30 İkinci Teşrin ! ] Nazım Soruyorum : Köşe başındaki bakkala sordum: — Nâzımi tanir misinıiz?. — Nasıl tanımam, dedi.. tanımayan yoktur. » Bakkal, çırağını yanıma kattı, çırakla Bo yürüdük.. Ufak tefek bir apartıma- 'ç İnın önünde durduk. — İşte burası... İ — Yanlış olmasın oğlum. benim ara - dığım Nâzım, şair Nâzım Hikmet... Sözümü bitirmemiştim, — Apartımanın u : Onu mahalle- Si ka Bundan sonra ahçı kadın, hizmet- KLZ nereden sigara bulup içecekler, &t saçlarını Sarı in! iclı bir ses geldi: D rengin içinden bir Vircık büklür “Sen gelmedin.. —— "ni bana bor «Getirdiler evime seni,> N Munuz.. *Yağlı, ballı ellerile tatup enseni” — Ehemmiyeti yok dükkândan ©! * | Göğdeni yerden beş ön metro *:'l':: $ kark, *n hesabı görür, borcumu öderim. Başa Atılacak en» — Kocamla M ahat «Seni üzerime saldırdılar.» Kit Üanea O Doğru, dedim. burası olacak.. Ka kaçan S L eiini çaklın, mka, çi bir gc - kapıyı açtı.. A Ş ea h o:l | — Nizm Hikmeti göreceğim.. — Babamı mı göreceksin? — Vay, sen Nâzımın oğlu musun?. - ya geçerile | e KAN — İyi intihab| Ş işsiniz. Odabo;, e bir sandalye, ne tabı, A, ne bir vazo, ne de bir G Var!.. — Oğluyum yal. Sıska çocuk ciddi bir tavır aldı: — Ben, dedi, meşhur muharrir Ozhan BSeliml.. t * Bu sefer ben de ciddileştim, elimi uzat- Hikmetle Mülâkat Provaktör _Nî pcmekfir — Aman üstad, affet; ben hiciv fi- lân edilmek — iste - mem.. Sadece bir mülâkat! . *Bir mülâkat mı? çabuk söyle..v «Durma karşım « da öyle;» «Şöyle kal,» «Yakın gel sor, cevabını al!e *Kor gibi eözüm- den.» «Fosfor gibi gö « zümden..» birer birer sorayım.. — Sor dedik a! — Siz, deme, sen dil — Peki öyle de olsun. gın..> Provakatör ne dem bilmiyor musun?. mektir? — Sana te. Kart ..'?üi"i" dir:": tımt K Ği Olbise, ka, — Müşerref oldum, bayım.. a bedavaya Orhan Selim sordu: MA olur, | — Peki senin adın ne2. D cile — iyi — Benim adım mı? Şey. ben muhar- h,.. YAYIKII., ş Saf | gO — Sakın Yetimi Safa olmayasın.. "i. 'm:n :::_;m — Hayır, ne yetimim, ne de öksiürüml. :“." değil; terzi — Öyle ise babam içeride.. » *lr, elbisenin parasını benden alır. Çocuk oda kapıtinı gösterdi. / kap'yı vurdum üstadin sesi geldi: Allo Allol İ aleti «Vurma!» n : Ben Mi kimim? *Durma kapımın önünde bir h",..*ı,;n- imden — de sl:ııyıııııdılır «Ben de karşında durursam.» mı? Ben meş - #«Bir vurursam.* hur.. sSanar —— e nt EEKCE -Bı.ıılıl.ı Pphyııv Söylüyorum işte meşhur, güzellik / «Bir tas !ıbık-.' K kapı birdenbire açıldı. - Meşhur şair bir kurşun gibi, karşımda idi. <2 Sen kimsin, neye benden a — Alfedersiniz? gn? Şimdi bir hiciv yazarsam... £ diliyor- Cumartesi sadüf — ettiğim iyi oldu dok - tor, üç gündür karnım — ağrı - yor, ne yapa - yım?. — Hemen 80- yunuün muaye - ne edeyim!.. nel el Göze Çarpan Orhan Selim babasının kucağında — Müsaade edin de soracağım sualleri , «Demek demeke — Peki öyle olsun, sizin... Senin son çı * kan «portreler» isimli " kitabın hakkinda soracaktım.. oT syorum işte; «Provakatör üstün- de hiciv denemeleri» diye bir şür yazrdış- , Eytam sandığı yerine de — provakatörler — Provakâtörün ne demek olduğunu Ayıp değil a, bilmiyorum.. Ne de | P ““Sokalk Ortasında — Kızımı ir- tiyorsunuz, pek en ziyade gözünüze çar - pan kızımın ne- sidir?.. — Göz işareti ettiğim zaman yumruğu! | «Pek pekv «Ufaktefek» — Dur, üstad, bana cevap ver de kafiyeleri sonra sırala... — Sen ne sormuştun? — Provakatörü.. — Provakatör demek, yetim demek - tir. — Provakaltör yetim münasına gelirse, sandığı mı diyeceğiz? — Öyle yal.. — Bir şey daha demokrato iberal ne demektir? — Bunu da bilmiyor musun? — Bilmiyorum.. soracağım.. — Faşista | Üstad şair kulağıma iğildi, yavaşça hel- | " da — LAf aramızda kalsın ben de bilmi- yorum.. Sesini yükseltti: — Hem sen bunları neye soruyorsun? — GCazeteye yazacağım.. — Yazacak mısın? Sen mi yazacaksın? Ne münasebet? Sen kim oluyorsun? Ben yazamaz mıyım? Oğlum Orhan Selim ya- zamaz mı? Sen avukat mwan? Birdenbire ayağa kalktı: #Avukat» «Bir tokat» «Atarsam suratına venin» #Boyuna karışın enin» Karşımda durdu,, Ek yüzüme inecek kgi- bi idi. — Baktım iş sarpa saracak.. Yiğit- liğin dokuzu kaçmak biri memek diye pılıyı pirtiyi toplayınca siv- geverdim.. de hiç görün - e va GT N AMĞT | ee lstanbaİ Otlarından (*) Tekz'P Hastalığı ı_::;"““ pek nadir tesadüf edi - t hastalık son günlerde müs - li bir şekil almıştır. Hastalık had- he inde saridir. Mikrobu henüz “tfedilmemiş olduğundan tedavi f_':_';ı e kat'i olarak tesbit edile- Mn.ı—,,._ olmakla beraber hastalığa “lanlara karşı bir takım perhiz * "e ilâçlar tavsiye olunur: erhiz; Kat'iyyen elime kâğıd kalem yecek! ç.z — Söz söylemesine ve bağırıp î'"'"“'u müsaade edilmiyecek! "ivlıı-; — İnsaf hapları. — Pasyan mantık. B Tekrilof hulâsası. bileç ÖS İlâç ta ayrı ayrı kullanıla - gör Eİ gibi hastalığın şiddetine <X hepsi birden de kullanılabilir. 'ul(l ) Gazetenin bu parçasınt kesip tırı ç Suz, yahud bir albüme yapitr meP kölleksiyon yapınız. Sıkınlı Za- :İ"_""Jn bu notlar bir timdadınıza yetişir, yedi kat 'Mbaya sarıp muska — yaparsı » Ümi Verilmi, — Kızım sahur oldu mu? Her plük dört di günül r musikisi Caz :r::'dıı. Fakat o gün tıfulıı . d- bir cazırtı kopmut. biç biri gelmemiş - ü 5 tir. Spiker düşüncelidir: — Ne yıpmılı) ühendisi, hademesi biribir- , Spiker sinirli sinirli ba - arasın- Radyonun mi lerine bakarlar.. ganırı — Bir çare bulsanız ala Bu, teknik is. değildir.. “Hademe omuz silkeri Ralposündükazbüni — Cigara tablası değil ki getirip gele- yiya.. Spiker birdenbire sevinçle: — Buldum.. Der, mühendis sorar: — Televiziyonun ızlahı hakkında — bir keşif mi?, Hademe de sorar: — Dün saatinizi mu buldunuz?. kaybetmiştiniz onu — Hayır cazı biz üçümüz yapacağız.. | Hademe itiraz eder: — Olmaz bre bayım, been yapamam Nasıl yapamazmışmın? Sen eskiden efa çalındıktan — sonra | yahalle bekçisi değil miydin? Davul ça - ağır ağır bitmistir. |Içpadın mı? — Öyle amma, benim çaldığım davul, — Bildiğin kadar kâfi.. — Hademeden mühendise döner: — Azizim siz de... — Paso benden, teknik iş değildir? sahur davuludur. Foksu Taravet bilmem.. — Ne çıkar canım, bü akşaralık alin şu | kemanı bakayım.. Mühendisin eline zorla bir keman sıkıp | L CE DA tırır.. Mühendis kemanı ters tutar.. — Öyle değil, keman nasıl tutulur bil - mez misiniz?. — Bilirim armma 'çalamam.. — Zarar yok,; siz yayı sürün © kendi kendine çalınır. Mühendisin boynuna bir saksafon bağ- lar: — Bu-da ne-oluyor? — 'Ne'olacak saksafoü!.. bunu çalacaksı Başımızın kara yazısı, katlanaca - Ağzınızla da — Hazır mıyız?, — Hazırız.. Spiket mikrofonun *önüne geçer.. |âr gibi mi? Ka- Varırım Benimle kur yapmak is- temişti. — Öyle sert davrandım ki.. — Ne yaptı, gekilip gitti mi?, G — Hayır yanıma geldi, bana varız mısınız? diye sordu; ben de: — Varırım!.. Dedim, haftaya evleniyoruz! Hayır|!. î ? — Ben bir evli adam tanı« yorum, — yirmi senedir. evlidir. Bir kere bile e« vinden çıkma « V di | ü — Karısına % karşı olan aşkından mı? : — Hayir, romatizmasından ! Ç Tıpkı ? — Portreni- fak, ufacık, u - facık, — minik, minik, minicik, minicik; — tuıpkı benim gibi olsun!.. Aklına Gelmiyen 3 V — Cüzdanı « İ 1 M farkına — var « madı mı? f İ — Varmadı, bir polis romas * ni — okuyorduj Yreriş hırsiz polis işi e & * — ne o kadar dak, (A a mıştı - ki, 4 cuzdanını aşıracağı hiç aks gelmiyordu. Öyle Mi? — Haydi ka- yığa — binelim, bak deniz zey- tinyağı gibi.. — Zeytinya- yığa — bineyim de üstüm zey - tinyağı — lekesi olsun öyle mi? r İlânlar Beş Sene Evvel: Şehzadebaşı Millet tiyatrosunda Bay Naşid ve kumpanyası tarafından Hoşkadem Gebe Gülünçlü oyun, dört perde Şehir tiyatrosunda Hamlet Şekispirin şaheseri * Bugün: Şehzadebaşmda Turan tiyatrosunda Naşid ve kumpanyası tarafından Hamlet Şekepirin şaheseri Şehir tiyatrosunda — Sayın dinleyiciler, şimdi size radyo: muzun cazı dana havaları çalacaktır. Spiker piyanoya otürur.. Hademe da- vulu, mühendis. kemanla saksafonu — çal: maya başlarlar. * Radyo alıcımının önündeki genç bayan genç bayına sokulur: — Bu çalıpan ne? — Yeni bir dane havasr olacak.. Aman dinleyelim.. Ne hoş şey!.. — | —- Haş. hakikâtem, haşt! — Kızım sahur oldu mu? Kulağıma bir davul sesi geldi de... Saz - Caz Şarkılı oyun üç perde * Beş Sene Sonra: Şehzadebaşında Turan tiyatrosunda Naşid ve kumpanyası tarafından Karmen Opera komik, dört perde Şehir tiyatrosunda Hazımla Vasfinin iştirakile Hoşkadem Gebe Gülünçlü oyun, dört perde