Yazan : Kadircan Kaflı Leventler Bir Sabah Akdeniz Enginlerine Bu sözler Pulatın kafasında yer etmişti.| çırmalı cepkenler, şalvarlar ve beyaz sa- Dört delikanlı bu yiğit arkadaş ile ln-w,,“_, örmiş bükmnyorlardı. cinin arasındaki aşka ehemmiyet vermek-| giderken birbirlerine verdikleri — sözü biç! Dedi. bir dakika unutmuyorlardı. O sırada İse| Pulattan başka hepsinin işleri yolunda gi- | te bhaklı idiler. Çünkü bir kaç ay önce ava diyordu. Evlenmek için hazır gibi — idiler. Durmuş reis onlar için çok eğlenceli, şa - tafatlı bir levent düğünü yapmayı da ta - sarlamış buhmuyordu. En sonra iki sevgilinin de haline acıyan Durmuş rocis Pulata son sözü söyledi: — Mademki bizim didiğimizi yapmak işine gelmiyor, Demir Beyin dediğini yap! Gülerek ilâve etti: — Dönüşte düğünden sonra seni gene gemiye alırır da bize hocalık edersin... Deli Mustafa köpürdü: ö aN lll balatmakalarn glll bi şu adamı ensesinden kesmek — istiyorum. Böylesini Anadolu toprağında henüz gör- medim ben..” Aklı başında değil., Veli kendi düşüncesini açtı: — İstanbula gitmeli de bir icazet kâğı- dı bulup getirmeli. Şimdi bam medrese - lerde para ile satıldığı kulağıma çalınmıştı. | suyordu. Durmuş veis ayağa kalktı. Delikanlının sırtırı okşadı: — Haydi, haydi, düşünmekten bir şey | çıkmaz. Git şu Pamuk Beye de onun şar -| tırı kabul ettiğini söyle. Yıllar çabuk ge- çer ve gene buluşuruz. Leventlet bir sabah pupa yelken Ak - deniz enginlerine açılırken Pulat ta dağ -| İyordu. Bir kaç saniye şaşkın ,qkm bak - N—h-hm—,ıw.ı.um»,hs eli MT ÜÜÜ yerei bire: Açılmışlardı ZF—a Sandalcı bu şatafatlı kayığı göstererek: — Kaptan paşa saraya gidiyor!.. Delikanlı İstanbulun her tarafından a - kan bir zenginlik görüyordu. Dükkânlar büyüktü, mallar bol ve gü- zeldi. Sokakları dolduran büyük bir ka- Tabalık vardı. Bunların aralarında Rem - lar, Ermeniler, Venedikliler, — Cenevizliler çokça bulunuyarlardı. Hele esnaf arasın- daki Yahudi bolluğu çok göze çarpıyor - da. İçel kadısı Ahmet Kudusi Efendi Fatih | - medresesinde hoca Nasrullah Efendiye tavsiye ettiğinden Pulat ta orada okuya - caktı. Sora sora yürüyor, yolu gittikçe uzu- Bır aralık yanı başında bir kamçı şak- ladı, Esnaf kıyafetinde birisi bir satıcıyı yakasından tutarak durmadan bem kır « baçlıyor, hem de bağırıyordu: — Yürü bre mel'un, yürü!.. Pulat böyle berkesin önünde — birisinin | diğerini kamçıhmumı bir mana veremi- karak dövüleni kurtarmağa yeltendi. Fa- kat demindenberi onun hayretine gülüm - siyen bir ihtiyar, delikanlının kolunu tuttu: — Nereye, evlât?.. — Baksana, çarşı ortasında adam kır- | baçlıyorlar da... İbtiyar daha çok gülümsedi: — Al heybeni de yoluna düzül, oğul! O kırbaçlı adam (salma) dır. Tebdil ge- | Di SON POSTA Fransada Her ;l'araf Su' İvğind; Birçok Yerlerde Muvâ sala Kesildi, Ölenler V i S&:âm VE laçked adai yitedi birec bisüç li w-| tafatlı alaydakilerin isimlerini sayıyordu: | — Ağanın sağ tarafındaki sekbanbaşı- dır. Ondan sonra İstanbul ağası, Yeniçeri efendisi, Fodlâkâran kâtibi, Muhzir ağa, Başçavuş, Zağarcıbaşı, Turnacıbaşı, de - veci, solak, çorbacılar, ağa imamı... Pulat artık onu dinlemiyordu: — Hoş gör hemşeri, bu kadar kala - balığı kafama sığdıramıyacağım, Yorul - tarafından bildirilen feyezanlar gitgi- de vahim bir şekil almakta ve mühim zararlar yapmaktadır. da bir çok köylerin iltisakı tamamiyle | kesilmiş ve küçük bir kız boğulmuştur. Her tarafta mühim miktarda hayvan ölmüştür. Rochafort - Sur - Morda dalga kı « ranlar yıkilmiş — ve çok geniş bir mınta - kayı su basmıştır. Halk gece yarısı ev - Dedi ve yoluna devam etti. Gördüğü kocaman konaklar, saraylar, camiler ve kalabalıktan başı dönüyordu. Jerinden kaçmaya mecbur olmuştür. Eğer çu Yeniçeri ağasının bir senede| Normandyadan gelen haberler de| (maaş) ve (saman pahası) “adile —aldığı ' daha iyi değildir. Örbec civarında bü-| İparanın on bin altn olduğunu — bilmiş ol- tün fabrikalar durmuştur. Çünkü fab - saydı daha çok dönerdi. wa SExa Fabrikalar İ miyor, Tre Durdu, v S | Gittikçe Yük liyor. Zarar —— yonlarca Fra Anger Fransadaki sa baskınlarından üç görünüş Paris, € (A-A.) — Memleketin her | tur. belediyesi bazı yollar riıdo muvakkat köprüler yap tır. Kalvados da şiddetli bir «Rennesv civarında Chateanbourg -!h— hasarlara sebep olmuştur. LEHİSTANDA Bir Bomba Patladı | Doğu Galiçyada Telefl Telleri Kesildi Varşova, 6 (A. A.) — Büyük bif! hudi musiki ve radyo mağazasında bir?) lara tırmanıyor, Mut ve Karaman yolile Ğ At ae Y G” siülk « n n |Fikalara cereyan veren elektrik fabri - Vi kütire crtrida' dstsalinle yollükger -| EYor Kim bilir ne yap | — Pulat kendisini bütün bu baş döndürü- kasını su basmıştır. du. Yanında İçel kadısı Kudusi Efendinin İstanbulda Fatih medresesinde Hoca Nas- | rullah Efendiye yazdığı bir mektup bulu- nuyordu. Amcası onun bu kararından dolayı se -| vinmiş, fakat bakışlarındaki kuruntu büs - bütün kaybolmamıştı. Şöyle düşündüği bhemen anlaşılıyordu: — Acaba yoldan dönmiyecek, —yahut |* tahsilini yarıda bırakarak geri gelmiye - cek miydi?.. İncinin gözlerinde ise hayatın en büyük sandeti okunuyordu. Onun sevinci ber an delikanlının haya- linde idi ve istemiye istemiye alıldığı bu yolda ancak onunla avunuyordu. — Silifke kadısının dediğine göre eğer çok sıkı ça- Hışırsa iki yılda ferah ferah icazet alına- bilirmiş. İki yıl... Pulat için ne uzun bir zamandı. Delikanlı dört arkadaşına: — Artık beni beklemeyin! Ne yapalım, | kısmet böyle imiş. Benim yüzümden niçin | siz de hasretli kalasınız? Demişti. Fakat Veli hiç çekinmeden ga| t€evabı vermişti: — İki yıl dediğin, göz açıp kapayıncıya kadar geçer.. Hele akınlar yaptıkça vaktirı mnasıl geçtiğinden haberimiz bile olmuyor, Sörümüz sörzdür, sen nasıl basretli kala - caksan, biz de kalırız. Diğerleri de hemen tasdik etmişlerdi. Pulat Üsküdardan İstanbul tarafına ka- yıkla geçerken Tophane sırtlarınım yeşil - Hiklerini, Galata kulesini, kale duvarlarını, Sarayburnunda ağaçlar arasına gizlenmiş gibi duran Topkapı zarayını büyük — bir| dikkatle seyretmişti. Halicin iki tarafında tersaneler, bahçeler ortasındaki beyaz ve | güzel yalılar, sırtlarda — birbirinin. üstüne konmuş,gibi duran konaklar ve evler, o- mun gözlerine yeni bir âlem açıyordu. Li - manda kadirgalar, kalyonlar, perkendeler ve sayısız kırlangıçlarla Karamürsel ka -| yıkları vardı. Çoğu demirli idiler, bazıları du Boğaza veya Marmaraya doğru gidi - yorlar, yahut oradan dönüyorlardı. Son- radan Yenicamiin yapıldığı yere yaklaştı -| ih zarsan küçük bir gemiyi andıran bir ka- yık geçti. Bunu sekiz çift kürekçi suyun üs- tünde kaydırıyordu. Arka tarafında kırmı- za allas perdeli, işlemeli ve yaldızlı bir köşk vardı. Bu köşkün içinde büyük ka - vuklu, kürkli ve kara sakallı bir adam o -! turuyordu. Kürekçilenden dümenciye ka - dar hepsi de palabıyıklı, dinç, iri yarı a-. damlardı. Bacaklarının dizlerinden ayak- larına kadar olan kısmı çıplaktı. Hepsi de, |baçlarile salına salına yürüyen birisini gör- (dü. Arkasında yuvarlak kavuklu, kırmımı| kendisini büyük bir avlıda buldu. Bu av- |mallara dikiz geçen iki serseri birer |(salma çubadarı) na götürüyor. O zamanlarda polia, Jandarma, bele - diye gibi işlerin idaresi İstanbulda, diğer | illerden pek başka idi. Pulat, ihtiyarın söz- | İlerinden bu kırbaçlı adamın kendi amcası | gibi bir tubaşı yamağı olduğunu, fakat ta-| mamıyarak Kırazları, madrabazları daha | i yakalamak için esmnaf kılığında gezdi- lamıştı, Yürüdü. Biraz ileride kenarları kürklü ve — üstü dört bir kavuk giyen, yeşil kaftanı, çizgili mintanı, mavi şalvarı ve kırmızı pa- €â kalabalık, bolluk ve çokluk içinde ya- payalnız buluyor, Silifkeyi, Göksuyu — ve| hele dört arkadaşını şimdiden o kadar de- İne dayanmak gerekti. İn: kerinin önüne gelince: — Bunlara İncinin uğruna katlanıyo - rum, Diye için için mırıldanıyordu. * —— BiR PAZARLIK... Medresenin kapısından girdiği n bayli göz - kaflanlı, kara şalvarlı ve sarı pabuçlu yedi lunun dört tarafı odalarla dolu idi. Bun- kişi gidiyordu. Gerek öndekinin ve gerek|ların önlerinde üç dört adım genişliğinde arkadakilerin bellerindeki saçaklı kuşak -| bir taşlık vardı. Bir çok direkler her oda- lar arasından birer hançerin ve kırbacın nın önündeki avluyu örten küçük kubbe uçları çıkmıştı. leri tutuyorlardı. Kenardaki kalabalığın arasından bir ses| duyukdu: |Jruyordu. O sırada ikindi namazı vakti idi. — Böcekbaşı geliyor. |On beşten elli beşe kadar bir sürü çömez, Ayni zamanda bir dükkânın önünde İâlalasını sırtlarına toparlamışlar, kolla - pire Tini sıvamışlar, çevikliğile sokağın köşesini dönerek kay -| kimisinin yüzünde henüz bir tek kıl çık « boldular: mamış olduğu halde kiminin çene ve şa- Pulat biraz ilerideki bir çömeze sordu: Fakdarile dudaklarının üstünde seyrek si- Bu kimdir? yah sakallar görülüyordu. Kır — sakallıları — Böcekbaşı... olduğu gibi ak sakallıları da eksik değildi. — Ne yapar? (Arkası var) — Ne yapacak behey cabil 1Harsızları | mereeeenenenenuncansrnuüsinmenen eee sedlşD Kaarbul Betetiyesi Kırmızı Külâhlı Delikanlı Beyazıda geldiği zaman ileriden gür bir ses haykırdı: — Savulun!. Savulun!.. Bu, karmızı külâhlı, daracık mavi şal - warlı, kolları ve baldırları çıplak ve pala- bıyıklı bir delikanlı idi. Onun sesini du - yan herkes yolun iki tarafına fırlıyor, âde- ta duvar diplerine siniyordu. Arkadan da birincisi gibi iki kişi daha geliyordu. Hepsi de son hızlarile koşuyor- lardı. Şimdi atllar göründü. En önde kır sakallr ve kır bıyıklı, iri ya- v bir adam vardı. Kenarları dar ve yu - karısı geniş bir kavuk giymişti. Kavuğun önünde ve üst tarafında üç köşeliye yakın bir kamı kırmızı idi. Arkasında bej ren- gi ve çizgili bir kaftan vardı. Omuz başları ve kenarları samur kürklü idi. Belinde dar bir kuşak ve bir hançer taşıyordu. Kafta- mın altında şarı üzerine bej çizgili bir en- tari ve kırmızı renkte bol bir şalvar görü- nüyordu. Ayaklarında sarı pabuçlar var- Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda 7/V 986 Salı Akçam saat 20de Beyaz Gömlekliler Naşlt - Erti grul Sadi - Halide Şehzadebaşı TURAN tiyatrosunda Bu gece sast 20,30 da SEYHAN TAŞTI ve KILIBIK Kadıköy Hale Tiyatrosunda Halik Opereti 3w akşam 2080 da Emir Seviyor. ——0i yakında: L KUÜ DENİZ HAVASI Her zaman ince bir sudan ibaret o- ba patlamıştır. Bombanın milliyetçi rin bir hasretle anıyordu ki. Fakat hepsi- , - muştur. Avlunun ortasında bir şadırvan — bulu- | ptest alıyorlardı. Bunların | |lan Risle deresi, yığınln hayvan leşi ve |lik teşkilârı azası yüzlerce fıçı şarap götüren bir sel hali- ni almıştır. | Rhone nehri Lyon civarında dünden- | beri düşmeye başlamıştır. Suların kap - ladığı bir yerdan araba ile geçmek is- teyen üÜç kişi bir hendeğe yuvarlanmış ve bunların ikisi hemen ölmüştür. Biri- si ağır yaralıdır. Şimendiferler De İşlemiyor Paris, 6 (A.A.) — Loire nehri Nan-| tes civarında dün müthiş surette kabar- maiş ve bu şehrin işçi mahallesi tamami- le su altında kalmıştır. Tramvaylar Chantenay'de işlememiştir. Burada su- lar bir metreden yükselmiştir. Paris - Nantes şimendiferleri de dur - fazla Zarar Milyonlarca Frank Paris, 6 (A.A.) — Fena hava devam ediyor. Vande'in on nahiyesi su altın « dadır. Hasarat milyonlarca franga yükselmektedir. Şiddetli Yağmurlar Devam Ediyor Paris, € (A.A.) — Şiddetli yağmur - |lar yükselmekte — berdevamdır. — Bazı bölgelerde yalnız şoseler değil, demir | yolları üzerinde de ııllıı.kılı dm tarafından — kont sanılmaktadır. * Varşova, 6 (A. A.) — Doğu G sındaki Satnislavda üç yerde telefon V kesilmiştir. Bunun üzerine, evvelce ( edilen O. U. N, Ukrayna tedhiş teşldi ileri gelen azasından Lukpmakiel biri tevkif edilmiştir. İngiltere Daha Büyük Zırhlılar Yapacak Londra, 6 (A. A.) — Daily T gezetesinin yazdığına göre, İngiltere kümeti daha büyük zırhlılar — yapal için Plymouth ve Portsmouth tezgi Herald gazetesi de, Mountbattı niz tayyareleri limanının da (ni yazmaktadır. Bir İngiliz Torpitosu Sakatlı Londra, 6 (A. A.) — İlk tecrü manından lar üzerine hemen bütün Fransada su-|yapmak üzere cumartesi günü Bar çıkmakta olan «Riffine su bir romörkörle çarpışmış ve Omuştır. D'ANITRA, GRİEĞ dehayi SOLLVVEIG, musil ANNA BELLA CHARLES VANEL Sıuımıdı bu ka bü İ SLIED, SON U (L'Egulpage ) yük — film JEAN MURAT J. P. AUMONT görülmemiştir. Cumadan itibaren T ÜR K sinemasında İgın genişletilmesini düşünmektedir. F Önümüzdekl Perşembe akşamı s A H AY Siremasınd Şayanı hayrat sinema manzumesi, hayal! ve muslkili PEER GYNT büyük filminin ilk iraesi münasebetile bıletlo şimdiden satılmaktadır. Bu film 4BSEN'in Şaheseri GRIEG müsikisi ile seslendirilmiş, DAN*”| La MORTD' AASE ve bül eneLin sinema ve müusiki riyaleti olacaktıif CUŞ