gün — | Harp Hazırlığı e Köylü Çoğalmış » — Harp Hazırlığı İtalya - Habeş harbinden sonra bütü devletler hummalı - bir harp hazırlığına | başladılar. Bu hazırlık daha ziyade hava küvvetlerini arttırmağa hosredildi. Çünkü | AÂkdenizde İngiliz donanmalarının İtalya- ya karşı düşünüldüğü hareketi zaman 6 tayyaresizliğin büyük bir eksik teşkil et -| tiği anlaşıldı. Yarınki harpte tayyaresi bol | olan milletin harbe hâkim olacağı görül -| dü | Bunun üzerine İngiltere derhal fevka -| lâde tahsisat ile yeni harp tayyareleri yap- | tırmağa başladı. Şimdi her hafta — İngiliz Ordu veya donanmasına 25 tayyarelik bir hava filosu ilâve edilmektedir. Bir senede 1500 tayyare yapılacaktır. İngilizler bunu da az görüyorlar ve tay- yare kuvvetlerinin diğer iki milletin hava kuvvetinden üstün olmasını istiyorlar. Amerika 1936 yılı içinde 507 kara lay- Şi Yaresi için 6,200,000 dolar, ve 377 'deniz fayyaresi için 5,332,000 dolar tahaisat kabul etmiştir. Şimdiki halde Amerikanın Tnevcut tayyare kuvveti 2200 kara ve 1193 deniz tayyaresinden mürekkeptir. Demek ki Amerika bir sene içinde hava kuvvet - Berini 5000 tayyareye çıkarmağa — karar Yermiştir. Habeş harbi tecrübesinden ders alan İyanın 3800 tayyaresi vardır. Bundan Mmaada saatte 500 kilemetro sür'atle gi - &n yepyeni ve mükaemmel bomba tayya- Peleri yaptırmaktadır. Çünkü İtalya Ak - #Henizdeki hâkimiyetini, coğrafi vaziyet - Ren istifade ederek, donanmadan Tayyare ile temin edeceğini anlamıştır. ziyüade Almanya, her şeyden ziyade tayyara - tiliğe ehemmiyet — vermektedir. Şimdiye kadar kaç bin tayyare yaptırdığını bilmi « Voruz. Çünkü bu sar benüz ifşa edilmemiş- hir, Fakat nazi ricali Almanyanın hava kuvvetlerine güvendiklerini ikide bir tek- kar etmektedirler. Bu sebeple Almanya - Ayni bazırlığı Fransa da tekemmül et- kirmektedir. O da, bütçenin açık olma « diN Bına rağmen, hava kuvvetlerini arttırmak- İh meşguldür. Milletler, silâhların tahdidi imkânsız « İiğımı görünce, bu hususta hiç bir fodakâr- İıktan çekinmemektedir. * Köylü * Çoğalmış Türkiye — sanayileşiyor. — Memleketin Mnuhtelif kısımlarında bir çok fabrikalar kuruldu. Bu fabrikalarda, demiryol in - Matında çalışan işçilerin çoğu köylüdür. Sanayileşmekte olan her memlekette Plduğu gibi bizde de köylerden gehirlere 'okru bir akın olduğu tahmin edilebilir. . Halbuki son nüfus sayımı bu tahminle- Fin yanlış olduğunu göstermektedir. 1927 Payamında memleket nüfusunun — takriben 70 74 nün şehirlerde; 96 26 sının köyler- de Yaşadığı tesbit edilmişti. Seçen yıl yapılan sayım — neticelerine Böre ise şehirli nüfus yüzde 24 e, halbuki SYlü nüfusu yüzde 76 ya çıkmıştir. . Sehir balkımın': köylere akın etmesine fnkân olmadığına göre bu neticeyi tevlit €den âmil ne olabilir? Olsa olsa memle - *te geçen yıl gelen göçmenler köylü nü- fusunu kabartmış olabilir. Maamafih ne de olsa rakkamlar; sa Yımın memleketi tanımak — bakımından faydası bu suretle de teeyyüt etmiş olu - Yor. Hauptman Ölümden Kurtarılacak Mı? Torenton, 14 (A.A.) — Lindber- Bin çocuğunu öldürmekten suçlu ola- Tak idama mahküm edilen Hauptma- ni ölüm cezasından kurtarmak — için bir şey yapabilecek yegâne — şahsiyet vali Hoffmann'dır. | Halbuki bu da büyük bir tereddüt | içindedir. İdam hükmünün valinin em- riyle tehir edildiği ilk defa vukubulmuş olmıyacaktır. Fakat Nevjersey adliye- sinin şiddetle itiraz etmesi muhtemel- dir. Fakat vali bu itirazı nazarı itibara almıyabilir, bu takdirde ise - valinin SÖON POSTA Resimli Makal K Kadın Mı, Erkek Mi? W Bugünkü âlemde barzan kadınlar erkeklerin, bazan da erkek- ir mesel ği de ka- iledilmemiş bir le: Kadın mi erkeği — baştı ler kadınlarırı kurbanı olurlar. Bence ne erkek kadım, ne v RRE L N R Ça din erkeği baştan çıkarır. Bu işte ikisinin hissesi ayni derecede- | çıkarır, erkek mi kadım. Yukardaki resim Yenen. elsşnelerine Y T a L L DeD l iYEi, Öteld taraha iğfaline ka> | göre Plutonin Persefonu kaçırdığını tasvir etmektedir. Persefon / pılmamak, vaktlerine inanmamak, hakikati görmeğe çalışmak- Plutonun kurbanı olmuştur. İtır. Aşk işinde bol vaitlere inananlar aldanmağa mahkümdurlar. İnsanların yer yüzünde yaşamağa başladıkları günden bugü- | Bir Yılan Hikâyesi Suriyedeki Türk Emlâkinin Vaziyeti | Hâlâ Halledilip Bir Şekle Bağlanamadı Suriye - Türkiye tebaalarının em-'diklerini yazmıştık. Son gelen Berut 11 şupata kadar devam edecektir. Bu lâk meselesi bir yılan hikâyesi haline gazeteleri ise şu haberi yazmaktadır: tarih haczın kaldırılması için muay- geldi. Bunun için üstüste yapılan te- uTürk ve Suriyelilere ait emlâk yen olup, iki taraf ta kati bir hal sureti cillerle her gün çıkarılan muhtelif şa- meselesi, el'an Fransa ve Türkiye hü- bulmazlarsa tekrar temdit — olunacak- yialar karşısında ne yazacağımızı ve kümetleri arasında mevzuubahsolmak- tır. Yüce komiserlikteki emlâk bür>- bu işde ilgili okurlarımıza ne suretle tadır. Türklerin memleketimizde bu- suna bağlı olmak üzere iki şube açık doğru bir haber- verebileceğimizi bil- lunan emlâki üzerindeki hacizlerin mıştır. Bunların birisi Türklerin Suri- miyoruz. Evvelki sayımızda ne suretle kaldırılacağına dair İstanbul gazetele- yedeki, diğeri de Suriyelilerin Türki- den Cinayet Ö dürdü Ek -Ta Nevyork Times gazetesinde, Duff- |rces adında bir muharrir geçen — yılın korku ve sıkıntı hususlarında — muha- sebesini yaparak, — hepimizin az çok bildiğimiz hakikatları sayıp döktükten sonra, içinde bulunduğumuz 1936 se- nesi hakkında ümit ve teselli verecek kehanetler savuruyor. Dünya korku geçirmeğe ve tehlike atlatmağa o kadar alıştı ki, doğrusunu isterseniz, böyle iç açıcı vaadlere kar- şı biraz lâkayt davranıyor. İnanma- mazlıktan ileri gelen bu lâkaydi ma- zur görülsün. Ömrünü fıkaralık ve ih- tiyaç içerisinde geçirmiş, hep mahru- miyetlere katlanmış bir adamın: — Sana bu keşidede büyük ikrami- ye çıkacak! Yahut ki: — Yakında bir define bulacaksın! Sözüne edeceği itibar ne kadarsa, 22 seneden beridir, tek bir gün, fer« dasından emin olamayan — insanlığın, Amerikan muharririnin lâflarına — at- feyliyeceği ehemmiyet te ancak o ka- dar olur. Hususile ki, Bay Duffrees, yazısı na şöyle bir gerizgâh yapmış: (d936 yılına büyük korkular için- de giriyoruz. Fakat büsbütün ümit- sizliğe de düşmemelidir. Bazan korku bir saadet sebebi olur..» Ve bu «karkudan doğan saadet» « misal olarak 1787 de korku — neticesi ittihad ederek büyük ve kuvvetli bir kütle vücude getiren 13 Amerika dev- letini gösteriyor. Buna bizim dilde «zügürt tesellisi» |derler. Korkudan hasıl olacak saadet, bilmem ki nasıl bir saadet olur? Saa- detin aslı itimad, huzur ve sükündur. Hele 19336 yılına büyük korkular (içinde girdiğimizi ikrar ettikten sonra, büsbütün ümi liğe düşmemek tav« siyesi, hekimin, ağır bir hastanın başı ucunda, onun yakınlarını teselli için: — Çıkmadık canda ümit vardır! Demesine benzer. Maamafih, bir defacık nikbin ol maktan da bir fenalık çıkmaz. Vara- hm, Amerikan muharririn sözlerine i« ı Bir Adam Rakibini | 'Tokat, (Özel) — Bir kaç gün evvel | /Artuva'da bir cinayet olmuştur. Hüse- | 'yin Avni isminde biri bir müddetten beri komşusu hancı Gürünlü Çakır İzzetin karısına göz diktiği için i komşunun araları açılmış ve - evvelki biribirlerine saldırmışlardır. | — Hüseyin Avni öldürüleceğini anla- yınca kaçmak istemiş, fakat İzzetin üzerine çevirdiği tabancadan çıkan Kalp yirmi beş kuruşlakları yapan şebeke Para Sahtekârları lalzmirde Üçü Kadın Olmak Uz_ere Sekiz Kişi Yakay ı Ele Verdi İkendi kahıbıyla imal ettiği 25 / kuruş-| & e ikat bu adamı luklar amele Mehmet, Hüseyin oğlı A a see el nti e y Tzi Hüamu, Zik ei KA N GD B |miştir. Katil | et yakalanmıştır. !beı!iğî meydana çıkıverdi. -Azminin -İsada süren bir kalpazan şebekesini ğmı meydana çıkarmış ve şüpheli du- fından piyasaya çıkarılıyordu. çıkardı. Aldığım — malümala üzerine odasında araştırma ya-| — Bu beş kişi derhal yakalanmıştır. | MA e ::ı:kwmkrb!pyın::ıbq îjcaı.ü...",î—l?'... ve Şerife adlarındaki ıoı_e_. Evvelki gece Tilkilikte İsmail oi-lm,lıık ta bulunmuştur. Bu adam esa-|üç kadın da ıoıındın ayni suçla alâ- Ju Azmi adında bir adam kalp yirmi sen evvelce kalpazanlık — yaptığından fkeları şüphe edilerek yılıılı.nı:ıııı. beş kuruşluk sürerken yakalanmıştı. 'dolayı mahkâm olmuştu. b ) İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bürgür Na “Başma gelin gibi bir duvak. örterler. Bütün davetller bir || «Biga - Karabiga şose yolu üzerinde l.mlıııııı ve ıhıl'ı“iııi ııh aya Iu::ııı;;.l:ı:rlıı:ın :lı;::n:imıı'_ ';'.:iyçk “min: ilbe göçmenleri teşkil eden yüs banclik «Güleç> köyü, Baae | L L A L Köyün korucusu bunları birer birer eline nn yağ ve yoğurt mandırasıdır.. ak »filâncanın bediyesi» diye bağırır. «Bir ayakları #ehirden eksik olmıyan Güleç köylüler eski »Hediyelerin çoğunu bakır kaplar teşkil eder. Bu törenin bit. İyurtlarından getirdikleri âdetlerini bırakmamışlar, olduğu gibi |. .sini mütcakip köyün imamı o meclise gelerek iki tarafın iyi balaza edegelmişlerdir. Mesclâ: Düğün yaparken kınagece- İgeçinmeleri hakkında bir dua eder. Ondan sonra imam çekilip ider ve damadın başındaki duvak kaldırılarak davullar çalı- ahenk edilmeğe başlanır. » İSTER İNANMA! siyasi — hayatını mab ği İNAN İSTER gün bir işret sofrasında karşılaşınca | *>>------------ i Tahkikat genişledikçe bu adâmın ! başkalarile beraber hareket ve İş bera-| timat edelim. Ola ki, ufuktaki bulutlar — sıyrılır, ortalık biraz ferahlar da, bizler biraz nefes alırız. Bu geniş Hefesi almağa' “o dereco muhtacız ki! Çerez kabilinde: Eş'abın Kaygusu Lebip Elendi merhumun eseri olan |beş kurşun kendisini " kalbura çevir-| (»asaznf) adlı kitapta sık sık bahsi ge- çen Eş'ab naminda bir adam vardır. Aslen Bağdatlı olan bu Eş'ab çok aç gözlü olmakla meşhurmuş. Bir gün bir çömlekci dükkânının önün- de dürüp, uzün uzadıya çanak çömlekleri seyretliklen sonra, dükkâncıya: — Şunları biraz duha büyücek yapsan olmaz mı? demiş. Herif bunu ahcı zannile: — Ne büyüklükte — emrediyorsunuz? Kaç tane alacaksınız? Diye sorunca, Eş'ab: — Yok; demiş. Ban alacak değilim, fa- kat alanlar, şayet bu kapların içinde bana » |bir şey göndermek isterlerse, ganice olmun, demek isterim! TIFLI Cenubi Amerikada Zelzeleden 300 Kişi Oldü Boğgoto, 14 (A.A.) — Niariuo eya- letindeki zelzelede ölenlerin sayısı 300 dür. Bunların 200 ü Lachorera köyün- de ölmüştür. Bu köyde perşembe gece- si Manzana dağından bir çığ yuvarlan- mıştır. Ordu enkazı temizlemeğe ça- lışmaktadır. Ailelerini — kaybeden ço cuklar sokaklarda çıplak dolaşarak di- lenmektedirler.