19 Birinci Kânun Denizden Yeni Bir Istifade Yolu Bulundu İ Derdini anla » ;ğ:;:::“:;:' m:_"k;: SarefaR V M e CA ga ll Ka du, adı Ethyl Gaz line Corpotatisadür. Hedefi deniz - suyutlan (Beöm) ' madkdesinin İstibenlidir. Du dsliri kaüm başıdal doktor. (Ckmmogeo) Himia- a bir aai Üimi Baklmmaktade” Bu Franuz âlimi kimya mühatebesinde n x yade lüzum olan maddelerden birini teşkil edilen (Brom) un deniz suyundan da İstih- sal edilebileceğini daha 1917 yılında keş: betmiş; hükümetö söylemiş, muhtelif teklif- Jerde bakınmuağdı. Pakat Fennürler dintesi yecilik» Jeri ila tanınmışlardır. Doktarım ha koşlini gösününü lmamızları öğüneü> #a daveden daireye yollyarak. Hübeyüt yet bu işten bıktırmışlardır. O da en sonra Armerikanın yolunu tutmuştur. Şimdi Nev- york gazetelerinin söylediklerine- inanılır- sa bu işten milyon kazanmakta ve kazan- daznaktadır. * Londra gazeteleri Sir Ralph Harvoodun kral müşavirliğine ta- söylüyorlar. Sir Ralph Har- vood şimdi asalet payesi olarak «Siz» un - vanını taşımasına rağmen büyük, eski, zen- gin bir aileden gelmiş değildir. Hayata bir posta müvezzi olarak atılmış, boş vakit- lerinde okumuş, bilgi sahibi olmuş, çalışa çalışa, biraz da talihin lütfüne uğrıyarak kendini göstermiş, nihayet bu mevkie kadar yükselmiştir. yin edil * Avusturyalı bir mü - hendis kahve tirya - kilerini memnun ede- cek bir makine yapmıştır. Bu makine bir kahve değirmenidir, fakat vazifesi kahveyi öğücmekten ibaret değildir. Öğüttüğü kah- veyi pişinmesi de vardır. İçine bir avuç çiy kahve konulur, değirmen bu kahveden yal- mız bir fincana yetişecek kadarını kavurur, öğütür ve nihayet ıkındı kaynamakta o- Tan suyun içine salıverir. Makinenin işletil- mesinden boş dıkıkı sonra ev sahibinin yapacağı şey âletin musluğunu açarak altına fincanı tutmaktan ibarettir. Y kah - ve değirmeni Lehistanda Yahudi Aleyhtarlığı Varşova, 18 (A.A.) — Leopold poli- tekniğindeki yahudi talebeye evvelce ayrı anfetcatr tahsis edilmişti. Şimdi de ayrı lâboratuvar tahsis edilmesi Ü- zerine yahudi talebe bir heyet göndere- hüratçılarlı rek bu tedbiri protesto etmiştir. 19-12-35 Yalvarır gibi baktı: , —— Öh, benim evlâdım, kapıyı açı- ver. Zehra, yalnızlığımı biliyor da, a- ra sıva yokluyor. Kalktım, taşlığa çıktım, sokak ka- pisanı açtım. Kısa boylu, sarartma, cı- hz bir kız, dilinin ucuyla dudakları- | mt yalaya yalaya bakıyor: — İhsan abla, evde yok mu? — Evde, kızım, Gir içeriye... Kız, evde, bir yabancıyı — yadırga- mışa benziyordu, içeri girdi ve bir ko- şu mutfağa gitti. Mutfaktan sesini duyuyordum: — İhsan ablacığım, daha Pakize teyzem gelmedi mi? Mürvet teyzem de mi gelmedi? Zekiye teyzemden mektup var mi? Huriye — teyzemden haber yok mu? Bu çocuğun, İhsan ıblnyı yardı- mindan ziyade, konu komşunun me- rakını gidermek için eve gönderilen bir haberci olduğu anlaşılıyordu. Mutlağa girdim; çocuk, İhsan ab- lanın yanina oturmuş, soluk almadan, boşanan bir makara gibi, söylüyordu: l | ÇİNDE. Ingiltere Ile Japonya Uzlaşıyor Tokyo, 18 (A.A.) — İngiliz büyük cl- gisi, Clive, dün Hirota ve Şigemitsu ile görüşmüştür. Celive İngiliz finans eksperi Leith Ross'un Nankin hükümetince verilen kararlara iştirak ettiğinin asılsız oldu- gunu ve İngilterenin bütün Çin işlerin- de Japonya ile anlaşma aradığını söy » lemiştir. Diğer taraftan Şigemitsu da İngil « terenin Çindeki Japon siyasası hakkın - daki endişelerinin yersiz olduğunu söy- lemiştir. Hükümet Kuvveti Komü- nistleri Eziyor Nankin, 18 (A.A.) — Ceontral News ajansının bildirdiğine göre, hükümet kuvvetleri Hanon'un cenubu garbisin « de kızıl kuvvetlere karşı muzafferiyet - ler kazanmışlardır. İtalyada Kömür Ve Petrol Roma, 18 (A.A.) — Lucanie'de pet- rol, Calabreda maden kömürü ve Ab - ruzzes'de «Bauxite» keşfedilmiş ol - duiu haber verilmektedir. l Çek Cumur Başkanlığı Seçimi Benes Kahir Bir Ekseri- yetle Seçimi Kazandı Marsilya suikastinde ölen eski Fransız dış bakanı Bartunun Çekoslovakyayı ziyaretinde alınmış bir resim : (1) Yeni Çek Cümur Reisi Benes, (2) Bartu, (3) İstifa eden Çek Cumur Reisi Mazarik Amerıkada Yeniden 100 Hucum Tayyaresı Tayyareler Beş Mitralyözlü Vaşington, 18 (A.A.) — Sü bakan - lığı, 100 tane hücum uçağı yaptırmak üzere Northorp Korporeşin ile bir mu- kavele akdetmiştir. Bu tek satıhlı ve madeni uçakların her biri, saatte 420 kilometre katedo - cek sür'atte olacak, beşer mitralyözle mücehhez bulunacak ve yirmişer tane ufak bomba taşıyacaktır. * İtalya Aleyhinde Yenl Nümayişler Jersey Siti, 18 (A.A.) Harp ve Fa- şizm aleyhinde büyük yazılar taşıyan Halk spero ismindeki Norveç vapuru - na İtalya için demir yüklenmesini pro- | testo etmiştir. Polis, tezahürcülerin vapura girerek kaptan nezdinde pro - testoda bulunmasına mâni olmuştur. Gemi mürettebatından 19 kişi teza - birlik olmuştur. Sekiz kişi tevkif edilmiştir. KİISMET . DEKLİYENLER. - ef 5— Bakküla üğredin; senin için! bir şey istiyor mu? diye sordu. Kaç gün- dür, yağ, pirinç almamışsın... Kasap ta, et almıyorlar! dedi. Yoğurtcuyu da savmışsın... Kahven daha bitmedi mi? 'Dün, postacı geçti, size uğramadı; bu gün, uğradı mı? İhsan abla, hep gülerek - dinliyor, başını kâh geriye atıyor, kâh öne eği- yordu. Ben, çocuğun, bu birbirini tutmaz şeyleri, hatırında tutuşuna — ve asıl maksadını gizliyerek, dolambaçlı yol- lardan evire çevire soruşundaki usta- hığa şaşıyordum. Artık fazla durmayacaktım. İhsan abla, bakışımdan anlamışa benziyor- du: — Beni unutmazsın değil mi? Ara- sını uzatmadan geliver... Belki Paki- ze de gelir. Onlar da seni özlemişler- dir, görünce sevinirler. Kaşlarını kaldırarak manâlı manâ- h bakıyordu: — Sana söylediğim o işi, yine kur- çala... Pek sıkışırsam sana, bir haber Yapılıyor Ve Beş Bombalı Olıcnk DENİZ KONFERANSINDA Ingilizler Yeni Tekliflerde Bulunuyorlar kanı Momell, deniz konferansındaki ye- ni müzakerelere sağlam bir esas olmak üzere beş devlete bir davette bulunarak önümüzdeki seneler içinde meselâ altı İsene zarfında — inşasını tonilâtonun — asgarisini — bildirmelerini istemiştir. Bu tonilâtoyu başlıca beş sı- nıf harp gemisi arasında taksim etme- İğe lüzum da yoktur, Viyana Ekispresi Yoldan Çıktı Viyana, 18 (A.A.) — Viyana - Prag İekspresi Dranovica istasyonu yalanım- da yoldan çıkmıştır. Bir kişi ölmüş, yir- lmi kişi de yaralanmıştır. uçururum... Kapıya kadar gelemiye- ceğim, kusura bakmazsın, değil mi? İmıştı, beni kucaklamak istediğini an- ladım, yanına gittim. Beni bağrına bastı, ağlamaklı bir sesle: — Muhakkak beklerim, dedi... Ben, kapıdan çıkarken arkamdan söyleniyordu: — Arağını uzatma emi... Çocucak- |mayacağım, hayırlısı ile üçünü de ev- Bak, kulağında olsun... Sen, ağebey- lerisin, zerdelerini pilavlarını yemez- sen, olur mu? —3 Aylar geçmişti İhaan ablanın sem- ! de, sebepsiz bir üzüntü vardı . ra, ağır ağır yürümeğe başladım. Da- ha doğrusu, İhsan ablanın evine doğ- ru yürürken ayaklarım geri geri gidi- yordu. Kapının önünde durdum, zile bas- Kulak kabarttım, taşlıkta, ne takunye, ne topuk, ne de terlik sesi düydüm. Tekrar zile bastım. Yine yok. cevap Karşı kaldırıma geçtim, eve bak- tım. Perdeler inikti. Londra, 18 (A.LA,) — Bahriye Ba-| tasarladıkları | İlar, gelir gelmez, ince eleyip sık doku-! İlendireceğim. Artık canıma - yetti... Caddede tramvaydan indikten son- |* Prag, 18 (A. A.) — Dış bakanı Be - nes, meclis tarafından Cumur başkan: lığına seçilmiştir. Benes, 440 rqd-ı 340 reyini ka » zanmıştır. 76 rey puslası boş çıkmıştır. Sağ cenahların namzedi Nımıc, 24 rey al- mıştır. —| Seçimde sosyal - DeküRii görtldl Benese büyük bir müzaheret göster - miştir. Benes Yemin Etti Prag, 18 (A.A.) — Benesin Cumur reisliğine seçimi, şebre hakim olan şa- tonun evvelce Böohemya — krallarının duğu Vladislav salonunda yapılmıştır. Malyper, eski cumur — başkanı, Ma - İzarikin istifasına ait resmi tebliği o - kumuş ve eski reisin meziyetlerinden bahsetmiştir. Seçim sonucunun ilânından — sonra meclisin büyük ekseriyeti ayağa kalk- mış ve Benesi alkışlamıştır. Benes, temel yasasına yemin etmiş ve sonra bir merasim Dbölüğünü teftiş etmiştir. Bu sırada havada uçaklar u- çüyor ve atılan 21 parça top yeni Çe - koslovak cumur başkanının — seçimini ilân ediyordu. Hükümet ımıı Etti Prag, 18 (A.A.) — Hükümet istifa. sını vermiştir. | İhsan abla, nereye gitmişti? Kapı- yı, tekrar çalmanın faydasız — olduğu-! |arkamdan seslenildi. — Efendi birader. der.. İlıı.ın ablanın yanındaki evin ılı hı pencerelerinden birinin kafesi yı- İrıya kadar sürülmüştü. beyaz baş ör- tülü ihtiyar bir kadın başı göründü: İhsan ablayı mı aradınız?.. Siz- ler baki, vefat etti. Bu, biç beklemediğim Bir dârbe i- di. Tutulmuştum, bir şey — soramıyor, |söyliyemiyordum. İhtiyar kadın, devam etti: — Ara sıra gelir giderdiniz. Ora- İdan tanıyorum. Eski ahbapsınız... Bi-! duydum: Efendi — bira- | |selâmün kavlen geldi, gürledi gitti.. IAM Kimseciklere yorulacak ölüm de- ğil.., Bir gün, taraz taraz beyaz h, bir ermeni karısı geldi, elinde, üç yaşlarında kadar bir kız çocuğu vardı. Kapının önünde bağırdı, çağır- dı... Sonra, içeri girdi, yine bağırma- ğa bışhdı Duvarlar ne kadar - sağı — Kızının piçini daha ne kadar be- dava besliyeceğim! Diyor, bir daha demiyordu. Bağır- * İmalar, aaatlerce sürdü; biz, doğrusu, bir şey anlayamadık. Karı, çocuğu alf- dı, gitti. İhsan abla, görünmedi. Ara- taç giyme merasiminin yapılmakta ol- | Göğsüm Kabardı Elli yıl kadar önce, Sivas valisi Halil Rifat Paşa, bir iki bin kilgmetre şose yap- tırmış ve © devir için gerçekten yüksek bir başarış olan bu muvaffakiyetin zevkile vi- lâyet işyarlarına, eçrafa bir ziyafet çekmiş- * Çalışkan vali, yemek srasında alafran - ga davranır, ayağa kalkar, başarılan işin önemine dair bir söylev verir. Sofrada bu- hununlardan kerli ferli biri de onu cevap vermek ister, üç beş kere öksürdükten son- ra ga cümleyi söyler: — Allah için bu berif, Allah için bu he- rif, Allah için bu herif!.. Dün, çocuk velisi sıfatile işim düştü, Mo- dadaki sekizinci ilk mektebe gittim. Ora- da, arttırma haftasının son günü olmak do- layısile İsmnet Rüştü adlı bir yavrunun arka- «Atalarımız ekonomiyi bir kaç biçimde — anlatmışlardır. Sözgelimi: «Ayağını yorga - nına göre uzata demişlerdir ki but uborca girme» demektir. Ekonominin temeli de bu- dur. Sonra onlar bize: «Üç kazan, bir ye öğüdünü vermişlerdir. «ak akçe kara gün içindire sözile de bu öğüdü sağlamışlardır. Bu ne kadar doğru öğüt, değil mi?.. Öyle ya, bir adamın çÇalışamıyacağı gün olur. Köşesinde üç beş kuruşu yoksa ne yapar?.. İşle bu sözler de ekonceninin ne kadar ge- rekli olduğunu gösterir. Bir de: «Kendi yağınla kavrulu — sözü var. Bu, yerli malı al demektir. Bir Türk, ayağını yorganıma göre uzatmalı, ak akçe- nin kara gün için olduğunu bilmeli, üç ka- zanıyorsa birini yiyip, ikisini arttrmalı. Fas kat harcadığı paranın yurtta kalmasına ça- lışmayı da unutmamalı. Ulusal ekonomi, böyle olur.» Çocuk bu biçimde bir kaç söz daha söy- ledi, arkadaşları tarafından alkışlandı. Be. nim de göğsüm kabardı. Mektepten çıkar- ken gözümün önüne Ayasolyayı yapan Jüstiniyüs geldi. O, açılma töreninde he - yecana kapılıp? «Söleyman! Seni geçlime diye bağırmıştı. Yeni nesil de geçmiş asır - lara başını çevirip: «Sizi geçtik, sözde de, — işte de geçtik» diye bağırabilir. Böyle bir kı- wanç taşımakta ve onu haykırmakta ço - cukların yerden göğe kadar hakları var, M. T. Tan ingiliz Ordusunun Yenli Silâhları Londra, 18 (A.A.) — Harbiye ba- kanı Cooper Avam kamarasında ordu- nun tanklara karşı yeni sistem bir top- la techiz edileceğini bildirmiştir. Bu — top çok hafiftir. Her kıtaya verilecek- tir. dün iki gün geçti; İhsan ablanın hiç sesi ,sadası çıkmıyordu, komşular, hep Aynılacağım zaman, kollarını aç-'nu anlamıştım. Dönüp gidiyordum, merak ettik. Kapıyı çaldık, açılmadı; İçakbk, açılmadı. Dükayet polise habur M verdik. Çilingir getirdiler, kapıyı açtı- lar. İhtiyar kadın, yakasımı asırıyordü: — İçeri girince, ne görseler. san ablada, ağız çarpılmış, eller gerilmiş... Ağız, dil vermiyor, ölü ölü bakıyormuş... Hastaneye — kaldıracak loldular. Ömrü vefa etmedi; akşamı- *na. evlerden irak, teslimi ruh etti. —— İhtiyar kadın, dertli dertli — başım — sallıyordu : — Bütün mahalleli, İhsan ablayı, |doğrusu, candan severdik. Herkescik- jler acıdı. Ciğerimiz hun oldu. Asıl ne- tine uğramamıştım. Giderken, ıçım—ı" de bahsederdi. Zavallı hd'"“i'n- ye yandık, biliyor musun, evlâdım? kıdım:aıız. kızlarının dünya gözü ile mMmürv-'ini görmek istiyordu. «Yavnır — ” İcak» sın hayırlı kismetleri — çıksın |da, bur göz edeyim, diye üzülmekten 'helâk oluyordu. Muradına — eremedi, gözü açık gitti, hatun! : | — Beyaz başörtülü ihtiyar komşumun içinden dua eder gibi dudakları kımıl- k. tım; bekledim. Cevap veren olmadı. | olsa, bağırtılar yine işitiliyordu. Karı: |danıyordu: — #sÇoçcucakı larının kismetleri İCikmadan, gözü açık gitli, zavallil | BİTTİ Kadıköy — 1935 Mahmud Yesari