“SON POSTA Yazan * Kadircan Kaflı | 8/1/926 Gemide Saçılan Barutlar Bir — Anda Parlayıvermişti Veli ilâve ettir Murat tamamladı kanlı gibi yapabilseler!... ';*B-*iuıwt:'-—,.—ı lp_ıoı——_ıyd—nn-ıt — Yılmıyacağız... Forsaların olduğu yerden güverteye altı | Külâhlar havaya kalktı ve böyle bağı - yedi basamak bir merdivenle çıkalıyordu. Bu merdivenin üst tarafında ise bir gardi-| rarak yemin bir defa daha tdııııl—ıı[ İyan bekliyor, yukarıda vaziyet — fanalaşır oldu. j ” Istihbarat Memuüru, “Gazete İçin DerinH b Si İstihbarat şefi: — Yalnız atlayan biz değiliz. de -| Bir iki dakika gittiler, Birdenbire Pulat — hatırlattı: — Veli bize bir şey anlatacaktı. Murat ceYap verdi: — Sahi!,.. Gürültüye gitti. Haydi Veli.. Seni bekliyoruz. Veli yeniden eğerin üstünde yerleşli. Anlatmak için ağzını açtı. Bu sırada bir yamacı benüz dönmüşler- di. Velinin bir aşk hikâyesi için açılan ağ- zından telâşlı bir haykırış çıktı: — (Kurupınar) yanıyor... Denize ba- kın, denize... Savaş var!. .: Merakla baktılar ve Ramazan ilâve etti; — Korsanlar!,.. Leventler dövüşüyor. larl... Çığlıklar ve bağrışlar ancak duyuluyor- |ve gemiyi boşaltmak lâzım gelirse haber | |vermek için hazır bulunuyordu. Marino, dövüşen arkadaşlarının arkasın dan dalaşarak kendisinin beklediği merdi- venden aşağı inince buna o kadar aldır - mamıştı. Her halde Sinyör Marçelle onu bir şey alıp getirmek için yollamıştı. Geriye, Serviyaya!.. Marino ikâ sıra kürekçilerin aralarındaki doğru son hızla uzaklaşmağa boşluktan ve güverleyi tutan l'ıln di - başlamıştı. reklerin aralarından geçti. Geminin baş ta- dırdıkları, zincirden boşanarak güverteye rafında barut ve güllelerin, ihtiyat silâh - Felnlbim v İsİL aö ika- |ların bulundukları kamaralara doğru u * zaklaştı Senyör Marçello'nun gemisi Kıbrısa du. sesleri dağlara çarptıkça başka hi dan vurdukları çok görülmüştü. Bunun için e P ç h'u?ıı.ıııyudıı —"ıduludınuıhu'hqlııüupıdi_ fılıtıyınd.d:hiıgîuy&nıçello i tü ' incir ie nun ve t e Beşi de ıı..ı,.ı.s-ı,aıı...mı. yanbaşı bütün kürekçilerin zincir ve iple- _"."h. tü 5&"_ ğ rini birer birer yoklatır, oalârın kırılmıya- ı.'.] Bu hallerile soruyorlardı: Döye bağırıdığına: di duşdu. E — Ne yapacağız? SAa HDU M gaa a a l nn bülükdnll, hemnaç Bi hai | Ş Korsan """"n'“" geye BK MN Zei G YEL A rine güğelllleriek di göĞdik. | Â Marçello İşte bu sırada forsalar ikinci defa ayak- Türk kürekçilerinin yarı çıplak sırtla - rında kızgın demirle dağlanmış gibi çizgi- ler oluyordu. Eğer gene uslu — durmazsa kırbaç bu sefer daha azgın ve daha sert bir vuruşla ayni yere iniyordu. | Küfürler, baykırmalar, birbirlerini kış- kırtmalar duyuldu. Fakat çok geçmeden zavallılar sırtları, Bo omuzları ve vücutlarının diğer bir çok yer- milerine zincirliyen, kadın ve — ibtiyarları Jeri kan içinde olarak oldukları yere çök- birer canavar gibi - boğazlıyan — Venedik |tüler. İçlerinden on tekiz yaşlarında — bir korsanları olduğunu tanımışlardı. Bu kör- | delikanlı bütün kırbaç. vuruşlarına yağmen sanların başlarında Marçello adında / bir çenç bir kaplan gibi zincirisi şakurdatıyor, <€anavarın olduğu da o taraflara yayıl *İkoparmağa çalışıyordu. Bir an öyle bir Pulat bepsinden çabuk davrandı: | — Haydi arkadaşlar! Erler er meyda - gn görünce seyirci kalamazlar, Her za - man da ceylân avı yapılmaz. -Birar da korsan avı yapalım, Bunların vakit vakit bu kayılara gelen, akmlar yapan, kız ve çocukları esir — alıp Bötüren, dinç erkekleri forsa olarak ge - lanncış bulunuyorlardı. Nöbetçi gardiyan haşkırdı: — Paolo!.. Bizimkiler Serviyaya geçi -| yorlar. Sinyör Marçello emir verdi. Paolo gardiyan başının adamı idi. Haberi veren gardiyan ayni zamanda görünmez olmuştu. Paolo ile arkadaşları da tazı kokusu a. lan birer tavşan gibi yukanı fırladılar. (Arkası var) Ktorbut Betedigesi ŞehirTiyatresa Tepebaşı Şehir mişti. İçil valisi Mostafa Bey bunum önüne | çarsış sarstı ki zincir geminin o Tiyatrosunda geçmek için kaç defa Alanya Beyinden Çivilenmiş olan kalın halkayı olduğu gibi 3/1/936 Cuma — Şördim üstemiş, İstanbula da yazmış, fa - Lskttü ve delikanlı yerinden firladı. Zinci akşamı asat 20de k kat bir türlü gelmemişti. Valinin ri de beraber sürüyefek gene bir kaplan / dasında ise bir sandal bile yoktu. ŞDi bendülmü brbeğlyan - b GECİKEN CEZA n:v—n denizde olduğu görülmekle be- | ğıydı, ae Yazan: Jefftey Dell iber köy yandığına göre kotsanlardan | — p.Lat diğer bir gardiyan bemen han « Türkçeye çeviren — Bir kaşmmın karaya çıkmış olduklarnı da| çerini syırmış, zavallırın ilsi kürek kemiği M. Feridun bepsi birden tahmin etmişlerdi. Eğer on- ( & _-'ı_ho.'—l.-pmıhdırııphn—u. :_ ilk savaş denemesi olacaktı. Fırsatı K: hçnı:ln Şı:;:: ';.:'.w BKi Sundn :._':::_' ':_nd". ndasına hiç bi-| , Hömiyetini bir iki saniye için kazanmış tiyatrosunda B dh_!ühşîüdnıdımmh-ıhu delikanlısı olduğu yerde sen Bu gece #sant 20,30 da rınlarına dokundular ve dolambaçlı yol “İdü irkildi ve yüzüstü —kanlar içinde VELİNİN — » lerden, kaya diplerinden, çam ve gürgen Ağaçlarının arasından bir kasırga gibi sa - Uçtular. Sekiz köpek te bir - Diğer forsalar bu manzara yeniden köpürmüşlerdi: karşısında | komedi 3 perde |7 ;, va şalanma B dan bevkretik ve v yee | — Alçakt... Frassız Tiyatronunda PÜT hıngı::r:ı.;ıoımm Eğer yerlerinden ayrı a Halüi © Hepsi de, _._._" ""u bir kanm Kope Ttrirden gele önletindeki küreklerin ko £ Bu akşam 20,30 da y oSaaların henliz Körada bakarmalarnı, o- | TTen topaclarım bir yağı, A TELLİ | Yaya varınca elleri, kolları bağlı bir halde |UT gibi bu kırbaçlı ve hançerli canavar. ea | — , denizdeki savaşı seyretmeğe mahküm ol, | 'trın üzerlerine yağdıracaklardı. y li TURNA — Mamalarını bütün gönüllerile dua h Fakat zincirler kopmuyordua. ÜSS 6/1/48 aukşamı - Tardı. ; *| Buna rağmen ayaklanmışlardı. Kud köy Hale tiyatrosunda Belki bir kaç kişi daba ölecek, hepsinin BAY-BAYAN —a e e z SA RA Y Sinemasında Hergün 2 1-2, 4 1-2 ve 6 1-2 matinelerinde ALi BABA ve HARUN Tamamen Türkçe Sözlü ve Şarkılı Büyük şark opereti. Güzelük ... Musiki ... Kahkaha ... Güzel kadınlar ... Nefis şark dans ve baletleri ... Yalnız suvaresinde Fransızca kopyası SKTERMLEA Mümessili: FRITZ KORTNER - Çin dans'arı — Vurun, uslu durmyanları öldürün!. ANNA MAY WONG tarufından Savaşlarda, mn bBöyle baş kal - Üy aa — Yerlerinizl * —i Tutuşan Gem Venedik gemisinin kürekçileri gi -'ııhndılııkı-h—-%ı,.,— < sağlı sollu bağlanmış bultmuyorlardı. Bun- < İarın büyük bir kışmı- Anadohr kıyıların - çdan veya açıklarda batırılan Türk tücear| , gemilerinden alman adamlardı. Bir Türk gemisinin kendilerine rampa yaptığını gö- n'ir(.ımaı'-&hidııhlı—*d.ı. rulmı ,kilrdılo.ıçlır-lunı_ı. kurtulmak için davranmışlardı. 5a Fakat uçları kurşunlu kırbaçlar hemen | onların sırtlarında şaklamağa başlamıştı. Gardliyanbaşı gardiyanlara hemen e - Beklediğ'niz Tilm vük yıldızlar i t R T Merâklı bir entrik:, ” muhteşem de- u R | : K korlar, yüksak lüka hepsi 4 MA N A BUR AÖ KN lRÇ A a & a ll ; $an n a îlmdar satıldığından haberiniz var mı?.. |sıkıyor karşınıza, bir takım - iddiaları di. Sabah gazetelerinin hiç birinde bu havadis yok...*Hepsi atlamış.. Hepsi | bu havadisi elde edebilmiş... En evvel ! aklıma ne geldi biliyor musunuz? Bu havadisin doğru olmadığını ve her ne, olursa olsun bu gazetenin böyle bir havadisle heyecanı tahrik e- derek satış yapmak için yalan yazdığı- nt düşündüm ve gazeteyi görür gör - mez hemen polise telefon ettim. Haber Doğ Gayet müstehzi bir sesle: — Ne cevap aldınız? — Bu haberin doğru olduğunu ha- ber aldınız değil mi? — Evet... — Biliyor musunuz? Bugün gaze- telerin satışı ne olmuştur? — Bilmiyorum.. — Bü murdar kâğıt parçasının ne — Kapışıldığını söylüyorlar. — Kapışılır elbette ... Bir rakip var.. Fakat siz ona faik dövüşüyor, o- na hakkı hayat vermiyorsunuz?.. Son- İnaz. Güene kazen vesmini vilesinin |ra günün birinde senebaşı gecesi Bey- oğlu mühbiriniz maşukasını gezdimsin; zabıta muhbirleriniz. nişanlısı ile dans- etsin ve istihbarat şefiniz de yeni se-| neyi adam akıllı kutlulamak için şura- | da burada sızsın diyc... Böyle bir ha- vadisi atlıyorsunuz?, Mendebur Gazete İstihbarat şefi melül, melül etrafına | bakındı. Sonra içini çekerek: — Bir türlü böyle mendebur bir ga- * zetenin nasıl olup da bütün gazetele -| ri atlatabildiğini anlayamıyorum, de - di. Bunda bir iş var... Bir iş var am - mal.. — Bunda olan iş hepinizin vazife - Terinize ehemmiyet vermemenizdir. Bundaki iş... Telefon çalınıyordu. Sustu, elini te- lefona götürdü, telefonu aldı: — Albo, alo.. Alo.. Burası (...) ga - zetesi... Alo.. Ala.. Ben Hüsnü Nami.. (Evet, benim... Ne,.. ne dedin? Yook canım.. Rica ederim.. Çocuk musun, dün gece geç vakte kadar matbaada idim.. Dinle yavrum.. Hüsnü Naminin sesi birdenbire yu- Mmuşamıştı: : — Yemin ederim. Ben mi gezmi- şim.. Ben mi? Telefonun içinde konuşan kadın öy- le bağırıyordu ki... İstemediği halde istihbarat şefinin gazetecilere mahsus olan Hhassas kulağı ber sözü işitiyor « — Yavrucuğum şimdi meşgulüm... İşi Değil Ya?. — Meşgul müsün? Ne ile acaba?.. Her halde gazete ile... Gazete ile meş- gul olsan hiç olmazsa barda kaçırılan kız bakkında bir çift söz de senin ga- zetende bulunurdu.. evvelden —aldırıı.z. aa? | Hüsnü Naminin en mukaddes tara- | OĞRU (UFA filmi Heyecanlı Bir - Yılbaşı Gecesi | İşiklar Bir Kız Kaçırdılar Sönünce t Havadisi Ilk Veren ayretler Duyuyordul Hatice Hatip fına dokunulmuştu, — Rica ederim, dedi, uıılnmadığmı şeylere karışma.. — Niye anlamıyacakmışım?. - Ba Bu gardiyan Sinyör Marçello îı *_'ı “Jatlamış ve yalnız... şu ... gönde üç da büyük bir palitika işi mi? Bir kız rinonun — telâşli konuşmalarını görmüştü. (, — ,L L D A N Külüstür gazete çırılmış kızın kaçırıldığını - İstanbulda sağır sultan duydu. — Biz de duyduk amma.. O saatten sonra bunu makineye vermeğe imkâi yoktu. — Ay on ikide olan bir hâdise gazeteye yetiştinemez miydiniz?. Heyeti Tahririye Müdürü — Teknikten anlamazsın sus.. — Susmıyacağım.. Sen beni dün ak:- şam.. Bırak evde, gelirim çıkarız diye.. — Dinle beni.. İnan dün gece bahlara kadar burada kaldım. Makü de bir arıza oldu.... — Ben sana gösteririm... Budalal. Ve telefonu şiddetle kapattı. Hey: eti tahririye müdürü d telefonun kapanış şeklini hissettirmel istemiyordu. Bunun için kapanan lefonun içinden konuştu: — Evet, peki... Allahısmarladık. O da telefonu örttü. Karşısında a- yakta duran istihbarat şefine şî&iel:lej — Şimdi dedi, şimdi en iyi muhs birlerinizi!.. Bu işin peşine koy mini oturdukları evin resmini, kızı çıranların resmini. — Aman efendim kızı kaçıran! resmini nerede bulacağız... — Meseleyi hususi bir polis gibi kip edeceksiniz... Bu meseleyi herkı ten evvel öğrenen ve en iyi tafsil rir müdürünün odası da gazetenin bü tün diğer odalarına uygun bir sefalı içerisindeydi. Nasılsa bir mezatta yolunu şaşırı; ta bu oduya gelmiş olan mükellef bil yazı masası, çıplak tahtah bu odanı lortasında, bir kötü meyhaneye nasıl sa girmiş olan bir kraliçe kadar yaban” ct kalmıştı. Duvarlarda basit — tahta' 'dan raflar içinde ciltlenmemiş ve geli İşi güzel atılmış bir sürü kitapalr va: İVe tahrir müdürünün masasının ö |nünde döner koltuktan ve masanın rhü tarafındaki cami — yıkılıp — mihra, İyerinde kaldığı için maroken oldu lanlışılar bir kanepeden başka bir yoktu. , Yorgun Yüzlü Genç Bu kancpenin üstünde, gazeteni 35 yaşlarındaki genç sahibi Ali V bir taraftan da gazetesinin ogünk! ;müshasına hayran, hayran hıh Müdür masasında yirmi sekiz — ot esmer bir genç oturmuştu. ine kadar sıvadığı kollarını masaya |yamıştı. Baş bir kahve fincanının ğ çinde belki otuzuncu sigarayı sö rerek Ali Vasfiyi dinliyordu. (Arkası var) Framsızca flminde — BRİGİTTE HELM HENRY ROUSSEL FRANÇOİSE ROSAY