SON POSTA EEEĞKLEZ | Matbuatında | GÖRDÜKLERİMİZ | Falcılık .| ğ ğ | —(İ;(lü]î’oe';c'ç:zetelerı Her Sene mha EumtlquAb'ımıyal Yılbaşı gelir gelmez Avrupalı falcıların Hitler, Komünizme Karşı Mücadeleye :- 5-.X ZiTd'ez Kutlanıyorlar! nn Ban Yüi Gectime Gökimili ÜD — İlerin srrımı bugünden açığa vurmuya yel- a p o n yada | Çin hükümetinin dış İş- matbuat — er- | leri bakanlığının istih- besttir. bazat ve psopaganda müdürü Japonyada — gazeteceiliğin rakkiyi yakından anlamak ü-| zere bu memlekette bir seyahat yapmış ve geri döndüğü zamaz (Nankin) — matbuat kurumunda bir konferans vermiştir. Söy- levinin hülüsasn şudur: da 1179 gazete vasdıe. Bun- | kyoda, (90) tanesi de olardan Tokyoda çı - gazetesinin günlük sa- ir. Ozakada çıkan Mai- ichi — gazetesininki ise (1,5300,000) di: Bunlarda ültramedem makine daire tayyareleri. istihbazatta kullandan güve cinleri, telli, tebiz telelea — ve televizyon makineleri vardu. —Japouyada evveke matbuat hükümetin tesiri altındaydı di serbesttir. — Japonyac ların n gim- * Tovariş Bir zamanlar, Bütün kalkıyor Savyet Rusyada, yı -|tar ve bu hal Alman ordusunun - ihya- Devam Edileceğin Berlin, 2 (A-A.) — Yeni sene doln-| yısiyle Hitler, Alman milletine !ıiııhnv bir beyanname neşretmiş ve bu beyam- | namede, rejim —mubhaliflerinin bed -| bin kehanetlerine rağmen, Alman nas- | yonal sosyalizmi ile yeni Alman devle- tinin her sene dahba kuvvetli ve daha sıhhatli bir hale gelmekte olduğunu tebarüz ettirmiştir. Hitler, 1936 yılı hakkında da şun - ları söylemektedir : «Bu yıl da nasyonal sosyalizmin ye- ni bir azim ve faaliyet yılı olacaklır. Alman devletinin ne kadar kuwveti at- i Açıkça Söylüyor İsında en büyük tecellisini bulursa bu ordunun varlığı dolayısiyle üzerimize çökem mes'uliyetleri de © derece artb maktadır. Dünyanın öbür kısımalrında hüküm sürmekte olan karışıklıklara baktıkça, Alman devleti dahilinde hüküm sürer müstekür rejimin iyilik - 25 kişi nakledebilen büyük brr Alman tayyaresi genç taşlar arasında umum? bir hitap kelimesi yavaş terkolunmak yoluna girmiştir. Onun glarak kullanılın Tovariş helimesi, — yavaş yerine, eskiden olduğu gibi aile izmini if de eder şekilde ve meselâ İyan — İvunoviç Bitabı tercih olunmaktadır. * Meşhur ölüm | 1906 benesi için bey- SKK İT azı büyük Yuldönürmleri | çünlerin yıldönümleri gu tarihlere rastlanmaktadır: 10 haziranda meşhur Ampetin ölümü, ayni ayın 26 sında Marseyyezi besteliyen Ruje dö Lilin ölümü, 15 eylülda İsmini ta- Şıyan termometrenin mucidi meşhur Fah - Yenaytın &İ r cezacı Lombrozo-| ânci teşrinin (18) inde, buhar ma - | kinesinin meşhur müheodisi Vattın ölüm aıklönümü 16 könumusani İspanya Parlâmentosu Tatil Edildi Madrit, 2 (A.A.) — Bakanlar top - Tantısından çıkarken başbakan Porte- 1o Valaderas cumur reisinin, Kortesleri | bu ayın sonuna kadar tatil eden bir irade imzaladığını söylemiştir. Malümdur ki, cumurreisi — her yılın Hik altı ayı zarfında parlâmentoyu bir y tatil etmek selâhiyetini haizdir. — | nun - 13-— Hacı Sadık meydan ekur gibi bııı; dik bakıyordu. Ötekiler zorlu bir ip u- cu yakaladıklarına inanarak Hacı İb- yahimin cevabını bekliyorlardı. Hacı İbrahim güldü, bepsine acır gibi baktı: — Biz bu yaştayken — Peygamber adlarını tutu kuşu gibi ezberledik, her- kese lâzim olan bir iman değil mi? O- nu bilsinler de yeter artar bile, Yunus Peygamberin balık karnında yolculuk etmesi, Yusufun Furavin karısına gö- nül vermesi, Yakubun kuyuya — düş- mesi çocuğun nesine gerek, bizim molk lar yirmi yıl medreselerde diz çöküp nları okumaktan bacakları yamru yumru olurdu. Sorarım size & dersler: | den icazet alanların dünyadan haberi | olur miydi? Hacı İbrahimin hatırına bir şey gel- miş gibi gözleri parladı. Hatip Osmana dağru baktı: — Bizim eski medreselerde Arapça okurlardı. Şu devri yıl ölen müderriş Ibradılı hoca İsmaili bilirsiniz ya. İs. tanbulda Süleymaniye medı::c[erindel Yyetişmiş, sözüm ona âlüm bir hoca idi. Burada her yıl beş an çömeze icazet verirdi. Bir ramazan Mısırdan hir a- rap gelmişti. Herifin dilinden anlayan | ERVAN YÜR Bürhan Cahit 'başladı, ne dersiniz. Kırk yıl camide, tı. Kız ne bakıyorsun. Söylesene, 'sen bavadan, sudan konuştular ve meclis Nazilere gösterilirken İlerini ve bunun bize temin ettiği sulbun aa ve sükünun loymetini daha iyi anla - riz.r Hitler, bundan sonra, proğramın maddelerinden birisinin — komünizme karşı mücadele olduğunu tasrih etmiş - tir. Hitler, sadakat ve gayretlerinden do; layı partinin muhtelif teşkilât men - suplarına teşekkür etmekte ve beyan - mamesini şöyle bitirmektedir: «1936 yılı hizi müttehit olarak işte ve Alman milletinin müdafaasında ye - e mukaddes bir azimle delu olarak görecektir. » İTALYADA Fransada Bir Âtet: Toprak Kayıyor Zayiat Çoktur. Birçok — ' Köyler Muvasalasız Kaldı Yeni Çöküntülerden Korkuluyor L y Te ada G p leriler n y y 'ıeı-iııdc dört milyon mikâp metreden fazla toprak kaymaktadır. Şose yolu - nun S00 metre uzunluğundaki bir kızme tıkanmıştır. | — Be bölge nüfus itibariyle pek kesif olmamakla beraber önemli zayiat var- dır. Bir değirmen harap olmuş, bir köprü yılılmış, Bir umağın yatağı yüz |mtotre kadâar yerini değiştirmiş, bir çok köyler muvasalasız kalmıştır. Ye- pi göküntülerdan. kerkulmaktadır. Lehistanda Şiddetli Fırtına; Para Konfaransı Ve Soğuk'ar | — Vaşington, 2 (ALA.) — Senato mec- Sölyül 2 (Özel) — Alman ajana ' İiSi. para komltesi üyelerinden Tbo - nn Bildirdiğü öre, Şarki Lehi m | BAsa, bir para siyasası kurmak üzere Novogrodek mıntakasında çıkan — bir “Alusal bir kenferansın. toplanma. - | â il Jsanı teklif etmüştür. Pasila, 3 (XA.) — İtalyada bir tıbe| “Ttma> BUYÜN tahalbati; şapasytn Bu- |. — OT EROME L e bi ecza deposundaki maddelerin patla» | ralarda yağan yağmurlar da, dürhal lığından ağaçların dalları kırılmış - ve düştükleri yerlerde donarak Buz küt. bir çok telgraf direkleri de devrilmiş- leleri teşkil etmişlerdir. Buzların ağır- lerdir. — Biz yeni mektepleri kötülemek tibi: istemiyoruz. Yalnız biraz da kör kö- — Kalk git kahvesi geldi. dedi. — | rüne İrenk taklitçiliği yapılmasın di- — Bu lâkırdı Hacı ıbr.ı:iıuın dudakla- ! yoruz. Biz de mürekkep yaladık. Biz rına gelen fkirleri derleyip toparladı: | |de az çok kâğıt karaladık. Amma bu | — — Afiyet olsun, dedi. Malüm - ya!| İgüne bugün müslümanlığımızı biliziz. | — Gönül ne kahve ister ne kahvehane, | a öllkdğ gUaNızZ yeninde, Şiıııdi' Gönül ahpap ister, hkahve Behane! İyetişenleri görüyoruz. Kızlar bir tür- | Hcş birden: yok. Hemen müderris İsmail hocaya lü, oğlanlar bir türlü. Geçen gün bizim| — — Öyledir, öyledir. dediler. haber saldık. Zavallı arabı görünce kayın biraderin kızına abdestin faızl-ı-l Hatip Ak Ozman lâfin böyle tatlı- 'sudan çıkmiş bahk Kibi çırpınmağa Tını sordum. Aptal aptal yüzüme bak-' ya bağlandığından memnundu. Artık Bir Kadın Öldü, 18 Kişi Yaralandı ması üzerime bir bina yanmış, bir kadın ölmüş, 18 kişi de yaralanmıştır. 8-1- 996 medresede arapça ders okuyan ve o- müslüman değil misin? dedim. Bu se- bu uygun hava içinde dağıldı. f kutan bizim Mradıh Mısırlımın bir ke- fer garip garip yü.zıımu baktı. Dii_—'u'-; xx x » Ömesini anlayamadı, ’!Iüı) bir kere lisenin yedinci sınıfında Kolcunun evlâtli; Sonra ne oldu biliyor musunuz? Wnzaıml kadar kiz.. İnsan bunları goy-;lâ_vüf namına Avrupaya gönderilmesi Hacı İbrabim artık partiyi kazan- dükçe artık kasabanın en üstün dedikodusu maş bir ring kahramana gibi rahat rahat /| — Hatip Ak Osmama can gelmişti; lolmuşm. sigarasını sarıp devam etti: — İnsan çileden çıkıyor değil mi? | — Çanşı kahvelerinde imam, müczzin, — Şu bizim palamut simsarı yahu- Hakkın var. Sade bu mu, daha nelcr.licntkcci. sarraç Çırağı, nalbant ustası, | di Nesim var ya. Onu getirdik, arapla neler. Mektep paydosu oldu mu bir köfteci gibi esnaf ve eski evkaf, kâtibi bülböl gibi konuştu. |top oyunudur. tutluruyorlar. Rahmet- şeriyye mahkemeleri mütekaitleri hun-] Yahudinin bilmediği &l yok zaten, li müftü nur içinde yaksın. Bu tap oyu- 'dan bahsediyorlardı. | Antakyada portakal komisyonculuğu numu Yezidin Küfede hazreti Hüıcyinî Gümrük muhafaza memurunun, | yaparken arapçayı öğrenivermiş. Di- | efendimizin mnbllkk başına indirdiği |—yezli ağzıyla— kolcunun, — evlâtlığı yeceğim şu ki bizim eski mahalle mek- tekmeye benzetirdi. 0 zalimler do ker- Gülten iki gün içinde meş_hur eluver- tepleri de eski medreselerin eşiydi. He- belâ 'ehillerir:n :u_ıılı bıbilaııyllın höy- miîi. Çîm;lın hüıal?ıgğ _aşün:.ön ge el Sas) imizi ;. 'le oynamışlardı. İşin asıl yürekler a-|çerken herkea onu biribirine gösteri- :':;;uî“ğ:jîe fıîı ş:ılıt'hîı[;hm;ı,ğ:ı; cısı tarafı büyükletin de bu oyunu ak |yoı'. uzanan parmakların — arkasından K çe kal Bi 'Ala kışlamaları. Geçen gün İspartadan ge- İmiriltilar, fsıltılar. başlıyor, hattâ ba- olsak. elimiz Kaleme yatmıyor. — Ada-i, ee NL L L e D laiları daharileri giderek kötü hüğürlük makıllı. bir. gazete okuyamıyoruz. —— | L l Di gümişleri — İatıyorlardı. Hacı İbrahimin bu taşı daha ziya-| * p40 Ibrakim güldü: Şimdi Kükümet önündeki: barakar de Hatip Ak O*m“"’?e'j ee — Cami avlusunda kaydırak, uzun İda arzuhakilik yapan eski - tahsildar Hatip, acı bir ilâç içmiş gibi yüzü-| |— LK K m. — |Süleyman, günün bütün — saatlerinde nü buruşturdu. Bir şeyler söylemek Hacı, acı şeyler söyliyecekti. Ev |yarı ayık gezen bu adam onu gördük- istedi. Yutkundu. Onun. geçirdiği "'ıı.ıhib'ı olduğunu unutmuş gibiydi. O |çe: İ kıntıyı farketmeyen evkaf kâtibi mı- | sırada kahveleri tazeleyen — adam — Gel aslanım gel, fistanının ete rıldanır gibi: lclînde tepsi ile içeri girince evkaf kâ- | ğine bağlanayım da Avrupaya bera- ı ğı (Gülten) in vi-l |tenen bu fikir canbazlarının çoğu İ|der. vezirila istişareye |düşen köylünün önü kadın. Sonra artaya attıkları hükümler de hep si yasi ve içtimatt.. Yörmünci asrın bu üm -« İmetsiz peygamberleri bu mabetsiz kâhin- leri armulsal hükümlerle bütün dünyanın kulağını kendi ağızlarına çevirmek isti - yorlar. Meselâ falcı Paristediz, fakat Japon - yanın 1936 yıl içinde geçireceği hâdise - leri, Amerikanın ayni yıldaki mukadde - ratını, haber veriyor. Ben böyle fal duydukça şark hükümdarlarından birinin ava çıkı- hikâyelerini üda İrakın, İranın, minte- gnı hatırlarım. Orta A Ceyh kalarının gurasında burasında türeyen sa « Tbaycan, h ve Seyhon yısız hükümdarcıklardan biri ava çıkmak ister. Atlanır, vezirini de yanına alıp yola düzülür. Şu tepe, şu kır, şu köy deyip de- laşırlarken büyücek bir dağa gelirler. Daha uzaklan orasının a& yatağı olduğu anla « şılıyor. Fakat dağ eteğinde çadır kurmak ta tehlikeli. Çünkü ansızın yağış başlarsa atın, itin ve her geyin sele gitmesi muhte- mek Bundan ötürü hükümdar, tereddüt e- ir. O da, kesin z uzakta koyunla - tını otlatan çobanın fikrini sormıya gider. Mülüm a, çobanlar ağaç yapraklarına, çi - menlerin duTumuna, koyunların melemesi. ne filân bakarak hava hakkında hüküm verirler, fiırtımaya ve yağışa karşı tedbirler alırlar. Vezir, işte bu sebeple çobana baş vurur, bir iki gün içinde havanın bozulup bozulmıyacağını sorar. bir söz söyliyemez, Çoban, kerli ferli bir adamın kendine * değer vermesinden hoşlanır. sürüden bir keçi yakalar, kuyruğunun altına bakar: — Hayır, der, yağış filân yok. Hava güzel gidecek! Bu kehanet üzerine dağ eteğine ça » dırlar kurulur ve hükümdar avlanmıya ko- yulur. Fakat geceleyin yorgun argın uyur- ken bir bora Başlar, bir yağmur düşer ki dille tarif olunmaz. Artık ne çadır kalır, ne hayvan. Hükümdar ile vekir, güçlükle boğulmaktan kurtuliurlar, sel önünden ka- gçarları Hükümdür, selümete arince geniş — bir neles alım, vezirin yüzüne bakar: — Ucuz kurtulduk, değil mi? der, bir adamın fakcımı çoban, usturlâbı keçi kuy- rvuğu alınca sek gitmesi icap etmez mi? Avrupalı falcılar için de böyle diyebi - liriz. M. T. Tan ber gidelim! diyordu. N Mal sandığını soyup sovana çevir- diği için bir kaç yıl hapiste yattıktan sonra işi arzuhalciliğe döken — Süley- man belâh bir adamdı. Hükümete işi e geçer, bir çok kere hükümet dairelerinden kapı dışa- rı edildiği halde iş görmek vadi ile pa- ralarım çekerdi. Ve böyle böyle eline geçen parayı rakıya verirdi. Ne zamandan 'beri yağlı bir " dedi koduya susayanı kasabada bu Cülten meselesi ortaya çıkınca onun da ispir- tolu ağzı açılmıştı. Bir taraftan Hatip Ak — Osmanın alttan alta kundakladızı bu dedikodu- lar sürekli bir yağımurzla beraber —ya- rıklandan, kovuklardan akan — sızıntı; lar gibi taplana toplana bütün kasa- bayı basıyondu. Şimdi yeni bir tivayet çıkarmışlar- dı. ; Gülten için Kültür. Direktörünün sevgilisi diyorlardı. Çarşı kahvelerin- e nereden kaynadığı helli -olmayan bu havadise kadinlar arasında maya- lanan bir Başka haber de katılıyordu- Gültenle lisenin iki genç kız — munalli- min araları pek sıkı fikı imiş. Bunu Hatip Ak Osmanın — karıst her gittiği yerde söylüyordu: — Günahları üstünde kalsın, bek- tepi midirlcr; kızılbaş maidırlir. İarmar son mudurlar nedirler bilinmez. Bizim Hafız Nuri geç vakit evlerinin önün- den geçiyarmus. İçeride çalgı çağnak göklere çıkıyormuş. (Arkası var)