Kadircan Kaflı — gön 936 İncinin D ması Kararlaşmıştı... Kişnedi ve ön ayaklarından birile yeri eşeledi. Sevinçli sevinçli başını | İ sallıyor, yularını koparıp ta genç e-| © fendinin boynuna sarılacak gibi o - luyordu. Köpekler ise onun ellerini yalamıya, üstüne atılmağa başlamış- lardı. Pulat onları yatıştırdı. Ata yaklaştı: — Kara Duman, uslu dur... Ben geldim işte... Onun başını kollarının arasına aldı. Alnının ortasındaki el ayası kadar bembeyaz lekeyi, yanakla - rını öpüyor ve ilâve ediyordu: — Benim yiğit arkadaşım... İn - ciyi beraber kurtaracağız. Yüksek boylu zeki ve çevik hay- van da delikanlıyı öper gibi ağzını onun yüzünde, boynunda, sırtında dolaştırıyor. — Elbet... Der gibi sesler çıkarıyordu. Kö - pekler de kısık kısık havlıyorlardı. Pulat Kara Dumanın yelesini, boynunu, göğsünü okşuyordu: — Artık uslu dur... Anladık. Sen de beni benim kadar özlemişsin. Fakat biraz sabretmek gerek, Ses çıkarma ve bekle... Kara Duman hiç şüphesiz bu söz- leri anlamıştı. Çünkü şimdi kendi - sini tutuyor, bir kuzu gibi duruyor- du. Köpekler de susmuşlardı. Gurbetlerde Yaşamak Pulat odasına döndüğü zaman o- rada duvara asılmış olan silâhlarını da gördü. Hepsini - okşadı.Çıkarıp yokladı ve pırıl piril - olduklarını gördü. Eniştesi sık sık yağlamış, te- mizlemiş olmalıydı. | Şimdi İnciyi kurtarmak için ken-| disinde on misli kuvvet buluyordu. O gece Ahmet Ağa ile başbaşa verdiler. İncinin nasıl kurtarılaca ğını konuştular. Onu kaçırmaktan ve Ferhat Paşa denilen belâlı herif | buradan gidinciye kadar — gurbette yaşamaktan başka çare yoktu. Bu- nun için de en uygun yer Durmuş ün sık sık uğradığı Alanya şehri | . Ertesi gün Emine kadın Demir Beye şu haberi götürdü: «Keleş Mehmet şu bir iki gün içinde mümkün olduğu kadar ha - ;ınbirııbulıtık.Oııııhınlıı—. pıyacak ve düğün gününe kadar bol yemle besliyerek büsbütün azdıra- | cak. Düğün gününden önce İnciyi kaçırmak korkuludur. Bu işten ben- den başka kimsenin haberi olmadı- ğını göstermek için İnciyi Paşanın konağına giderken ve onun gözü ö- nünde kaçıracağım. Hiç merak et - meyin ve dediklerimi yapın. Benim geldiğimi de kimse öğrenmesin.» Emine teyze dönüşte beş yüz al- tın dolu bir torba ile gelmişti. Bu- nu da Demir Bey göndermişti. Ahmet Ağayı sevenler ise yakın köy ve kasabalardan tanınmış bir kaç kişinin Ferhat Paşayı şikâyet için ağır armağanlarla İstanbula git- tiklerini haber vermişlerdi. Ahmet Ağanın en büyük ümidi Karaman Beylerbeyi Hasan Paşaya giden es- ki subaşı Merdan Ağada idi. Hasan Paşa Sokullu Mehmet Paşanın — ve | 'a Paşanın gözünde idi. ve inandığı Merdan A- ğanın dediklerini onlara söylerse hemen inandırabilirdi. Düğün gü - nünden önce veya daha sonra Fer - hat Paşanın azli de belki | .. w .. üğün SÖON POSTA Günü Kaçırıl- rayım ve bizim Pulatın sevgilisini de, İçel halkını da kurtarayım. ... Veli hemen cevap verdi: — Deiküla bir peşürgr emilllk öldürürsek cellâtlık oluruz. Fakat bize izin ver de, İnciyi alıp buraya getire -| lim. Püulata da haber yollarız, o da bu-! raya gelir . Murat hemen atıldı: — Yaparız. Nasıl Ramazan? Sen ne dersin? | — Ne diyeceğim?.. Böylelikle ant - laşmamız bozulmıyaca Veli sessiz Aliye döndü: — Sen susuyorsun?... Dedi. — Sustuğum zaman kabul ediyo - rum demektir. Hem de candan... Kıbrıs |isliğine Medeni, umumi kâtipliğe erkek bütü Dilsizler Arasında.. Istanbuldaki Merkezlerini Ankarayâ Götürmek İstiyorlar Şehrimizdeki dilsizler son bir ay| , içinde bir kaç kere toplanarak ha - raretli münakaşalar yaptılar ve he- men hepsinde kongrelerini yarım bırakıp bir neticeye bağlamadan dağıldılar. Dilsizler cemiyeti idare heyeti bu yüzden sarsıntı geçirdi ve hattâ cemiyet reisi istifa etmeğe kalktı. İşte bu maksatla cemiyetin idare heyeti dün Ankara caddesindeki lcemiye( binasında yine bir toplantı yapmıştır. Toplantıda cemiyetin es- | kidenberi başkanı olan Süleyman Gök sıhhi ahvalini ileri sürerek is - tifasını vermiş, fakat bu talep ida - re heyetince reddedilmiş ve yeniden yapılan seçimde umumi reisliğe Sü-| leyman Gök, İstanbul merkezi re *|girmesi, Ar ıdolu içindeki kıZ $ dilsizlerin — «6» Kâzım, muhasebe ve — veznedarlığa | içinde bir çakı altında toplanabil ” İbrahim Duymaz, idare müdürlü - melerinin temini, dilsiz kız ve ©' Dilsizle in dünkü toplantısından İnci çok güzel ve işlemeli elbiseler giymişti. Yaşmağından yalnız gözleri görünüyordu. Önce gelmesi hayırlı idi amma, son- ra gelmesinden hiç bir fayda yoktu. * LA e Gönülden Gönüle... Alanyaya dönen Durmuş reis o - rada iki haberle karşılaşmıştı. Bun- lardan biri İstanbuldan geliyordu. Bunda yakınlarda Lala Mustafa Paşa kumandasındaki donanma ve ordunun Kıbrıs üzerine gitmek üze- re yola çıkacağı, donanma ile bir - leşmek üzere Rados veya Finikeye gelmesi yazılı idi. Zaten aylardanberi ne Türk ku yılarına Venedik teknesi yaklaşı - yor, ne de her hangi bir gemi veya kayığın Venedikliler tarafına git - mesine meydan veriliyordu. Bu işi Adalar denizinde yirmi beş kadirga ile gezen Murat reis ve Alanya, İçel kıyılarında da tek başına Durmuş .|reis yapıyorlardı. Marçelloyu hakla- dıktan sonra bu kıyılar için zaten korku kalmamıştı. Durmuş reis hiç çekinmeden Finikeye gider, baş - Kumandan ile derya kaptanı ve di- ğer donanma reislerini bekliyebilir- di. Bir kaç gün Alanyadaki ihtiyar anasile kız kardeşinin yanımda ka- lacak, gemisini yağlıyacak, iki de kır- langıç yaparak yola çıkacaktı. Kırlangıç, o zamanki Türk gemile- vardı. Her kürek iki kişi tarafından çekilirdi. Bir de yelkeni bulunurdu. Çok hafif olduğu ve pek hızlı gittiği için bu isim verilmişti. Karakol ve ha- berleşme işlerinde kullanılırdı. Pulatın Arkadaşlari İkinci haber İnciye dairdi. Ferhat Paşa onu zorla nikâhı alttna alacakmış. Durmuş reis bu koca Arnavutla yaptığı kavgayı hatırladı. Son defa iki ay kadar önce içele gittiği zaman Ferhat Paşa ondan armağan istemişti. O zaman Durmuş reis şu haberi yol - Tamıştı: ; — Armağan istenmez, verilir. Biz- den armağan adı altında baç dileyen » lere yağlı kurşun, keskin pala veririz. Demişti. Sonra da şehirden çıkıp gitmişti. O- nun içelde yaptıklarını duyunca acıdı. Fakat Lala Mustafa Paşa gelir gelmez ona her şeyi olduğu gibi söylemeye karar verdi. Lâkin İnciye yazık olacaktı. Bunu Veli ile arkadaşlarına açtı: — Öyle istiyorum ki - gideyim de gelirdi.| düğün günü şu herifin kellesini uçu -| pılacaktır. Seferi Kırlangıcın birisi hemen leııi.hıf |kuruldu. Coşkun bir çalışma ile bir kaç |gün içinde bitti. Dört arkadaş ona bin- diler ve Kuru Pımar koyunda karaya çıktılar. (Taşucu) ya gitmemişlerdi. Her ihtimale karşı, oradan geçerek Ferhat Paşanın adamlarına görünmek istemiyorlardı. Düğünden bir gün önce akşam üze- ri şehre girdiler. Herkese: — Kıbrıs seferine gideceğiz de ana- |mıza, babamıza, kardeşlerimize ve ni- şanlılarımıza — Ghoşça kalın!ı demek | için geldik. | Dediler, Yolda sözleşmişlerdi: Dördü de silâhlarını kuşanacaklar, jatlarına binecekler, İnci Hanım Demir Beyin evinden Ferhat Paşanın kona- İğına gelin götürülürken ansızm hü - Fcum ederek onu kapacaklar, kırlangı - İcın beklediği yere gideceklerdi. İnciyi Murat kendi atımın - terkisine alacak, | diğerleri de onu koruyacaklardı. Bir! defa kırlangıca kapağı attıktan sonra | her şey bitmiş olacaktı. Düğün Alayı Geceyi heyocanla geçirdiler ve ya-| pacakları işi kimseye açmadılar. Ertesi gün sabah erkenden şehirde davullar zurnalar çalınıyordu. Daha| sonra civardaki köy ve kasabalarla Si- | İlifke zenginlerinin paşaya düğün için verdikleri hediyeler vali konağına gö- türülmeğe başlandı. Bunlar Şam ku - maşları, Acem halıları, Venedik ka - difeleri, altım ve gümüş kaplar, kese- lerle gümüş ve altın paralar, atlâs ve ğüne Hamdi seçilmişlerdir. Bu hayet, yedi maddelik bir pro- gramı tahakkuk ettirecektir: Kurum merkezinin — Ankaraya nakli ve hükümetin bu hususta mü - huriyet Halk Partisi himayesine Bir (Baş tarafı | inci yüzde) A) Rados adasının İzmirden — çek- mek istediği üzüm, Ege bölgesi vasa- & rekoltesinin dörtte biridir . B) Bu üzümler işlenmeden, yani Türk müstahsilinin emeği istismar e- dilmek suretiyle elde edilmek isteni - yor. Bu suretle her yıl bü mik mün işlenme masrafı olarak en az (600.000) üzüm işliyen Türk ameleden isine verilen İtra alına - rak Rados işçisine verilmek isteniyor. Yani bütün bir işleme mevsiminde İz- firdeki 450 işçinin alacağı para İtal- yan işçisine iş bulmak için dışarıya kaçırılmış oluyor: C) İzmir borsasından üzüm satın a- lacak olan firma İzmirin teamül baline gelen üzüm tipini bildiği için, İzmir ti- pi üzümlerin ayni Radosta yetiştirile - Ra- Iktısadi :—Meşglî ş kı;rşıı;hd îyı keklerin birbirlerile evlendirilmt leri, dilsizlere mahsus bir kütüpb” ne teşkili, haftada bir kaç saat 8*” ce dersleri, san'at sahibi olm! dilsizlere boyacı dükkânı açtıril' |zaheretinin temini; cemiyetin Cüm- | ması, dilsizler için haftalık bir met imua çıkarılması gibi işler. |dos mahsulü adı altında İzmir üzü müne dışarı piyasalarda rekabet İf7 kânını bulacaktır. D) İtalyanlar Radosta İzmir — astif bağlarını yetiştirmeğe başlamışlardı! * Rados markası üzümler bir - tara dışarı piyasalarda İzmir üzümünün YE 4, Yini tutmağa çalışırken öte taraftan mahsulliri ilerisini temin etmek isteyf ceklerdir. x Bütün mahzurlar bertaraf, her İJ işlenerek ihraç edilen ve binlerce W çiyi geçindiren üzüm mahsulünü i$ İmeden ihraç etmek memleketin $? aloyhihe Sayılan bir 'karaket elür N İsasen İzmirin üzüm rekoltesi her îl tükenmektedir. İşlenmemiş üzüm racına müsaade etmek zararlı bir ! |rekettir. Türkofis merkezinin bu işle alâkadar olacağı muhakkaktır. Adnan Bilget cek, bu suretle İzmir üzümleri, A Memlekette Bir Müstahzar Buhranı Mı Var? (Baş tarafı | inci yüzde) Halbuki bu ilâcın Türkiye mümessili ipek örtüler, ballar, yağlar, Arap ve'henüz Bakanlığa nümunesini vererek Çukurova atları, koyunlar, keçiler, bo-'ithal müsaadesi almamıştır, yahut da ğalar ve ineklerdi. üi ithaline müsaade edilmemiştir. Böyle zincirli zenci ve habeş köleler, bir kaç |bir hasta, eczahaneye baş vurunca bit- İgüzel cariye de bulunuyordu. Hepsiltabi tavsiye edilen ilâcı bulamıyor. birden İstanbul kapısından Göksu bo-| Bazı doktorlar da hastalarına çok eski- | yunca büyük bir alay olmuştu. Halk | den keşfedilmiş bir ilâcı tavsiye eder- Jise iki tarafta bunları seyrediyor, da -|ler, hastalar da onu daha muvafık bu - |vullar ve zurnalar bu yağma malları - huyorlar. Halbuki ondan sonra başka İnm geçişini görmeleri için başkalarına İjlâçlar keşfedildiği için eczahanelerde | da haber veriyordu. o ilâçtan kalmamıştır, rağbet olmadı - h için de cczacılar o ilâcı artık getirt- memeye başlamışlardır. Elinde l'ıöyle4 bir reçete olan hasta piyasadaki depo- | eczahanelerde bu ilâcı bu- (Arkası var) Gülhane Müsamereleri Gülhane seririyatı 6 mcı tıbbi müsame- resi ayın (7 inci cuma günü profesör Dr. Niyazi İsmet Gözcünün başkanlığı altında | PiT c* toplanmıştır. labiliyor. 'e Müsamerede: Profesör Dr. Lütfi, profe-|lep işidir. Bakanlık faydalı müstah - sör Dr. Mim Kemal Öke, Profesör Dr.|zarların ithaline müsaade vermekte - Burhanettin Urus ve profesör Dr. Kemal|dir. Kontenjan ve gümrükte müşkülât Hüseyin, kulak asistanı Dr. Emin, asabiye |çıkarıldığı hakkında benim malümatım baş asistanı Dr. Lütfi, Dr. Cemal tarafın- | yoktur.» dan muhtelif hastalıklar üzerinde vak'alar gösterilmiştir. Umum Mütekaidini Askeriye Cemiyetinin Yıllık Kongresi Kurumun 1935 - 1936 umumi toplan - tsı bugünkü pâzar günü saat (3 te Şehza- debaşı Veznecilerde genel merkezde ya - | Bütün şehir korku FRANKEN Çünki hberkas haber alıyor ki canavar ŞTAYN'IN NIİŞANLISI filmile tekrar geliyor ! Üniversite Rektörlüğünden Ricamız (Baş tarafı | inci yüzde) Son yapılan fizyoloji imıihnnf'ü'. Alman profesörlerden Vinterstein j diğer ordinaryus profesörün notlarif dan hazırlanarak imithana giren tsİt ” beyi, kendi noilarını okumadıklariği den dolayı müaheze ederek - iyi e vermemiştir. Talebe; talimatnâme mucibince hususat hakkında her türlü FW yetten menolunduğu için, Üni idaresi bu meselelerden haberdar miyormuş. Son Posta: — Biz, bu iddiaları #7 karıya kaydettik ve bu suretle Üsi versite idaresinin dikkat nazarı Ö97 — koymuüş oluyoraz: Üsüt'ederiz B ziyet tetkik olunur ve bu işte n€ ce hakikat hissesi var. Meydana gibi nülur. ü ve heyecan içindel ölmemiş ve