16 Bisinci Kâzun — KI Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ Dünyanın En Nazik Adamı: Çinlidir ——— Za) Çinliler, dünyanın en (ite size bir yumuşak başlı ve ea delil nazik insanlası olmak- la marufturlar. Bundan bir müddet evvel | Londrada Çin sanatına dair bir sergi açıl- | mişti. Çin sanatı mevzuu bahsolurken, Çinlinin bu nazik tabiati de söze karıştı. Bu arada, bir tablo teşhir olunuyordu. Bu tablo, bir peyzaji seyreden arkası dönük bir insanı gösteriyordu. Çinlinin nezaketine en olmak üzere bu tablo ileri sü- rüldü. Filvâki tablonun altında, şöyle akıl almıyacak bir lejant yazılıdı: Bu tablo, sekizinci asırda yaşamış meş- hur şair Min-ÇinÇung'u gösteriyor. Ken - disinin resmini yapmak istiyen ressam, ar- Zusunu şaire söylemiş ve onu, ancak bu şekilde, yani arkası dönük olarak resminin yapılmasına ikna edebilmiştir. Çünkü muh- terem şair, tabiatin nefis güzelliğine ken - disinin arkasını dönemiyeceğini iddia etmiş, birinci plânda, bu peyzajın resminin yapıl- ması lâzım geldiğini fikrini müdafaa etmiş- tir. Ş K bir e | Gerbi - Ayvustralyada, Pert şehrinde — ihtiyar pek bir kadının bir köpeği İ ““ SON POSTA Yeni Çek Cumur Başkanı Bütün Ihtimaller Benes'i Üzerinde Toplanıyor Paris, 15 (A. A.) — Bütün gazeteler, Çekaslovakyanın «halâskâr reisicumburu» Mazarik'in sitayişleri ile doludur. Figaro gazetesi, müşarileyhi hikmeti şah- sında temsil etmiş olan son bekim diye tavsif etmektedir. Mazarik'in halefi meselesinden bahse - den Öcuvre gazetesi diyor ki: «Her şey, Mazarik'in temennisinin ye - rine geleceğini ve Benes'in büyük bir ek « seriyetle cumur başkanı seçileceğini gös - termektedir. Milletler Cemiyeti, Benesi ar- tık Cenevre'de göremiyecektir. Çekoslovakya, Benes'in — idaresinde, Fransa, küçük itilâf, Balkan itilâfı ve Sov- yet Rusya ile uzlaşarak Milletler Cemiyeti mukavelenamesi ile kollektif emniyet mi « BULGARİSTANDA Eski Başbakan ı İşsizler LEHİSTANDA I İSPANYADA Yeni Hükümet Wi Taraftar Bulamıyor Madrit 15 (A. A.) — Yeni başbakan Portella Valladares kabinesinin teşekkülü İspanya siyasasında iki önemli nokta kay - detmektedir : suçorlaklarına karşı mücadele» adını ver - diği kıyasıya bir mücadeleye başlıyacağını söylemiştir. ği Madrit, 15 (A. A.) — Kabine kortez « lerde ekseriyete malik dağildir. Korterler- deki bütün grupları toplasa da mevcut 442 veyden ancak 139 unu elde edebilecektir. Son Posta — Yeni başbakan Protel- la Valladares - mutedillerden, radikal cümhuriyetçi temayülünde bir zattır . Geçen sene başlangıcında içişleri ba- kanlığı yapmıştır. ÇüNDE Japonlar Harekâtı Genişletiyor Pekin, 15 (A. A.) — Kalgan'dan bildi- Ebcet, Süryanice bir kelimedir. İlerini göstetir. İbrani, Süryani, Yunan, Kıbt ve Lâtin İlisanlarındaki yirmi sekiz harf ebcette vardır. Araplar, ebcet harfle- lardı. Ebcet, bu bakımdan hem Lettres nu - merales rolü oynayıp cebirde kemiyetleri ifade etmektedir. hem de Calcul Alpha - betigve mahiyeti alıp mühim hâdiselerin ta- Tihini tesbit etmeğe yaramaktadır. murün Şamı hangi yıl aldığını bulmak için yalnız «harap» kelimesini bilmek — yeter, ma girdiği yıldır. Gene sözgelimi: «GCeçti Galip dede candan yahun mesraı, Hüsnünek — Çünkü bu kelime ebcet hesabile 803 yılını — gösterir ki hicri tarih itibarile Timurum Şa- — Hece © |harflerini ve onların birbirile nasıl bitiştik - — rini rakkam gibi kullanmakta öbür milletler — te uymuşlar ve Osmanlı Türkleri ise ebcet — . İhesabını edebi bir san'at haline koymuş - — Ebcedin bu ikinci rolü gerçekten fay « dalı ve eğlencelidir. Söz gelimi Aksak Ti - — sahibi büyük şair Şeyh Galibin ölüm yılı — olan (1213) e uygun düşer. On dokuzuncu asırda yaşıyanSüruri bu sanatta pek mühirdi, ayak üstünde ve hiç düşünmeden parlak tarihler düşürürdü. Bir — kaside içinde beş yüz tarih söylemiştir ki getçekten yapılmaz bir iştir. Muşanof Çeteciliğe Sorguya Çekildi | Başladılar yarmış. Kadın hastalanmış — ve hastaneye yatırılmış. Ertesi gün, deli gibi olmuş, bir köpeğin hastaneye daldığı ve bütün ko- riliyor: Altmış Japon askeri bir çok silâh | — Necip Asımın ölümü üzerine mahviyeti — ve mühimmat ile buraya gelmiştir. Bunla - | / ., sessiz bir hayat içinde sanat zevkini rın ne için gelmiş oldukları hakkında res -| / , A> çairlerimizden İhsan Mahvinin: «Bay wuşlara girerek birisini arar olduğu görül - müş. Nihayet köpek hasta kadının koğuşu- ma gelince kadını tanımış ve karyolasının altına gitip büzülmüş. Hiç kimse, onu, gir- diği yerden çıkaramamış, bir müddet sonra kadın ölmüş. Kadının cesedi ile beraber köpek te hastaneyi terketmiş, o gün, bugün biç bir şey yemeden ölmüş sahibinin mezarı başında gece gündüz nöbet bekliyormuş. Memelde Litvanyalı Memurlara Yol Veriyorlar Kamnas, 15 (A. A.) — Klaipeda «Me- mel» idare komitesi Litvanyalı memurlara yol vermekte berdevamdır. Dün liman za- Bıtası şefi, şehir polis şefi ve idar? mahke- me üyelerinden bazıları azledilmişlerdir. Fransız Tayyaresinin Seferi » Natal 15 (A, A.) — Dakar'dan hare - ket eden Lieutenant de Vaksseau Paris de- niz tayyaresi dün saat 18 de buraya inmiş- tir, Tayyare Antil adalarına hareket ede - cektir. BEKLİYE Onlar, taş atan kolun yorulacağı- | na ve her yorgunluğun muhakkak bir karşılığı olacağına inanmışlardı, ve bu inanışlarını değiştirmenin imkânı yok- tu. dum. Acaba İstanbula dönebilmiş mi idi? Bu merak, bir kurt gibi içimi yi- | yordu. Üşenmedim, Topkapı yolunu tut- tum. Mürüvvet, ne olmuştu? Hâlâ İh - san ablanın evinde postu serip oturu- Zekiyenin, sıkışık vaziyetini biliyor- | Sofya, 15 (Özel) — Geçenlerde bura- Varşova, 15 (A. A.) — Sefalet çeken men izahat verilmemekte ise de bir işgal da feshedilen eski demokrat partisi nami- p Az; işsizlerin çete halinde hücum ve yağ-| mevzuu bahsolmadığı — zannedilmektedir. na, gizli beyannameler — dağıtımıştır. Bu / malarına mâni olmak beyannamelerle alâkadar oldukları zanni-| le iki gün evveli eski başbakan Nikola Mu- şanof ile eski demokrat partisi Hderlerin - den Al, Malinof ve B. Pavlof polis direk- şimendifer katarlarına — silâhlı muhafızlar konmuştur. Bu çeteler, açık sahralardan geçerken katarlara taarruz etmekte ve sonradan top- törlüğüne celbedilerek sorguya çekilmişler | yamak üzere kömürleri dışarıya atmakta - ve bilâhare serbest bırakımışlardır. Bundan maada Asenovgrad kasabasın- da eski çiftçi partisi saylavlarından ve koo- 'Jardan bir tanesini peratifi başkanı Dimo Taşefin evinde gizli dırlar. Muhafızlar, Torun yakınında bu adam - lerdir. toplantılar da yapılmıştır. -Zabıta bu evi, Singaporda Büyük Ma- toplantı esnasında abloka etmiş ve 12 par- tizanı yakalamıştır. Partilerin ilgası hakkında çıkarılan ka - nuna rağmen gene — eiki partiler, ara sıra baş kaldırmaktan çekinmemektedirler. Almanyanın Borçları nevra'ar Başlıyor Londra, 18 (A. A.) — Deniz bakanlı - , bu ayın 16 siyle 19 u arasında, Singa- por'da deniz ve bava kuvvetlerinin iştira - kiyle, muhtelif manevralar yapacağını ha- ber vermektedir. Bu manevralar hususi bir Berlin, 15 (A. A.) — Alman devletinin | maksatla olmayıp, senelik talim programı- dalgah borçları 31 teşrinievvelde 2 milyar 'na dahildir. 983 milyon 100 bin iken 31 teşrinisanide Bu manevralara Hermes ve Kornvall 2 milyar 883 milyon 500 bin barka düş - saffı harp gemileriyle bir Distroyer filotil- müştür. ““HISMET ” NLER. kindi ki içim sızlayıverdi: — Benim, İhsan ablacığım. İhsan abla, kapıyı iyice açmıştı, beni görünce, soluk yüzünde zoraki bir gü- lümseme belirdi: Va lâsı iştirak edecektir. lin yağı tükendi... Kerevetin önünde duran, küllenmiy mangala bakıyordu: — Sana, bir kahve pişirirdim amma, kömür dökmek lâzım... Hiç te halim yok... Elini uzattı, ocakla sarnıç arasındaki duvar boyunca yığılmış kirli çamaşır ları gösterdi: e Mekafildorb.e ena dalar gb yağıldı... Elim eripte yıkayamıyorum ki... Pakizeden, Tanrının günü, haber — Çalışını benzettimdi amma, pek haber üstüne... ummamıştım. yım? Başını, yorgun yorgun geriye itti: — Değilsindir, hakikatlısındır, bili - rim. Haydi, eşikte durma, gir içeriye! İçeri girdiğim zaman, taşlığın loşlu- yor muydu? Pakize, eve dönmüş ğunda bile, yüzünün hasta sarılığı gö - müydü? Bu düşüncelerle, İhsan ablanın so - züme ilişmişti. İhsan abla, hasta idi; kinayeli bak - kağına varmıştım. Köşe başında, biraz 'mıyordu, sitem etmiyordu, kendince il- durdum. İhsan abla, ev işini soracaktı. | tifat saydığı şakalardan bile kaçıyor - Ona, kuşkulandırımıyacak bir cevap ta-| du. sarlamak lâzımdı. Kafamın içinde, onun kavrıyabile- ceği plânları tasarlıyarak eve doğru yü- Kapının zilini çaldım, bekledim. Ka- pı, bir müddet açılmadı. Tekrar zili çal- - dim, Dakikalar geçti, içeride bir kapı a- çılır gibi gıcırtılar oldu, taşlıkta, bir ta- kunya sesi, yorgun yorgun süründü, ve kapı, ağır ağır açıldı: — Kim o? İhsan ablanın sesini tanımıştım. Fa- ğa kat öyle yorgun, öyle hasta, öyle bit - Her zamanki gibi mutfak kapısını göstermedi; sokak kapısını, ağır ağır kapadı; takunyalarını sürüye sürüye yürüdü, mutfağa girdi. Arkasından yürürken, dikkat edi - yordum. İhsan ablanın, beli bükülmüş, omuzları düşmüş, başı yana çarpılmış- ti. İhsan abla, hasta idi. Mutfağa girer girmez, kerevetin kenarına çöküverdi, uzun bir yol yürümüş gibi, soluk solu- Çabucak yoruluyorum... Kandi- Diyecektim; o, aklımdan geçeni sez- — Canım, ben, o kadar vefasız mı- miş gibi hemen ağzımdan kapmıştı: — Hani, sen de gördün. Mürüvvet vardı; Pakizenin arkadaşıydı. Ona gü- vendim... Yoksa, ben bu kadar çama- şır biriktirir miydim? Bana, bir gün evde kalıp hemen ge- leceğim, dedi; çıktı gitti... Gidiş, hâlâ ©o gidiş... Elini koynuna attı, paketini çıkardı, bir sigara saracaktı, fakat parmakları titriyordu, vaz geçti, paketi kerevetin üstüne bıraktı: için, kömür taşıyan | Bununla beraber Chahar eyaleti memurları, Japonların ileri hareketlerinin eyaletin di- ğer yarısına da tevessü etmesinden kork - maktadırlar. ğ ” Amerika Faşist Aleyhtarları Miting Yaptılar Nevyork 15 (A.A.) — 20,000 faşist aleyhtarı, «Kahrolsun faşizme diye ba- iararak enternasyonali lagarnıni ederek İtalyan kızıl haçının Madinos Sguare da yapmış olduğu bir mitingi kesmek teşebbüsünde bulunmuştur. Bu mitin - ge, 20.000 kişi iştirak etmiş idi. Ve a- muştır. Bir kişi yaralanmış, bir kişi tevkif dilmişlir. |bir dert değil... Amma, vücuttan pek düştüm. Eskisi gibi ortalık süpürmek, 1yemek pişirmek, bulaşık yıkamak biraz zorcana... Hele çamaşır, beni fena yo- ruyor... İki elile göğsüne bastırmıştı: — Kalbime çarpıntı geliyor... Dur- |du, duracak sanıyorum... Mürüvvet, o- yunlu karı idi, şöyle idi, böyle idi am- ma, gene bana can yoldaşlığı ediyor - du. Başımda bir su verenim yok... A- yağa kalkışım zorladır. Cenazemi taşı- yorum. İhsan ablanın sesinden, konuşuşun- dan, onun uzviyeti kadar, içinin de hasta, çürümüş, bitmiş olduğunu anlı- yordum. O, biraz kımıldanır gibi oldu, kere- vetin şiltesini ucundan kaldırdı ve bu- İNecip Asım irtihal etti diye - her halde ta'miye, yani ekli olacak - güzel bir tarih — düşürdüğünü duyunca ebcet hesabının vak- #le edebiyatımızda oynadığı rolü hatırla - dım. Benim zannıma göre Türk harfleri bu — kelime sanatmın ortadan kalkmasını icnp et- tirmez. Dediğim gibi ebcet, arap eseri de - — gildir, Yunan ve Lâtin harflerini de göste- ren bir formüldür. Bu sebeple © hesabi şim- di de ve bundan sonra da kullanabiliriz. Yalnız: lknll.ınıl.ın takvime uygun düşmesi gerektir. Meselâ Necip Asım, 1354 te değil, 1935 — te ölmüştür. Eğer onun için ebcet hesabına İgöre yazılacak tarih 1354 çıkarsa yirmi yıl — sonra bu tarihi hesaplıyanlar şaşırırlar. Bu, bir mülâhazadır. Doğru mu, eğri mi, —— bilmem, İhsan Mahvinin Necip Asıma yaz. dığı tarih hoşuma gittiği için şöyle bir söy- lendim. Maksat, aramızdan ayrılan değerli ibarettir. M. T. Tan la koyardı. Mürüvvetten, neye şüphe ettin, aklım ermiyor. «Seni, evsiz bırakmayız. Hiç merak etme... Bir kere şu sıkıntıyı atlatalım. yeniden ev alırız. «Çamaşırlarım da - kalmadı. ye, ne cevap yazacağımı — şaşırdım. Mektubumu getiren adam okuyacak « 'kize.» san abla, yüzüme hasta hasta baktı: — Okudun, değil mi? Başımı salladım: — Okudum. İhsan ablanın, çukura batmış sönük _ıöılcıi yaşarmıştı; buruşuk yanakları- — ; Düşürülecek — tarihlerin — milletçe — ölümi bu vesile ile de zahinetle anmaktan” Ne yapar yapar, üç beş kuruş edinir, — Sena gönderdiğiin kirller no olda) Zekiyedi tır, cevabını da ona yazdırırsın — Pa < — Mektubu, geri verdiğim zaman İh- 3 ruşuk bir zarf çıkardı: ,na göz yaşları, bir dizi halinde akıyor - — Pakizeden gelen san mektup... O- du; hıçkırıklarla sesi kesiliyordu. ğ Bi ; — Okudun değil mi? Evlâtlarıma, Mektubu açtım: #çocucak»n larıma kıyıyormuşum da e- «Anne, vime kıyamıyormuşum!.. Benim gibi «Ev işi, ne oldu? Zekiye de, ben deılir anaya, bu, söylenir mi? Evi istiyen para istiyoruz. Eve kıyamıyorsun ga- oldu, çıkardılar, avucuma para saydılar — — Sigara sarmağa bile mecalim |liba? Çocuklarına mı kıymak istiyor -| da, hayır, satamam! Parayı almam! — yok.. Bana, bir hazir sigara ver. Uzattığım sigarayı aldı, mangalın kıvılcımlarında dolaştıra dolaştıra yak- tı — Halsizlik bir yandan, yalnızlık bir yandan... Ne de çıkmaz canım var - mış!.. Ne oldun? diye de sormuyor - sun... Zekiyeden tekrar mektup geldi; orada nişanlanıyormuş, yakında ni - sun? «Niçin Mürüvvete bu işi bırakma - dın? Ziyan edeceğinden mi korktun? Mürüvvet, senin paranı mı çalacaktı? Kızı da gücendirmişsin. İşi bavale et - tiklerin, sanki seni aldatmıyacaklar mı? Bu zamanda, bal tutup ta parmağını yalamıyan var mı? «Sen, eksiğe, ziyadeye bBakma, ev mı, dedim! Ağlamaktan yorulmuş gibi durdu, 'yorgun yorgun içini çekti: | — Şimdi ,ben ne yapayım? | ya komşuya da söyledim. Bir iki istiyen İçıktı; evi gezdiler. Sonrası —çıkmadı. 'Koltuğa sığar, sırta vurulur bir eşya değil ki, kendim alayım; yahut bir ha- |mala yükliyeyim de, çarşıya pazara gö- ,türüp ucuz pahalı satayım... İşte bu şanlısile birlikte gelecekmiş... Pakize- 'işini, bir an evvel, bitir. Zekiye, bura- da, elim kolum bağlı, oturuyorum! ciğim de, hâlâ dönmedi... Yalnız, yeni |da olsaydı, bir haftanın içinde hale yo- | ÇArkası var) — Kn#ı :