Sit 1 İkincikânun ——— . O — Yazan: Gerhart Ellert —48 - Attilâ; Altın Kâseleri Ç Bizzat Sorguya Çe — «Öneges, sen de ölüme mahküm- dun da Attilâ sayesinde kurtuldun.» Edeka homurdandı. O, Önegesin o zamanki vaziyetini büsbütün başka su- rette telâkki ettiği için Yunanlıyı kâti- bin yaptığı mukayeseye - kapılmaktan kurtarmak istiyordu. Fakat bunu anlat- mak için söylenmesi lâzım gelen keli - meleri çabuk bulamadı. Ya Kral Ölürse? ÜRHKLER Ça ROMA KAPILARINDAS 1/1/936 — «Kostantiüs, senin için yalnız bir şey yapabilirim. O da seni, Attilâ iyi oluncıya kadar mevkuf tutmaktır. Hakkındaki kararı kral versin.» — «Ya kral ölürse? Ya iyi olmaz - sa? O zaman beni mes'ul tutmazlar mı? İ"kılgm ne olür?» — «Kostantiüs, şayet Attilâ iyi ol -| mazsa, hepimizin ne olacağını Allah bilir.» — «Hayır, hayır! Olmaz!. Attilâ be- duğunu biliyorum: Galyanın şimalin - nİ al ir. Sen yalnız beni onun dedir.» huzuruna çıkart» Yunanlı başını salladı: özü l i, : — «Ya Attilâ seni affetmezse?» çe u:iılıeı: " ”;? h?yamnu:;n:' z ik- — «Affedecektir! Ben kâseleri harp Jar, mağlüp eti Kıa bir. fasıladan ei eli A ALeRe Y _c"l“mwlııı mağlüp etti.» Kısa bir - fasıladan Fn“ı:”m B ettim! Attilâ ise be“]lıonm: «Franklar Roma devleti hudu- L ÜN T ö ..îsk :n; İ:agî: :mnlcnnı gene yama kalkmışlar. Fakat Aetiüs onları o y HLAY . . İda mağlüp etmiş.» — «&Öneges, bir zamanlar kendinin Kostantiüs: — Sen de ölüme — «Ben Samara nehri sahillerine de Attilâ tarafından kurtarıklığını dü- şünerek beni onun huzuruna gıkartl» Beni Krala Götür! Öneges, hayatında büyük bir de - ğişiklik doğuran o geceyi hatırladı. İki Hün prensinin, karşılarındaki iki Ro - malile beraber ziyafet masasında otur- dükları gözünün önüne geldi. Attilâ - nın esrarlı bakışlarını, birdenbire — «Hayatını ne ile n, Yunanlı!» diye sormasını görüyor vö işitiyor gibi oldu. «Gaddarlık etmiyeyim, belki Kons- tantiüse yardım edebilirim» diye dü - şündü. Gaddarlık ve hayırhahlık, af ve şiddet.. Bunların hepsi talihe bağlı şey- lerdi. İnsan oğlu bunlardan birini yap- mak isterken belki diğerini yapardı. Bi- risine yardım etmeğe teşebbüs. olanur da yardım yerine o kişi cellâda teslim edilirdi.. 5 Konstantiüs hâlâ: — «Beni krala götür!» diye ısrar &- ödiyebili. Bunun üzerine Yunanlı bütün dü - şüncelerini bir tarafa bırtktı: — «Mademki bu kadar ısrar ediyor- sun, Konstantiüs, o halde gell» dedi. Öneges korkusundan titriyen Kons- tantiüsle birlikte Attilânın odasına gir- mek üzere iken kapının önünde Öres - tese rastgeldi. Örestea cüce Zerkona relakat ederek Romadaân geldikten sonra geri dönmiyerek Attilânın hiz- metine girmişti. Samara Nehri Öneges hayretle ona sordu; — uKral seni huzuruna mı çağırdı?» Orestes eğilerek cevap verdi: — «Galyadan bazı hahetler — geldi. Sen burada değildin. O haberleri oku- mak ve tercüme etmek içig beni çağır. dılar.» Te eg'k Öneges hafifçe başını iklten son- ya kıalin çdatına girdi. Ayilâ, birak - tığı vaziyette yatıyordu, göşleri yarı a- çıktı, yüzünü de tamamile yastıkların içine kömmüştü. Kra;ınl:(oîıunuüıuîı « : 2 ııdi"nin arkına Varmış ol- SeEe Si D ettiği gibi hiç yerinden kımldamadı. Yalnız kısık bir sesle 'd,l“: y — «Samara (1) denilen nehrin ne- zede olduğunu biliyor musge?» Şarkta Ve Garpta Attilâ sözüne devam etmeden evvel, elleri, bir çengelin kancaları gibi bir - birine girdi:» Bu işlerde Aetiüse kim- ler yardım etti? Bir zamanlar Vizigot- larla beraber Galyaya giden Hünler ve Alanlar...» — *«Yardımcı kuvvetlerin ehemmi - yeti ikinci derecede kalır. Neticeyi el- e ekrekkumandandır. Attilâ naal| şarkta galip geldiyse, Actiüs te garpta | muzaffer oldu..» Attilâ birdenbire öyle bir bağırdı ki OÖneges bir iki adım gerilemeğe mec - |bur oldu: — «AÂetiüs Galyada galip gelirken İben burada hasta yatıyorum!» Kral, ıztıraptan yüzü bumburuşuk lolduğu halde yastıkların üzerine düş - tü. İztıraptan gerilen dudakları arasın- dan düzgün, köşeli dişleri belirdi. Öneges, kralı teskin edici sözler a - ramakla meşgulken kâtip Konstantiüs dizüstünde sürünerek Attilâya yak - laştı ve dedi ki: — «Tanyü, sen iyi olacaksın! Tan- yü, sen yeniden hayat bulacaksın! Fa- kat beni de affet, Tanyü!» Kral yarı bakışla kâtibi süzdü: — «Bu köpek ne istiyor?» diye sor- Öneges vak'ayı kısaca anlattı. Niha- yet te dedi ki: — «Konstantiüs o kâseleri sattığı za- man Hün rahiplerinin itikadınca onla- rın sana şifa vereceğini bilmiyordu. Fe- nalık yapmak için değil, para hırsile sattı.n — «Tanyü, ben de bütün Hünler, Oneges ve senin gibi harp ganaimi al- dım? — Şayet bir kusur, yanlış bir ha- '-'elet yaptımsa, kâse paralarının ta - mamı yanımdadır — desiseli bir te - reddütten sonra — hemen hepsi ya - nımdadır. — Onları sana vereyim mi? Memnuniyetle veririm. —» Kral: — «Kâselerin sana emanet edildi öyleniyor.» Konstantiüs uçuk yüzünü kaldırdı, |dudağım çirkin bir şekilde buruşturdu, dedi ki: — «Emanet edilmiş olsa bile gene Yunanlı biraz yaklaşarak| c&Yap Ver- |harp ganaiminden sayılmaz mı? Sirmi- &: & l'um piskoposu bizim düım.ıhııııgı&ı, sa- Bi aa Si B GA SON POSTA A” Ö eli Çeviren: — Arif Cemil alan Adamı kmişti mahkümdun Onegesli, dedi — «Konstantiüs sen harsızlık yap- kadar hiç gitmedim. Fakat nerede ol- tın.» — «Piskopos kâseleri kendi ihtiya - İrile bana verdi. Kendisine dedim ki:» Attilâ, göz kapaklarını kapıyarak bu | l Konstantiüs kendisini müdafa et - mek için bu sözleri söylemeğe başladı. Fakat Attilâ onu susturarak: — «Ona ne dedinse dedin. Her halde piskoposu aldattın, yalan söyle- din.» — «Kâseleri sattığım zaman.» (Arkası var ( 'l'oElıııîılır, Davetler ) Balat Türk Kültür Birliğinin Müsameresi Balat Türk Kültür birliği evvelki gün Balatta birlik salonlarında büyük bir top- lantı yapmış ve çok canlı bir gün geçiril - müştir. Toplantıya isliklâl marşile başlan- maş, müteakiben Fener Halk Partisi baş - kanı Dr. Hulüsi söz alarak canlı bir söylev vermiştir. Doktor Hulüsiden sonra J. Das- sa söz almış, Türkün banş severliğini an- latmıştır. Mütcakiben kürsüye gelen Lem'i Gülman verdiği çok beyecanlı - söylevde ezcümle demiştir ki: «— Türkün eşsiz gücünü ve güresini doğudan batıya giden bir güneş gibi gö - türeceğiz. Birlik ve beraberliğimizi yara - tacağız. Türk birliği içinde — kuruşacağız. Türk özü içinde kaynaşacağız. Türk duy- gusunda inanacağız. Türk ülküsünde dü- gümleneceğiz.» Bundan sonra cazla ulusal parçalar ça- lınmış, hava kurumu için müzayedeler ya- pılmıştır. y Aşcı Aranıyor Fabrika — müstahdetmlerine — günde oluz kadar yemek verecek küçük bir lokantanın kendi hessbına idaresini almak üzere Kâğıthane mıntakas nda bir fabrika için bir aşçı istenmektedir. Ahçının oturacağı yer, sinmad) ve ışığı meccani olup bu yer bir eve de elverişli olabilir. Teklifler #cole “Memurin dairesi, Beyoğlu Posta ku- tusu 2248,, adresine gönderilmelidir. “oarmamamam | — Gazetenin esas yazısile bir sütünün iki satırı bir (santim) sayılır. 2 — Sayfasına göre bir san - tim ilân fatı şunlardır: 3 — Bir santimde vasati (8) kelime vardır. 4 — İnce ve kalın yazılar twtacakları yere - göre —a Talililor Aranırken... Gazeteci'lerin Geçird Garip Pir Macera Dün gece Asri sinema salonunda çeki-|biri de İstanbal Maltepesi askeri Ksa 10 un len yılbaşı piyangosunun en büyük ikra -|cu sınıfına çıkmıştır. Bu bileti talebe müş- miyesi olan (500,000) lira (14110) sa-|terek almıştır. yılı bilete isabet etti. 7100,000 Kiralık bilet (13516) Kadı « Ba bilet sahibi talihlilerini öğrenmek ve'köy Yeldeğirmeninde — esnaltan 20 tane onlarla konuşmak uğrunda İstanbul gaze- ortağa çıkmıştır. tecileri dün gece çok tuhaf bir macera ge- Büyük İkramiyeyi Niksarda Bir *ve ığI çirmişlerdir. eç Gliyisinı Niksar, 1 (Özel) — Tayyare piyan- Beyoğlunda tanınmış gişelere Sosunun büyük ikramiyesi Niksar hu uğruyoruz: ee .|susf muhasebe kâtibi Halide isabet et — 14110 sayılı bileti siz mi sattımz? —| miştir. .— Hayır. 50 Bin Lirayı Kazanan Eminönüne iniyoruz. Servet ve Zengin| — 50 bin lira kazanan bilet Deniz- Mw“ü’—_&ydlmkmpemüimuıknndudl başı açık, sırtımda sarı bir pardesü, kısaca boylu ve bir ayağı sakat 23, 24 yaşların- da bir genç bizi önlüyor: — Büyük ikramiyeyi kazananı w arı - yorsunuz ? kişiye aittir. Bu bilet (Milyon) gişesi tarafından satılmıştır . Bir Avukat 50 Bin Lira Kazandı Büyük ikramiye 50 bin lira avukat — Evet! Fevziye isabet etmiş ve gece para ken: — © talihli benim! disine teslim edilmiştir. — Yok camım.. Biletinin numarası kaç? .— MIlo, .. Patrikhaneye Gelen — Beyhude sevinme! Büyük ikramiye| Taziyet Telgrafları 14114 6 çıkta. Dün şehrimizdeki Yunan konsolosu — Yazık öyle ise... Benimki 14110 du. (1 Lehistan konsolosu ve ermeni pat E:.::" yez : âhn bul ' I.ıı; Bütfın- orta- tette lunm! llr, 3ti VA SREei İkler patzikderi e aeümtakil Zortodoki e e Bhııv*ııııu_lğöwhiunhn&npıu-ikhme'_yew vede küzebi n .)Ziyet telgrafları göı?d:rîhnqhx. dan biri gelip müjdeledi. Ben de koşan | — Patriğin cenazesinde bulunmak ü- geldim. Bilet yanımda değil, evde. Fa - Zere Yunan hükümeti tarafından bir tihte Kıztaşında Necmettin Bey .,._.,heyct gönderileceği yazılmışsa da Ati- nnn ikinci katında oturuyorum. Ankara- nadan bugün gelen telgraflarda böyle —— da Kamutay maltbaasında mürettibim. . . -. .Bu sırada çok kalabalık bir meraklı yı- ğ bu talihli gencin etrafını sardılar. Ek- remin hem kalabalığın verdiği bunaltıdan hem de binlerce Tiranın - tahayyülünden başı döndü ve tuhaf tuhaf sözler üe başladı. Kendisine otomobille giderek resim çekmeyi teklif ettik. Şiddet- le reddetti: — Yok, yök.. Birakm beni Allah aşkı- na.. Fena oluyorum.. - Bu esnada * gencin yüzü terlemekte ve gözlerinin bakışı, du - daklarının hareketleri — hakikaten — insamı güpheye düşürecek haller almaktaydı. — | Polisler kalabalığı dağıttılar. Ekremi güç hal ile kandırazak bir kahve içine o -| turttuk. Gencin garip hareketleri devam etmek- te idi. Eminönü merkezine götürülerek, istirahati temin edildi. Biz bir otomobile atlıyarak Fatih yolunu tuttuk. Ve Nec - mettin bey apartımanmı bularak zili çal - dık, Piyango sözünü işiten bütün apartman l | kalsm suya düşecekti. Bereket apartman halkından bir doktor: — Tanıdım; dedi.. Bitişikteki apart - manda olurur. Hemen bitişik apartmana koştuk. O apartman halkı da heyecanla ayaklandılar. Ve ikinci kattan inen 17 -18 yaşlarında bir kız bizi karşılayarak sordu: — Kimi arıyorsunuz? | tomobillerimize alarak Eminönüne geldik. Fakat bir de anladık ki Ekrem bırakılmış. Haydi tekrar Fatihe.. Eve baktık, Ekrem gelmemiş. Yeniden Ekremi aramağa ko -J yulduk ve onu Beyantta «Güvenr gişe- sinde bayile konuşurken bulduk. — Sonra hep birlikte eve döndük. Bu gidip, gelme- ler gece saat bir buçuğa kadar devam et - ©. Fakat işin bütün tuhaflığı Ekremin bi - I&MMnm_M; Bişesi sahibi de 14110 sayılı biletin kendi. Bişesinde olup olmadığını bilmemektedir. | — Amne beni tebrik edin, zengin ol - dum. Demek olmuştur. Ve odalarına kınca da (50) bin lirayı harcamak Üzerinde konuşmuştur. v Diğer-Talihliler — Büyük ikramiyenin diğer parçalarından — | a i bir heyetin gönderilmiyeceği bildiril - mektedir. İtalyaya İhracat İçin Bedelleri serbest döviz veya peşin pa- ra ile tesviye edildiğine dair kambiyo di- rektörlüklerinden vesika almıp ibraz edil- medikçe İtalya ihracat yapılmasına müsa- ade edilmemesi kararlaşmıştır. — Keyfiyer gümrüklere bildirilmiştir. Bunun — sebebi tüccarların zarara uğramaması — ve ihraç ettikleri mahın paralarını alabilmelerini te- min etmektir. HASAN Acı Badem Kremi Acı badem kremi cilde yarar. Cilde hayat, düzgünlük ve taravet fena yağlarını temizler. Buruşuk- ı*ı__ W—H çM. er.- genliklerini, sivilcelerini — izale e- der, Çirkin çehreyi güzelleştirir ve ihtiyarlığı gençleştirir. Fakat acı badem kremini her- kes yapamaz ve bu kremi mut- laka acı badem yağile yapmak lâ- zımdır. Bu hem müşkül ve külfetli, hem pahalı bir iş olduğundan bi- raz acı badem, esansile vazelin yağını karıştırarak yapılan krem- leri kullanan bayantar cildlerini bozuyorlar. Halis acı bademden pek büyük fedakârlıklarla istihsal edilen ha - kiki acı badem yağını krem hali- me gelirmiş olan kolonyasile ve müt- tahzaratikk meşhur - eczacı Hasandır. ki: Rriyatı Fransızların (Koti) xi ka- dar mefiş ve cazibdir. Hasan acı badem yağı kremile, Hasan yağsız kar kremini ve Ha« san yarım yağlı gece kremini ba - yanlar seve seve kullanmakta ve eczacı Hasanı tebrik etmektledirler Sabun, kolonya, losyon, lâvan. ta, briyantin, saç suları, — sürme, pudra, traş bıçağı, diş - fırçaları, diş suları, diş macunları ve hoer türlü <triyat ve müstahzaratta mutlaka Hasan markasını isteyi « niz ve arayınız. Hasan dı'uıııd Ankara, İstanbul, Beyoğlu.