Muharririt Freeman Wille Crofte İki Polis Müfettişi Nihayet Biribirlerin-| den Ayrılmıya Mecbur Kalmışlardı Fakat Viktorla Gosun ayni motör yol- €uları meyanında bulundukları ve bu suretle motör yolcularile evvelâ Viktor sile, saniyen Gos, yani Kots vası- bir münasebet bulunduğu mey -| dana çıkınca, tek başlarına alındıkları zaman hiç bir şey ifade etmiyen bu hâ- diseler büyük bir ehemmiyet kesbedi - yordu. Frenç düşünüyordu. Acaba- Sir Conun katli ile, motör yolcuları arasın- da hakikaten bir münasebet var mı idi? Bu çok uzak bir ihtimaldi ama... Viktorun Sesi Frenç tekrar Sir Conun katledildiği günkü garip harckâtı düşünmeğe baş- ladı ve düşündükçe de bu garip harekâ- tın gene fevkalâde bazı esbaptan ileri gelmiş olacağına karar verdi. Onun için ne kadar gayri muhtemel ve gülünç bi- le görünse, Sir Conun katli ile motör yolculuğu arasında bir münasebet ola - bileceği faraziyesini birdenbire bir ta- rafa atmak doğru olamazdı. Arada bir münasebet olduğu farze - dildiği takdirde bunlar ne mahiyette o- labilirdi? Motör yolcuları Sir Conu öldürmüş o- Tamazlardı. Çünkü cinayet işlendiği sı- radaPortpatrikte bulunuyorlardı. Frenç 18/11/935 “BON POSTA — Yurttan Atatürke 1 Baştarafı & üncli yüzde , | lere yükseldiğini bildirir en derin say- | gılarımızı Sunarız. Trabzondan Trabzon— Gönlümüz inanılmaz al- çaklık karşısında taştı. Coştu. Bize bu- günkü varlığımızı yaratan sana sevgi ve saygıdan başka bir duygu ile bakan gözler kör olsun ve kalkan eller kırıl- sın, kopsun. Yeşilovadan Yeşilova— Size kötülük düşünen ha- inleri tel'in eder, Allahın sizi milletimi- ze bağışlamasını ulusun önünde bulun- | manızı candan dileriz. | Mudurnudan Mudurnu— Yapılmak istenilen sui- kast memleketimiz halkına çok acı du- yurmuş ve böyle azıyanlara lânet et- miştir. Cezalarını görmekle sevinmiş o- lacağımızı arzeder, saygılarımızı yol- larız. | Çankırıdan Çankırı— — İlimiz halkı toplanarak coşkun tezahüratla hainlere karşı nef- retlerini haykırmışlar ve yürekten bağ- lılıklarınt yüce katınıza ulaştırmalarını dilemişlerdir. | | Oftan Of— 16 milyon Türkü öksüz, esir, güneşsiz bırakmak istiyen hainler hak- kında verilecek kararın bildirilmesi he- yecanımızı dindirecektir. Manyastan Manyas— Kamunumuz halkı yaptığı | büyük ve heyecanlı bir toplantıda senin | yüksek varlığına kıymak istiyen kansız ve vatansız hainleri tel'in ederkön bu | ispatı gaybet (1) iddialarında daima Frenç bütün hâdiselerde Cos un harekâtını |haydutların bir ayak evvel cezalarının son derece titiz davranırdı. Fakat bu| vak'ada hiç şüphe götürür yeri yoktu. Gerçi yolculardan birisi Viktor, Port - patrikte şahsan görülmüşse de, sesi işitilmişti. Frenç, Viktorun ©o sırada | motörde bulunduğuna emin olmakla be- raber, görülmemiş olduğunu not etti. Bilâhare bu ciheti de kontrol edebilir- di. Faraziyelerin Nihayetsizliği Frenç düşündükçe bu motör yolcu - larından hiç birinin Sir Conu katletmiş olmaları ihtimalini kabul edemiyordu. Bunlardan hiç biri o cinayetin işlenme- sinde methaldar olamazdı. Gosun bu | meselede biraz garip hareket etmiş ol- masından başka, yolcuların cinayetle bir alâkası görülmüyordu. | Arkadaşına döndü ve: | — Bu işlere sen ne dersin bakalım Maklang? dedi. Maklang ağzından piposunu çıkardı ve: — Ne diyeyim Mister Frenç? Hiç, ne düşündüğünüzü tahmin ediyorum. Mo-| tör yolcularile Sir Conun katli arasında bir münasebet olup olamıyacağını dü-| şünüyordunuz, değil mi? — Evet. — Bidayette ben de bir münasebet bulun ması ihtimalini düşündüm. Fakat şimdi | © fikirde değilim. Gerçi Goşun harekâtı | biraz garip görünüyor. Fakat cinayetin işlendiği sırada kendisi Portpatrikde idi. Binaenaleyh Sir Conu öldürmüş ol- masına imkân yok. Viktor Portpatrik- | da idi ve onun da bu cinayetle alâkası | olamaz. Bana kalırsa bu motör yolcu- Tuğundan bir ipucu elde edemiyeceğiz. İki telgraf Frenç, Maklanga doğru iğildi ver: — Bir adamı bir meyhaneden çıkar- ken görürsen, içmiş olduğuna hükmede- yanından geçer- ken ağzını silerse, bu da bir şey ifade etmez. Fakat bir adamın ağzını silerek meybaneden çıktığını görürsen?,., O vakit nasıl hüküm verirsin? Ne demek | istediğimi anladın mı? İşte beni de dü-!' şündüren bu nokta... Viktörla Gosun ber ikisinin de hem motör yolculuğu il we hem de Sir Conla olan münasebetleri we Gosun o garip hareketleri beni dü-| şündürüyor. Gerçi motör yolculuğu ile cinayet arasında bir alâka göremiyor- | sam da, içim rahat etmiyor, anladın mı? Bu sırada telgrafçi salona girerek Frençe iki talgraf uzattı. Bunlardan bi- risi binbaşıdandı ve şöyle yazılmıştıı (1) Bu bir hukuki tübirdir. ve bir Mmaznunun, bir cinayetin işlendiği — zaman, | inayet yerinden uzakta olduğunu isbat ıdi-l ci deliller göstermesi demektir. garip görüyordu ama... «Viktor, Londrada Sent Conz Vud| caddesinde 118 numaralı hanesine av- det etmiştir.» İkinci telgraf Reynidendi ve şu me- | alde idi: | #Maklangın İrlandaya dönmesine müsaade edebilirseniz çok müteşekkir olurum.» Frenç homurdanarakı — Haydi bakalım Maklang, bize yi- | me yolculuk mukadder. İş yine senin ba- şında patlıyacak. Şuradan İstasyona kadar git, Londra treninde bana, Larn vapurunda da kendine birer yer tut. Ondan sonra gider, tren vaktine kadar biraz eğlenir, kafalarımızı dinlendiri- riz. Hele benim kafamın dinlenmeğe o kadar ihtiyacı var kil. * Komisyoncu Çarles Cos Frenç bütün geceyi trende uykusuz zeçirdiği halde, ertesi sabah Londraya gelince, istirahat etmeğe lüzum görme- di. Derhal bir taksiye atlıyarak Vikto- run evine gitti. O da, yazıhanesine git- mek Üüzere evinden çıkıyordu. Frençi görünce geri döndü. Frenç: verilmesini sabırsızlıkla bekler. Bordan Bor— Türkün yüce önderinin haya- | | tına kasdedenleri kentimiz lânetle ya- deder ve pek değerli hayatınıza canla başla bağlılığımızı bildiririz. Sungurludan | Sungurlu— Köylü va şehirli Sungur- lu halkı gözbebeğimize yapılmak iste- nilen suikastı tel'in etmiş ve başlarında bulunmanızı uğur ve iftihar bildiklerini ve senin için çarpan yüreklerinin delin- mez birer kale olduğunu bildirmemizi dilemişlerdir. Geyveden Geyve— Türk gençliği kutsal haya-| tının kıskanç bir bekçisidir. Seni yok etmeyi düşünen kafalar koparılır. Sana uzanan eller kırılır. Kem bakışlı gözler kör edilir. Yoluna baş koyduk. Sana, değer biçilmez varlığına — yağınç yap-| mağa yeltenen alçaklara en gür sesi-| mizle lânet diye haykırırız. Talebelerden Berlin— Bütün varlığile senin yolun- | da yürüyen birliğimiz, alçak güruhun son sefil hareketini tel'in ederken sana | ve inkılâba bağlılık andını bir daha tek- rarlar. — Berlin Türk Talebe Birliği (Arkası var) ç OSMANLI BANKASıI TÜRK ANON'M ŞİRKETI TESİS TARİHİ: 1868 Sermayesi: 10.000,000 lagilis liraa Türkiyenin başlıca - şehirlerile Paris, Mursilya, Nis,Londra ve Mançester'de. Misir, Kıbris, İrak, İran, — Filistin ve Yunanistan'da Şubeleri, Yugoslavza, Romanya, Suriye ve Yunanistan'da Filyalleri Her tüzlü banka muamolelari yapar "i Vııılli 102| 630| Td0ldLs9 va | 1633 “Gün — PAZARTESİ — Kasım 30 18 2 ci TEŞRİN 935 li — Arebi 138658 | — Rumi — 1 bun 2 | Vakit |Ezani (Vasal | Gün Akgam J2 — | 16 49 | Yatar »a |1 4 bestk (12 19 | 08 08 || Öğle Bcindl Karaağaçtan Karaağaç şarki— Yolunda ölmeyi şe- ref biliriz. Sana, kurduğun Cumhuri - yetimize uzanacak kirli eller bize gel-| in. Partimiz kurağında toplanan halk- atansızlara lânet okuruz. Ulu şefi- miz sen çok yaşa. Boyabattan Boyabat— Yüce varlığınıza kıymak istiyen alçakça girişimi Boyabat pana- yırında yirmi bin kişi en büyük tiksinti ile iledik. Bu alçakların en kısa anda cezalanmalarını sabırsızlıkla beklerken beşikten en kocumışlara ve igcillere ka- |dar göğüslerimizi size kalkan etmeğe land içtiğimizi bildirir, uzun sağlıkları- nızı dileriz. Lâpsekiden Lâpseki— Hainlerin alçakçasına te- cavüze yeltendiklerini duyan Lâpseki halkı büyük bir coşkunlukla kanlarının son damlasına kadar varlığın uğrunda akıtmağa and içtiklerini saygılarımla bildiririz. Tarsustan Tarsus— Melunların ulusun gözbe- beği, dimağı, kalbi olan sizin kutsal var- lığımızı yok etmek için yapmak istedik- leri canavarca teşebbüsleri tel'in etmek ve sesimizi bütün acuna duyurmak için biz Tarsuslular toplanarak sizin yolu- nuzda ve kurduğunuz cumhuriyet reji- mi yolunda her vakit can vermeğe and ettik. Sarsılmaz bağlılıklarımızı sonsuz saygı ve sevgilerimizi ekleriz. - - * SİHİRLİ Halife, tahtının yumuşak minderine kurulmuş, düşünceli nazarlarla taht salonunun tavanıma bakıyordu. Et- rafına sıralanmış genç saray hademe- leri devekuşu tüyünden yapılmış, uzun saplı yelpazeleri sallıyor, halifeyi serin- lendiriyorlardı. Uzun ve sırmalı cüp- peli vezirler ve musahipler halifenin karşısında diz çökmüş, kollarını göğüs- lerinde kavuşturmuşlardı. Halifenin gaşları çatıktı. Titrek par- maklarile mütemadiyen sakalını karış- | tarıyor, yüzünü buruşturuyor ve her| zaman kadife yastık üzerinde gevşeyi- veren iri vücudü bir yandan bir yana kıpırdıyordu. Her halinden, her hare- ketinden son derece hiddetli ve sinirli olduğu anlaşılıyordu. Vevizler, musahipler hiç seslerini çıkarmıyorlardı. Halifenin huzurunda, bilhassa hiddetli olduğu zamanlarda selâmetin sükütta olduğunu acı tecrü- belerle öğrenmişlerdi. Halife birdenbire sağ tarafında otu- ran birinci vezire döndü ve hiddetinden dudakları titreyerek: — Söyle bakalım, ne yaptın? diye bağırdı. Bu ani ve kızger sualin karşısında şaşıran vezir yerlere kapandı ve keke- liyerek: — Elimizden gelen her şeyi yaptık ya halife! Fakat muvaffak olamadık... Cenabı hakkın takdiri böyle imiş; de- di. Halife gene kızgan bir tavırla: — Yani vazifeni hakkile yapama- dın, değil mi? Bir de vezirlerimin en zekisi olduğunu iddia ediyordun ha? Yazıklar olsun senin o zekâna! Vezir gene yerlere kapanarak: — Yapılabilecek her şeyi yaptık... Bizi ihanetle ittiham etmeyiniz, ya ha- life! diyo yalvardı. Halife şişman vücudü ile ileriye doğ- ru eğildi, dirseklerini dizlerine dayadı ve vezirlerle musahiplerin hepsini sü- zerek: — Benim en kıymettar olan inci tes- bihim, ecdadımdan kalan ve bütün sü- DEĞN da gene sizi ihanetle ittiham öyle mi? ; a Taht salonunun şorlara bağırdı: — Hey! Buraya geliniz. Şu herifi götürün, karanlık ı'ııdı"# 4 Halifenin hiddetinin ĞR bu tezahürü karşısında '%? |musahiplerin yüzleri -P’:'J |Ayni şeyin kendi başlarına timali vardı. Hepsi de birden pandılar ve: — Ya halife... Arkadaşım!z! na attırmayınız. Vızı'f-ıd'“ sur etmemiştir. Bütün hnın-'â; guya çektik, idamla, zindanla 16 / tik. Ne yaptıksa fayda de inkâr ediyor, masum oldu dia ediyorlar... Cenabı hakkın böyle imiş... Biz âciz ve K ları bu takdiri nasıl bozabiliriz? den ne gelir? diye yalvarmağa Halife biraz sükün buldu ve ” larının bu yalvarmaları üzerine " veziri serbest bıraktı ve gene * ne dönerek: j — İtiraf ettiği takdirde, hırsif S deceğimi de söylediniz mi? dedi. — Evet ya halife! ü — Hırsızı bulmak için terecek veya onu ihbar d'f, mükâfat vereceğimi söylediniz - Evet ya halife, söyledik © bunların hiç biri fayda j Halife, meyus bir halde battif ne eğdi ve bir müddet “Yhh“ ra salondaki vezir ve  ayrı bakarak: — Bütün ülkemde, w çıkarıp tesbihimi bulacak biç adam kalmadı mı? diye sordu: Orada toplanan vezir ve rin arka saflarından genç bir ğa kalktı ve eğile, eğile ileril d lifenin önüne geldi ve diz çö' İ — Güneş, yarın bu vakit Nf 0i günkü yerine dönecekse tes? hiç öylece size dönecektir. Buna VT yf İ ’ e mak için bana müsaade yeriniz; Life dedi. Iâlemizi koruyan bu tılsım kaybolsun T 2 ve 20 Ti komprimelik ambalajlarda bulun! Ambalaj ve kamprimelerin üzerinde ha ğ