Muharriti: Freeman Wille Crofst Polis Memurları Ormsby: — Hiç bir zorlukla karşılaşmadık Mister Frenç. Her şey tıkırında gitti, dedi. — Anlatın bakalım. Ormsby, hikâyesine devam ederek: — İp merdivenden aşağı kaydım. A- yaklarım yere değer değmez beni ya- kalayıp rayların ötesine götürdüler. Bu- nun programda dahil olduğunu bilmi yordum. Bereket versin Harvi kulağı ma fısıldadı. ve kimsenin görmemesi âçin kıpırdamamamı tenbih etti. Ben de tren kalkıp, istasyondan herkes çeki - Tinciye kadar hiç kımıldamadım. Bir' * müddet sonra Harvi tekrar fısıldadı ve kendisini takip etmekliğimi söyledi. Fa- kat ben bir ceset olduğumu farzederek yerimden bile oynamadım. Bu sırada Harvi söze karışarakı — Tenbel herif... Orada kütük gi- bi yatıyordu. Otomobile kadar sırtımda taşımağa mecbur oldum. Fakat bir da- ba da böyle şey yapmaz. Çünkü ayak « larından tutup rayların üstünden sürük- ledim, dedi. Frenç güldü: — Aferin!.. Siz her balde Tierden fazla gürültü patırtı yapmışsımızdır. Sizi kimse görmemişse, Tieri de kimse görmemiştir. Hiç kimseye rastgelmediniz. mi? dedi. Harvi: Bir tek insana bile rastgelmedik. Oto - mobile atladık, emrettiğiniz gibi 1ssız kör- foze gittik, orada yarım saat kadar bekle- dik, sonra doğra buraya geldik, Hiç bir Frenç gene gülümsiyerek: — Öyle ise kahvaltınızı hakkettiniz, de- di. İşin Şekli Polis memurlarının bepsi de kahvaltı « larını yemeğe başladılar. Hiç birisi konuş- muyordu. Bir müddet sonra kahvaltılarını sını yaktı ve tekrar şuradan buradan, ha- yvadan, kullandıkları tütünden, büyük mu- harebede başlarından geçenlerden bahset- tiler, Nihayet Frenç saatine baktı ve kon- ferant vaktinin geldiğini söyledi. — Bu işi, bana göründüğü şeklile, baş- beni dikkatla dinliyeceksiniz ve doğru bul- madığınız bir nokta varsa, derhal itiraz e- decektinir, dedi, Koltuğuna iyice yerleşti. Cebinden ç- kardığı bir kurşun kalemle piposunun tü tününü bastırdı ve sözüne başladı: — Size şimdiden söyleyim ki, bu işte " henüz benim de anlamadığım bir çok nok- ta var. Meselâ cinayetin maksadı, ipekli keten icadı ve binbaşı Malkolm hakkında bir çok şüpheler.. Bunları bilâhare aydın- nokta, cinayetin nasıl işlendiğidir. Evvelâ lerin ne yaptıklarını tahmin ettiğimi, için tahmin ettiğimi izah edeceğim. Ondan sonra da beni bu tahminlere sevke- den âmilleri anlatacağım. Bakalım onları siz de mantıki bulacak mısınız? Dört Arkadaş Sustu ve söylediklerini muvafık — bulup bulmadıklarını anlamak için arkadaşları - nın yüzüne baktı. Sonra sözüne devam e- “derek: - — Evvelâ, Sir Conum ölümünü arzu e- den dört arkadaştan, yani Tier, —Malas, Cos, ve Viktordan bahsedeceğim. Şim - — dilik, cinayetteki gayelerini bir tarafa b O yakalım, Bunlar bir araya toplanıp plân - a larını kuruyorlar. İlk işleri Sir Conu Stran: Cosun anlattığı gibi, ipekli keten icadı ma- salile buna muvaffak olduklarını kabul e- debiliri: Bu masal gayet iyi düşünülmüş ve Sir Conu harekete getirmiştir. Sir Con, Bel - fasta gitmeğe razı oluyor. Şüphesiz, Cos, — havanın fenalığından, denizin dalgalı olma — ından bahsederek Sir Conu kısa yoldan, * Siranracr — tarikile gitmeğe kandırıyor ve — trendeki kompartimanları tutmak vazi - İ- fesini de kendi östöne alıyor. ğ İpekli Keten l'ıl,'uıı—lı.uııı-lp*ihulıl— Tafsilatını Tespit Etmişlerdi SON POSTA ŞAOA AAA AŞ ransa Ve İngilte- rede Fırtınalar Ingilterede Boğulanlar Otuzdan Fazla... Paris 8 (A.A.) — Haber verildiği- ne göre, yukarı Rhone, Ain, Saon ve Garoune nehirleri inmiye başlamıştır. Pariste ise vaziyet değişmemiştir. Passy mahallesindeki evlerin bodrum- ları hâlâ su içindedir. Tarbes mıntaka- |sında yağmurlar tekrar başlamıştır. A- 'dour yükselmekte ve hasarlar yapmak- tadır. Loire nehrinin suları daha va - him bir şekilde artmış ve Rochelle yo- lu bir metreden fazla derinlikte su ile örtülmüştür. Halk telâşla akşamı bek- lemektedir. Çünkü suların yirmi san - tim kadar daha artması muhtemeldir. Nantes şehrinin sularla örtülü olan sokaklarında — seyrüsefer -tamamyile durmuştur. Nantes - Bordesuks yolu bir metre — 68 — 9 /1/936 Cinayetin Bütün — köy tahliye edilmiştir. ; * Malas Sir Canun cesedini sandala koymuş İkında bir keşifte bulonmuş - olup olmadı - İğimi, ve Cosun uydurd. zu arkadaşile ken- |97 Tan fazla boğulan olmuştur. di plânlarını mukayese etmek için bunları yanına alıpalmadığı cihetini de şimdilik bir Hauptman'a İtarafa bırakalım. Şu var ki Cosun uydur - - düğe arkadaşmım icedi Si Conu ai |— İdam Edileceği fasta — gitmeğe — ikna etmiştir. — Ge - Bildirildi rek Cos'un ifadesinden, gerek — kendi tahkikatımızdan da anlıyoruz. ki, Co- sun Belfastta hiç bir dostu olmadığı gibi, Trenton, 8 (A.A.) — Ayın on ye- derinliğinde su ile örtülmüştür. Altı/ cumları karşısında titriyor, — zaferden | Londra, 8 (A.A.) — İngiltere sâ- ismine izafetle küleler, bahçeler, — sa hillerindeki — fırtınalarda Noeldenberi raylar inşa ettirtiyordu. HİKÂYE TÇ FOŞ TU A ÇĞ İkincikâinim 9 Yazan: R. S. Çavdarlı LİYEUTSANG'[N AŞKI Çin ruznamelerinden iktibas edilmiştir Bundan 1800 sene evvet Çindeki ilk Hanların inkirazından sonra im- paratorluğu ele alan «Tinv sülâlesi nin başlangıcında, Çine dehşet sa- çan «Çeos Türk imparatorluğu ha- yatına aittir, Kalplerin hâkimi, sultanların karşı- sında boyun eğmeyen aşk; Türk tari- hinde de büyük bir macera bıraktı. Bu- nu, Çin ruznameleri şu suretle tasvir lediyor: | Çinde, Han sülâlesinin inkirazından sonra, «Çeo» namı altında büyük bir Türk — imparatorluğu, vücude - geti- rilmişti. Bu imparatorluğu kuranlar, Çinde, daima zaferle süslenen akınla- îriyle dehşetler #açmaya başlamışlardı. Çin imparatorluğu, bu Türklerin hü - zafere kaşan genç Türk imparatorlu - ğgunu - birinci Hakanı (Liyeukyang), her zaferi tes'iden ve her zaferin | Bugünkü (Şanri) ve (Honan) e| yaletinin her köşesi, bir zaferi temsil eden, kule, bahçe ve saraylarla donan- mıştı, Bu sırada yeni bir zafer haberi da- ha geldi. Çin kumandanı ve valisi, ce- sur Türk muharibinin eliyle kesilmiş, Çin ordusu münhezim; valinin bütün | İ kendisi de böyle işlerle kat'iyyen uğraş - mamıştır. Yanyana İki Kompartiman Sir Conu seyahate ikna ettikten — sonra Cos, Euston istasyonuna giderek, eks - preste, sağ tarafta, yani Kasıl Duglas istas- yonunda, Peronun aksi tarafına isabet ede- cek surette ve birinden ötekine geçilir, yan yana iki kompartiman tutuyor, dedi. Ormsby, Frencin sözünü keserek: — Kompartimanların, trenin hangi ta- bitirdiler; kimisi piposunu, kimisi sigara -|Yafında olacağını evvelden nasıl biliyor -|ri bakanlığında yapılan önemli deği -| du? diye sordu. Frenç bu itirazın tamamile varit oldu - ğunu kabul ederek : — Bu da bilâhare halledeceğimiz —bir nokta, dedi. Maamafih kompartimanların trenin hangi tarafında olduğunu — istasyon bin de bunu bilmedigini söylediğini bili- yoruz. Maamafih her halde bir yolunu bu- Tup öğrenmiş olacaktır. Kahve Rengi Pelerin Tren bareket ettikten sonra Cos, tam bizim tekrar eltiğimiz şekilde cinayeti iş- Hiyor. Sir Cona evvelâ uyku ilâcı verip on- | Tanlardandır. dan sonra da öldürüyor. Cesedi koyu kah- we renkli pelerine sarılıp Kasıl Duglas istas-| Ermenistan Cümhu- yonunda pencereden dışarıya atıyor, İp mer diven sayesinde Viktor trene atlıyor ve Co- sun yardımile Sir Conun kıyafetine giriyor. Cosun vazifesi burada bitiyor. Stranra- erde Tiorle buluşayor ve birlikte Port patriğe giderek motöre biniyorlar. Şimdi Malasa gelelim. Malas bu gru - hangi bir polis memurunun zihninde en u- yok. Motöre Binen İki Kişi "İtan cumuriyetinin on beşinci yıldö- (Liyeutsang) a bakıyor; fakat (Liye - denizcisidir ve bu itibarla da motörü| Bi Merkez icra komitesi en iyi Er -| gözlerinin karşısında biraz daha fazla O ilare etmektedir. Motörü Berodan ç bi İmeni işçiler ile mühendisler, res - tevakkuf ediyordu. Sonra bu bakış - ralıyor ve © işletiyor Fakat kiralama usu-*AMlar, artistler ve yazıcılardan 18 lar o kadar mânah idi lunu ve hareket saatini, öyle tanzim ediyor | P© Nişan vermiştir. disinde idam edileceği Hauptmana bil- | şaray erkânı, kadınları da dahli olmak 'dirilmiştir. Buna rağmen, Hauptman ) şartiyle esir edilmişti. Ve bunlar Türk cumartesi günü toplanacak olan af Hakanına hediye olmak üzere gönde- divanının kendi cezasını hapse - tahvil rilmişti. löcoülei Üzelt etmmektedir; (Liyeukyang), büyük bir impara- dazemrendiriükün tor olmasına rağmen Çin valisinin dul kadınını son derece hürmetle kabul etti. Hattâ onun zevcini katlettiği için, kumandanı hakkında yaptığı şikâ yetleri de — büyük bir dikkatle dinle- di, ve — kumandana, valinin esir ola - rak katledildiği haberi doğru ise, | Türklüğe sürülmez bir leke sürdüğünü #işikliklerden maada bazı yabancı de yazdı. memleketlerdeki Bulgar elçilik ve kon-. — Artık, valinin sarayında esir edilen solosluklarında da mühim değişiklik - cariyeler, harpte yararlıkları görü - ler yapılmıştır. |lenlere hediye ediliyordu. Bu esireler Bu cümleden «Lâ Bulgari» gazetesi arasında, şimal Türklerinden getiril - Bulgar Hariciye- sinde Değişiklikler Sofya, 8 (Özel) — Bulgar dış işle-| tan aşağı gözden geçirmek iatiyorum. Siz| müdürünün kâtibine sorduğunu ve kâti -|direktörü T. Popof da elçilik rütbesile Mit kadınlar da vardı. Hele bir tanesi, ğği ea sarı saçları, mavi gözleriyle o kadar mrxw sekreterliğine ta- güzel *;;cıııi;(ı;î ki..ı.( Dah; o d:l:::î; n dan itibaren (Liyeukyang) 1n ü Gospodin T. Popof Galatasaray - ( iycutsang) m, ” zaferleriyle bütün sesi mezunu olup iyi Türkçe bilir ve bir imparatorluğa şeref veren bu genç| Sofyada Türk - Bulgar Cemiyetini ku- kumandanın gözlerinden kaçmamış, | masum güzelliğini âdeta gözlerinin |hapsi altına almıştı. Çinlilerin esaretinden kurtulup ta| Türk kardeşleri arasına düşen cariye HYC"H"İ 15 inci memnundu. Bu memnuniyetini -bir Yıldönümü türlü gizleyemiyor, gülen dudakları ve gözleriyle kâh imparatora, kâh onun Moskova, 8 (A. A.) — Ermenis- kardeşi (Liyeutsang) a bakıyor, hhll nü münasebetiyle, Sovyetler birli - utsan) a baktığı zaman, gözleri onun | Bu güzel cariyenin gözlerini tılv.ipl eden bir çift göz daha vardı. O da biz- zat (Liycukyang) dı. Bu mavi gözler; Çin ordusunun karşısında bir - aslan ! heybet ve dehşetiyle şimşekler - çakan | imparatorun gözlerini o kadar mülâ- yimleştiriyorlardı ki.. Cesur (Liyeuk- | Bazil Zaharof Yine Ortaya Çıktı Paris, 8 (Telsizle) — Londra - derk .|dan verilen bir habere göre meşhur İ L DAi Bi Sürla T Ve bDüoli . “ZakaYOl T ellâki Dmaliğdea bulunuyor. Bunların nazarı dikkatini, a -| kat'iyyen elini çekmiş olduğunu ga- kıldan çıkmıyacak bir surette, hareket saa-| zetecilere söylemiştir. tine celbediyor. Diğer taraftan bu iki kişi Viktorun da Malasla beraber motöre bin -| Yeni Bir Tayyare Topu diğini görüyorlar ve icabında hangi mah - Vi ge Brküda eli alumlğen Pekkela gilia el , © (Aj *)_ Ş v'c'_“'_' det ederler.. İşte bu suretle Viktorun gıy -| Kumpanyasının direktörü hususi si- bet iddimsı esasları da kurulmuş oluyor. |lâh imalâtını tahkika memur ko - Malas, Barodan hareket ettiği zaman| misyonda yaptığı beyanatta şirket motörü ancak altı, yedi mil süratle işleti-| yühendislerinin yeni bir tayyare yang) ın daima cesaret ve merhametle , dolu bakışlarından, cesareti büsbütün kaldırmış, bu gözleri, müşfik bir ka - dın gözü gibi merhametle doldurmuş- tu. $ (Liycukyang) mütebessim — ayağa . kalktı. Genç cariyenin yanma gitti.. Onun küçük bir tercümei halini öğren- | mek istiyordu. Bu suretle öğrendi ki daha pek genç | yaşında iken, zavallı kızcağız Yensi - motöre azami süratini veriyor. Saatte 10 mil ve yahut ta daha fazla bir süralle gi- diyar. (Arkası var) yor. Fakat şehirden uzaklaşır uzaklaşmaz | , l L topun | yen ve havalisine akın yapan Hünle - dünyada mevcut mümasil toplara |rin eline esir düşmüş, ve getirilerek faik olduğunun tesbit edildiğini Çin valisine satılmıştı. Ve onun sara- söylemiştir. ——— — |ymda büyümüştü, Hattâ ana İisanı, a vey Türk dilini bile zorlukla hatırlayabili yordu. ...(Liyeutsang) da, genç ka din hayatını naklederken yanına - so kulmuştu. Nihayet: — Birader, dedi, müsaade ederse niz onu ben sarayıma götüreyiml.. Dobi burilalima K7 Sündiye ikadir'di |rememiş olan (Liyeukyang) 1 o kad fazla titretti ki... Gayri ihtiyari bi geriye çekildi. Cevab vermedi. Çatıl miş kaşları ciddi bir şey düşündüğü ne delâlet ediyordu. Güzel esireye: — Haydi yanındaki kadınları be berine al... İçeriye git... dedi. Şimdi biraderi ile yalnız kalmıştı Hayretle “Kardejine belağyosdürl irmi sekiz yaşındaki gencin müten p endamı karşısında hayreti büsbü * tün artıyor, ilk defa onun güzel ve vilecek — bir delikanlı olduğunu |yordu. Kardeşinin bu güzelliği, onun kal binj daha ziyade titretti. Kıskançtıl « Fakat bu kıskançlığını kendi disine bile itiraf etmekten korkuyordu .. Filhakika mutlak, hâkim bir imp ratordu. Fakat bilhassa kalp işlerin k k selâhiğei dandüllğüçör meyen bir insandı: Değil hattâ en adi bir ferde bile, «onu sevme, ben seveceğim» sözünü sö) yemezdi. Fakat bu, kardeşi idi. Onun la hasbıhal etmekte ne zarar vardı: — Kardeşim, dedi. Tam,yirmi ya şında imparator intihap ediklim.. Bu gün elli yaşındayım. Otuz senelik h yatımı, bütün gençliğimin en g zamanlarını harpte, vatanın büyü ğü, büyümesi için geçirdim. Zevk Ve burada en katı insanları merh mete getirecek bir tavır ile: — Ne olur onu... son zamanında b saadet görmek için ihtiyar muharib& terketmez misin?. Liycutsang cevap veremiyordu. F kat Liyeukyang kardeşinin ğ elleri birakmıyor, mütemadiyen yordu: — Nasıl razı değil misin? Ne içil cevap vermiyorsun? Genç muharip, büyük — vatanpers verin bu tevazuu karşısında ne yapa * bilirdi? Boynunu büktü: — Peki dedi, sizin olsun.. Liyeukyank memnundu. Bir çocı gibi — sevincinden sıçrıyor, gülüyor < du: — O halde onu al, dedi, yeni yap" tırdığımız zafer kulesine götür. Zafef kulesinin ismi bundan böyle saade kulesine tahavvül etsin ve orası onun sarayı olsun!.. * * Liyeutsang, büyük tekerlekli araba* sının içinde genç esire ile karşı karşıya joturmuştu. Esire ilk defa gördüğü ve o dakikadan — itibaren sevmeğe ba ladığı bu gence bakıyor, gözleri, birat evvel kendisine hararetle bakan o göz leri bir türlü kendisine Ççevirtemyio d“l.iyemıını, bakmamakta inat ve İi rar ediyordu . Çünkü Kâalben ağlıyo du. Madem ki onu biraderine terke mişti; o mavi gözlere tekrar bakıp dâ: yaralı kalbinden kan akıtmakta mâna vardı!! j Bazan insanlar, azmettikleri bi şeyi yerine getiremezler. Öyle hâdi i seler olur ki; ciddiyetle yapmama karar verdiğimiz bir şeyi derhal unu tur, bütün azim ve i_ırıtlınmı:ı bit tarafa bırakır, isteme istemeye yap masını arzu etmediğimiz şeyi ğa mecbur kalırız. Bu hal aynen Li: utsangın başına geldi. 4 4 Araba inişli, yokuşlu —bir — yoldi n gidiyordu. Sürcünün acemiliği neıi si birdenbire . bir tekerleği hendeği içine düşmüş ve yarım bir surette d Si rilmiş idi. (Arkası var)