5z Sayfar — 'SON POSTA Büyük Yazan: orsanın l SA Romanı Koflı Seyh Ebu Yahyanın Konağı;Misafirleri Izaz Ve Ikram İçin Hazırlanmıştı K e Şeyh Ebuyahya ile geçmiş bir kıv- gası olduğu halde onun hâkim bulun- duğu bir şehre böyle gelişi pek çok! göze çarpıyordu. Çünkü bu halk taba-| sı da, unutulmuş gösterilse bile hıı;İ |bir kinin sahiden unutulmadığını, unu- tulamıyacağını, biliyordu. " Ebu Eymen ile Abdullah atlarından indikleri zaman Zübeyir de yetişmiş, bitkin bir halde yere atlamıştı. Şeybin adamları koşarak onların at- larımı aldılar ve kapının önünde gez - dirmeye başladılar. Ayni zamanda iç- lerinden biri de içeriye koştu. Selâmlık kapısından çıkmak üzere olan elli alt- mış yaşlarında, temiz giyinmiş, köse bir adamın önünde iğildi: Ya Seyyid!.. Şeyh Ebu Eymen geldi. Yanında iki yoldaşı da var... — Ne Şeyh Ebu Eymen mi? Sen rüya mt gördün? Köse Şeytan Bu köse adam Şeyh Ebu Yahyanın kâhyası idi. Onun kâtipliğini, harem- ağalığını, danışmanlığını yapan, para işlerine bakan bep o idi. Şeyh Ebu Yahya hep ona sorar, onunla konu - şur ve bütün dalavereleri ondan öğ- renirdi. Adı İbni Hüzeyme idi. Fakat bu isim halk tarafından aşağı yukarı unutulmuştu. Ona sadece Köse Şaytan deniliyordu. Köse Şeytan karşısındakine o bir - kaç sözü söylerken ayni zamanda ko- fnağın dış kapısına bakmış, sahiden Ebu Eymenle iki adamının soluk soluğa gelmekte olduklarını görmüştü. Köze Şeytanı homen derlendi. Yerle- re kadar iğilerek Becaye şeyhine yol verdi: | — Selâmünaleyküm ya Seyyit!.. — Ve aleykümselâm!.. Dedikten sonra sordu: — Şeyh Ebu Yahya nerede? Onu hemen görmeliyim... — Selümlıkta — istirahat ediyorlar. Buyurunuz ya Şeyh!.. Ebu Eymen içeri girdi. Onun ar - dımdan Abdullah ile Zübeyir de gire - cek oldular. Fakat köse kâhya onlara: — Sizin için başka yer gösterirler. Acele etmayiniz!., Dedi. Ellerini birbirine vurunca girmük ü- zere oldukları kapıdan iki uşak çıktı. Onlara şu emri verdi: — Bunlar bizim misafirlerimizdir. Hoş tutun!.. Şeyh Konağının Selâmlığı Abdullah ile Zübeyir birbirlerinin yüzlerine baktılar. Bu sırada selâmlığın kapısı kapan - mışti. ra efendileri onları arıyabilirdi. Bunmun yol gösteren ve götürmek istiyen u - şaklara aldırmadılar. Abdullah: ım—Biıbunıhüıııın.Hı'nh. £ Dedi. Oldukları yere çömeldiler, Şeyh konağının selâmlığı kocaman bir salondu. Her taraf divanlarla dolu idi. Atlas, kadife ve ipek örtüler, en gü- zel İran ve Anadolu halıları, Şam işi perdeler vardı. Kapılar, pencereler, du- varlar ve tavan baştan başa işlenmiş, yaldızlarımıştı. Salonun havasında his- Ebu Eymen ile Ebu Yahyanın paylaşama- dıkları güzal Zeynep Divanlardan en yüksek ve güzel ola- nma elli yaşlarında seyrek sakallı, to- pak burunlu küçük gözlü çirkin ve kı- sa boylu bir adam oturmuştu. Sırtında en güzel ipekten kırmızı ve yeşil çiz- işlemeli bir takke, ayağında da gene sırma işlemeli terlikler vardı. Köşelerde kandiller yanıyor, onların uuekv:ıolmıı*hnbuutıiılhıı— Ionun ve bu baygın kokunun vartık - larını büsbütün kuvvetle hissettiriyor- du. Cezayir Güzelleri Her halde bu gece de çalgıcıları ge- tirtecek, en güzel Malaga — şaraplarını içecek, ince belli, kıvrak ve yılan vü - cutlu Cezayir güzellerini karşısında ya- rı çıplak oynatacaktı. Belki o dakikada bunu düşünüyor, hangi cariyeyi seçmenin daha iyi ola- cağını kestirmeğe çalışıyordu. ıl:ıpı her zamankinden daha hızlı a- çıldı. deki tespihin tanelerini birer birer ve leri gıcıklıyan bir buhur kokusu vırdı.! gili bir entari, başında küçük ve sırma! | yavaş yavaş birbirinden ayırarak çe- kiyordu. Eski Düşman Fakat bu gelen her halde bir yabancı olacaktı, Çünkü pek sert yürüyordu. | O bir saraydan farksız olan kona - gında her işin gürültüsüzce yapıldığını siz yürüyordu. )| — Başım çevirdi ve baka kaldı. Günlerini aç tapedü Günün alaca karanlığı ile kandille - İrin ölgün ışıkları birbirine karışıyor, İbirbirinden yardım bekliyorlardı. tanımakta güçlük çekmedi. Yerinde yavaşça doğruldu. Ebu Eymen ellerini göğsüne götür- dü. Azıcık iğilerek üzgün ve acele bir| sesle: — Selâmünaleyküm ya Ebu Yah- ya!.. Dedi, * ÜYZ . . Eski kin?. Şeyh Ebu Yahya ağır ağır yerinden kalkmıştı. Misafirinin selâmını aldık - tan sonra üstünü başımı gözden geçir- di ve sordu: — Bu ne hal ya Ebu Eymen!.. Seni hiş beklemiyorduk. Üstün başım kan Ebu Eymen hâlâ soluğunu düzene sokamamıştı. Hızlı hızlı ve sözleri iki- de bir nefes almak için kesilerek ce - vap verdi: — Felâket... Felâket... Ya şeyh... — Ne oldu? (Arkası var) Süreyya Opereti Fransız tiyatrosunda Bugün matine 15 da, akşam 20,30 da, BAY - BAYAN tıuılkopııu Naşit - Evıığrul Sadi W Şehzadebaşı TURAN tiyatrosunda Bu gece 20,15 de BABA piyes 3 perde Ayrıca Iuolh İçki Duşmanla rı Dün Toplanıp İdareHeyeti Heyetini Seçtiler Gonçlerin toplantısına bir bakış Dün içki düşmanı gençler kurumu, sabah 9.30 da Halkevinde, yıllık koöngrelerini toplamışlardır. Bu münasebetle genel sekreter yıllık çalışma raporunu okumuş ve bu, onaylandıktan sonra yeni seçim yapılarak daimi başkanlığa Fahreddin Kerim ve üyeliklere de Gazanfer, Vecihi, Mükib, Ta- ve Tarık seçilmişlerdir. rık, İhsan, Fehmi, Cevat, Necmeddin Senenin ilk büyük Fransız filmi KARTALLARIN ÖLÜMÜ Bu yarı karanlıkta eski düşmanını | ' Gazal V (Baş tarafı birinci yüzde) Fırtını Faclalır ' 4 apuru Müthiş Bif Surette Battı | den kalktığı zaman ise artık re vapur şiddetli denizlerin ve yıldırım | gu dolmağa başlamıştır. Za gıbı esen rüzgârın tesirile yalçın kaya- Narla kaplı sahile doğru düşüyor. i Susan düdük Geminin imdat düdükleri daha çok |sıklaştı ve fakat fırtınanın gürültülerini |bastıran bir çatırdı arasında büsbütün sustu. Ve Zonguldak mendireği kar - W—nmıdıkı koya yakın kayalıkların üze- rine düşüp yana devrilmşiti. Bu gemi Gazaldir. Gazalin düştüğü koyun sır- tında muhabbeti bir. avukatımızın evi vardır. Ev sahibi Bay Ömer Lütfi bit- tabi kazayı en önce görenlerden biri. Bu insan ve insanlığı seven adam va- purun karaya düş- tüğünü görür gör mez hemen telefo- mna saldırmış; bele - ldîyeye. hastahane . e lere, doktorlara v | daha kimler icaş ğ » ediyorsa onlaı'a ka (zayı haber ver - - |)I|“( hylll zaman t da evinin kapıla rını ardına — ka- BeĞL Müğmesi dar açmış, kazaze- 4 lore açan şek delere yatak, yor- katli bir insanı gan, çamaşır ha- Avukat Ömer zaırlamış. Löâtru Müessif bir vaziyet Fakat; maatteessüf belediyenin gön- derdiği ipler işe yaramıyor. Koskoca belediye, zavallı avukatın telefon ba- şında bağırmalarına, — tepinmelerine | rağmen merdiven yollıyacak bir adam bulamıyor. Sıhhi? imdat otomobilinin bobörü halahamayor Halsta ni DD bozuk. Karanlıkta tahlis ameliyesi arasında bir nevi hava vargelesi kurul- du. dı. Saçları dağınık, üstü başı sırsıklam nin evine gönderildi. Vargele müte- madiyen gidip geliyor ve her gidiş ge- lişte de bir adamı daha ölümden kurta- | sulara karıştı. Fakat denize düşen a- ret verici bir soğukkanlılıkla yüzüyor J || j | muhakkak ölüm tehlikesine çocuğunu kucaklamış, mantı na bağlamış ve el yoıdımlh yoklıyarak üst güverteye U tır. İşte burada, gemiye çuv galardan biri zavallı anneyi € beraber denize fırlatmıştır. Bu kaza, maatteessüf bir at |denize düştüğü zaman annesif tından kayan bir yaşındaki bir Ç? hayatile ödenmiştir. Ateşçinin cesedi ertesi gün V kıyılarında bulunmuştur. * Evvelce burada kurulması dt müş olan esaslı bir tahlisiye ! nın bir an evvel başarılması için ? za, bir vesile olur sanırım. İ * --- — Fırtına Dinmiyor ar Karadenizdeki fırtına, verilefi DĞl berlere göre dinmek üzeredir. Tayyar vapuru tam zamı nımıza gelmiş ve akşam üstü di vapuru Karadenize hareket © Son günler içinde, hmuıdl radenizde hiç bir kaza olmamı Galatasaray Yunanlılar ( Baştaratı 7 inci yüzde ) devam etmiştir. Daha ilk Anıdolnıolmmııyıphil hıııı-dmuıuyım,ilkw penaltıdan bir sayı kazanan bu maçı (2 -0) prıpw Mamafi Zonguldağın bütün de-| Birinci küme maçlarından nizci çocukları çok candan bir gayretle| Topkapı arasındaki oyun Vefe W çalışıyorlar. Binbir müşkülâtla karadan | mının yüksek bir oyunile * batmak üzere olan vapura kalın bir|neticede “Topkapı (6 - 2) halat fırlatıldı, bu suretle denizle kara| muştur. Şimdi, korkunç bir fırtına ve zifiri/ rük, Ortaköyü (1 -0) mağlâp bir karanlık arasında bu havai varge-| Kasımpaşa, Sümer sporu (9 - le ile çok çetin bir kurtarma işi başla- | miştir. Anadoluhisar takımı da, Do bir gemici sahile ayak bastı ve ilk sıhhi | Va (1 -0) galip gelmiştir. imdat merkezi olan avukat Ömer Lütfi Sovy.t sPom İntibaları Moskova 3 (A.A.) — Tas rıyor. Yine bu gelişlerden birinde ha-|dan: Türkiyeyi ziyaret eden latlardan biri kopunca üstündeki deniz- | yetinin başkanı, Tas ajansına ci de denize yuvarlandı ve sahile atılan | da: Sovyet sporcularının we köprüren dalgalar arasından sahile| ğimız müddetçe Türk u ulaşıyor. sevgisinin ne kadar derin o Bu, Gazalin baş çarkçısıdır ve yaralı | lamak imkânımı elde ettik. ve bitkin bir halde olduğundan kucakla |— Türk sporcularının yüksek © naklediliyor. rını bilhassa kaydetmeliyim. ( Gemiden en son ayrılan Gazalin su-| eskisine nisbetle çok yük: varisidir. Karaya ayak basınca soru - Olimpiyat oyunlart yor: #«Herkes tamam mı?» Roma 3 (A.A.) — Maatteessüf üç kişi noksandır. Bir| Piyat komitesinin açılış tö ateşçi, ikinci kaptanın karısı ve bir ya- kişi hazır bulunmuştur. eop şındaki çocuğu. Komite başkanı, 49 millete "” Mucize şeklinde kurtular kadın — |3500 atletin iştirak edecekleri Sahil boyunca 'araştırmalar H—MM yapılır- ken dalgalar arasında bir kadın vücudü ları davet etmiştir. farkediliyor. Derhal kurtarılan kadın - cağız baygındır. Ömer Lütfinin evinde sıhhat müdürü Osman Münirin gayre- tile aklı başına gelince ilk defa: — Çocuğum! diye haykırıyor, 2so.oooı=ı-ıı"l Mükâfat Milano 3 (Özel) — M&uhı-yıı_” e Smndınmhuügnımüg.ür:müw' ; kaptanın karısının kurtulması tam bir | fFank mükâfatı kazanmıştır. mucizedir. + Vapur kazaya uğradığı zaman ka- dın çocuğile kamaradadır. Vapur bü- ile İ | yük bir çatırdı ile kayaya bindirince ye-| . velki gün, Turing Palas re yuvarlanmış ve aklı başına gelip yer- |tulanmıştır. Genç evlilere sandet Evlenme dıııyııı.l—uqolmıııııııinenh.y.h&vyd Türk dostluk y münkalip olmuştur. 'rıııııwh 75 2 l) ğı İ