Yazan: Gerhart Ellert Hün Ordular yorlar, Mütemadiyen İle Attilâ Cephe Gerisinde O gün, O nisan iptidasında idi. Kral Attilâ bizzat harbe iştirak et- Memişti, Ordusu garbe (hareket “delirlenberi © kendisi harbe gir Mekten çekiniyordu. . Attilâ ile be- Faber şimal ve Bizans seferlerinde bu - inanlar buna hayret ediyorlardı; çün-| ü seferlerde Attilâ, maharetini ve €e- Sâretini herkese göstermek için daima tehlike nerede ise orada harbetmekten rdı. Halbuki şimdi kendisini düş mızraklarına maruz bırakmaktan | Sekiniyordu. Sanki orduya harekâtile| Misal olmaktan ziyade ordunun başın- da mevcut kalmağa ehemmiyet veri - Yordu. Bu yüzden, kendisi ön safta gitmeyip, Gepidlerden mürekkep mu- bafızlarının arasında pek ( gerilerden Yürüdüğü için, Burgonyahlarla Hek Vetiyalıların manâsız ve ifrat derecede Sesurana hücumları esnasında Attilâ Din seri ve ani kararlı kumandasının liği orduda çok hissedildi. Helvetiya'lıların hücumu Burgonyalılarla o Helvetiya'lıların Yolda yaptıkları hücumler, Hün safla- büyük bir kargaşalığa sebep olr Makla beraber, manâsız ve luzumun- in fazla cenurne telikki edilmek 1- « Hün ordusu Metis şehrine doğru! Yürüyordu; hafif müsellâh o Herüller) Pişdarlık vazifesini görüyorlardı. Bir- denbire tepelerin arkasından Helveti Yalılar çıktılar ve önden hücum ettiler. Hün Ordusu alnından vurulmuşa dön- > lar, arkalarından kendilerini | takip eden Sarmat'ların bulunduğu) Yere kadar riç'at ettiler; Sarmatlar da a, ahlara ayrıldılar, bütün ordunun ileri hareketi tevekkufa uğradı. Bu 8- alık Burgonya'lılar da meydana Kk Uzun kılıçlarla Hünlere - Buna rağmen Helvetiya'lıların yap- klan bu hareket mecnunane idil. O- Made, ordusunun başında at üstünde “rülen Burgonya kralı, Hünlere ani — hücum yaparak onları biraz şaşırt mak, firara mecbur etmek demek mi| olacağını zannediyordu? İşte biraz ile Yide Valamir * hemen ye er rmağa başladı, işte Kan: in ak larını toplayarak hemen Helvetiyalı- ları arkadan yakalamağa çalışıyordu. mâsız bir cinnet eseri; Attilâ bir ke- | TÜRKLER. ROMA KAPILARINDA" iç Şehird Helvetiya'lılar o gün hücum ettiler ve Hün ordusu alnından vurulmuşa döndü. imiz i taşıyacağız? al. ie ai harp meyda- nini adım adım gözden geçirirken, dört nalla koşan bir st üzerinde uçu- yormuş gibi yere kadar eğiliyordu. Hayır!, Kral doğruldu. Sabırsizl inn manâsı yok. Kaybedilen bugün yarın telâfi edilebilir. Ordunun bir gün dinlenmesine lüzum yok; bir ordu, ancak mağlübiyetten sonra istirahate muhtaçtır, bir zaferi yeni zaferler ta- kip etmelidir. Harp meydanının tam ortasında duruyor ve babasına işaret ar ne istiyordu? Lâzım gelen emirleri vermemiş miydi? Yara- "lar öldürülecek, ölüler soyulacak, ko- lanan kaçaklardan esir alınacaktı. o halde Ellak ne istiyordu? Kandaks çıkar İş, onun yanındaydı? Evet, şüphesiz, sn bir mükâfat vermek lâzım- dı. Çünkü onun, athlarla yaptığı bir hücum, zaferi kazanmağa sebep ol mmuştu. Attilâ ince dudaklarını asırdı; simdiye kadar hiç kimseye takdir. â niz bir söz söylememişti, bugün de söylemiyecekti. Sarmat'lı ancak vazi- fesini yapmıştı. Bu kadın kim? Bununla beraber, işaret edilen ta- rafa sür'atle yaklaştı. Tarpanını boy: Kandak: Dengezik babasını: arkadan di Bir aralık Attilâ bir- o < e Çeviren: Arif Cemi en Şehire Yürü- rleyorlardı.. nın omuzundaki yaradan mütemadi- yen kan akıyordu. Ayakta duramayacak kadar bitap olan bu yaralıyı kolları arasında tu- tan kadın ona ne kadar benziyordu.? Acaba kız kardeşi miydi? Kaçmak ü- zere hazırladıkları at geride duruyor- du. Kandaks hayvanın dizginlerini tu- İtuyordu. Burgonya'lının kız kardeşi Ellak ağzını açarak ve meharetle elinde tuttuğu kamayı havaya kaldıra- rak dedi ki: — «Emrin üzerine şimdi öldürece- ğim bu yaralı, Burgonyalıların Kralı Gondikar'dır. Attilâ elini arkaya doğru uzatarak Dengeziğin tırpanını çekip aldı. Ak- şam güneşinde kırmızı renkte parılda- yan tırpanı keskin tarafı oğlu Ellak ile Burgonyalı arasında duracak bir vazi- yette tuttu, — «Ya bu kadın kim?» Ellak sırıttı: — «O benim esiremi Burgonyal nın kız kardeşis.» Kadın, Attilânın yüzüne bakma- dı. O ne kardeşini öldürmek | isteyen ile, ne de tanımadığı Attilâ ile meşgul oluyordu. Gözleri kardeşinin — soluk, bitap yüzüne dikilmişti. Attilâ, elindeki tırpanı yukarı aşa- ğı hareket ettirerek mırıldandı: — «Buraya nasıl geldiğini o kadı na sorln Ellak hayretle babasının oyüzüne baktı, Çünkü o zamana kadar Attilâ- nın kendisini tercüman olarak kullan- dığı kat'iyen vaki olmamıştı. Herhal- de Ellak Lâtinceyi babasından daha az biliyordu, fakat kralın emrine itaat et- mek lâzımdı. Ellak, bobasının sualini zorlukla Lâtinceye tercüme etti. İki Esir Kadın hiç cevap vermedi. Ellek: — «Anlamadın mı?» diye yüzüne bağırdı. Kadın, korku ve endişe içinde ya» ralıya sarılarak dedi ki: — «Savaş bittikten sonra kardeşim Gondikar t aramağa çıkmıştım, Bura- da buldum. Onun hayatını bağışlayı- niz.» Ellak yine tercüme ederek sordu: — «Neden bize hücum ettiniz?» Gondikar cevap vermek istedi, fax kat Attilâ onun sözünü keserek: — «Kadın cevap versin!..» dedi. (Arkası var) Sayfa 9 Çocuklarda Ölüm Sebepleri... “Çocuklar Ölmezler, Onlar Öldürülürler,, (Baş tarafı 1 inci yüzde) — Tam sekiz çocuk doğurdum : Ve bir tanesi yaşamadı. Sordum: — Sebep?. O, bu suale şaşmış gibi gözlerini aç- tı ve cevap verdi; — Ne sebebi olacak: Kader! Bâtıl Kanaatler Kadının diğer sorgularıma verdiği cevaplar o çocukların © ölmelerinde «kader» den başka sebeplerin rol oy - nadığını gösteriyordu, Ona çocuğunu doğurttum. Sezdi -! ğim sebepleri de ortadan kaldırdım ve o; şimdi on yaşına basan gürbüz bir evlât sahibi oldu. , yarım asrı geçen meslek haya- tımda, buna benzer bir çok vak'alara şahit oldum: Ve bütün bu vak'alar ba- na, çok bâtıl bir kanaati öğretti: Bir kadın bir çocuk doğuruyor. Sap- sağlam doğan çocuk, ya lâkaydi; ya -| İyut da lâkaydi kadar muzır olan &«ca- hilâne bir ihtimam» yüzünden ölüyor. uk ölünce kadıncağız, çocukla - rının yaşamayacağına iman ediyor. Halbuki, sıhhatte doğmuş bir çocuğun ölmesinde «ilâhi» sayılan hiç bir tali - sizliğin tesiri yoktur. Hastalıklı bir anayla hastalıklı bir babanın sakat ırklarından doğan has- ta çocuklar müstesna: «çocuk ölmez, öldürülüri... İnsan Yavrusu Zayıftır.. Herşeyden evvel bilmek lâzımdır ki, insan yavrusu kadar zayıf hiç bir hay- van yavrusu yoktur. En iyi misal olarak civcivi alın: Civciv, kabuğunu kırar ve meydana kundaklanmış, yani tüylerle örtülmüş | | İ | İ | ikorkuyla titreyeceği muhakkaktır. Meselâ, ilk çocuğunu gene bu sebep« ler yüzünden kaybetmiş bir ana farzes din: Bu ananın ikinci çocuğunun üstüne O takdirde zavallı yavru, «ihmal « a den bile tehlikeli bir «ihtimam» a uğ © rayacaktır, Anası: — Aman çocuğum soğuk almasın diyecek, ve biçarenin yattığı yeri fır « na çevirecektir, yahut ta: — Aman yavrucuğum aç kalmasın, diyecek, ve her ağladıkça çocuğu me“ meyle susturacaktır! Çünkü o, fazla hararetin çocuğa bir kânunusani ayazı kadar dokuna « cağını hesaplayamaz. İ 5 5 ğ i Fazla sütün, zavallı yavrunun mides sini balık kılçığı gibi tırmalayacağıni düşünemez! , Ve her ağlayışın, bir gıda isteğin « den geldiğini sanır, Halbuki çocuk, meselâ kun“ dakta biraz sıkılıncada, altı isle nınca da hattâ bazan sadece ağlamak için de, yani bol nefes alabik mek için de ağlar, ağlayabilir!. Ve bunları bilmeyen analardır ki sonra dan ağlamaya mahkümdurlar! Ana Sütünün Rolü gı Sonra, unutmamak lâzımdır ki, heğ çocuk, ana sütüyle beslenmeğe muh « taçtır.. Nitekim, her hayvanın südü, yavrusuna göredir. Çünkü tabiat, südün terkibini, yara» tılanın bünyesine göre yapmıştır. Ve bunun içindir ki ekseriyetle ço « cuklar, değil hayvan sütüne, anaların « olarak çıkar. Halbuki meydana başka İ ellerin delâletiyle çıkarılan insan yav - İras; tam bir aciz içindedir. Çırçıplak - tır. Yürüyemez ve gıdasını, bir hay - van yavrusu gibi kendi kendine bula - maz Öldüren Sebepler. Bu itibarladır ki, bilâistisna her hu - | susta tam bir slâkaya, yardıma, hima - yeye muhtaçtır. İşte, çocuğun hayatına mal olan, bu alikanın, bu yardımın, bu himayenin ya ihmali, yahut da çok cahilâne şekil- de ibzalidir! dan gayri kadınların sütlerine bile da- yanamazlar... Hattâ çocuklarını düşünen kendi sinirlerine bile dikkat mecburiyetindedirler. Çünkü teessür, asabiyet ananın sü tünü «zehir» haline getirebilir! Ve müteessir bir ananın sütü, cuğu, arsenik gibi zehirleyebilir! , Çocukların ölümünde manevi 8e- iğ bepler aramak, çocukları bile güldüre- 4 bilecek bir sanıttır. Tekrar ediyorum! «Çocuk ölmez, Bklürülürün Selim Tevfik m Geçen Yılın Dava Rekoru Icra Hâkimi (Baş tarafı 1 inci yüzde) Galata İkinci sulh ceza mahkemesine | vayı karara bağlamış yeni seneye iğin dedir rilmiş mahkeme bunlardan (366) das e e karar verirse; |takip ediy Arkası var). İ (2353) belediye cezası evrakı gelmiş| (191) dava vermiştir. , çalyayı zaptetmeğe : durdu; bunu © kadar | eneremeesssensermssanse e AN N Küçük German kabilesi eğ barrel İç ki kadan gelen FRANSIZCAYI “Smtp hâkim Cevat bunlardan (2339)- b ani Biberi len > İm Mi çe ğa ek © |de atını durdurmaöğa vakit bulamadı BERLİTZ'de öğreniniz Gwu intaç iz ii e $ n G1 dava açılmış. bunl z d > bo arel ğı için bayvaniyle betabat eye ağ Bu suretle Frapanda üç sene bu. ği *o» gününde gelen (14) eğ başka mahkemelerden istinabe ve se ni seneye devretmiştir. Galata o Sulh birinci ceza mahkemesi de geçen sene |lâhiyet harici olarak 1828 dava daha (2284 davaya bakmış yeni seneye an-| gelmiş mahkeme, yeni seneye (2358) < İ cak (25) evrak vermiştir. İstanbul A; |dava devretmiştir. ğ İde ceza mahkemesine geçen sene| (Asliye briinci ceza mahkemesine 11934 yılından 196 dava £ devredilmiş |zeçen sene 3332 dava vardı. Bunlar. 1935 yılında yeniden (361) dava ve-|dan 1586 sını çıkarmış 1746 sını yeni gi —— seneye devretmiştir. i İkinci ceza mahkemesine bir sene- de 2559 dava verilmiş bunlardan / (1130) w intaç edilmiş (1379) u yeni seneye kalmıştır. Asliye üçüncü ceza Attilâ, bizzat savaş meydanına). di Arl: Beldiği lm eş kırmızımtrak bir |” Bi “Bu kadın kim?e diye — sordu. toz içinde batmak üzere bulunuyordu. t: yaraş adımlarla yoluna d olup bitmişti. Burgonya'lıların son pe : askerleri garba, Metis şebrine doğru Elek ile Kandaka'ın aranda yar AM çk «ölen var, yazık!» diye ili kadar bitap gibi atmış olan bu yaralı- düşündü. Kaybedilen bir güne, battâ 20 senedenberi Avrupa sinemacıığının yarattığı en büyük film -—(siLÂH BAŞIN kı lirsiniz. Si dil için yeni kurslar özel dersler. Deneme dersl parasızdır. Kayıtlar açıkır. Taanbul; Tetik endilesi 878 Ankara ; Konya caddesi MEtis'iri | kema muhasarasına başlamış olacaktı. Hak baki şimdi orduyu bir gün dinlendir- mek lözm geliyordu. e Actiüsten daha evvel.iş görmek Mesele hep buydu!.. Kendisini m mahkemesine ise geçen sene 2389 da» alıkoyan ya 100ş'10 manlar yol İva verilmiş yeni seneye (1158) dava Mu) Bütün Fransız donanmasının yardımı ile ve milyonlar sarfile yapılmış merak ve heyecanla devredilmiştir. Sultanahmet Sulh bi» my kana e insanı saran âşk ve gözellik filmi rinci ceza hâkimliğine 2025 dava veril- © üini, ürülmeleri mi 18 n iş bunlardan (1864) ü karara bağ- age lâzım - miş kei yok ilme İl aş rollerde: Annabella - Viktor Francen İnme imla br kelime çıktı: Önlümüzdeki Perşembe akşamı büyük GALA MÜSAMERESİ OLARAK va kâğıdı kalmıştır. su sağ Attilâ'nın oğlu me istiyor? 2 Adliyede en çok davaya bakam iç — «Öldürülecekler!.» I p E K ve M E L kri Se Geçen m ye vi ş vaya bakmış yeni sene) ancak Zi aye diye sordu. sinemalarında birden gösterilecektir. amam» Numerolu biletler şimdiden satılmaktadır. / yasan ,(1276) dosya devretmiştir. a şü de berabe- ? : — «Hastaların yükün