F! YERTERE NNN ge BU SÖON 'POSTA D OT ETTAM I Z Ti CTT e $ Tkleci Teşiie —— “* Limanda Bir Gezinti Istanbulun Dedikodulu, Maceralı Ve Geniş Bir Mahallesi... Gemicilerden Biri, l K î“ ıâıocıı Baba, Gaşardan Bi Be | Bizim —münevverlerimiz arasında töyle Bükreşe, Viyanaya kadar gitmiş oı...ı.,a.;.d:"".ı.w——— iz sakız gibi bir dert vardır: — Efendim, yürümesini bilmiyoruz. Caddelerde ne taraftan gidileceğini, ne taraftan gelineceğini bilmiyoruz. Nah, kafa kafa değil ki, sağdan git deseler, biz inadına, nispet olsun diye soldan gi- deriz!.. diye şikâyet ederler. Bu söze karşılık İstanbul sokakları- nın halini göstersek, gülerler. Kabul et- mezler, Bir insan ip üstünde bile olsa, mutla- ka yürümek erkânını bilmeliymiş!.. İstanbul sokaklarını içimizde han - gimiz bilmeyiz. Fakat bir de İstanbul — g5 limanında nasıl gezilip geçildiğini me- rak edeniniz oldu mu? Geçenlerde ben darı darına, nefes | nefese Üsküdar vapuruna yetiştim a- ma, kapı uşırak!.» diye yüzüme ka - pandı. Dert yanma yok. Ne yapalım? Bir dakika gecikince insan koskoca za- manmı kaybediyor. Saal 9.. Ancak bir buçuk saat sonra bir vapur var, Akılsız başın derdini a- yak çekermiş ama; Üsküdara kadar te- pilecek yol yok. Mecburen iskele kena- rında bekleşen kayıklardan birine at- İadım. İhtiyar sandalcı elinin tersile ağ- zını şöyle bir sildi. Sonra küreklere ya- : Seyyar Bakkala Sesleniyor: H Te Kuruşluk Go Hele!.., — ———T ” ” l Limanın Köprü Kadıköy ikelesile güzel bir görünüşü korkmayın. Onun da, sizin de kaçacak| — Sonra anlattı: yeriniz var, — Limanı ne nkötü mahlükları h.ır'- Kadıköy iskelesinden geçerken va-| sanlarmış. Hele geceleri örümcekler gi- pura ııı::ı etmiş bir sandala doğru Hıllıı'hoııba_npuhı—lup'— bütün yokular bağrışıyor: bozlarından eşya, yiyecek, kaıymetli — Delikanlı, üç kilo tart!. Ezikleri| mallar aşırıyorlarmış!.. - olmasın!.. Liman hâlâ devam eiyor Beşikta- — Ayol, parasını peşin verdim ,bek- şa doğru uzanırken, yolda bir Türk şi- liyorum, tartsana domatesleri!.. lebinin kenarına rampa etmiş bir sey- ”îl.ı:uı ayrı bir mahalledir. Böyle yar bakkal daha gördük. Hatta yanın - seyyar bakkalları bile var.. | dam geçtik. Yüzleri kömürden, yağ - iyar sandalcı - elile domatesçileri dan kapkara olmuş tayfalar: ılölıı::'iyoıdu: — Hocababa, sen bana gaşardan bi — Zengin oldular bayım!.. Bir yıl|beş kuruşluk go hele!.. Bi de gavun dıbıııbıh.Mıvınn::upn'lıı- vil. Emme, datlu olsun!. diye sesle- nip küçük bir sepetle yiyeceklerini çe- Liman mahallesinin sakinle- rinden ihtiyar bir kayıkçı Umanda #sabahtan akşama naşmış, di Bir odun iskelesi önü z n pinekleyen M“.opıyıhnhw e W' .bıı'denbın ö '“.::"::ı- Mu.qhmlanhm:'f'”'mî'“ü'—m- bi gerisine, sağına, soluna bakıyor. Av- duyunca hızla kü -| İdi: Üai gea © eline düşmekten korkan aptal tav -| iere sarıldılar ve denize açıldılar. — Sandal!.. Sandaaal!.. İhtiyaaar!.. tanlar gibi, ikide birde kulak kabartıp dinliyor. «Varltt!» etse, tında kalacağım diye insan kerleklerile parçalanacağım diye nere- Ye kaç'lacağı bilinmiyor. Halbuki liman, ohhh! Bomboş.. A-| /u encükleri (yavru) limanda mal bi- Ta sıra ta uzaklardan bir motör gürül -| / kmadılar ki.. Gündüz aydınlığında al -| çak ihtiyara ağır, galiz bir küfür sa - vurdu. fa atılıyor, «danan!ı etse, tramvay te-| — İhtiyar sandalcı başını sallıyordu: ç biri Ğ H Denizin durgun sularına dahıp gi « vetile çekti. Sandal sağa dağru kavrıl. dı. Yanımızdan küçük bir motör geç- t. İbtiyar sandalkcı: — Ödümü goparacağlardı!. tez canlılar!. dedi. — Geçende bizim Oflu Süleyma - nın ceketile yemenilerini aşırdılar, Gü- Nizde İ | Wekmıgi tesbit etti. Bötün fırıncılar çı ikmek Muadelesi Muhiddin Üstündağ Bele- (Baş tarafı 1 inci yüzde) 've her fırıncının bir günde çıkardığı iddia ett kardıkları ekmek miktarını bize imza- ları mukabilinde taahhüt etmiş bulu - nuyorlar, Binaenaleyh mürettep mik - tardan az çıkaranlar Kakkında da cezâl tedbirler almak salâhiyetini kâfi dere- cede talimatname bize vermiştir. Fırıncı Fırınını Kapatırsa tedikleri taktirde bunu bir ay evvel be- lediyeye bildirmeye — mecburdurlar. Ruhsat verilinciye kadar her gün mü- rettep miktarda ekmek çıkartmaya de- vam edecekleri gibi her ekmekçi fırını- n ve dükkânını başka yere kaldırırken de belediyeden ruhsat almıya mec burdur. Bugün bu nizamnamenin maddele - rini sıkı bir surette tatbik ediyoruz. Ekmek diğer gıda maddelerimizin ta - İmamen haricinde olarak belediyemizin ayrı br mürakabesi altındadır. Ekmek halitasile alâkadarız. Ekmeğin tayin et- tiğimiz halitadan aşağı olmamasını is- teriz. Ekmek için muayyen zamanlar - da brer fiat koruz. Ve bu fiattan yuka- rı satılmamasına dikkat ederiz. Halita Nasıl bulundu? Bu halita iki büyük değirmende bir- kaç milyon kilo üzerine yaptığımız ö- ğütme tecrübesinden aldığımız netice ye göre tesbit edilmiştir. Bu halitayı | |bozmak fikrinde olmadığımız gibi baş- kaları tarafından da bozulmamasına a- zami derecede dikkat ediyoruz. Mad- İiye ücreti gibi iki unsurun cem'inden ekmeğin satış bedelini buluyoruz. Bu hususta tahaccür etmiş bir formüle de bağlı değiliz. İktisadi hayatın icapları mesaimize hâkimdir. Borsadan aldı - ğımız un fiatlarile buğday fiatlarını da mukayese ederiz. Maddei iptidaiye ola- rak unu almakta isabet vardır. Eğer bugünkü piyasa üzerinden buğdayı e- sas alırsak daha yüksek bir bedele va- rıyoruz. Narh mı, Azami Fiat m? fiatla her yerde satılabilmesi ancak ser- maye birliğile, ifithsal birliğile olur, Halbuki İstanbulda ekmek - imalinde sonsuz bir sermaye darlığı olduğu gibi, Çistihsal kudreti itibarile birçok fırınlar yekdiğerine benzemez vazyettedirler. Belediye şehirdeki 196 fırının üstüste imal kabiliyetlerini ve masraflarını he- sap ederek vasati bir imal kabiliyeti ve masraf baremi bulmuş ve imaliyeyi buna göre tanzim etmiştir. Narh Kaldırılamaz Azami fiat usulüne sadık kalmak imliı.ı&lııeılenıi: | —ÜlmOı—ı.ugn.mı.l. 'din? Gızını da alıp geldin mi? Nirde... İki sandal birbirind Pat iki sandalcı da seslerini perde perde yükseltip şöyle (ayak üstü) sohbet e- diyorlardı. * Beşiktaş önüne gelince dalcı heyecanla mırıldandı —Mıstıfanın şilip gelmiş!. Acep g- zı netti?. "i Sonra bana döndü: — On beş gün önce Beşiktaştan bir ihtiyar san- giz sevdi, Gönül dei iptidaiyenin maliyet bedeli ile ima- | Ekmeğe koyduğumuz fiat narh de-| ğil, azami fiattır. Bir maddenin ıyııiW diyenin Fikrini Anlattı ch;:lyunycıındeyiı Yani bazılarının azami fiatı (narhı) kal- iği îdlnmayıı 926 yılında firancala üze - rinden azami fiatı kaldırdık. — Fiatlar derhal yükseldi. Eski usulümüze dön- dük. Halkın iaşe emniyeti bizi bu esa- sa bağlı bulunduruyor. Buğday Ne Vakittenberi Yükseldi? Dört aydanberi buğday ve un fiat- İlarında yükseklik görülmekte idi. San Fırıncılar ekmekçiliği terketmek is- | on beş gün içinde azami haddini bul- * du. Evvelce dört beş vagon buğday a- lan değirmenci iki misli fiat yükselişi karşısında ayni malı alamaz. Şehrimiz- de fırıncılara un kredisi yapmak iti - barile büyük bir rol oynıyan zahire tüccarları nezdinde kredilerinin azal - dığını gördüler. Buğday ve un piya « sasında yavaş yavaş kredi daraldı. Bu buhran bir müddet sonra fırıncıyı da buldu. Evvelce on beş günlük un teda- rik ederlerken ihtiyaçlarını günü günü- ne temine başladılar. Narhtan Aşağı Ekmek Satmıyorlar Un fiatlarının yüksekliğinden dola- yı fırıncılar eskisi gibi narhtan aşağı ekmek satamıyorlar. Bu - imkânsızlık halkı daha ziyade has fırınlara gönde- riyor. Kaç Fırın Ceza Gördü? Fırınlar daimi bir teftiş altındadır. Son on beş gün içinde Beyoğlunda (18) fırın muhtelif para cezası gördü. Üçü muvakkaten kapatıldı, Beşiktaşta (8), Üsküdarda (7), Bakırköyünde (3), Fatihte (2), Eminönü şube- sinde (38) fırın cezalandırılmıştır. Eminönünde (17) firın kapatılmış- tır. * İkinci Ekmek İkinci ekmek hakkında tetkiklerimi- zi belki bu akşama kadar bitirmiş ola- cağız. Alacağımız netice bize nihayet (30) para kadar bir fiat farkı temin e- diyor. Bunu kâfi bulmuyoruz, esasen ikinci nevi ekmek çıkarmayı. mâni ted- birler almadan evvel tehlikeli buluyo- ruz. Bu nevi için bulduğumuz çeşni ta- mamen başkadır. Muvaffakiyetle neti « celenirse hemen pazartesi gününden itibaren tatbik etmek istiyoruz. Bütün bugünkü dertlerimizi tafsilâtile arzet- mek üzere bugün iktisat müdürünü de Ankaraya gönderiyoruz.» Galip Bahtiyarın Fikri Şarbaydan sonta Galip Bahtiyar söz aldı. İşe fırınlardan değil, buğdaycı - lardan - başlanmasını söyledi. Şehirde üç aylık ucuz alınmış stok buğday var ken bugünkü fiatın bir ihtikâr olduğu- nu ve ikinci nevi ekmek çıkarılması - nın kabul edilmemesi esasını müdafaa etti, Koridorda Münakaşalar Şarbay, bu iddiaya mukabelede bu- jyarit olmadığını beyaneyledi. İşe reis |Necip müdahale ederek söz kısa kesti- prildi. | Maamafih Calip Bahtiyarla iktisat müdürü Asım Süreyya arasında, mü « nakaşa koridorlarda devam etti. Dünyada Buğday Röma 8 (AA.) — Arsıulusal tarım enatitüsünün bikdirdiğine göre, Sovyet Rusya müstesna olmkak üzere dünya buğday istihsali bu yıl 1ftar İhracatçı ülkelerin ist âtı, harp- li BAĞEE dalcı hızla geri üe l gl Biyell Şa aa şiğt tenberi en zayıf yal olan 1984 istihsalâ- bti blilüetdisi bi 'büt(l:hhıuv-' b m""*"'” Tet d m:_ biç|tindan ancak yüzde 1 fazladır. , gaçırdı!. Eece, mM: İthalâtçı ülkelerin metununiyet ve » bul, Gızlar hep at üstünde ga- "ici istih öt 1032 den evvel temin e- çırılmaz af. Bizim limandakiler böyle dilen rekoltelere epey faiktir sandallada geçiriyorlar!, ... -.. 1987 rekoltesinin iliraç edilebilecek Beşiktaşın biraz ilerisinde yelken a-| kısmı, ithalâtçı #kelerin mühtemel di Mi V A tRad Bllk e vEREİEN Biraz daha ileri gidince yanımızdan | çıp Üsküdara geçerken liman mahalle- _lcklnfiı:c kı:_?ı gelemiyecektir. d vi Si Si '—ı:.ı.-*'—'a&h'fı——; - | # - di hunmak lüzumunu hissetti. Bu iddianın — —