1 Ocak 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

1 Ocak 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan : Kadircan Kaflı Demir Fey, “İnci,,yi “Pulat ,,a Verecekti.. Bir Şartla Bununla beraber bakışlarla daha uzun ve daha içten konuştuklarını da anlıyor - lardı, J — Amcama karşı saygım büyüktür, Fa- Daha sonra kendi kendine şöyle dü -|. şündü: — İnci büyüyor. Günden güne daha güzelleşiyor. Bir gün onu da diğerleri gibi evlendirecekler. Kim bilir nereye gide - cek? Artık belki de biç birbirimizi göremi- yeceğiz, birbirimizle konuşamıyacağız... Halbuki bu ne kadar acı bir şeydi. Küçüktenberi ayni evde sevişerek ya - samak ve sonra birdenbire, birbirlerine hiç bir fenalık yapmadıkları, usanmadık - ları halde ayrılmak... Gün geçtikce onu bir kardeş gibi değil, bir erkek gibi sevdiğini anlıyordu. Bir gün kulağına şöyle bir haber çalın- dı: — İnciyi Şimşir oğlu Hasan Beye iste - mişler! Hasan Beyi tanıyordu. Şehirde hoyrat- liğile, dik kafalı olmakla tanınmış bir a- damdı. Zengin oluşu ona yüksek bir yer vermiş bulunuyordu. En az bir besapla o- tuz beş yaşlarında vardı. Karısı öleli iki ay bile olmamıştı. Pulat, beraber yaşadığı ve sevdiği genç kızı bir sırtına yem olarak verilecek sandı ve yengesine bu adam hakkında söyleme- diği kalmadı. İyi kalpli kadın bu coşkun çocuğu gülümsiyerek dinliyordu. Sonunda; da şöyle sordu: — Yoksa İnciyi sen mi alacaksın? Bu- pu mu istiyorsun? Pulat birdenbire en büyük günahı yü - züne vurulmuş gibi kızardı: Diye bir şeyler kekelemek istedi. Fakat beceremedi. Yengesi onun sırtım okşıya- rak alnmdan öptü: — Gönlün rahat olsun... Şimşir oğlu- na vermeyiz onu... Demek ki başkasma verebilirlerdi. Bir yıl daha böyle geçti. Bir gün İnciye kalbini açtı: — Ben seni seviyorum. Benimle evlen- mezmisin? Genç kız kulaklarma kadar kızararak cevap verdi: — Babam buna razı olur mu? O sırada birisi on üç, diğeri on altı ya; şında bulunuyordu. Delikanlı büyük bir hızla gittikçe geli - şiyor, yakişıklı, zorlu, çevik ve yaman bir adam oluyordu. Bu işte Ahmet Ağanm yardımı pek büyüktü. Ona et, kılıç, ok, yay hattâ piştov veriyor; şehrin kenarın » daki meydanda yapılan yarışlara, cirit 0- yanlarına bile sokuyordu. Bu yüzden de - Hikanlı son bir yıl içinde amcasından ziya- de eniştesinin evinde bulunmağa başla - müşte. İnciyi iki kişi daha isteyince delikanlı te- Mişn düştü. Teyzesile eniştesini araya 80 - karak bir taraftan yengesine, bir taraftan > da Demir Beye aşkını haber verdirdi. © Demir Bey bu sözleri dinlemiş, dinle - — miş, şu cevabı vermişti; — Babası gibi delinin biridir. Yarın Nemçe, Dalmaçya diye başmı alıp gide - “Geek ve kızımda... Kızının Muhsin Beyin karsı gibi dul — kalması ve genç yaşta hayata doymadan gözlerini kapaması ihtimalini (o söylemişti.! Sonunda da pu teklifi ileri sürmüştü: — Eğer dediklerimi yaparsa ben de o- — Nedir? — Onu İstanbula göndereceğim. Ora-! da medreseyi bitirsin, icazet alan, © za- © man kızım helâldir. Yoksa artık yüzünü © Medresede en az hesapla üç yıl okumak Pulata söylediler, O hiç düşünmeden cevabını verdi: — Ben hoca olamam.. Softaların önü - | One diz çöküp te bir takım arapça tekerle - meleri ezberlemekten usandım. Ben med. — Fakat, bunu yapmazsan kızın yürür Ün Vane söylenişi see, ki Pulatın eniştesi Subaşı heybetli bir adamdı Amca da yeğen de inat ediyorlardı. O kadar uysal olan, delikanlıyı seven bu adam, biricik kızının yarın betbaht ol- ması korkusile yaman bir inat kesilmişti. Delikanh kendini avutmak, hem de yıllardanberi içinde köpüren savaş ve yi - ditlik duygularını duyabilmek için hemen bemen at sırtımdan inmiyordu. Az zaman- da İçelin en iyi ciritci, nişancı ve binicileri arasına girmişti. İncinin güzelliği ie günden güne her yana yayılıyor, sik sık en yüksek ve zengin ailelerin oğulları için isteniyordu. Her ne dense Demir Bey şimdilik söz kesmiyor, riyordu. Fakat işte bir yıl da geçiyordu. Pulat son günlerde çok düşünceli ve dalgındı. Bir gün bir av dönüşünde arka- daşları ona dediler ki: — Bu iş düşünmekle bitmez. Güzellik. le vermiyenden zorla alınır. Yeter ki i.*. razı olsum!.. temem. — Canım, bu dargınlık kaç gün süre- | Bu da doğru idi. Sahiden en kestirme yol bu idi. Böyle işlere zaten subaşı bakıyordu. Ahmet arada olduktan sonra güzellikle bitirile ceğine şüpbe yaktu. İncinin sevmediğini de hiç sanmıyordu. Sık sik onun penceresi altından geçiyor, saz çalarak mâni söylü- yordu. Buna rağmen pencereden bakan olmuyordu. Yoksa sevmiyor mu? Unut - tu mu? Yoksa, işin bu şekli alması hoşuna git- miyor muydu? Pulat şehirden çikarak Kozalak alanı- nına vardığı zaman güneş doğmuş bulu - nuyordu. Murat ona dedi ki: — Nerede kaldın kardeş... Biz az da- ba gidiydiduk. Ayım şehirde yakaladın da arlık ayrılamıyorsun, dedi... Pulat büyük bir sevinç içinde idi, — Sormayın, kabahat üstünde yaka - landım. — Ne oldu? — Amcam bastırdı. — Eyvah... Desene ki işler... — Yek.. - Suipe sarmadı. İhtiyarın eli-| ni öptüm ve sanırım ki gönlünü aldım, Si| zin bileceğiniz, işi şakaya vurduk. Hem rahvan gidiyorlar, bem de Pu - lat anlatıyordu. Bitirdiği zaman ilâve etti: — Fakat dün geceki konuşmamız ne gözeldi!... Gözlerini yumuyor, tatlı bir rüyaya ba- kar gibi gülümsüyordu. e Arkadaşlarına doğru uzansrak sözünü bir sır verir gibi şöyle bitirdi: Dördü birden haykırdılar: — Sağol be... Veli hükmünü verdi: — Artık her şey olmuş, bitmiş demek- tir. Ben de böyle yaptım da bütün korku- ları bir hamlede savdım. — Sahi mi? Vay esrar kumkuması vay.. Bize hiç açmazsın? Nasıl oldu bu? Veli anlatmak için davranıyordu. Fa - kat Murat onun sözünü kesti: ( henüz küçük olduğunu, hiç olmazsa bir| yıl daha beklemek gerek olduğunu bildi -| — İyi amma, amcamı gücendirmek is-| kat bu yüzden İnciyi kaybedeceğimi aklı- ma koymuştum. Biliyorsunuz ki neredey- se onu kapışacaklar ve bu sırada birer par- çası birer âşığın elinde kalarak parçalana- cak gibi idi. — Hakları var ya... ...... Pulat bu sözün son kısmına aldırmadı bile. Sözlerine devam ediyordu: — Kır kaçıracaktım. Fakat razı olması gerekti. Yoksa onâ zorla hiç bir şey yapa-! mazdım. Doğrusu bu büyük saygısızlık o- lurdu. Ne de olsa beraber büyüdük, kar - deş gibi yaşadık... Birbirimizi kırmadık. — Anladık, sonra. , Bunu söyliyen Veli idi. Murat onun s5- Tünü kesti: » — Ne acele ediyorsun? Onun tadı w- zatmasındadır. Devam et, Pulat. Seni din- Biyoruz. — Kısa keseyim: Dün akşam teyzem - den öğrendim ki amcam © (Kavaklıdere) Sen arada olma - | İmiş. Çağırmışlar. Gece orada kalacakmış. | Buna şüphe yoktu elbet, gece yarısından önce veya sonra gelecekti de onun hatırı için kale kapıları mı açılacaktı? (Arkası var) Liman Genel Direktörü Ankaraya Gidiyor Liman ve Rıhtım idaresi (o Ekonomi Bakanlığına geçecektir. Buna ait hazır- lıkların yapılması ve muamelenin ik - mali için genel direktör Raufi oAnkaraya çağrılmıştır. Yarın Ankaraya gidecek, Ekonomi ive Maliye Bakanlıkları ile temastan sonra Ekonomi Bakanlığı mütehassıs Vonder Forten ile birlikte şehrimize İdönecektir, | Fotoğraf Makinesina İhtiyacı Varmış Beylerbeyinde Nuri adında bir genç Hâkimiyeti Milliye caddesinde Hasanın tahanesinde otururken yanındaki masa ine koyduğu kodek marka fotoğraf makinesi çalınmıştır. Yapılan O tabkikatta a) Solakrinan mahallesinden Fethi adında birisi bu hırsızlığın suçlusu görülerek ya kalanmıştır. | Hava Kuvvetierina Yardım Vergisi Tatbik Ediliyor Hava kuvvetlerine yardım vergisi ka- nunu dün vilâyete tebliğ edilmi e Kanun bugünden itibaren tatbik edil » İmektedir. Zirai işlerde çalışanlarla! Imaaşları yirmi liradan aşağı olanlar - dan başka herkes kazancının diğer ver- giler çıktıktan sonra geri kalan kısmın- dan yüzde ikisini vermekle mükellef - tir. Evkaf Kanununun Tatbikatı Yeni evkaf kanununun tatbikina devam edilmektedir. Kanun mucibince | icariyeli emlâkin 20 senelik taviz bedellerinin tah- İsil işi de memnuniyet uyandıracak şekilde İdir. Diğer taraftan ovakıf O mütevellilerinin İrat ve masarife ait olmak üzere üç ay için- de evkaf idaresine verecekleri matbu be- ve de slâkadarlara dağıtılmak - İlarını anlatmaktan bile kolaydır. ye gitmiş. Köylülerin güz şenlikleri var 7 İmek arzusu değil bakmak takas) İbek, garibüşşekil bir karın peydahla - | İbi | İbarsaklardadır. Ve yüksek ökçeler, bu Doktorlar Kadılı Niçin Ül Ökçe Giymemeleri Lüzumunu Anlatıyo:lar Yüksek Ökçe Sıhhati Kemiren Bir Yaradır yağlılık, ve karma karışıklıktı. Halbu- da bugün, pisliği, yağlılığı, karmaka - ayağımızın biçimi bozulmasın!» diye | şıklığı gidermek için kısaltılan saç - otomobilden inmezler, lar, ondülâsyon Yüzünden, ortalık sü- «Halbuki Avrupa kadınları, erkek» pürgesinden beter oldu! lerden fazla yürürler uEskiden pis yağlı bulduğumuz saç- «Meselâ Alman kadınlarının, müss- 'lar, bugünün biryantinli, ondüleli saç- it günlerinde 30 kilometreden fezla'ları yanında sakalı şerif gibi kalıyor! yol yürüdüklerini bilenler az değil -! Anlattıkça sevimli heyecanını arttı- (Baştarafı 1 inci yüzde) «Sonra bizim kadınlarımız: «Aman 'İdir. Sinema yıldızları, o bir karış ök -İran değerli hoca, birden duruldu. Ve: çeli iskarpinleri yalnız film çevirirken! — Sözün kısası azizim, dedi, eğer giyerler. Ve onların ayakları bizim pu hızla giderse, şu moda illeti, kadın erkeklerimizin ayaklarından bile bü - ırkının, baisi inkırazı olacaktır. yüktür: Daima kısa bir parmak topuk- | Ve gülerek ilâve etti: lu iskarpinle gezerler — Fakat bizim yazıp çizmemiz ka üHalbuki bizim kadınlarımız. ök$e|ranlıkta gö zkırpmaya benzer. Onlarm sayesinde uzun görüneceklerini sanır- aynaya bakmaktan bizi dinlemeğe va lar. Fakat uzun ökçe ile bizi değil ken” kitleri mi var ki? dilerini aldatırlar. Çünkü kısa ve uzun Azılı boyu ayırmak, uzun ökçenin fenalık » Bir Canavar (Baştarafı 1 inci yüzde) Yaptığı bu ikinci büyük cinayeti de kâfi görmiyen azılı katil Kâmil gene yar e İk köyüne dönmüş, karısı Feridenin evi- Mısraını yalardı! ü astalık z İne ateş verdikten sonra kaçmıştır. Alak Cep Kare | Köylüler yangını söndürdükten «Çünkü, nasırlarla kedi pençeleri -| al he dönmüş parmaklar ve boynuz gibiisonra > ve “— val ” ü -İhaberdar etmişler, & van bükülmüş “ "i köprüler insanda öp e la Er mişlerdir. Kâmil yakalanmak (üzere İğir Selim Tevfik «Bir müsait günde gel de, sana teş- «nede, uzun oökçelerin ayaklarda otığı tahribatı göstereyim. Oraya | ahya Kemal girse, muhakkak ki: — | uBusaden papuç giydirdim o | YK bile bırakmıyor! «Bir de yüksek“ ökçelerin karın adalelerine verdiği biçimi İşün! «Bel çöküyor, kıç fırkyor ve biça- re kadınların birer Lordoz şeklini al malarından bir Büşman, bir Hotan - to yürüyüşü çıkıyor! «Sonra bittabi, rahim öne düşüyor, bal Me Vamık Faik Gezer iğ. likmakteplerde Densme İmtihanlarırın Neticesi İlk mekteplerde, birinci deneme imti * hanları yapılmış ve neticeler maarif mil dürlüğüne bildirilmiştir. Bu neticelere gö- i re bütün talebenin 9g 82 si tamamen me ve daha çocuk doğurmamış kadınlar. dhmi dk li liği da bile urahim düşmesin görülüyeri (4. an Ee. Ba sat : SY ip ticeler me «Bunun neticesinde, acayip Dir Ö-| çağı düşünülmekie ve hu metice andırmaktadır. iyor. Ve bu biçimsizliği hiç bir eyni z İgizleyemiyor! «Böbrek düşüklüğü, barsak düşük | 141/936 Çarşamba lüğü, kalın barsakların iltihabı da ca-| gündüz saat 1$de Çocuk tiyatrosu Gülmeyen Çocuk akşamı #ast 20de HÜLLECGİ «Hele arkasından bir de çocuk gel | di miydi, o hatuncağızın çekiver kuy- İruğunu! «İnsan bir ağaçtır. Bu ağacın kökü Naşit » Ertuğrul Sadi - Halide Şehsndebaşı TURAN tiyatrosunda Bu gece snat 10,50da ATI ALAN ÜSKÜ- kökü de, sinirleri de, kanı da bozar!. «Fakat bütün bunlara rağmen, tövbe billâh, kadınların soğu, nalın gibi pabuçlardan vaz geçemezler... «Çünkü yüksek ökçey le güzelleştik- lerine kanidirler DARI GEÇTİ «Bu kanaati yıkmak için, bütün er-| yodyi 8 perde keklerin sakal bırakmaları lâzımdır.| . O takdirde kadınlar erkekleri beğenmi- yeceklerdir. Beğen medikleri kimsele -| re kendilerini beğendirmeğe çalışmı -| yacakları için de, «Şahı levent» ok) maktan vaz geçeceklerdir! «Hem kadınların, tuvalet illeti yö-l ÜL zünden düştükleri çirkinlikler #ade w- ALKAZAR irk zun ökçe mi ki? Bugünden İibaren yeni sene şerefine Zararları «Bir de şu ondülâsyonu ele alalım. Yeni İmtihan Talimatnamesi Kültür Bakanlığınca yeniden hazırla - nan imtihan talimatnamesine, lise ve orta mektep imtihanlarına hariçten hakkında yeni bir fasıl ilâve edilmiştir. Bu fasla göre bazı gruplardan evvelce imti - han verenlerin hakları mahfuz tutulmakta» dır. Talimatname bu hafta içinde kültür di- rektörlüklerine tebliğ edilecektir. Tramvay Şirketinin Tramvay şirketi hissedarları umumi he- yeti içtimai yapılmış, şirketin sermayesi Bayındırlık Bakanlığı ile yapılan müzake- relere uygun olarak 1,454,000 bin Türk lirası olarak tesbit ve kabul edilmiştir. Bu senenin en büyük dehşet ve heyecan filmi TARZAN YAMYAMLAR ARASINDA Afrikanın ap ormanlarında ce- teyan eden tüyler ürpertici ser- güneştleri. Güzelim kadın kafalarının bu yüzden | ne hale girdiklerinin farkında mısın? Kıvrılan saçlar bozulmasın diye, bi- çareler ne suya ne sabuna, ne fırçaya, ne de tarağa el sürüyorlar! Hani eski zamanda («saçı purçeli», «sünepe» dediğimiz karma karışık saçlı kadın - lar görürdük: Bizim tuvaletli kadınlar tıpkı onlara döndüler! «Uzun saçın mahzurları pislik, | ŞERİF MUHİDDİN Tarcan KONSERİ (Viyolensel ve Ut) Biletler tiyatro gişelerinde satılmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: