9 Ocak 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

9 Ocak 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ari Sayfa 9 © —a Suikast Müteşebbisleri... y >> ün Muhakemelerine Başlanıyor ROMA KAPILARINDAS AAA Tei Yazan: Gerhart Ellert Edild Doğum çok güç oldu; Erelicva an- cak ertesi günü çocuğunu görmek i- tedi. Yavrusunu tereddütle ve iğrene- rek kucağına aldı. Suomi kızı — gelip yeni doğanı kendisi emzirmeğe baş- layınca Erelieva geniş bir neles aldı. Vardın kulağına: — «&Geisnel.» diye fısıldadı, Suomi kızı cevap vermedi. Çocuk d'oiıhdanbı:ri Vard bütün dikkat ve ih timamını ona hasretmişti. Prenses E- relievayı tamamen unutmuş gibi gö » Tünüyordu. İki gün sonra kral Attilâ karargâha geldi. O, yukarı taraftaki dağlarda Ardarihle buluşmuş, Valamire bir pos- istemiş, Sarmatlı Knivayi İstanbulda bulunan Örestese yollıyarak acele &- dilmesini, yoksa İstanbula girerek pa- rayı kendi elile tahsil etmeğe mecbur (tıktan sonra durdu. Gürültü içinde çal-| kalacağını bildirmişti. *we iği 9 /1/936 Hadım ağası © aralık Hün suvari kumandanı Edeko'yu çalışıyordu. tacı çıkararak çoktanberi — vadedilen a 3a doğrü eğildiği 'daimt bi Ka Ş ğ (Baş tarafı 1 inci yüzde) leri A Ka len |salladı, çocuğa doğru eğildiği zaman'daimi bir tehlikedir, derdi. Bu tehlike-| p5 bugü â tik ü z Ğ yerd kı in — gönderilmesini belinden kayan bıçağını yerine koydu nin önüne ne kadar çabuk geçilirse ve Böer bu ufak ha-İkara Cumuriyet Müddeiumumisi kandırmağa ve çıkıp gitti. silâhlanmaları için Hünlere ne kadar Erelicva Ağlıyor Taz zaman bırakılırsa o kadar iyidir, fik- | Kulübeden bir kaç adım uzaklaş- rini ileri sürerdi: kalanan ordu karargâhmın önünde i-' — «Sonu gelmeyen bu Hün vergi-| luğraması ihtimali bertaraf |sayılabilir. Ağırcezaya verilen ve bugün muhakemelerine başlanacak olan maznunlar Soldan sağa : Ali Saip, nahiye müdürü Şemsettin, Suriyeden hududa giren Yahya, İsmail, Şaban, İdris, Arif. okunmasile başlıyacak, sonra, An « (tayı düzeltip kararını yetiştirebi -|Baha Arıkan iddianamesini serde- lirse muhakeme celsesinin inkıtaa| decektir. Davanın tek şahidi olar olmuş|Emniyeti Umumiye Müdürü Şük , rü de, şahit sıfatiyle dinlenecektir. Adil Rıza Muhakeme, müstantik kararının |sini sürüklemekte devam edecek mi-| yiz?w diye bağırdığı halde bu feryadı- nı kimseye işittiremezdi. İ ' sonra ovayı takiben ordu -|di; askerler Trakyalı bir çoban yaka- K LN İ;munü!cü kadınların ka -|lamışlardı. Koyunlarım sağmağa bile nırgahısu M aklından geç- yetişecek kadar aklı olmayan bu mec-| memişti. Fakat bir oğlu dünyaya gel-İnun çobanı karargâha kadar sürükle-| — Makaimin'le beraber Attilâ nezdine | diği kendisine bildirilince kararını de-|yip getirmişlerdi. şimdi Hün suvarile- giden hadım ağası Krizafyüs'e o ırı-. F rEotE rinden ürktüğünden dolayı onunla a-|lık Hün suvarilerinin kumandanı olan Attilâ karargâhtan içeriye — girdiği İlay ediyorlar, fakat ayni zamanda, de-|Edekoyu kandırmağa — çalışıyordu. zaman tam öğle vaktiydi; güneş, ka-|li olduğu için çobanım habis ruhlarla Hattâ vaidlerinde o kadar ileri gidiyor- pisi açık düran Erelievanın kulübe -|münasebette bulunduğunu — zannede- | du ki, şayet Bizans tarafını iltizam &- Suikast Müteşebbisleri... Men'i Muhakeme Kararı Alanları Hanlarda Nasıl Bulduk ?.. (Baş taralı 1 inci yüzde) na girdik. Kâtip, sualimize: sinden içeriye nüfuz ediyordu. İkilrek ondan korkuyorlardı. kadın derhal Attilâyı tamıdılar; Suo-| — Attilâ, önünde bu gürültüyü, arkasın- mi kızı hemen çocuğu yere bırakarak |daysa Erelievanın ağlayışını işitiyordu. yerlere kadar eğildi. Kral, Varda bak-|Hamüs(1)ün çam ormanları, Kkaran- mayarak yalnız onun başını okşadı ve|lık dağ boğazlarında koyu yeşil renk-|PU vaidlerin ne demek olacağını anlı- gözlerini kulübenin içeri — taraflarına |ler ve dağ tepelerinde mavimtrak pı-|yor ve kararsız gibi görünüyordu. Kri- decek olursa imparatorun — yardımıyla | Kendisi daha ucuz bir yer bulmak Hün kralı tacının Edekonun beşınayüı“. Atpazarındaki hanlara git - giydirileceğini bile söylüyordu. Edeko|'İ- * * muhabirimiz olduğu halde Ankara- — Burada da yoklar! dedi. Tam kapıdan çıkacağımız sıra « da, bir defa daha elimizdeki listeye bakarak isimleri haykırdık. Karan, Oradan fırladık. Yanımda foto|lıkta bir ses: — Burada! dedi. dikti. Sucmi kızı, başını bir kedi gibi'yıldayışlar hasıl ederek ufuklara kadar |zafyüs ona mülemadiyen ziyafetler çe- arkaya doğru bükerek vücudunu kra-(uzanıp gidiyordu. Hava o kadar sakin-|kiyor ve onu iknaa gayret ediyordu. |nın meşhur tarihi kalelerini tırman- hn dizlerine yaklaştırdı. Prenses Erelieva kralın buzurun - dan dolayı tevebhüş etmeyi hatırına getirmiyecek kadar bedbahttı. Gür ve berrak bir aesle: — «Kral Attilâl İşte çocuğun!» di- ye bağırdı. Kral, Suomi kızından — kurtularak yaklaştı. Erelieva sözüne devamla — teskine îuvaffak olamadığı istıraplı bir tavır- — «Geism denilen cin geldi.» dedi. Kral çocuğa doğru eğildi: — #«Geism mi? Suomi kızının o habis ruh hakkın-|kârını aldıktan sonra Steplere geri da anlattığı şeyleri bildiğini anlar gibi|döndü. Şikârı büyük bir parçadır; kap- göründü. — «Geism bizden ne istiyor?» diye sordu. Erelieva dedi ki: Attilâ Cinlere itaat edemez — #«Bilmiyorum, Ben hiristiyanım. Şeytana mensup olan habis - ruhların dileklerini bilemem.» Kral, onun bu sözlerine hiç ehem- miyet vermedi. — «Hün'lerin en asil kanıyla Ger- ($ bununla — halledilmiş manların en asil kanından...» Burada birdenbire #özünü — kesti, çocuğun ağlayacakmış gibi bumburu- şuk bir halde olan yüzüne — gözlerini dikti. Erelieva mırıldanıyordu: — «dİşittiğime göre, bir millet ile - nun reisi yanlış bir yol tutarlarsa Ge- ism onlara bunu ihtar etmek için gö- . İbazan da müstakil bir kral gibi hare- İket ettiğinden kendisine karşı yapıla- İcak muamele için bir diplomasi şekil di ki bir çoban ateşinden çıkan duman sütunu bir baca gibi göğe doğru yük- seliyordu. Gözden Düşen Harem ağası Krizafyüs, kral Attilâ öldürülecek Kral, acaba karargâhtaki bu gürül-|olursa, ölüm haberi duyulur duyulvwııîli' Ve biz, serbest bırakılan bu se - Arkadaşları da sökün etti. Bu mağa başladık. Güneş batalı iki “':“::_4"':'"5;% ıı::ıüı.h ::.ııl.ı ;, |mümkün oldu. Bi: ildik « saat oldu. Ortalık karanlık ve sis - Hecimiz; Alan, Talip, | il, r Cafer, Bunlar, parasız oldukların « tü nedir diye düşündü. Prenses neden |bunun kendisi tarafından tertip edildi-|FİZ kişinin bulunduğu yeri arıyo -| dan köylerine gidememişlerdir. E « ağlıyordu? Habis ruhlar kendi — yollarından, Attilâ da kendi yolundan gider. Fer- yat etmek, gürültü çıkarmak iyi değil- dir. Kral, bunları düşündükten — sonra yoluna devam etti. * * * Roma Generalı Attilâ Istanbulda diyorlardı ki: Kaplan şi- gini ilân eylemek ve bu sayede Bizans- taki nüfuzunu arttırmak niyetinde idi. Çünkü onun nüfuzu çok azalmıştı. İmparator Teodoziyüs kendisiyle hiç alâkadar görünmüyordu. O zamana kadar hadım ağasını himayesi — altına almış olan prenses Honorya ise bir kaç ay evvel kardeşi imparator Valentin- yan'ın Ravennadaki sarayına geri dön- müştü, (Arkası var) A ae lanın karnı doymuştur. Bunu diyenler, yalnız harp tazmi-| —— natını değil, şarkt Roma devleti gene- ralı Attilânın maaşımı da ödemek ve bu paraları Hün karargâhına gönder- mek vazifesiyle mükellef olan Bizans imparatorluğunun maliye memurları idi. «Vergi» tabiri kullamlmak — isten- mediğinden, Attilâ, — imparatorluğun zabitan listesinde gösteriliyordu. Fakat olmuyordu; generalı, Eski Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin — bütün — hakları mahfuz ve gazetemize aitti çünkü Attilâ bazan Roma Z AĞ l bulmakta güçlük çekiliyordu. İ Sonu Gölmeyen Hün Vergisi Kaplanın memnun olduğuna — ve karnının doyduğuna inanmayan — Bi. zans'lılar pek azdı. Bunlar, Hün kra- | “sız frangı ile ödiyecek, İspanya bize 'ukııı satarsa biz İspanyaya yüz , | ittihadı politikasında mühim adım yolarak İspanyanın Portekiz'e ve| 300 | cenubi Amerika hükümetlerine ve- ruz. ğer para tedarik edebilirlerse mem: En aşağı ön tane han gezdik. Ni-| leketlerine gideceklerdir. hayet Celâl ağa adı verilen bir ha- A, Rıza Türk - Ispanyol Ticaret Anlaşmasının Esasları Ispanya Bize Seksen Satarsa, Biz Ispanyaya Yüz Satacağız Ankara, 9 (Telefonla) — Mad -|se imperiali kabul ettirmiş bulunu- Trlne imza edilen Türk - İspanyol ti-' yoruz. Zei %wief_'î ,caret ve kliring — anlaşmalarının Yumurta için elde edilmiş kon « müddeti iki senedir. Aılı;mılırıı!unjın, 30 bini sene içinde ayrıca ana hatlarına göre, İspanya bizden /olmak üzere 80 bin kentaldir. Ke - alacağı malın yüzde yirmisini Fran- ,0 41e için bin metre mikâbıdır. Ge- lecek sene 20 bin olacaktır. Protokoldaki esaslar şunlardır: İki memleket te gümrüklerinde bekliyen malların 60 gün içinde ih- racıma müsaade edecek. İspanyada mevkuf bir mi'yon 28 bin liraya baliğ ticari alaca/ mız « dan gümrüklerimizde mevcut olup çıkarılacak İspanyol malları bedeli satacağız. İspanya pamuk ihtiyacı- ni memleketimizden temine çalışa- caktır. Gayet mühim ve karakteristik, muahedat tarihimizde ve balkan ünürmü Tni bizzat yakından tanıyanlardı. Hu- nm:f:'l:ıı:ç;hün“ buruşturmuştu: dut müniılnıı.ınnın para ile halletmek — «Bu bir hurafedir, fakat Attila |üzere Bizans'a Hün murahhasları gel Gihlere Timat ödemen:e dikçe müzakerelere iştirâk — ettirilen Erelieva artık metanetini muhafaza | Senatör Maksimin, her ne zaman büy- edemedi, hüngür hüngür ağlayarak: le bf' münazaa hallü tesviye olunursa, — «Attilâ, benim çocuğum... Ne- endişeden kurtulunmadığını impara- den benim çocuğum bir cin olsun2ı |'ora ve hükümete söylemekten — geri dedi. durmazdı, Attilâ, kendisine gönderilen —TT Balkanlar — Börmüyormuş gibi bir tavırla başını rebileceği bazı müsaadatı iki ma - lüm olduğu üzere Clause İberigue namiyle bütün anlaşmalarında is -! |tisnasız olarak dahildir. En ziyade naili müsaade kaydından hariç tut- masına mukabil biz de Balkan it - tihadına dahil memleketler ile ilk defa olarak bir «Clause Balcanigue» | ve eski Osmanlı imparatorluğuna dahil memleketler için de bir Clau-| Abone bedeli peşindir. Adres yeüymcs —3 kuruştur. Gelen evrak geri verilmez. Hânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi Tâzımdır. ödendikten sonra geriye kal--ak ©- lan miktarın yüzde 20 si |vansız frangı, gerisi mal hesabı olarak Türkiye Cumuriyeti Merkez Ban « kası hesabına alınacak — mallar bedeli ise doğrudan doğruya mal hesabına nakledilecektir. Anlaşmalar hükümleri 1 kânu « nusaniden itibaren mevkii t-tbika girmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: