h: N İ SON POSTA üm Yolcusu Inebolu Faciası Ve Antalya Liman Reisinin Bir Mektubu Aldığımız varakadır: Muharriri: Freeman Wille - Orofts — 36 — 26/11/935 Polis Müfettişi Frenç Yine Müthiş Bir Sukutu Hayale Uğramıştı Ben bunları, size yanrdım edebilmek mak- sadile söyledim. Yoksa bu dediklerimi hiç te benim aleyhime kullanamazsınız, dedi. Cosun Büyük Sıkıntısı Frenç bir müddet düşündükten sonra: — Anlamak istediğim bir nokta daha var Mister Cos. Kısa bir müddet zarfında bir kaç yüz lira bulmak mecburiyetinde bulunduğunuzu, ak- si takdirde mahvolacağınızı söylemiştiniz. Halbuki Sir Condan beş para alamadığınızı söylediniz.. Mahvolmadığınız da balinizden besbelli.. Şu halde o parayı nereden teda . rik ettiniz? Diye sordu. Cosun çehresi birdenbire kıpkırmızı ol » du. Ezildi, büzüldü ve büyük bir utançla: — Viktordan aldım.. Motörle dolaştı - #amuz streda vaziyetimi ona açtun ve ken- disinden beni düştüğüm müşkül mevkiden kurtaracak kadar borç para aldım, dedi. Frencin Düşüncesi Bir müddet her ikisi de sustular, Ni- bayet Franç birdenbire yerinden kalktı ve | B EİPNĞÜREİZ ıh vazene ve mkleti noktasından bir noksanlık — Belki de şehadetinize lüzum hâsıl o- soıdnulşn vakit süvarilerini ikaz etmek ve lur.. Onun için müdiriyette bana haber ver- | Frenç uzun uzun düşündü. Bütün ihtimaller 'bunn müâni olmadıkları ve fenalık hissettik. meksizin Londradan hiç bir tarafa ayrılma- bir anda mahvolmuştu |leri takdirde daha büyük makamlara mü- manızı rica ederim, Ancak şurasını da unut- racaat etmeleri bir vazife icabıdır. Çünkü mayınız ki, söyledikleriniz doğru da olsa, vazifelerinde müşterektirler. Bu hali liman- yölan da olmn gene vizi teviif stürmüeğe kir da iken takdir edemediklerine hükmedeli, Üük. Ve bi kadür elikiyelğn d vurder. Kalktıktan sonra kazanın vâaki olduğu ye- Bana oyun oynamağa kalkıştığınız dakika- Te kadar 382 mil seyretmişler. Ve bu seyir da sizi derhal tevkif ettiririm. Bugünlük bu esnasında gemilerinde bir müvazenesizlik kadar Mister Cos. Allaha ısmarladık, dedi hâsıl olduğunu anladıkları halde bu yol &- ve odadan çıkıp gitti. j ıccıındr b.ğ!.uına" Fethiye, Marmaris, Küllük, , © gi a ir 5 Sukutu Hayal bülyöri! eşme gibi limanlara girerek yükün çıka Frenç, müthiş bir sukutu hayale uğra - daki yazılarınıza hayret ettim. Bu hususta alacağınız havadisleri gazetenize yazmakla vazife edindiğinizden dolayı sizleri mazur görüyor isem de sahibi salâhiyet olmıyan Kmanımızdan hareketinden evvel kontrol edilip edilmediğini v ne kadar yük verildiğini ve kontrol edil - dikten bir müddet sonra vapurda tekrar hâdis olan hali bilmediğiniz için sizleri ma- zur görüyorum. 19 tarihli Akşam gazetesi- nin muhbirine gelişi güzel ifade veren gemi ambarcısı sabaha karşı saat dörtte ve gemi kontrol edildikten sonra tekrar gemide hâ- dis olan hali neden gelip bana haber ver - medi. Diyelim ki ambarcı farku temyizden âcizdi. Zabitan bu hale neden göz yüm dülar; niçin süvariye uydular? Vâkiâ ge « minin seyrüseferi halkın can ve mal emni - yetinin temini gemi süvarilerine tevdi edil- miş bir vazife ise de gemide hamule mü- mandığı ve Larn ile Vaythed arasında ne - den o kadar garip bir surette hareket ettiği de bir türlü anlaşılamıyordu. İşin içinde meçhul kalan ve bir müddet daha meçhul kalacak olan bir çok cihetler vardı. Frenç, Cosu bir tarafa bırakarak, Brini; onun bu işte bir alâkası olup olmadığını tek- rar düşünmeğe başladı. Cosun anlattık! Brin hakkındaki şüpheleri takviye mu idi? Yoksa bu şüpbeleri izala edı JTılınasına ve geminin müvazenesine neden 21 teşrinisani 935 tarihli gazetenizin iç sü-| Peri buraya siftah geliyordum. İki, üç tununda İnebolu vapuru meselesinde Antal. | Kadar kalacak, sonra yine yoluma devam e- ya liman reisinin mes'ul tutulması hakkın -| d&cektim. O geceyi handa geçirdim, Ertesi HİK NETAM Sürücü, beni, kasabaya akşamüstü geti- rip bıraktı. Sıhhiye müfettişliğine tayin olunalıdan - ün sabah gözlerimi açtığım vakit, pencereden gördüğüm manzara gönlümü okşadı. Sağ - da bir kestane koruluğu vardı. Bu korulu- ğun hemen eteğinde serin bir dere akıyor - . , KDA KACE kimselerin sözlerine kapılarak yazmış ol -| de- Kendimi sokağa attığım gibi, o tarafa | rısile birlikte evine girdi. duğunuz çok yanlıştır. İnebolu vapurunun | YOğru yürüdüm. Kırk elli adım gitmemiştim ki, karşıma Antalyadan vapura | P€t katlı, ve sipsivri bir bina dikildi. Bütün evleri çamur sıvalı ve saman örtülü birer kattan ibaret olan bu köy azmanı kaza mer- kezinde bu Amerikanvari bina hayretimi mucip oldu. Durup baktım. Bunun yalnız bir cephesinde pencereler vardı. Öteki cephe, koskocaman ve düm - düz bir duvarla kapatılmıştı. Ben oracıkta eğlenirken, yanımdan ge -| çen birisi, teklifsizce sokuldu. Gülerek: — Hacı Dursunun evine mi bakıyorsu- nuz? dedi. — Evet; cevabımı verdim; buradaki ev- M&hpmulümiddıhılyiy—mn-; batabım sözüne devam etti: — Benzemez ya! Hem bileeniz, bunun bir de acıklı hikâyesi vardır. On yıl ev - vel burada taassup ve kukançlık yüzün - İden öyle bir facia cereyan etmiştir ki, hâlâ bütün memleket unutamaz. Hacı Dursun denilen adamım, herkes gi. bi tek katlı bir evi vardı. Bağlarımıza has- talık dadanmadan evvel, bağından aldığı pekmez ve bulamayı satarak epeyce para kazanmış olan Dursun ağa bu evin içinde bekâr olarak, gayet rahat yaşayıp gidiyor- du. Son zamanlarda kendisine bu kadar “İrefah temin eden bağı da satmış, yalnız bir/ olmuştu. Hususile ki, onunla, ÂYE — Ycpzan : H. R. Tala EBETENV rı kabarmıştı. Komşusunun yüzütü |baktı ve ağır bir küfürle karışık İ — Ultanmıyor musun be? diy© q elülemiz namaliremini gözetkilii Ü na öğrelirim. e Hacı kavgacı değildi. Ahmedif malına haset ettiğini biliyordu. |ceresinde oturup çubuk içmeniü |bak olduğuna da kani |aldırmadı. Ve Ahmet, küfür Ertesi sabahı, Ahmet iki tane tirmiş, kendi evi ile hacının - ©Vİ dört metre boyunda bir duvar du. kazanırdı, havasını kesen bu düvaft tırdı. Fakat buna yanaşmadı. Üf İki nddiyetle alâkadardı. Ve Hacıyı iyi tamıdığı için, Btekini kartıyorlardı. Hepimiz, bu işin ye varacağını merak | Nihayet, Hacı dördüncü katı dâ tan sonra, parası tükenen Ahmelı temez: «Pesln dedi. | Hacı başının dönmesine rağımeft Cir nın günü, sabahtan akşama kadaf, cü katın penceresinden ağız dolulü savuruyor, aşağısını seyrederek, çiriyordu. Ahmet, hırsından ne yapacağıfi mıştı. Şimdiye kadar eline geçen yegâne maddi bir delil varsa o da Kots ile iki kom- partıman arasındaki kapı idi. Halbuki Cos | bunların her ikisini de izah edivermişti. Ger. çi plânlar hakkında vermiş olduğu izahat Pek te tatmin edici bir mahiyette değildi. Fakat Frenç zaten plânların çalınması ih- mahiyette mi idi? verdi Frenç bir hayli düşündükten sonra Co - |mi n mesaha şahadetnamesine takviye ve ne de izale etmediğine karar ver- lecek bir çalışmamışlar? Berim tensip edip gemiye im yükten gayri tokrar aldığı yük ge- de yazılı ha- sun ifadesinin Brin hakkındaki şüpheleri ne | mulo tonundan fazla değildi. Belki yükle - yiş tarzları fena olabilir. Gemiyo giren yü- di. Bilâkis bu ifadeden Sir Conu Belfasta | kü liman reisi istif edecek ve ettirecek de, sitmeğe Brinin teşvik etmediği anlaşılıyor - | gildir. Gemilere hamule tonunda yazılı tor, iki parça tarla alakoymuştu. Bunları da or- zarda cümle âlem alay ediyor, takçılık ile ekip biçtiriyor, kendisi, bütün nisbet veriyordu. Son bir tedibir elettli günleri, kapısının önünde çubuğunu tüttür- | varın Üstüne yığdırdığı kuru otlaf mekle geçiriyordu. gece rüzgür alıp götürdü. Günün birinde, kasabann ahlâksız de -| — Ertesi gün, komşusunun tarlayâ Ekanlılarından Ahmet adlı biri, hacının tâ âini biliyordu. Yol kenarında bir yanı başına gelip bir ev kurdu. Ahmedin içinde pusuya yattı ve Hacı oynak, civelek bir de karısı vardı. ken, iki gözünün arasına çifte ile — v yamarlemee AŞ ö —e uuu du. Fakat Brin acaba Sir Conun Belfasta dan fazla yük vermemekle mükelleftir. An- gitmiş olmasından istifade edemez mi idi? |talya liman reisi vazifesini müddriktir. Batı; Bu ona bir fırsat veremez mi idi? Frenç bu- / sebeplerini tetkik ederken çok — incelemek nu bir türlü kestiremiyordu. Derin bir nefes |mes'uliyeti yalnız süvarisine değil, sebep o- aldı, meseleyi zihninde evirdi, çevirdi, y.illn Amilleri araştırmak lâzım geldiği kanaa, nihayet muammanın İngilterede değil, olsa | tındayım, Bu yazılarımın gazetenizin say - olsa gene İrlândada balledilebileceğine hük- | falarında yer bulmasını saygılarımla dile - metti. Başmüfettiş Miçel de muvafakat e - rim.» derse, vaziyet hakkındaki mütaleasını İr- | lânda polis başmüfettişi Reyniye bildirerek | işin içinden sıyrılmağa karar verdi. Zalen Londrada kıyamet kadar iş vardı. | tmaline büyük bir ehemmiyet atfetmiyor- du. O Sir Sonun katli meselesini aydınlat - mak istiyordu. Bu yolda ele geçirdiği ara- hık kapı delili de artık çürümüş — gitmişti. Skotland Yardın yolunu tutturdu. Hem yü - rüyor, hem de kendi kendine küfür ediyor- du. Elinde kala kala Birinin mücrim olması ihtimali kalmıştı. Belfasta döner dönmez bu noktadan işe başlamağa karar — verdi. Skotland Yard Frenç dairesine geldiği zaman hâlâ neşe- #izdi. Masasının başına oturdu. Evvelâ Kam Antalya Liman reisi beltavn polis müdürlüğüne bir mektup ya- Cinayet Nerede Oldu? | Ankarada: AKBA zarak doktor Magregoru / bulmalarını ve| — Fakat bu sırada kapı vürüldü ve içeriye | — Her dilde - gazete, mecmus ” ve Viktorun dizindeki yara hakkında kendi- | bir polis memuru girerek Frencin masasına klllpw_ ü E sinden malâmat alıp derhal bildirmelerini bir mektup bıraktı. Frenç dalgın bir halde |— Vt>tveyi. Kölfenı, 3802 Bütün mektep — kitapları 'uJ rica etti. Sir Conun, keşfi tescil ettirip et- | mektubu açtı ve birdenbire doğruldu. Mek. tirmediğini anlamak için de ihtira beratı tup İrlânda polis başmüfettişi Reyniden ge- veren daireye bir adam gönderdi. Bundan liyor ve Frenç plânlarını altüst ediyor - sonra da oturup Cosun anlattıklarını birer du. Reyni, bu mektubunda, İrlândada ya- birer tahlil etmeğe, bundan yeni bir ipucu, | Pılan bazı tahkikala nazaran bu osrarengiz yeni bir iz elde etmeğe uğraştı. cinayetin izlerinin ancak İngilterede bulu -| Cozun söylediklerinin kısmı azamma ta- Nabileceğini ve tensip edilirse, izahat ver -| mamile inanıyordu. Bilhassa Cosun, Sir Co. Mek üzere komiser Maklangı Londraya nu kendi kompartımanına bitişik bir kom - gönderebileceğini bildiriyordu. partımana yerleştirerek onu uyultuktan son- Ta soymağa teşebbüz etmesi hiç te uydurma | İSTANBUL - bir şeye benzemiyordu. Kapılarla oynaması | meserescsecanamamarırmm a arnenaa gPP R vanasa * | ve Sir Conun kompartımanında araştırma- |( ToElıntılır. Davetler ») e:== M'ı;u;'hıö: lar yaptığı hakkınmdaki ifadesi de inamla - mahlus ve gazetemlao ailtiz bilecek bir mahiyette idi. Bundan maada, Parasız Hasta Muayenesi ; vorrrome Cosün Sir Conu Belfast seyahatine kandır- ğ : dığına bakılırsa, ona arkadaşile kendisinin | , Ç H- P- Erenköy Kamunu Sahrayi ABOÖONE FİATLARI ça K ğ « e | Cedit ocağı Yönkurulundan: Ocağımız- a yeni bir şey keşfettiklerine dair bir sürü işi yalan söylemiş olduğu da — anlaşılıyordu, | 18 Balk hastalarına parasız bakım işi aaiş ldağu a * İbaşarılmış ve şimdilik haftanın üç gü- | Fakat F Ci ü ni - İarmec döğrü çi G et | snde halli ediini gün ve unüilir de'de| niyordu. Acaba Cos, plânları hakikaten ba, | Seli doktorlarımız halk hastalarına pa- | TÜRKİYE Tzi HĞ ;h_":"“nı_n bulmuş ta, |Yasız bakmağa başladıklarından aşağı- YUNANİSTAN erlns a ci Ka ü "_'._:ı_ ! da yazılı bakma gün ve saatlerinde her BCNEİ LODİ G0 Et'Bir bocllür hi_"f”'."m hy__'“'w“; kesin gelip bakınabilecekleri bildirilir. | — | k Masmafih Cosun anlattıklarının — hepsi | Cümartesi günü saat 11 den 12 ye ka>| Wb“m ZB turüştür. doğru olmasa, onun bu ifadesi, gerek ken- TtT Doktor Bay Leon Eren — disinin, gerek arkadaşlarının, bilâhare ya -| — Salı günü ü Ti dem 19 ve Kadari —— G ni şerüli göri Görlüree pılan cinayetle alâkadar olamıyacaklarını is-| Doktor Bay Ömer Hayri, Bânlardan mes'uliyot alınmaz. bat eden bir çok hakikatları ihtiva ediyor .| — Perşembe günü saat 14 ten 15 e ka- Gevtö llö a Wi du. Zaten Cosun bütür ifadesinde Sir Co| Yar Doktor İhsan ... ..: Ka pul ilâvesi lâzumdır. vi nun katlini izah edebilecek hiç bir nokta yoktu. Gerçi ihtiyarın Belfastta Sandi Rova Son Posta (Arkası ver) 'hh EBİİY, »Dr. ibrahim Zati Belediye karşa n la Piyerloti erd.esinde No. 71 Hanla çdaş a Sonre hentbrin Ö GKLN ka' ol eder. # | Yalgra! ra Toleton : niçin gittiği şimdi anlaşılıyorsa da orada o- lup bitenler hakkında gene bir şey bilin - miyordu. Meçhul Cihetler Sir Conun niçin Keyv Hil tepesine tır - Hacı Dursun, bacılığına ve çenber saka- e Ima rağmen genç ve dinç kalmıştı. Olduk- ça da yakışıklı idi ama, o tarakta bezi yok-| di, mahkeme, bu cinayeti tu. Namuslu adamdı. Komşu karısına göz| mak kaygusile işlediği li koymak, dünyada aklına gelmezdi. Onun | derek, on beş senoye mabküm İ inatçılığından ve rahatına düşkünlüğünden gayı kusuru yoktu. Bir ikindi üstü, tarladan evine dönen Ah- met, Dursun ağayı penceresinde çubuk içer- | — İşte Hacı Dursunun evinin ken gördü. Tesadüf, o sırada da Ahmedin karısı Şerife bahçede çamaşır seriyordu. — |onu satın almağa eli varmıyor. Ahmedin beyni attı. Kukançlık damarla- îıonı.ınyıdı pek çok çingene vardır. Hattâ çingenelerin krallık kurmıya te- riyatına bakılırsa bu şebbüs ettikleri memleketlerden biri de lelerle Tuna nehri Romanyadır. | ğ vaktile Romanya bizim idaremizde lıqomı rağmen suya dı!lırl ’İİ. ken oralara yerleşmişlerdir. Bu sebep- dilmektedirler. Resmimiz, le çoğu Türkçe konuşurlar. Şimdi bun- bie çingene ço:uiuı-.'l'll-' lar her nasılsa hiristiyan olmaya karar , vaftiz edildiğini gösteriyor. Bu çingenelerin çoğu Romanya Çingeneleri Toptaf Hıristiyan Oluyorlarmış bir ateşte zavallıyı, cansız, yere O gün jandarmalara teslim olaf | namurunü nazariyesini la saptı. Bir gün onu da taş O hapiste iken, karısı kw buldular. | Şimdi netamelidir. diye, yor iştel. Jerinit "ünceoeler, soğuk vermişlerdir. Rumen mekte, havanın buz gibi