Kadircan Kaflı 17717946 Dolaplarına Malta BMuhasarası Böylelikle bir harp korkusu sa -« vuşturulmuş oldu. Fakat Venedikliler ötedenberi a-| lıştıkları bu kötü âdeti büsbütün bı-! Ikinci Selim Jozef Nassinin Kapılmıştı onu Venediklilerden almak için kış- İsmimeyi düşünmüğü Ne zamandanberi de bu maksa- dına yaklaşmakta olduğunu hisse- diyordu. Hattâ işte bu gece o da padişahın SÖON POSTA ki sevinç ve güle yüzü gösteremi - yordu. Ondan şaraptan kadına ve kadından şaraba geçiş, sevinçten değil, bir üzüntüden ötürü gibiydi. Jozef Nassi onu güldürmek için ne yapacağını bilemiyordu. Bir a- rakamadılar. Kendileri de bir şey meclisinde bulunuyor, Türlü şakla-| ralık İkinci Selim bu yılışık yahu - yapamadıkları için Malta ve diğer;banlıklar yaparak onu güldürüyor. diden de bıkmış bulunuyordu. Ku- memleketlerdeki hıristiyan korsan- larını kışkartmağa, onlara yardım - larda bulunmaya başladılar. Turgut reisin ölümüne sebep olan ve hiç bir kazanç getirmiyen Malta muhasarasında — şövalye De lâvlet| büyük cesaret göstermişti. 1568 de| ölen bu (Gran Metr) in yerine Pi - yetro di Monte seçilmişti. Bu yeni| reis Venedik Düçelerinin kışkırt - masile doğu Akdenize yapılan kor- san akınlarını teşvik ediyordu. Bu aralık şövalye (Sen Apen), yanında İspanyol şövalyesi (Fe - ran) ın gali cinsinden gemisi oldu- ğu halde İskenderiyeye bir akın| yaptı. İskenderiye civarında Nil? nehrinin denize karıştığı yerlerde Nil kayıklarını vurmağa başlamış- tı. Bunlardan birinden doksan esir almıştı. Daha sonra içinde Misır defterdarının da bulumnduğu büyük bir yük ve yolcu gemisini ele geçir - mişler, bu gemide pek çok para ve kiymetli eşya bulmuşlardı. Daha ! çok dolaşmağa lüzum — görmeden| Maltaya döndüler. Top ı Gürültüleri Bu güzel yağmadan pek hoşla - nan Maltalılar iki ay sonra yeniden denize açıldılar. Bu sefer şövalye| Sen Öpenin kadirgasına ’övılyet (Roskav) ile (Don Alanzo dö Kas- teloy) un kaliteleri arkadaşlık edi-| yorlardı. Zengin avların bulunduğu Nil nehri ağzına vardılar ve gene bir kaç Nil kayığını yakaladılar. Fa- kat aralarında çıkan dövüş sırasın- da atılan topların gürültüleri İsken- deriyeye kadar vardı. İskenderiye beyi (Şoluk Mehmet) yanında ye - di kadirga ile yetişti. Rüzgâr hızlı esiyordu. Malta ge - mileri de bol yelkenli ve rüzgürda çok hızlı gidecek şekilde yapılmış - tı. Bunun için şövalye (Sen Open) in (Sen Andre) adındaki gemisile kalitalardan biri bemen yelken aça- rak uzaklaştılar ve kaçtılar. Fakat pek hızlı esen rüzgâr şövalye (Ros- kov) un kalitasındaki yelkeni par - çaladı. Yedek yelkeni takıncıya ka- dar Şoluk Mehmet yetişti ve ele ge- çirdi. Bu sırada bir gece idi. İkinci Selim kuş tüyünden yapıl- mış olan atlas sedire uzanmış, göz- lerini yarı yummuştu. Bir iç oğlanı altın ibrikten altın bir bardağa Kıb- rıs şarabı dolduruyordu. Uzun ka- ra kirpikli, beyaz tenli bir Kıbrıs güzeli de bu bardağı padişaha su- nuyordu. Yahudi Jozef Nassi (Mahi Nev) adındaki bu cariye eskidenberi âdet olduğu üzere son kadir gecesinde Valde Sultan ta - rafından padişaha verilmişti. Hal - buki Valde Sultana getiren de ya- hudi Jozef Nassi idi. Jozef Nassi Kıbrıs güzeli ile Kıb- | rıs şarabını ayni zamanda tatlır -İgen mak suretile padişahın gözlerini Kıbrıs adasının üzerine qov'ıııeyi.! du. Yahudi padişaha karşı böyle mas- karalıklar yaptığı halde, harema - ğgalarile iç oğlanlarına bir şey söy- lerken bir Avrupalı Dük gibi tavır » lar takınıyor, emirler veriyordu. Bu- na gülen padişaha dönerek te şöyle diyordu: — Hakkım yok mu sultanım? Sa- Kai e di yenizde (Nakşa Dükası) yım. Pa- dişahımın cariyesi hiç şüphesiz Ve- nedik Düçesinden daha değerlidir. Fakat o Düçeyi yerine padişahımız Kkoymadı. Halbuki beni Düka ya - pan sultanımızdır. Yahudi doğru söylüyordu Nakşa Dükalığı Barbaros Hayreddin Paşa tara -|" boynu, kulakları ve yüzünün bü-|dahalede bulunacaklarını incele - fından vergiye bağlanarak Türk devletinin himayesine alınan Nak- retti. En büyüğü Naksüs idi. Türkiyeye yılda — (50,000) akça vergi veren bu düka, her - fırsatta Venediklilerle dostluğu — arttırıyor, Onların Akdenizde akına çıkan ge- mi ve filolarına erzak veriyordu. Li- manlarında barındırıyor, kolaylık gösteriyor, ayni zamanda Türk do- nanmasının nerelerde bulundukla - rını haber veriyordu. Malta korsan- ları ve diğer hıristiyan gemileri del ayni yardımı gördüklerinden Ege denizinde bile Türk gemilerinin ra- hat rahat gidip gelmelerine imkân olmuyordu. Bunu bilen devlet (Piyale Pa - şa) nn yerine Derya kaptanı olan Müezzinzade Ali Paşayı bir donan- ma ile göndermiş. Kripsi sülâlesinin son Dükası olan (Jakamo) azledi- lerek İstanbula getirilmişti. Adalar ayni vergiyi vermek şartile — Jozef Nassiye teslim edilmişti. Şarap i Ve Fadın İkinci Selim şarabı içtikçe göz - leri süzülüyordu. Mahi Nev ona da- ha çok sokuluyor, şimdi Padişahın elleri bardağı tutamıyacak — kadar gevşek olduğu için kendi elile içi - riyordu. Padişah bazan bardağı itiyor, ç çariyeyi okşuyor, bazan da ca- riyeyi itiyor, şarabı içiyordu. Fakat buna rağmen bir türlü her zaman- lağına yaklaşarak: — Eğer Kıbrıs adası Venedikli - ler elinde olmasaydı bu şarap daha güzel olurdu ve bu cariyenin de her İgün başka bir çeşidi... Diye sözüne devam ediyordu. Fakat, İkinci Selim bir denbire doğruldu. Biraz ilerideki sofraya doğru uzandı. Orada henüz getiril- e -:ı-'nf-——ı&’â... Nahşa Dükası her fırsatta Venediklilere — yardım — ederek — Türk donanmasına rahat vermiyordu. miş olan bir kâse çorba vardı ve bu kâse altından yapılmıştı. Kâseyi kaptı, bir elile yahudi - nin külâhını yere fırlatırken kâse - yi onun tepesi çıplak kıfı:ıııı.xe - lçirdı'. Çorba Çanağı Yabhudi bir an için şaşırdı. Elle- yük bir kısmı haşlanmış gibiydi. Bağırmamak için kendisini zor tut- |şa dükalığı bir takım adalardan iba-|"e Hemen başındaki kâseyi çıkar. 'dı. Ona bakar bakmaz canının acı- masına rağmen gözlerinde bir şey-| tan parıltısı görüldü. Kim bilir ge- İne ne yapacak, ne söyliyecek ve or- thiı yatıştıracaktı? f Sahiden nazik bir dakika - idi. Çorbalar yahudimin başından aşa - ği üstüne döküldüğü, oradan — ipek | |halıların, atlas minderlerin üzerine |yayıldığı sırada çalgı birdenbire durmuş, birer ikişer kapıdan sıvı - şanlar olmuştu. Aksi gibi İkinci Se- lim de yahudinin haline gülmüyor, 'ııık duruyordu. Cariye bile ürk - müş, üç dört adım geriye çekilerek kenara sinmişti. Şimdi bir el çırp - ması, güçlü kuvvetli haremağala - rının aralarında yahudinin dışarıs ya çıkarılması ve cellâda verilmesi beklenebilirdi. Yahudi eline aldığı bulaşık ça - nağı yeniden başına geçirdi. Yü - zünde büyük bir saadet ve bahti - yarlıkla yerlere kadar eğilerek pa - dişahı tam bir hıristiyan asılzadesi gibi selâmladı. | Sonra ellerni havaya kaldırarak | nüşte bazı İspanyol limanlarına uğ- şöyle mırıldandı: — Allaha çok şükür!.. Artık mü- radıma erdim... Mademki bana ta- cı verdiniz, krallığı da elbet verir- siniz!... Yeniden İkinci Selimin önünde yere kapandı, onun ayaklarının u- cunu tekrar tekrar öpmeğe başladı. | eder ve her zevk sahibinin bir defa göz| yoktur. (Arkası var) Nev - York Alt Üst Oldua l Şehrin Elektrik Santrâ lındaki Ana Makineler den Biri Patladı Her Taraf Zifiri Karanlıkta Kaldı. 60 Yol Yeraltı Yollarında İmdat Bekliyor Nevyorhta yeraltı yollarının bulunduğu bir cadde Park Avenut Nevyark, 16 (A.A.) — Elektrik |muştur. Meseleden haberdar santralındaki ana makinelerden biri - İlediye reisi, bir çok — otom pit patlamasıi, üzarlan. meskrepelitanlar Fvax'ipak #danl Hizlür cekitlğ de bulunan altmış yolcu yer altında|rine vermiştir. Karanlıklar içit kalınıştır. lan, vapur düdüklerinin Patlama dün saat 21,15 de — vukua 7; ile havası çınlıyan şehir, gelmiştir. Ancak bir çok metro - treni | saat 23,15 e kadar olduğu yerde kal mıiştir. Hastahanelerin, tiyatroların, — sine - maların, büyük mağazaların, asansör- | paklarından beş yüz - tanesi lerin ekserisi bu kazadan müteessir ol-|tazyiki ile havaya uçmuştur. Durmadan Silâhlarîmak... Ingilizler Deniz Ve Ha Kuvvetlerine Yeni Krü diler Koydular Londra, 16 (A. A.) — Deyli Te -/ile onun kendisine lâzım olatt legraph gazetesi, milli müdafaa me-'leri tedarik etmekte olduğu selesini tetkike memur bakanlarla | ,çasındaki münakalâtı ; mütehassısların son günlerde silâh- kabiliyetinda olnüdeğa h kuvvetlerin ne gibi ahvalde mü - d diklerini yazıyor. Deyli Telegraf diyor ki: B Bakanlar, yalnız uçaklarla do -|it altında bu iki nevi silâhın nanmanın mühim bir rol oynıyabi-| yesine krediler tahsis edi leceğini, fakat bunların İngiltereİrar altına alınmıştır. Bir Türk Gemisi i x'ıâ—dyı EB'TT Karaya Oturmuş manzara arzediyordu. Ancak paniğe - tutulmamıştır. İnfilâkin vukuu esnasında JEANETTE MACDON. Sofya, 16 (Özel) — MA terihli Z-| FERAH Sin ra gazetesine Burgazdan telefonla bil- Aynoa: Gece kulübü - D dirildiğine göre, İstanbuldan - kalkan n Havadisleti | kepek yüklü «Halif Kadiv» adında «t bir Türk gemisi yolda fırtmaya tutula -| rak uzun müddet dalgalarla mücade - le ettikten sonra Vasiliko kasabası ya- | nında Rezvaya nehrinin döküldüğü Kt Belediyesi ŞehirTiyafrosu Tepebaşı Tiyatı mahaldeki sahilde karaya oturmuştur . /— (|(T ll 17/1/936 Ü Mürettebatından 9 kişi kaybolmuş ve siğm ancak üç kişi kurtulabilmişlerdir. “m’“ İN Un i P giliz Filoları... nEcı Garbi Afrika Sahillerini 0[ Yarıyorlar ş Brest, 16 (A. A.) — İkinci, fi -|18/1/836 Coumartesi akşamı bü lo garbi Afrika sahillerinde bir ce- MIRNAV velân yapmak üzere hareket etmiş- tir. Filo, yirmi kânunusanide Ka - zablankaya varacak, Port Etienne ile Dakar'ı ziyaret edecek ve dö - Beyoğlu Tiyatrot/ Halk € Bu rıyacaktır. 20,30 e galaR ae ee ndür DENİZ Arkitekt Altı Yaşında 3 perde İj Arkitekt (mimar) mecmuası, — beşinci yaşını bitirmiş, altıncı yaşına — basmıştır. Her gün biraz daha mütekâmil bir yekilde| — Kayıpı 935 senesinde Vela çıkan bu gözel ve faydalı meslek mecmu- | nuncu sınıfından aldığım asını. bu muvaffakiyotinden dolayı tebrik | kaybettim. Yenisini gezdirmesini tavsiyeye değer buluruz. 5379 Mustafa O&