26 Kasım 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

26 Kasım 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 a İA Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ e | Yaralandığı Yeri Arayan Asker eşkar BiF| Çok tanınmış bir İngiliz Sktör ötdü | aktörü olan Mister Moi- fat Johnston Amerikada ölmüştür. Bu zat hayattn iken bilhassa İbsen, Shanv, Piran- dello, Shakespcare gibi muharrirlerin eser- Terini oynardı. Harp zamanında askerlik te Yâpmış, hattâ Fransız cephesinde ağır bir Yara almıştı. Mister Moffart Johnston asıl yaralan - diğn yeri kat'iyetle tayin eylemek için mu- Karebeden sonra bir çok defalar Fransaya Kiderek eeki siperleri dolaşmış ise de, Al - Mman obüsünün patlayıp kendisini yarala « diğı yeri bir türlü hatırlıyamamıştır. e Fransız meclisinde saylav iken bir mahkümiyet na - ticesinde — saylavlığının feshedilmesi üzerine Philibert isminde bir Zalın ortadan kaybolduğunu geçen yıl bu tıralarda da yazmıştık. Aradan bir yil ka- Uzun zamanın geçmesine ve bu müddet Zarlında da zabıta tarafından giddetle aran- Tiş olmasına rağmen Philibert bir türlü ele Zeçmemiştir. Bunun iki sebebi vardır. Bi - Fincisi doğduğu ve tanındığı muhitlere bir Sok kimseleri Philiberti haksızlığa uğramış Sanmalarıdır. İkinci sebep ise Fransiz ce- Za kanununda hafif suç ile mahküm olan - ları saklamanın suç olduğuna dair bir mad- | yük de bulunmayışıdır. Bunun içindir ki herkes korkmadan Philiberti saklamaktadır. Geçen gün bir Fransız gazetecisi küçük #ehirlerden birinin bir sinemasında — sabık TMeb'usa rastgelmiş ve ondan bir diyev ala- Tak gazetesine yazmıştır. Sorgu hâkimi ga- Zeteciye suçluyu nerede ve hangi kıyafet altında gördüğünü sormuş ise de gazeteci S€vap vermekten imtina etmiştir. — İSPANYADA İki Milyon Peçetelik Bir Hırsızlık Madrit 28 (A.A.) — Kamuy, Stra - Vis mesclesinde de isimleri geçen bir Çok siyasa adamlarının suçlu bulunduk- ları yöni bir iskandal ile meşgul olmak- SON. POSTA Ü v î:'ıirı__ —e G İ - y Çinde Karışıklıklar Arttı Şarki Hopei, Muhtariyetini Büyük Bir * Amerika Pekin, 25 (M:Il: nin muhtariyetinin n bah Toungehaw'da askerlikten to_crıı edilmiş mıntaka Administtratoru Ying- You-Kang tarafından yapılmış ve mu - maileyh yeni idarenin başına g: ir Ying-You-Kang, gümrük rüı_ııııııı ile tuz resmi hariç olmak üzere diğer bü- tün vergilerin muhtar hükümet wı(ııı- dan tahsil edileceğini beyan ot.ni.çuı.' Ying-You-Kang, ilâveten demişlir ln_ı e— Muhtariyet, tecrit T bu mın « edilmiş olan bütün mıntaka ile ı takaya mücavir olan dört kazaya ıı.ııı.lı Pekin 28 (A. A.) — Japon ıı-erılll Dolhara, bugün 'nyıı-Çİıı'dın. Iııny. gelmiştir. Kendisinin — gelmesi, Çin'li zabitlerle münevver halk arasında bü - bir asabiyet uyandırmıştır. —— İyi malümat almakta olan mehafilde şimdi, son defaki olduğu selâhi - mücehhez olduğu beyan edilmektedir. Chan-kai-kouan'da bir fırka Japon as- keri bulunmaktadır. i Muhtariyetçiler Bir Demiryolu İdaresini Ele Aldılar 'Tokio, 25 (A-A.) — Tientsin'den , Rengo ajansına bild liyor: #Gönüllüler birliği» adındaki yarı süel teşkilâtan komutanı olan Uang » ming'in idaresi altında binlerce muhta- riyet taraftarı gösleride bulunmuşlar « dır. ırBıııılıı-, hiç bir mukavemetle karşı laşmaksızın belediye konağını, jıııdı_ı—- ma dairesini ve Mukden - Pekin demir- yolu idaresini işgal etmişlerdir. Endişe a B (A.A.) — Şarki Hopsi tadır. Moydana çıkarılan bu yeni mese- Vaşington 2! lede ikâi ..ıy.u 'on çwı 'I'e::lıı bir lurıulık'uııılılırîyıık'- ilânı h.)ı'ıunfı.kı haber- ı 6 ler diş bakanlığında endişe ile karşılan- Yapılmış ve belediye parti hesabına 7 A, seni anlattım. O, benim de ağa-| beyim sayılır! dedi». Hem gençliğine ma adam sarrağfıdır... Benim ayağa kalktığımın farkında | “fmuçın: l — Ne 0? Gidiyor musun? Pek ace- k oldu?.. İşin mi var?.. Burası senin Evin... Artık sana da, teklifli ya- c misafir muamelesi mi ima.. ldin, gönlümü aldın ya, yetişir--. Yi- b l_kklerim.. Ama, arasını he Kulağıma iğilmiş, fısıldıyordu: — Düğünümüz yakında! Anlıyor - Sün ya... Hele seni, muhakkak bekle - pi Hattâ, düğünden evvel gel... 'akizeciğim, biraz ülvan sever, gaze- telerde de yazdırırsın... hnB“"îı kapının önünde selâmetler - | gözlerini kırpıyordu: — Sonra da ötekilerinin düğünü... On beş memişti, matbaada, ıh“n ahla:::ı.';f.i yazılı bir - kâğıt Verdiler. Bunun, açık bir davetiye olduğunu anlamıştım. Acele edip ka- çalatın. Tarsızdım, Uyuşuk bir günümdü; kâh gevezelik ettim, akşama doğru. matbaadan çıkıyordum. Taşlıkta, kara Karşaflı, büzük yüzlü bir ihtiyar kadın- la karşılaştım. Kapıcı hemen elile, ka- |maktadır. Kadın, beni, tepeden tırnağa dü; kim bilir, aklından neler bir süz- geçirdi? Kaşı, gözü oynadı ve sonra yaklaştı; | Titrek bir sesle sordu: — Dün de bir kâğıt bırakmıştım, a > dms:.:ı.ıl anlamıştım. Bu kadın, thııfı ablanın hizmetini gören, hayır sahibi. daha doğrusu, meraklı ve becerikli idi: — İhsan abladan mı geliyorsunuz? İhtiyar kadın, anlayışıma, dudak ısir- mıişti; Arişmeden açıvermi ST hçi gündür sizi şına gelenleri sormayınız... Zavalhcık, öldü, öldü, y' F Fal. manalı bakarak gülümsü Dedikoduyu havadan kapan pııkııı mıhıllıhr-.lımıinmdei#m' el Bugün de Z kâğıdı lmadınızsa diye idi... ridede :nuhıkhk çıksın istiyorlar da. daha yüksek selâkiyotlerle | Müşahitlere göre, silâhdan tecrit e- dilmiş mıntakada muhtariyetciler tara- fından bir demiryolunun zaptedilmesi, karışıklıklara sebep eolabilir. | İngilizler Ayrılığın Devam Edeceği Mütalcasında Londra, 25 (A.A.) — Uzak şarktaki YUGOSLAVYADA Küçük Andlaşma | Süel Konferansı | Toplanıyor Beolgrat, 25 (A.A.) — Çekoslovak » ya ordusu genel kurmay asbaşkanı ge- neral Husarek küçük antant devletleri genel kurmay başkanlarının konferan- ında hazır bulunmak — üzere buraya gelmiştir. Seçim Kanunu Hazır ni bir seçim kanunu projesi dığını ve bu projenin on beş gün sonra ik mevkiine geçebileceğini söyle - tir. 'Taciz ettim * Rabbiye emnanet olun... Ve elile yarım selâmcık sarkıta- |rak halinden, düşüklüğünden umulmaz bir kıvraklıkla kapıdan süzülüp çıkmış- tı. İhsan ablanın, beni acele beklediğini anlamıştım. Fakat vakit geçti. Topkapı taraflarının akşam hüznü- nü biliyordum. Elektrikler bile, kara İtahta, çarpık evlerin, çarpık çurpuk s0- |kakların arasında, fitili kımk, makinesi bozuk, şişesi kırık gaz lümbaları - gibi yanıyordu. t İhsan ablanın, bu haber üstüne ha - ber gönderişi, hiç te sevince benzer bir işaret değildi. Bu çağırış, bir düğüne ça- gıriş ta değildi. İhsan ablanın, ne kadar saygılı ol- duğunu biliyardum. O, vakit, saat, za- man, mekân gözetirdi, Lâkin böyle, art, art, ayak direyerek çağırışı, çok mühim hattâ belki tahminimden, tasavvurum- Caddede tramvaya atlarken, içim - deki isteksizliği bir türlü gideremiyor - dum. Topkapıda, tramvaydan indiğim zaman, ortalık iyice kararmış, yan 80 - kakların kasveti, caddedeki büyük am- pullerin ışıklarını bile karartmıştı. Yan sokağa daldım. Ev önlerinde ka- va saç mangallarını çıkarmış, başları ör- tülü kadınlar, ellerinde hindi, kaz ka - nadı yelpazeler, üstlerine saç boru - lar konmuş kömür yığınlarını rüzgâr - yakmağa uğraşıyorlardı. Ellerinde cılız, sıska şişelerle bakkal- giden c Ve İngiltere Endişe İçinde ——— AAA GA Belgrad, 25 (A-A.) — Loublianada | İyir söylev veren iç bakanı Koroşetz, ye-| i hazırlan -| landırıyor ve kıvilcim saça saça - ateş dım ve İhsan ablayı, Törenle ilân Etti vaziyeti tahlil eden Moring Post gaze- tesi Hobei eyaletinin Çinden ayrılması- nı Tehahar eyaletinin ayrılması takip edeceği mütaleasında bulunmaktadır. Bu gazete, Japonyada aıkeri parti- nin kuvvetli olduğunu ebemmiyetle |kaydediyor. İTALYADA FırtınadanÖlenler Artıyor Roma, 25 ÇALA.) — Cenup İtalyası. pin maruz kaldığı korkunç fırtınalar » dan ölenlerin adedi gene çoğalmakta - |dır. Katanzara bölgesinde şimdiye ka- dır—llmwl’ut'. Alman - Fransız Konuşmaları Berlin 28 (A.A.) — Alman gazetele- İri ve bilhassa bu arada Gazette de la Boursa ile Voelkischer Beobahter ga- zetesi bir Alman - Fransiz yakınlaşma- yet paktını ler. şelerini kaybetmişler, yorgun gölgeler ınğthğiıe geçiyorlardı. Bütün gün çalıştığımın yorgunluğu- nu ve ağırlığını, bu kasvetli hava, bu İkasvetli ışıklar, bu kasvetli gölgeler a- İyasında duymağa başlamıştım. İçimde, açık havanın, bol ışığın - ve genişliğin daüssmlası yana yana yürüyordum. Gözlerimin ve ayaklarımın alışık ol- masına rağmen, İhsan ablanın kapısını güç bulmuştum. Kapıyı çalacaktım, zilin kulağının bozuk bozuk, gevşek gevşek dönmesi ve bozuk, gevşek ses yermesi, beni kuşkulandırmıştı. Taşlıkta, yorgun bir takunya sesi sü- | ründü; sonra kapı önünde, kırık bir ses İsordu: — Kim 0? — Benim, İhsan abla! İhsan abla, sesimden tanımıştı: — Oh! Neredesin? Geli ma sarıldı, başını omuzuma dayadı, hüngür hüngür ağlamağa başladı. Onun tarafından, ilk defa böyle kar- şılanıyordum. Ve bu karşılanış, tüyle - rimi diken diken etmişti. Muhakkak ki müthiş bir felâket var- dı. İnsanlığıma, o dakikadle lânet et - tim, insan oluşumdan iğrendim. Çün- kü, bir an için olsa bile, geldiğime piş - man olmuştum. Hodbinliğimi yendim. Ka; kolundan tutaral piyı kapa- k mutfağa götürdüm. Sesimi çıkarmıyordum; çünkü ona dan gazyağı, sirke, zeytinyağı almağa|hir şey sormağa cesaretim yoktu. O, |çakmağı lız, sıska çocuklar, sabahki ne- | pasıl olsa, söyliyecekti. sinı tavsiye etmekte ve Fransız - Sov-|kurtaracağı için üdeta «Lütufe sayılır. şiddetle tenkit .ıı—wıı—[ N mi Ve kapı açılınca, İhsan abla, boynu-| Va 5. ': BU CÜN HingsforAaSmith : | Sağ Mı? Şimdi de yapılıyor mu, bilmem. Otuz yıl — önce okullarda ikişer ikişer, hatıâ üçer üçer imtihana girmek Adeti vardı. Galiba mü- — meyyizler işlerini çabuk bitirmek istiyorlar. — dı ki okurları böyle küme küme sorguya — çekiyorlardı. Vefa idadisinde okurken ben de bir güa —© böyle çift olarak tarih imtihanına girdim, — Arkadaşım sayılı tembellerdendi, tarihin ise yalnız adını bilirdi. Onun karşılıksz bi- — rakacağı sorulara da benim cevap vermek. — liğim istenebileceğinden şu arkadaşlık hiç — hoşuma gitmemişti. İ | Her ne ise; imtihan odasına girdik, yan — yana oturduk. —Arkadaşım bütün soruları çatık kaşlı bir süküt ile karşılıyordu. Mü- — meyyizlerden biri acıdı mı, ne oldu, kolay bir şey şordu: — Aşerci Mübeşşere kimlerdir? Müalüm olduğu Üzere İslâm tarihinde on kiyi, daha yaşarken Cennete girmek müjde- — — #i almışlardır. Bunlar Ebubekir, Ömer, Os- — man, Ali, Hasan, Hüseyin, Ebuubeyde, Tal- — ha, Zübeyr, Sa'd adlı tarihaol şahsiyetler — olup bütün mescitlerde, camilerde koca lev. — halar halinde isimleri yazılıdır, anlıdır. Bizim arkadaş, bu sudan soruya da ce- — vap veremedi. Mümeyyiz, bu seler kızdı: — A efendi, dedi, ömründe camiye — gitmedin mi, duvarlara asılı levhaları göre — medin mil Arkadaşımın gü işaret Üüzerine kaşların- daki çatıklık geçti, gözleri parladı, dili a- — :l; ve Aşerci Mübeşgereyi saymağa baş- — — Allah, Muhammed, Ebubekir... < Allahı da Cennete sokah arkadaş bu yer- : gayretinden dolayı sıfır aldı. sınıfta kal- Gazetelerin birinde Hingsford Smith — sağ ma, başlıklı bir fıkra görünce bu hatıra — kafamda canlandı. Biz gazcteci olmak do- — layısile belki bu adamın bir tayyareci öl- — duğunu, büyük bir uçuş yaparken denize — düştüğünü, izinin henüz bulunmadığını bi- İliyoruz. Fakat herkes Hingeford Senlth'in kim olduğunu bilmez. Böyle bir bilgiye ihs — tiyaç ta yoktur. € Demek isterim ki Aşerei Mübeşşereden vaktile imtihana çekilen okurlar gibi oku. yucuları ad üzerinde düşünmeğe zorlamak — doğru değil. Maksat, kaybolan tayyarecinin |henüz sağ olduğunu ümit ettirecek haberler alındığını yazmak ise bu, açık olarak ya- pılmalıdır. İki kelime fazla yazmaktan iba- ret bir zahmet ki okuyucuyu — üzüntüden — Arasıra Tütufkür olmaktan niçin çekin- — eli? M. T. TAN İhsan abla, mutfakta oturdu; koy - nundan çıkardığı mendille gözlerini, — burnunu sildi; $ — Başımıza ne geldi, biliyor mu » — sun? Taşlandık... Z Sessiz sessiz hıçkırıyordu: — Artık bu mahallede barınamam.. —| Bu mahallede barınamam, diyorum, — diyorum, ama, nasıl buradan ayrılı - — rım?.. Burası, benim vatanım... Ben, — buradan, nasıl çıkar da giderim? ü Vakit vakit mendilini gözlerinde ve dudaklarında gezdiriyordu: — Taşlandık!.. Mahalleliye, İyüsvay olduk!.. Mendilini yumruğunda sıkmış dizi- — ni dövüyordu: v — Başıma, bu da mı gelecekti) ——— Ağlamaktan, sızlamaktan vaz geç - - mişe benziyordu, fakat içi dolu idi; u » — zun, derin bir göğüs geçirişle: 4 — Oh! dedi... Ne taşlanış, bilsen?.. “Gece, karanlıkta geldin de görmedin.. — "Gündüz gözile bir gör... Ama, gör! di- — İ yorum sana... Bildiklerin gibi değil,.. ' Dişlerini gıcırdatıyordu: ğ — Bunu kim yapar mı? Düşmanla - — 'yam mı? İlâhi, benim düşmanlarım kim olabilir mi? Düşman bekleme, dosttan — jbekle... Besle kargayı gözünü oysun... - Elini uzattı: V — Bana, sigara ver; sigara saracak — halde değilim... Elim, ayağım zangır —— 4unmı titriyor... | —Uzattığım sigarayı aldı, koynundan — anı çıkaratak yaktı: Ti ÇArkası ver) —— rezil,

Bu sayıdan diğer sayfalar: