Yazan : Kadircan Kaflı 15717936 Pulat, İcazeti Atmış Yirmi Altınını Da Gerı Almıştı Kadınlar geriye çekilerek bağı-| racak oldular. Fakat Feyzullah ©- danın kapısını kaparken onlara da çıkışıyordu: — Sus, kaltak!... mı açacaksın! Neden Kaçtın Mahpare? İçeriden Nasrullah Efendinin baygın sesi işitiliyordu: - — Ne oldu? Neden kaçtın Mah- peyker?... Gelsene!... Bana gelse- ne!... Pulat çabuk davranmıştı. Bir sıçrayışta odanın kapısına fırlamış, ardına kadar açarak han- çerini göstermiş, şöyle demişti: — Kimse ses çıkarmasın! Ağzı- ni açanın bağrını deşerim... Feyzullah bu medrese arkadaşı- na karşı koymayı, dördü bir olarak onu hemen haklamayı tasarlamıştı. Fakat Keleş te Pulatın yanı başın- da dikiliverince softada sahiden şa- fak atmıştı. Pulat kadınlara çıkıştı: — Çabuk giyinin! Kimseye bir fenalığım olmayacak. Buraya bo-| zulan bir pazarlık için geldim!... Nasrullah Efendi gözlerini uğuş- turuyor: — Bu kimdir? Oğlum Bülâd, bu ne hal? (Salma) lar gibi ne işin var burada? diye kekeliyordu. Fakat bıçakları görünce onun da gözleri dönmüş, bir kenara sinmiş- . Şimdi durmadan söyleniyordu: | — Hocasına bıçak çekmek!... A- man yarabbi!... Aman yarabbi!... Başımıza belâ tulduğu için ferahlamış bulunuyor- du. Halbuki Hoca Nasrullahın göz- dan fırlayacak olmuştu. — Yirmi altın mı? Yirmi ha!.... Şimdi Feyzullahın üstüne saldı- racak oluyordu. Halbuki... rını sımsıkı tutmuş, sağ eliyle sözünü söylemişti — Çabuk sökülün paraları... İnıza devam edin... Çabuk... Üçe |kadar sayıyorum... Bir... lkı Venedikliler fırsat buldukça Türk gemilerine ıalıfıııyorlardı leri daha çok büyümüş, yuvaların-|yordu. altın İlamağa, kabahati Feyzullabın üs-| — Bana on beş altın demiştin... | |kununca Nasrullah Efendi titrek bir | Pulat sol eliyle hem Nasrullahın sesle yalvardı: |hem de pazarlıkçı çömezin yakala-| d:'ıhcıim olsun Feyzullah... Beni al- hançerini onlara yaklaştırarak son dattın ha!... | Ve- işimiz bitsin de siz aranızda sonra rin de sonra kendiniz kendi kavga- ne yaparsanız yapın! Imcvmuhıhscdecegmı! |da, beynelmilel çarpışmalara girişebi- Olımpıyatlara Gitmemeli Mıyız! Futbolcu Zeki, Futbo İçin Evet... (Baş tarafı | inci yüzde) Icaklardır. Bence bu hareket; bir insanın; bilr| Ozada bittabi eade kabililli mediği bir lisanla konferans vermeğe gil, sıhhatleri de kontrol altınâ | kalkışmasından farksızdır. caktır. | Sonra güldü: B itliecle İAf dirücedü — Hoş, âletlerini kullanmasını bil- |maları da temin olunacak d diğüetiz spöllardaakliğmz decccdür| - Eğiz söyledikletiş Süzü de pek parlak değil yal ahnırsa, olimpiyatlara iştirâk &? Ve ciddileşerek devam etti: miz için hiç bir sebep yoktur! | — Ben tecrübemin hudutları hari- Ayrılmadan önce onu, at! €ine çıkmamak için yalnız «futbol» u 'de konuşturmak istedim: | — Bence, dedi, futbol at Benim eski iddiamdır: Ben, futbol- benzemez. Fütbolda kuvvetler | müsabaka meydanlarında ölçült leceğimiz kanaatindeyim! « ı Hattâ müsabaka — mey Bugün elimizde, Avrupanın en 'çok defa umulmadık neticel meşhur futbolcuları kadar — olgunlaş- /laşılması da gösterir ki, bir miş oyuncular var... |kımının kıymeti, riyazi bir kat) Hem ben, onların bu kemali bula-'tayin olunamaz! yor, Pulata süzgün gözlerle bakı- Nasrullah hâlâ duşünüyor, oya- tüne atmağa, onun kendisine para | vermdiğini anlatmağa savaşıyordu. Fakat bunları dinleyen yoktu. Hançer ikinci defa gırtlağa do- | — Vereceğim... Fakat| Şimdi... Haydi, çabuk diyorum. Bizim Kenarda bir dolap, dolabın için- de bir demir kapı, demir kapıdan l;ı,.ıkı. değildir. İzımızda aramak lâzımdır! İmuhtaçtır. |duk. bilişlerini, kıraçta fidan — yetişmesine | Hattâ, futbolda şansın, benzetirim. olduğu kadar rol oynadığını İ ! Çünkü bizdeki imkânsızlıklar için-'denler bile vardır. de inkişaf edebilmek, bir mucizeden — Ve bunun aksini ispat etmek İle bir iddiada bulunmaktan # Bugün kalbur üzerinde kalan iyi Fakat atletizm futbole benzemtli tandmanlarını letizmde kıymetler, bazı hast verebilmiş değillerdir. İnteşi gibi, derece ile ölçülür. Ve iyi çalıştırıldıkları -takdirde, | — Ve eğer atletlerimiz, kendi di bugünkünün en az iki misli randmanllen)le dünya atletlerinin deri verebilecek kabiliyettedirler. |karşılaştırırlarsa, boylarının - öl Şimdiye kadar çok parlak netice- almak için olimpiyatlara kadar " oyuncularımız, hakiki İler alamamışsak, bunun sebebini, ka- |zahmetinden kurtulmuş uluyhrı biliyetsizliğimizde değil, çalışma tar | Selım 'l'd a £ | Çalışma tarzımız, — esdsli ıslnh.ıln]' Her D Bugll' yer 15 M GF.cİ DAMPİNÜ HİLÂL İ Her Sine- N Yer Rus maçları arifesinde kamp kur- Fakat kampta çalıştırdığımız o- | yunculara müsabaka imkânları hazır- lamayı ihmal ettik. Bunun neticesinde de, teker teker belki gayet iyi bir hale getirilen çocuk- takım halinde müsabakalara alış- pa- tırılmadıkları için, maça çıkınca niklediler Oğlum, sen delirdin mi? Ne oldu sana? İşte... İşte, o deli de burada... O değil mi 07... Keleş Mehmedi gösteriyordu. Bas Bıçağı!. Pulat yerdeki sofraya iğrenerek baktı. Oradaki şarap dolu bardak- ları, çeşitli mezeleri bir anda gözden geçirerek: — Sen misin hoca? Senin gibi ho- caların belâsını verir allah... Fakat benden bulma!... Bu sırada kadınlardan biri - ka- pıya doğru süzülmek istemiş, Fey- zullah ta onun gibi yapmağa tenmişti. Pulat onların önlerine geç- B — Nereye?... Diyerek bıçağı Feyzullahın gdı- süne dayadı. Sonra da Keleş Mehmede emir verdi: yel- — Yerinden kımıldayana ve ağ-; Pulat hançerin ucunu N.,.mırıh'mnm duvara oyulmuş olan bir boş- ca herifin elleri ayakları titremeğe kutuda ise kese kese paralar... başlamıştı. Feeyzullah ta ondan Na farksızdı. İkisi birden: |dar titri — Vereceğiz!.. Vereceğiz!.. iki tanesini bir türlü alamıyordu. Dediler. Pulat dayanamadı. Bir saldırısta | — Çabuk... iki keseyi birden kavradı. İçindeki - Kese Kese Paralor |leri avucuma döktü ve yirmi altın Kadınlar kendilerine bir fenalık'saydı. Gerisini kutuya fırlatarak çe- yapılmıyacağını anladıkları — için kildi, ayni zamanda icazeti de ho- çok uslu duruyorlardı. Hattâ kmu,canın ayaklarının dibine atmıştı. kaçl k (Arkası vaı) ra: gözlü bir.gingene olduğu| Bir Cinayetin Cezası rdu ki onlardan bir veya | Bir Genci Bıçakla Vurup Öldüren Kahveci Mahküm Oldu Dün akşam ağır ceza mahkeme-/met te yine böyle bir sarhoşluk - için-| sinde ağır bir suçun duruşması netice- deyken Hasanın sözleriyle — hiddete lenmiştir: İgelmiş ve: Efendinin gırtlağına dokundurun- 'luk, bir sandık, sandıkta bir kutu, | ah Efendinin elleri o ka-| Ö, Bundan dBrt beş ay önce bir sabah zıni açana bas biçağı.... Önceden yan ci Ahmet adında kırk yaşların-| pazarlık... Uslu dururlarsa kimseye 4, bir adam şoför muavini Rüştü a- fenalık yok, durmazlarsa kendileri |dında bir delikanlıyı Karaköy fırımı ö- bilirler... İnünde bıçaklayarak yere sermişti. Ve Hocaya döndü. Bir elindeki ica-'bu kanlı cinayetin bütün sebebi de zeti uzattı: (130) kuruşluk bir alacak meselesiy- — Ben bu pazarlıktan vazgeç.-| İdi. Arzuhalci Şehabettin adında bir ih- tim. Al icazeti ver parayı!. İtiyar adamın oğlu olan ve - otomobil.- Hocanın gözleri ı:ııl :îmdi fal lere müşteri bulmak, şoförlere yardım taşı gibi açılmıştı. etmek gibi işlerle para kazanmağa ça- — Hangi parayı?... lışan Rüştü adındaki genç ara sıra de- Diye mirıldandı. vam ettiği Ahmedin kahvesine kahve Yirmi Altın Ha? hesabı olarak (180) kuruş borç yap- Pulat Feyzüllaba' Göndür |mış, işte bu borç delikanlının hayatına KUN liri kotaya |mal olmuştur. Rüştü b'ir sabah yanın- :9 |da çalıştığı şoförden (6) JTira almış, "'""'F S bunu gören Hasan adında bir genç te — Fakat... derhal kahveci Ahmede koşup: — Fakat, makat dinlemem, Ver- medin mi? Ben icazet almaktan vazgeçtim. Al da başına çal... ” Ça- $ buk paraları... Hem de bir akçe faz- la istemem. Yalnız yirmi altın... vermedin di yanında para var. Coruyor müsun rarkeş) namıyla anilan ve her zaman — Bak ben ondan parayı nasil alı- rim! diye kahveden fırlamıştır. Ahmet Hasanla Rüştüyü firın ö- nünde yakalayınca delikanlı ile - ikisi| arasında önce münakaşa, sonra da kavga baş göstermiş işte bu arada ces- rarkeş Ahmet ne yaptığını bilmez bir | ih- halde bıçağına saldırarak Ruşkumuı- bir kaç yerine daldırmış ve genci can- sız olarak yere sermiştir. Bu cinayet gerek Ahmedin ve ar«| kadaşı Hasanın ikrarlariyle ve gerek | şahitlerin ifadeleriyle sabit — olduğun- dan mahkeme suçlu Ahmedi 15 sene ağır hapis cezasına mahküm — etmiş Hasanı da kavgaya iştirâkle suçlu bul- duğundan onun da bir sene 4 ay hap- 'şine karar vermiştir. Rüştünün vere- sesine verilmek üzere mahkemece tak- — Rüştü ustâsından para aldı. Şim- , miyor.. Diye müzevirlik yapmış. (Eı-' dir olunan (500) lira tazminat her iki suçludan alınacaktır. Ahmet kararı sükünetle dinlemiş, Hasafı ise karardan sonra: — Ben bigünahım, iddiasında Bü- Feyzullah can korkııııııdın lmı lesrar kullanı:lıgı söylenen kahveci Ah- lunmugııır Bu, aklıma geliveren İâalettayin bir | misaldir ki, hâfızamı biraz yoklayın- İca, bir çok benzerlerini anlatabilirim! Bu da gösterir ki, çocukların çalış- | Sürra İarılmalarını mütehassıs ellere vermek, — / kttetei Bitefiyesi ve bu suretle çalışmayı, ehliyetle çizil- ' ŞehirTiyafrosu İmis bir proğram dahiline sokmak, ya- l" "l 'ııı fennileştirmek, ve verimlileştirmek masında (4 15 Tepıbııı Tiyatrosund 15/1/936 Çar zunduı sant İf tiyi Hlâzımdır! | Aksi takdirde, bütün emekler | masraflar havaya savrulmuş demektir! | — Bazı çok kabiliyetli ve ınusmıı aoyuncuların da kâfi derecede gıda ala- 'ıımdıklnn söyleniyor? — Doğrudur! Bir makine bile, ç.ı- lışmak için gıdalanmağa muhtaçtır. Fakat işte, söylediğim şekilde bir ! çalışma tarzı, bu mahzuru da ortadan kaldırır! O takdirde, çalıştırılacak lar, bir kaç ay kampta bulundurula- Gulmıyon Yazan: akşam eııt HÜLLEĞ Yazan: Reşat ve Beyoğlu Frt Tiyatrosund Halk Opi Bu akşam 20,30 d: DENIİZ HA' HALK OPERE'I'I Bcıvük opt oyuncu-| Yarın akşam S A R A Y sinemasın Vasi salonu PİERRE BENOİT'nın meşhur rom KÖNİGSMARK Şahane ve muhteşem filminin ilk iraesi şerefin verilecek GALA MÜSAMERESİNE koşa halkı istiaba kâfi gelmiyecektir. Oynıyanlar : ELİSSA LANDi ve PiERRE FRESNA Franmz sinomacılığının zaferidir. Yerlerinizi evvelden aldırınız. ANNABELLA - JEAN MURAT - CHARLES VANEL Ü Ö RAÜ D (L'Egülpage ) Herkesin görmeğe koştuğu film - Siz de görünüz. T Ü R K Sineması