Şarki Roma | imparatorluğunun saltanat — sürdüğü | devirlerde, Hicretin 180 uncu sene- | sinde de ayni şiddette bir kış olmuş, deniz buz tutmuş, karsıdan karşıya 'arabalar geçmşiti. lar üzerine kontrol usulünü — tatbika Kırkağaca akıtılması, ve elektrik' Genç Osman sarayda hacca gitmek | — Tarsus (Özel) — Bıııdş i başlamıştır. En ufak köylere dahi teı-ffıbrikııı inşasile şehirde elektrik kaygusiyle uğraşırken halk da k.,mlmkı; ve örme işleri gösterilmek ü- şiddetinden inliyordu. İstanbula — za - ledilmiştir. Yakında Kırkağaç ta su- hire,, odun, kömür nakledilen yollar / gün devam edecektir. Kursa 30 ta- |kapanmıştı., gemiler bir türlü Boğaz- lebe devam etmektedir. 'yor, elinde tesbih, başında büyük bir 'yeşil sarık yarı cezbe halinde okuyup üflüyor, arkadaşı Hafız Mehmedin İdar sigaralara yerleştirdiği esrarını çe- 'kip murakabeye dalıyordu. | | — Şeyhin karısı yaşlıydı. |— Kızı Saliha toparlak, tıkız bir şeydi. | Lâliyâr hanım da kocasının şeyhlik zamanındaki şatafatlı mevkiine gizli de olsa tekrar kavuşmuş gibiydi. Ayin ve devran günlerinde bacılık vazifesi ona düşüyordu. Perdeleri kapalı, dğarıdan — kapısı möühürlü olan sinühanenin içi'cakiden küf ve rutubet kokarken şimdi esrarlı sigara dumanları ile bir büyücü oda- sına benzemişti. | Tarikatın başı Ak Ozman olmakla beraber Çolak Hasanın böyle — tekke bekçiliği etmesi, Bediüzzamanın bira-| deri ile hemhalvet olması müritler ara- sında nüfuzunu arttırmıştı. Hattâ Be- diüzzamanın ölüleri dirilten nefesin- den Çolak Hasanın da nasip aldığı söy- leniyordu. | — Genç ve yaşlı kadınlardan tekkeye mürit olanlar Çolak Hasanın bu ne- fesinden istifade etmeyi — düşünüyor, çocuk doğurmayan kadınlar, koca bu- lamayan kızlar bu tılsımlı nefesten is- timdat için tekke kapısını aşındırıyor- lardı. [ Lâliyâr hanım bu makaatla dergâ- ha baş vuranları karanlık mahfel kapı- sından içeri salıvermeden evvel mum we yağ parası, hazreti pirin sadakası | ğ gerbezesiyle ileri geçti: ıhme ile başbuğluğu kopınvennmıı Çolak Hfıınjımk bundnvçlqmr'ıohıık ne koparırsa almağı unuupwl a TCC AA OAT T F A 0 —F c YA AM MA ( 103 LN <Y AM S C Eiy Sayfa 5 ——— — l dan giremiyordu. Şehirde — gıhtügüla baş göstermiş, yetmiş dirhem — tnanü âzizn ekmek bir akçeye, bir kıyye et de on beş ukçeye çıkmıştı. VB Sadrazam Güzelce Ahmet Paşanın — yerine gelen Ohrili Hüseyin Paşa tes — lâş içindeydi. Buzlar bir türlü çözülmi- yordu. Ekmek ve et fiyatları her gün — | biraz daha artıyordu. Halk odunsuz — ve kömürsüz kalmış, yavaş yavaş evs — lerinin direklerini, döşemelerini yak- mağa başlamıştı. —Artık bahçelerdeki — meyva ağaçlarına bile acınmıyor, ya- — kılıyordu. Bazı açık gözler ise bir tah- tayı elli akçeye, bir direği yüz akçeye- satmak yolunu bulmuşlardı. İdaresini — yazdan temin etmiş olanlar o kadar sıkıntı çekmiyordu. — Hattâ bu kışı eğlenick sddedip: Ğ Bin otuzda dondu derya ben deniz (bendeniz) geçtim. Diyenler vardı. De Haşimt Çelebi de: Yol oldu Üsküdara bin otuz Akdeniz dondu — Diye tarih bile düşürmüştü. İşi ciddiye alanlar: O rütbe etti bu keskin soğuk zemine eser ——— Miyan cude güyen gök kesildi — Nilüfer vrin şairlerinden Diyorlardı. Bu şiddetli soğuk bahara kadar dı işti. Bunun- tezgâhlar yerine makine konulmuş bu- ile Anadolu sahili arası buz tuttu. yam etti. Hamsinin 11 inde buzlar ya- vaş yavaş çözülüyor, akıntıların tesi - riyle Boğazdan Marmaraya doğru akı- yordu. Artık etraftan odun ve zahire de gelmeğe başlamıştı.. Fakat İstanbul 171 sene sonra birinci Abdülhamit za- amnında gene müthiş bir kış gördü. ayni zamanda şehirde çıkan Taun neti- — cesinde binlerce adam öldü. Ğ Ragıp Şevki Kastamonuya Kar Yağıyor Kastamonu (Özel) — beri iyi giden havalar birdenbire bozmuş, her tarafa kar yağmıya başlamıştır. Tarsusta Dikiş Kursu ——— zere bir kurs açılmıştır. Kurs yi )-orâu. Altına çekilen kat kat minderle yer- den bir metre yükselen Çolak n Ikaldırıp pek alışkın olduğu ezber du-'taşıdığı binlikleri deviriyor, maraık ka- esrar dumanlariyle sislenmiş bu kas ranlık odada nefesinin bütün keskin- liğini gösteriyor, şeyhin toparlak, tı- kız kızından başlayarak müritlerin kı- sır, sinirli, nezleli, ısıtmalı kadınların nefes ediyor tesbihten geçiriyor, mua- kalar veriyor, göğüslerine Ayetler, hv disler yazıyordu. Şöhreti pek çabuk yayılmıştı. Kadınlar Çolak Hasanın nefi nelere kadir olduğunu anlamışlardı. ç Kendini tamamiyle ibadet ve taate veren, önüne getirilen yemeklere bile el sürmediği rivayet edilen Çolak k sana geceleri meleklerin — tabla tabla cennet taamları getirdikleri söyleniyor- du. a Lâliyâr hanım mahfel kapısından kaç kere beyaz kanatlı melekler ;ŞL' 4 müştü, Geceleri Simahaneden p nidâlar, tekbir sesleri geliyordu. 4 Çolak Hasan herhalde — İspartuda Biraderi Bediüzzamanla olan halvetin- de erenler sırasına geçmişti. y Devran günleri bile o mından kalkmıyordu. bi Üatüste konan minderlerle Çin P' T godinin tepeşine çıkmış zannını ve- ven Çolak Hasan tarikatın başı 0l Hatip Ak Osmana bile aldırış etmiyo du. v Ayin sırasında o gözleri lıııııhhıq,- ka bir âlemde yaşar gibi zikrü tehlil ile meşgul oluyordu. (Arkası var) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: