29 Aralık 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

29 Aralık 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Birinci Kânu Boş Vakit Eğlencesi | — Bu beş şekil arasında tamamen benziyenleri var mıdır? 2 — Bunlardan hangilerini kalemi kâ- gattan kaldırmadan çizmek kabildir? 3 — Bunlardan hangilerini kalemi kâ- gattan kaldırmadan çizmek kabil değildir? biribirine | 4 — Resmimizde ayni tezyini bir res- min beş muhtelif şeklini görüyorsunuz. Bunları iyice tetkik ederek şu suallerin ce- Wabını veriniz: Resimde gördüğünüz her üç şeklin Mmubhiti biribirine müsavidir. Bunlara dik- kat ediniz ve şu suallerin cevabını veriniz. | — C geklini hiç bir tarafı taşmamak Hzere A şeklinin üzerine koymak kabil midir? 2 2 — Bu şakilleri birer tarla farzeder We etraflarına birer tel örgü çekmek ister- Bek B şekli için C şeklinden fazla mi yoksa eksik mi tel örgüye ihtiyaç vardır? 3 — A geklini istediğimiz surette kesip parçalarını hiç taşmamak üzere B şeklinin içine yerleştirebilir. miyiz? Bir Volkanın Üzerine Bombalar Atılıyor Hilo «Havai Adalarında», 28 (ALA.) — Hilo şehrinin su hazinelerini tehdit eden lâv akıntısının cereyanını değiştirmek mak- Badile bir çok askeri uçaklar, beş haftadan beri coşkunluk halinde buluman Maunaloa volkanı üzerine bombalar atmışlardır. Bulgaristanda Af Sofya 28 (ALA.) — Sene sonu yor- kuları münasebetile 20 siyasi mahküm | hffedilmiştir. İ HARİCİ TELGRAFLAR Sovyet Rusya İle Leh'stan.. Ingilizler, Akdenizde, Bir - Tecavüze Uğradıkları Takdirde Yardım Edecekler Londra 28 (A.A.) — Sovyet Rusya ile [Cıııııyıh nıiıvıkıı mucibince cemiye -| İngilterenin, Milletler Cemiyeti emrinde bir Polonyanın, Akdenizdeki İngiliz kuvvetle- 'tin emrine vereceklerini Cenevreye bildir - | kuvvet seferber etmek hususundaki gay - rine karşı bir İtalyan taarruzu vukuu tak - dirinde kendi hava kuvvetlerini Mılkuır Ingilterein Ticari Vaziyeti Başvekile Göre Gün Geçtikçe iyileşiyormnş Londra 28 (A.A.) — Yeni yıl müna - sebetile neşretliği bir bildirikte M. Bald - vin diyor ki: «İngilterenin ticareti yavaş yavaş, fakal emin bir surette artmakta ve işsizlerin de sayısı azalmaktadır. 1936 da daha da te- me sonra İngilterenin, ne vakittir çekmekte olduğu ekonomik zaafından kurtulacağına | iman ediyoruz. Ulusal hükümetin eseri millete emniyet telkin edecek ve halkın ekseriyetinin bize | »- yardımını sağlıyacak mahiyettedir. sanırım. Diyebilirim ki; seçicilerimize karşı yaptı - ğimiz vaitlere hiç bir zaman aykırı hare - ket etmemişizdir. Ulusal hükümet, tecimsel vefah yeniden teessüs edinciye kadar finansımız sağlam olsun diyo, eski siya - sasını tatbikte devam etmek Üüzere yeni - den ödev almıştır.n Bir Çin Generalı- nıin Fedakâar'ığı Nankin 28 (ALA.) — Birinci ordu erkânıbarbiye reisi ihtiyar inkılâpçı General Suzfa-Ging dün Sun-Ya-Tsen abidesinin önünde kendini kılıçla öl - dürmüştür. General vasiyetnamesinde, kanımı, Çin şeflerinin hodbinliklerine ve iha - netlerine karşı mukavemeti canlandır- mak için döktüğünü bildirmektedir. Ge - neralin bu fedakârlığmın, Japon #i; sasına karşı mukavemeti kuvvetle umulmaktadır. Amerikada soğuktan ölenler Nevyork 28 (A.A.) — Soğuktan ö- lenlerin adedi şimdi bütün memleket-| te 207 yi bulmuştur. KERVAN YURÜYOR e 'e Meliha bu alaylara kızmıyor, hattâ bu fırsatla meşhur bir yıldıza benzeyi - ğinin — etrafa “ yayılacağını düşünerek | Mmemnun bile oluyordu. I Sinema havadislerini arasıra — Bürhan Cahit — 29 12 936 burada yokluğa, darlığa, sükünete a - ilıştığımız gibi. Amma tahsilini bitirip geldi mi kim bilir nerede vazife ve - recekler. Belki Antalyadan daha sa -' eline |pa, daha sönük bir yer.. Gitmem dıyr- ilk geldiğimiz sıralarda böyle olmıdık geçirdiği gazetelerde takip eden Gül -|mez yal., Sen Muallim mektebinden mı? Akşamları gün kararınca aglaıııak— merler ensesinden ten bu isimlere yabancı olmadığı için 'çıktın. İstediğin yeri verdiler mi? Bu- lı olurduk. Yaktığımız petrol lâmba -, halka halka devam ediyor. Ü artıracağı | mek üzere oldukları rivayet edilmektedir. Bu hıberı veren Daily H—ıld gazetesi, BRFJİLYADA Komünist İhtilâli Nasıl Hazırlan- mışmış? Montevido 28 (A. A.) — Brezilyada geçenlerde patlak veren ihtilâl hakkında yapılan tahkikat, bu işin, Uruguvayda merkez tatmuş bir komünist teşkilâtı tara- / yı fından idare edildiğini meydana çıkarmış- tır. Kabine, Sovyetlerle olan — diplomatik münasebetleri kesmeğe karar vermiştir. Ürüguvay hükümetinin —elinde bulunan vesikalar 1936 şubatı ile martı — arasında, bu memlekette bir komünist ihtilâli yapıl- Dogu Afrıkasında Bir Tehlike Anı Müstevli — Şu hayvana, kendimi «Hi- mayei Hayvanat» cemiyeti azasından ol - duğumu bir anlatabilsem!!. | (Bir Alman kârikatürü) mış, Peki amma buraları bizim topra - ibiliyoruz. Biz olmazsak bizim yetiş- İtirdiklerimiz elbet te buraları da mede- niyet dünyasında eşlerine benzetecek- ler. Yeter ki herkes üstüne aldığı işi be- nimsesin. Herkes senin gibi üç günde | şikâyet edecek olursa... Fahire arkadaşının lâkırdısını kesti: — Meliha ©o maksatla şikâyet etmi- |yor kil Alıştığı yerden uzaklaşan her insanın duyduğunu duyuyor. Biz de! Bimiz.. Geri kalışımızın sebeplerini de ' retlerinin, geç te olsa, muvaffakiyetle me - ticelenmiş bulunduğunu yazıyor. | Çıkmadığımız Ginler.. Har'çte Olup Liten Vak'a ar Şunlar.ır; * Almanyada Berlin Bale treni Erfutta bir yolcu trenine çarpmış, 7 vagon parça - lanmıştır. Ölenlerin sayısı 32 dir. Pek çok aralı vardır. * Fransada Royanda deniz suları yük - selmiş, plâjları, yolları ve rıhtımları harap etmiştir. Yine bir nehir yükselmesile Bor - do şehrini sular basmıştır. w* Tayyareci Lindberg Amerika haydat- ları tarafından ikinci çocuğu da kaçırılmak » |tehdidine uğradığı için Avrupaya gitmişlir. * Macaristanda Bacioide üç petrol ku- yusu ateş almış, 10 saat sonra — söndürül - müştür. * İngiliz kralının sihhati bakkında çı - karılan endişeli şayialar tekzip edilmiştir. * Amerikada şiddetli soğuklardan yü - ze yakın insan ölmüştür. Tipi ve buzdan dolayı binlerce kişi de otomobil kazasında yaralanmış, bazıları ölmüştür. * Fransız saylavlar kurumu hava mü - dafaası için 700 milyon franklık bir kredi kabul etmiştir, * Çindeki talebe nümayişleri devam et- miştir. Mongolistan kuvvetlerile Mançuri - Japonya kuvvetleri arasında — çarpışmalar olmuştur. Şanghayda örfü idare ilân edil - miş, eski Çin dış işleri bakanı muavinini vurmuşlardır. Moğollar ve Mançuri müfrezeleri Moskova 28 (ALA.) — 24/12/935 |tarihinde bir. Mançuri müfrezesinin Mançuri topraklarına giren Moğol”as- kerlerinin tocavlize uğradığı hakkın - da Kvantunğ codusu erkânıharbiyesi |tarafından yayılan haber, Moğol mah- fillerinde kat'i olarak yalana çıkarıl - maktadır. |benimi Kalantor mu kalantor. A - damcağızı gördükçe gülerim.. Meliha bu bahsi meraklı bulmuş gi bi köşedeki hasır koltuğa gömülerek ' dinlemeğe hazırlandı. — Muhakkak sakallı bir adamdı? — Yalnız sakallı olsa öp te başına |kay. Şalvarı da var. Hele göbeğini gör- sen... Üstünde bir kahvaltı tepsisi bol bol durabılır Fahire atıldı: — Ensesini unutma! — Katmer katmer... Fakat bu kat- gerdanına — doğru Sakalının söylenen şeylere kulak kabartıyordu. İraya keyfinle mi geldin? Mardine, Di - / sının sarı ışığına baka baka ağladığı - altında kayboluyor. Fahire hocanım pasta yapmak için İ yarıbekire, Erganiye, Hakâriye gi -| mız geceleri unuttun mu? Ne yapa - hazırladığı cevizleri küçük havanda dövüyordu. Tokmağın tunç havanda çıkardığı madeni ses Melihanın kula - ğına gidince güldü: * — Mutfak işinin ağır tarafı işte ... Ben de severim çalışmayı amma insa- nn eli altında her şey hazır olmalı.. Bari bu işi kızcağıza yaptırıvereydin & gözüm.. Mükerrem cevab verdi: — Ne yapalım küçük hanım.. Her şeyin hazırını kolayını bulmak kabil mi? Biz geçen yıl burada sıkıntıdan çıldırıyorduk. Alıştık. Merak etme sen de alışırsın kuzum. İnsan iyiye de alışır, kötüye de.. Bak Gülten yarın, öbürgün Avrupaya gidecek. Antalyanın düz ve gürültüsüz havasından ayrılıp birden - bire Avrupa hayatına girmek onu ön- celeri belki şaşırtacak, fakat bir hafta, nihayet bir ay... Sonra alışacak. Bizim den arkadaşlarımıza ne diyelim. Be nim bir lise arkadaşım vardı. Yüksek tahsiline devam etmedi. Muallimlik is- | tedi. Şimdi Çölemerkte başmuallim. Çölemerk neresi, biliyor musun?. Söz- de bir kaza merkezi, Fakat bir çok ben- zerleri gibi şark kasabalarının en geri- lerinden biri. Öyle bir kasaba ki bütün hayatı güneşle doğup güneşle batıyor. Dünya ile ilişiği olmıyan sapa, âdeta metruk bir yer.. Düşün ki İstanbul li - sesinde yetişen civa gibi bir kız burada başmuallim.. Fakat biliyor musun! Hiç şikâyet etmiyor. Hâlâ da orada.. Mek- tuplarını bir okusan haline bin kere şükredersin, Burası tabiatin bir cenne- ti.. Dünşanın ©o göklere çıkarılan (Nice) i, Monte Karlos'u Antalyadan hiç te yüksek değil diyorlar. Yalnız ora- sı insan elinin, insan zekâsının terbiye sini görmüş, burası yaratıldığı gibi kal- -|İham. Zengin evlâtları değiliz ki istedi 'âimiz gibi yaşıyalım. Burada iyi köti geçiniyoruz. Hattâ para biriktiriyoruz. Tesadüflere bağlı bir hayat işte. Meliha güldü: —Tesadüfler, kısmetler.. Fakat bunlar da yerine göre değişir. İstan - bulda olsak o bahsettiğin tesadüfler da- ba sıklaşır. Mükerrem oha baktı: — Kocadan mi bahsediyorsun? İn- sanın böyle yerlerde kısmeti daha çok oluyor. Fakat ona karar vermek güç. Ortadaki masaya tabakları yerleşti - ren Fahire tekrar lâkırdıya karıştı: — Daha geldiğimizin haftasında iki- mize de kışmet çıktı değil mi Müker - rem. Anlatsana! Mükerremin ince kaşları - oynadı, Gözleri parlıyordu. — Amma ne kısmetler, dedi. Hele — Neci imiş bu adam? — Onu sorma. Altın babası, diyor - lar. Buranın eskilerinden. Fenikede iki ! büyük çiftliği, pamuk tarlaları, burada |bir çok portakal bahçeleri var, | — Muhakkak evlidir de! — Hem de iki evli.. Amma onlar 'çiftliklerde otururlarmış. Kendi bura- da köşkünde yalnız yaşıyar. — Peki, seni nasıl alacaktı? — Ben razı olursam ikisini de bı - rakacakmış. — Zavallı kadınlar. — Bir üçüncü zavallı da. — Sen 'olabilirdin... Bu adam genç mi bari? — Ne genci canım. Babam yerinde edam.. Ampoa buralarda kötenin yap hsına, gencine bakmıyorlar. Altmış ya- şında adamlar on dört yaşında kızları alabiliyor. Öyle değil mi Gülten? | Fahireye yardım ederken geçen bah- BU GÜN Boylu Boslu Kadın Deli İbrahim, Osman oğullarının unu- tulmaz simalarındandır. Onun tahta çık - tığı güne kadar padişahlara yalnız kadir geceleri anaları tarafından birer halayık takdim alunurdu. Bu zirzop adam, her cu- ma gecesi odasına yeni bir halayık konul- masını saray kaidesi haline soktu. Günde yirmi dört kadın değiştirdiği de olurdu. Bununla beraber gene gözü doymazdı, ço- cuklarının süt ninelerine sataşırdı, hattl ge- celeri dışarıda kalarak orta malı kadın - larla meclis kurardı. İşte bu soy lekesi soysuz hünkâr bir a- ralık boylu boslu kadın merakına düştü, memleketi süzgeçten geçirterek iki metre azunluğunda, iki yüz kilo ağırlığında bir dev anası buldurdü, alaylarla saraya ge- tirtti. düğünler kurarak onunla — gerdeğe girdi. Kadın, Ermeni idi. Deli İbrahim ona yedinci hasekilik mevküni verdi, üstelik Şam eyaletine da vali yaptı, meşhur Köp- rülü Mehmet Paşa, yedinci hasekinin Şam - da vekili idi. Şimdi Londrada da bir kadın türemiş; Aslı Alaman, adı Fliz Droysan, boyu iki buçuk metro. Ağırlığı hakkında bir haber yoksa da boyuna bosuna bakılırsa iki yüz kilodan aşağı olmasa gerek. Bu dev cüs - aeli kadın, Birmengam şehrindeki eğlence yerlerinden birinde numara yapmak üze- Te angaje edilmiş ve Londradan ayrılmış |Fakat yolda, istasyonda seyrine koşan ko- ganal... Eğer Frolâyn Eliz Droyson, on yedinci asırda yaşamış ve boyile ağırlığındaki eş- sizliği Topkapı sarayına işittirebilmiş ol- saydı. güphe yok ki, sekizinci veya do « kuzuncu baseki olurdu, bir vilâyete de vali tayin edilirdi Fakat Deli İbrahimi bir kere daha çi- leden çıkarıp ta yedinci haseki olan Er- meni dudusu acaba bu asırda — yaşasaydi Birmengam barlarında numara — yapmıya davet olunur muydu?.. Tarih onun pek kokmuş bir şey olduğunu söylediğine göre, bunu biraz şüpheli buluyorum. M. T. Tan Müslümanlarla Mecusiler arasında kanlı müsademeler Londra 28 (A.A.) — Kalkütadan bildirildiğine göre, dün bu şehirde me- cusilerle müslümanlar arasında mü - sademeler olmuş ve bir çok kişi ölmüş ,ve yaralanmıştır. Sükünun iadesi için kuvvetli bir polis müfrezesi müdaha - leye mecbur kalmıştır. jse kulak veren genç kız birdenbire kı- zardı, kekeler gibi: — Bilmem efendim, dedi. Öyle zan- nederim. Fahire onun sıkıldığını hissederek lâkırdıya karıştı: — Daha iki gün evvel bizim diplo- ma verdiğimiz Sabihayı kırk yaşında bir adamla evlendirdiler. Kız daha on ;dokuzunda... Geçen yıl mektepten a- lacaklanmş Muduı bey yalvarmış, ya- 'karmış. Bir sene geri bıraktırmış... Amma onların da hakkı var. Burada kızların kocaya varmaktan başka bek- ledikleri şey yok.. Bu yıl yirmiden fazla genç kız lise diploması aldı. Ne olacak bunlar?. — İşe girsinler. Muallim olsunlar. — Burada genç kızların çalıştıkla- 'zı yok. İlk mektep — muallimliklerine bile dışardan geliyorlar. Halbuki bu- — ralı bir kız muallimlik etse çok istifa- de eder. En aşağı kırk, kırk beş lira aylık. Buralı bir genç kız bunun an- İcak yarısını sarfedebilir. Hele anası- nin, babasının vakti hali yerinde ©- lursa.. Amma dediğim gibi kimse kı- zını çalıştırmak istemiyor. Meliha omuzlarını silkti: — Alışırlar. Bizim canımız mu. Sen şu Fahirenin kısmetini anlat bakalım. — Kendi anlatsın. Fahire öteki odadan seslendi: — Haydi, haydi. Sen anlat. Böyl şeyleri ballandırmayı bilirsin. Arkası var) yöki ö

Bu sayıdan diğer sayfalar: