Londradan Sonra... Yazanı F. R. Atay inci Jorj'un ölüm töreninde bulu- man hükümdarlarla devlet adam - 'te, bu aci milletlerinin — güvenliği lebine faydalanmak istemişlerdir. Gün - iki büyük şehirdeki konuşma ve temaslar hakkında havadis larından çoğu, Londra ve Pari: fırsattan Avrupa lerdenberi gazeteler alıp vermektedirler. Bir kırmı hemen tekzip olunan o kadar bahsedilmiştir. ki gçok kembinezonlardan bu konuşma ve temasların havası hakkında vardır. Umum! hava, Avrupa milletleri - nin, uzak yakın, harp tehlikelerinin önüne ancak umumi geçmek hususundaki azimlerinden ibaret- tir. Zihinler, Akdeniz'den daha az bulanık değildir. Hakiki tehlike hizsesi, menfaat - leri barış aleyhinde arıyanlarla, bir takım gantajcılar tarafından alabildiğine büyü - tülmüştür. Herkesi memnun eden nokta, büyük çoğunluğun yalnız barış safında olması de- gildir: Ümitler Milletler Cemiyeti prensip- lerine uygun güvenlik usullerine bağlı kal. makta devam etmektedir. Bu münasebetle Balkanlar vaziyeti de bütün gazetelerde, sık sık, münakaşa ohm- | müştur. Bize bilhassa sevinç veren, sene- lerdenberi, sulh meydanında — dövüşen Türkiye ile dostlarının enternasyonal sü- kün ve güvenliğe ne kadar unutulmaz hiz mette bulunmuş olduklarının takdir edil - miş olmasıdır. Türkiye ile hiç te başı hoş olmıyan Journal gazetesinin dış - politika muharriri Saint - Brice diyor ki: #«İyice elele veren bir Romanya, bir Yunanistan, bir Yugoslavya ve bir Türkiye için, Bul- garistan'ın teklikte kalıp gitmesinin veya antanta girmesinin büyük ehemmiyeti yok- tur. Güvenlik, istatükoyu devam ettirmek | istiyenldrin — anlaşıklı kuvvetlerinin Gstünlüğü ile sağlanmıştır. Eğer aynı usulü tatbik etmek zahmetine katlanılmış ol - #saydı, merkez Avrupasında da barış çoktan temin edilmiş olurdu. ve Saint Brice, Balkanların, eski şöhretini/ beklenilmez bir tarzda tekzip etmiş oldu - ğunu ve bir düzen organizasyonu örneği haline gelmek üzere bulunduğunu yaz - maktadır. Bu son sözlerin, ilk zamanlar o kadar şüphe ile karşılanan ve o kadar ba- garısızlığa uğratılmak istenen Balkan pak- tı konuşmalarının başlangıçtan beri yaz- dıklarımıza ne kadar uygun olduğunu ha- tırlamaktan kendimizi alamadık. — Balkan paktı, son senenin en karışık günlerinde, Milletler Cemiyeti davasının en sağlam dayançlarından biri olduğunu göstermiş- Ür. Bütün dalgalar, Balkan bloku samimi- yetinin eteklerinde köpürüp — sönmüştür. Bir bölge güvenliğinin, hiç kimseye karşı hiç bir taarruz kasti olmamak ve Milletler | Cemiyeti azalığı vazifelerinden ayrılmamak Son konuşma ve temasların — belirttiği ikinci bir nokta da: dost Sovyetler Birli « Binin Avrupa ve cihan barışı için değeri ne olduğu ve barış davasına bağlılığının söz götürmez samimiyeti her tarafta daha iyi anlaşılıp kavranması olmuştur. Barış azmini kuvvetlendirmek ve harp azmini kırmak hususundaki bütün teşeb- büsler, şimdi her zamandan fazla yerin - fkir edinilmek — imkânı | Resimli Makale LN Bir Macar Kontesi Mahkemede | | | Sabık Macar başvekilinin zevcesi kon - tea Koroli bir kaç haltadanberi Paristedir ve bu fırsattan istifade ederek dişlerini te- davi ettirmek istemiştir. Gittiği dişçi Ame- rikalıdır. ve tabi Pariste oturmasına rağ - men Fransızca bilmez, İngilizce konuşur. Madamın İngilizcesi ise rayıf mı, zayıftır. Buna rağmen anlaşırlar. Tedavi — başlar. Bittğği zaman da kadıma tam (5000) li - ralık bir Fatura gelir. Hâdise şimdi mah - kemededir. Dişçi: Ben (5000) lira dedim, demekte, Kadın ise: Ben (500) lira anladım ce- vabini vermektedir. * Tilkiler Arasında Harp Moskava gâzeteleri Sovyet toprakların - dan şimaldeki Kola yarım adasında hakiki bir harbin başlamış olduğunu — söylüyorlar, Fakat müsterih ölumuz? Savaşanlar — insan değillerdir. Cephenin bir tarafında kızıl til kiler, öte tarafında da mavi tilkiler vardır. Kınl tilkiler (Golf Seream) a yakın oldu- gu için iklim itibarile nisbeten sicak ve yi - yecek itibarile de sengin olan bu havaliyi dedir: Herkesin bahsettiği harp sonrası inkılâplarının, başlıcası ve hele insancası, milletlerin barış ve sükün haklan hususun- daki caki fikirlerin değişmesi olduğu an- Taşılmalıdır. Hakkın en büyük zayıflığı, kuvvete muhtaç olmasıdır: Asrımız ona, — enter - öbür tarafa göz dikmişler, hücuma kalkış - mışlar. Bunlar cüsse itibarile daha büyüktürler, ilk hamlede galebeyi kazanmışlar. Fakat kı zıl tilkilerin derileri daha kıymetlidir. Sov- yet hükümeti hâdiseyi haber alınca kızıl nasyonal barış enerjisi ve organizasyonları ile, bu kuvveti temin edecek olumsa, ha - kikaten bir inkılâp asrı olmak —gururunu duyabilir. B y aa a L Özlü Sözler: Mânasız insan hiç değişmeyen — kimse- dir. Haa Tecessüs, kıskançlıktan doğar. Mollier Bilgi küvvettir. Bacön Hatalarımızdan istifade etmek için öm: vümüz kâfi değildir. La Bruyere tilki soyunun sönmemesi için bunlara bir imdat kuvveti yollamıya karar vermişti yazı Ankara erkek lisesinde okuma dersi kadar etmiş ve talebelerine okumnuş. Bu arada yazının içinde diyan dili sözü mersiyesinden şu ili beyti okumuş: İSTER Hararetin, ışığın, buhar kuvvetinin velhasıl bütün ha- | | yatın kaynağı, şu gördüğünüz basık tavanlı, karanlık ma- den ocağı galerisidir. Sıhhatleri pahasına orada kazma sallıyanların vaziyetini düşünerek kendi halimizi beğen- bunu izaha çalışmış ve bir örnek olmak üzere Bakinin meşhur SON POSTA K3 Tayalım. (SÖZ ARASINDA ) M' Fieriyonun Üşümemek İçin Bir tarihte, İstanbulda gene böyle | İcok siddetli bir kış olmuştu. O kadar ki Üzküdarla şehir arasında deniz don- |P muş. kayıklar, gemiler Marmaradan * Boğisi geemeiliirk. Bir gün, İstanbulun karlı halini ya- | |İkından görmek üzere, zamanın padi- |Tşahi tebdili kıyafetle sokağa çıktı. Yolda giderken, tiril tiril, incecik, eski, bir sof cübbeye bürünmüş — bir Bektaşi fıkarasına rastladı. Kendisini durdurup sordu: — Erenler! Üşümüyor musun? — Hayır! — Nasıl olur? Ben, sırtımda bu koskocaman kürk ile, ayağımdaki bu çuha çakşırla donuyorum da, sen bu kıyaletle üşümez olur musun? Bektaşi güldü. — Eğer siz de, benim gibi, elbise namına neniz varsa, böyle arkanıza giy- miş olsunız, siz de üşümezdiniz!. dedi Padişah Bektaşinin bu cevabından © kadar hoşlandı ki, ona bir kat elbise ile bir de kürk verdirdi. * BULMACA 11534 5.6 70ğ 1 12 3 4 5 6 7 Soldan sağa: D V — htihza. 2 — Karda belli olur, işgal etmişler, buzla örtülü bir muhitte aç | mah. 3 — Fikir, 4 — Gökte, bir musiki | Zara, Etiler. 4 — İbadet, b kulan mavi tilkiler ise yiyeceğin bol olduğu | sesi. 5 — Mağara, geçer. © — Bir musiki | Ait, l 6 — Mal 7 — Ahaza, 8 — Fa. |di? memezlik yapmıyalım: Onlar, yalnız sıhhatlerini değil, su baskını, gaz patlaması neticesinde çok defa hayatları- nı da bizim için kaybederler. Bu itibarla munsıf olalım ve cemiyet içindeki mevkiimizi bu noktadan daha iyi an- H Siz Ve Başkaları B Tituleskoya Taktığı Isim Geçen çarşanba günü Parisin «Riçe e- telinde verilen vesmi bir ziyalet esnasında Ramanyanın tanınmış devlet adamı Ti - tulesko adının Fransada uzun bulunma - andan, yanlış telâffuz edilmesinden şikâ- yet ediliyordu: — Anlaşılan bunun için olacak ki bana Tutu diye bir de lâkap takmışlar, diyor - du, bir de baktım ki sağdan soldan herkes beni Tutu diye çağırmaktadır. Bu işi kim yaptı? Aradım, taradım, bir türlü anlıya - madım! Tituleskunun bulamadığı şeyi bir Fran- sız gazetesi bulmuştur. Ona bu adı takan Fransız meslektaşı Heriyodur. "i Havanın Nasıl Olacağı Aylarca Evvel Anlaşılabilir mi? Exski devirlerde yaşamış bir müneccim değil. Fakat modern bir Astrologue bütün bir ay, hattâ bütün bir sene içinde havanın | nasıl gideceğinin hemen hemen kat'iyetle tahmin edilebileceğini söylemektedir. Bu Kar, Soğuk Ve Romantizm. E. Ekrem-Ta'ır «© Erkence yatayim da başımı dinle yeyim! demiştim.. Gece yarısına doğru, pencereleri" min dışında bir gürültü, bir hengâme dir koptul Camlar sallanıyor, bina sar* sılıyor, komşu damlardan — kiremitler bitişik taraçalardan çinko leğenler uçu” yor; limandan acı acı düdük sesleri ge İliyor; rüzgârm — uğultusu ise hütün | bunların arasında sanki tempo — tutu” yor. 4 Kalktım, perdeleri aralayıp — dışarı" | ya baktım: Sabahki ılık sonbahar man” Zarası yerini koyu bir kış hayasınâ terketmiş; buram buram kar yağıyor. Tekrar yattım. Sabahleyin gözlerimi açtığım vakit, ortalık bembeyazdı. Hü lâ dinmek bilmeyen kar, — İstanbulun semasına beyaz tenteneli kurşu? bif perde çekmiş, kalın bir pamuk tabakar sile sokaklarım ayıbını örtmüştü. Rahmetli Samih Rifatın: «Çalışı meşakkat öldürür.. Çalışma, derdi ihtis- yaçlı misramın her günkü kaillerin- den olduğum için, giyinip, evden dışa” rıya fırladım ve doğruca işime geldim: Fakat yolda, neler çektiğimi ben bilir rim! Her adımda kayıp, sendeledikçer donan ellerimi 1sıtmak için avuçlarım$ bolladıkça, kışı, karı, tipiyi nezımli rında, nesirlerinde medhede ede bitire" meyen, püşidei beyza'dan berfi sit minden bahseden, kar parçalarını ca* nım kelebeklere, kırlarda açan papat* yalara, yırtılmış aşk — mektuplarına» ve daha bilmem nelere benzeten şâir* lere öfkelendikçe öfkeleniyordum. Belki onlar, bir zaman haklı idiler. Karın, kışın ve soğuğun hayata engel olmadığı, bir, iki günlük zoraki bir tat tilin, evde mahpus kalmanın, maişeti aksatmadığı devirlerde, romantik duy“ gulara kapılarak yazmış oldukları bul mısralar, nesideler bu günkü hal kar* şısında gülünc oluyor. Dün, benim gibi, bin — meşakkatö katlanarak, dona dona, kaya — kayâj gündelik ekmek parasının peşinde ko$” — mak zaruretinde kalan yüzlerce insa* | FEBLETEKECESELYCERE $ nı görüncedir ki,romantizmin iflâsıni! zat diyor ki: — Kameri ayın ilk üç gününde, ve mü- teakip ayın da gene ilk üç gününde hava - nn nasıl gittiğini kaydediniz. Teaküp eden 30 gün içinde bu suretle kaydettiğiniz ha - vanın tekerrür ettiğini görürsünüz. Bütün bir yıl içinde havanın nasıl gideceğini an - İlamıya gelince, ikinciteşrin ayı kış mevsi - İminin, mart ayı da yaz mevsiminin nasıl ge- İçeceğini gösterir! | Görüyorsunuz ya usul — basittir. Fakat | Astrologue bu usulün şaşmaz bir kanun ol- | duğunu iddia etmemekte, aadece ekseriyetle doğru çıktığını söylernektedir. No zararı var çisterseniz bir defa dene - yiniz! Dünkü bulmacanın halli: Soldan sağa: D — Gaye, Ankara. 2 — ÂAsâp, 3 — meşe, sesi, gene bir musiki sesi. 7 — Zannet «|kaz, taka. 9 — Pi, indeli: 10 — İmtihan. mek. 8 — Hayvanlar yer. Yukarıdan aşağıya: | — Köle. 2 — Zaman. 3 — Kırm-! da bir kale, bir arâp memleketi. 4 — karsa yaşamayız. 5 — Geniş saha, &l zün sesi. 6 — Okun kardeşi, beygir. 7 — Canbazhane, istifham edatı. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Ulus gazetesinde «Fıkra» başlığı ile yazı yaran arkadaşımız bir kaç gün evvel «Karagöz» serlevhalı bir yazı yazmış. Bu Ey pâybendi - veren muallimi alâ- yor ki: geçtiği için muallim İNAN Tâkey hevüâyi - meşgalei - dehri Muallim fıkra muharririne yazdığı ufak bir terkerede di ||395 kilometredir. *Arap alfabesinden bir tek harf bile bilmiyen çocuklar, bizi ve bilhassa bizden öncekileri o kadar karşısırda hep bir ağızdan güldüler. Bu haklı kahkahaya da- mlmağa lüzum da görmedim.» İSTER İNANMA! n Ait, aşı, ar. Yukarıdan aşağıya: | — Gaziantep. 2 — Asabi, nisa, 3 — -| Yaratmak. 4 — Eb'at, aba, it. 5 —Lâ - -İzim. 6 — Alet, 7 — Am, diş. B — Kaim, tehi. 9 — Aile, Yala. 10 — Eğit, kıma, res, dâmgehi - haydi -namü - nenk *bi - drenk acındıran bu mersiye 5; — Keskubat Selçuk ailesinin kaçıncı padişst? istifa etti? Mehmet zamanında tesis devirlerde devletin Harbiye mektebi kamında bir mücaseseydi. oynıyan seftanın adı Derviş Vahdeti yekdiğerine müsavidir. milyon halk yaşar. Puankareyi — (Döşanel) — istihlâf (Döşanel) ayni sene içinde kazaen İğünden yerine (Mileran) geçmiştir. artık eyiden eyiye hükmettim. e < Z'Öc»-â& Ğ vi Biliyor Musunuz? | — Tefazuli termometreyi icat edefi | kimdir? 2 — Bugün kullarılan efrenci takviri — ne vakit son şeklini almıştır? : 3 — Büyük mubarebeden 'ex övvel, l temmuz 1914 tarihinde Fransada öldü” Tülen parti şefi kimdir? 4 — Osmanlı hanedanını Anadoludt iskân eden Türk hükümdan — Alâeddif LEPER E B S ÇF EFEK SEYTEPE SVYEY CKYPE FYrYTYEYEYE 5 — Son Alman İmparatoru ne vakli (Cevapları Yarın) Dünkü Suallerin Cevaplart | — Enderin mektebi Fatih Sultaf ıl.lım- ıı' tü 2 —> 3): möset fayatanda 'en Büyük l 3 — Samsun « Sivas yolunun uzu! 4 — İran ile Habeşistanın mif’d İkisinde de - 5 — Fransız cuümhur - başk FTER LAT ELE PY L LA7