| DUNYA. © Matbuatında GÖRDÜKLERİ MİZ Itoiyan Başbakanı Değişebilir Mi? Tanss pan) Beükselde çıkan Derni- hp bir si- | eve Here gazetesi dir Çinde İngilterenin Ala- cakları Tehdit Altında ) — Kuzey Çindeki Yüset kul. Londra 3 (A-A. ip, edi tamıyer İyoe kiz ietilikl hareketi dikkatle take. Te diyorlar İtalyanın sulha FA34 mektedir. Alie çevir edim olabilmesi için bir hükümet değişikl-İdan son gelen hez ea çatulmak †lüzum var, görünmektedir. Bu nokta erinde tereddüde (mahal yoktur. ransız Başbakanı (Laval) ım siyaset Si anlarının iddia ettikleri vi m iayor (Musolini) nin şahsına dayan yorsa İtalya için mahvedici bir muhare- beye, Fransa için de bir müttefikin kay- olmasına sebep olacaktır. İtalya ba” sün için Avrupada hakiki bir kuvvet temsil etmektedir. Fakat bu kuvvet Af- e anin taşlığında ve kumluğunda a Gin bir parça daha eriyerek bitmi ir, sı idare merkezinin e kız ları â, > ye ünilor- yaptığı bir emre göre mm altında bide mektep Sağında olan bütün Alman kızları (© trak gül) renginde bir blüz ve © #klikten yapılmış üniforma giyecekler- ir. Bu üniformanın su geçmez bale &*- tilmiş yünden yapılma çikolata re?” “inde bir de paltosu vardır. * Ulusal sosyalist fırka si çıkan De Telegaa gazetesi- lem ihtira | nin yağdısına la, beratları | sn Almanya Kari Zeis* İmindeki meşhur optik fabrikası ye wi beratlarından Japonyann yg ii ü vermiştir. Mi e iz harpte Mesafe tayininde ve tef tanziminde wlan cihazlara büyük bir önem ektedir. Avrupanin Ger- Amma. lan Japon. Yaya veri. ümrüklerinin geliri e nglkerenin vermiş olduğu b doğrudan doğruya tehdit *| Mir hi Ülkenin eko- dildiğini sezmektedirler. | enin | > nomik yönden inkişafı için şayet isti > ediğinden ve hudutta , Yapmakla olduğundan, bu tehlike he- ü ak gibi görünüyor... : er söylendiğine göre, — kez hükümetinin ime ek herhangi bir mes'ul Bee te karşı şiddetli tedbirler alınacaktır. —— Çin Suikastı Etrafında hay 3 (A.A) — Son suikastte e dış bakanı Vangşingvei'in Za “ Tokyodaki «ski Çin büyük elçisi Çinngsopin tayin edilecektir. —— Avusturyada irt isli Kış Pek Şiddetli Bastırdı Viyana 3 (Özel) — Son gieie Salzburg ve civarma çok miktarda i ağmur yağmış, bir çok köyler zarar e üştür. Hük$metin aldığı tedbirler inde halk büyük bir tehlike atlat- sayesin. m bir adam soğuktan donmuş ve #muştar. da da . ölmüştür. çekli Tehlikesi Bir Avusturyalı Gi — EE Mahköm İyanlara ks vay Viyana 3 (Öze) — Hükümet aley- zi binde casusluk yapmaktan suçlu ola- Cenevre 3 (A. A.) — İtalyan delege” Yonunun herhangi bir vesile ile, Avru i en gerçekli “ vin tehlilceni olduğunu söylediği beri Yalanlanmaktadır. ö san abla, beni kerevete gi »di de bodur iskemlesini çekti, kar Yima, çömelir gibi oturdu: “e — Ayol, nerelerdesin? Yine görür” Nez oldun? Sen, «Gönül ü gör değil mi? Ne de yumuk, pamuk 907“ pek seviyorum. Hani, kendi kar Mizdan kendi torunummuş gibi ev Yorum, Yüzüme dikkatli dikkatli baktıktan MH BEKLİYENLER: çok seviyor. Ama, ne de) halini sorma... muhakemesine ba- lan »Grazer Tegblatt» gazetesi mu» addan Franz Wilderer dört s6- pse mahküm edilmiştir. ne ağır ba MET” rak Graz Ca vrucağı : e Sahiden çocuk anası gi i kapanıp oturur mu? ye durgun başını sallıyor; ve undan çıkardığı Le ince bir sigara sarıyordu: — Eve kapamıp oturmasını ben de istemem. Genştir, gezsin, tozsun... Sigarasını sarıp yaktıktan sonra mangala iki cezve sürdü: Bulaşıkları sabahtan yıkamıştım. — sağ elinin işaret parmağını Mİ) e acık» m bezlerini, gömleklerini E Bir şey söylesem #vrucak, Zekiyeye bir ii Kaş, göz; burun, çen& “© Mep o, canım... i aş Gözlerini tavana dikti, dua eder ge dudakları titriyordu: 7 Rabbim Tanlâ, nelere inanır mısın? | de yıkadım, astım. benziyor ki. Ocakta, bep) dumanlar çıkan > “İyi Şi gi > kadir de -İdi... Gevrek gevrek gülüyordu: Hemen alınıp irkilme. kapak kenarlarından hafi tencereleri gösteriyor” yemekleri de ağır meş varam imdi, bir, yukarıların düzeltilmesi kal BÜ ki... Fiikmetinden sual olunmaz-*| — taştan değilim. Sa - Sanki ZAN edeceği-|de Mem didin bre, dirin.. ni biliyormuş ta... > a > geldi, kollarım tutmu- Korkarak durdu; dili üremi | yor. Şöyle bir dnleneyim.- M zedelenmişti. Entarisinin Y9 kahveleri koyuyordu ardı; — Biliyorum, seninki sade olacak. — Tövbe... Tövbe... Dilimi hata ardan, sen sakla, Rabbim... Senki Yar mı bunun? Elbette biliyor. Kader, kümet; kaza kader, hep onun elinde “değil mi> Öyle takdir etmiş. Zekiye Önek şik gp Kİ cezveerle meyi elurken, ge- ne gözleri mutfağın içinde” yapılacak tu: paketi dizlerine yudum al, kısmetini kaçırma... fir iziyeti, dedikleri, bu işte... O ca -İrükledi, çizgi çizer gibi yere sürdü: İnam, tertemiz, ütülü çamaşırları, da- ha sırtlarına giymeden öyle buruşturu-| | işte, diye gösteririm. ölü ği yor; yerlere atıp öyle kirletiyorlar ki, | dedi idil dersin. Bu kızl leri © yeniden yıkayıp ütülemeğe mecbur ka-| lursa, hizmetçi di Halli göyle'e- im va, , Jelini hovarda hovarda salladı; Bu, bir timsali resimdir. 4 Bugünkü durumu gösteri- yar. Sulh, artık ağaçların uzerinde bilo filizlenen süngüleri görmüş, örtmüş- tür. Resim demek istiyorki sulh güvercininin yeri, ar- tık tank yuvaları olmuştur. Fransada “Sola Doğru,, Meyil Artıyor Paris 3 A.A.) — Sosyalist partisine | “1. e gr mensup bir çok federasyonlar ile (Gi-) | Sar Sıkıntıda ronde) federasyonu üyeleri bir «de- e nokrat ve cumuriyetçi ekseriyeti vücu-| GÖTİNE 'Yese Kapılmı- yalım,, Diyor de getirmek üzere sarfolunan bütün gayreteri birleştirmek için yeni s0“ya-| Sarbrücken 3 (A.A.) — General Bist partisis adında bir parti kurmağı! Goering burada verdiği bir söylevde kararlaştırmışlardır... Sarlıları Almanyaya iie ” *) dolayı tebrik etmiş ve geçici zor! Sosyalistler birleştiler karşımda yese düşülüesesini tsvsiye Paris 3 (A.A) — Üç siyasal gurup! ettikten sonra demiştir kiz «müstakil sosyalistler, Fransa sosyalist par-| o« — Bize top, gülle ve tayyare temin ös, sosyalist cumuriyetçilerle Fransız s0s-leden fedakârlıkların hiç biri ağır gel- yaliştleri» arasındaki birlik kongresi topla-|memeliği. eye gire sans al böliği ün yeter muz v pu e mi P hear pl milden lere yağımız olmasın.» tenli tüp ehakiye rar Yebdi. General Goering, Hitlerin «Sar me- Dün teşekkül eden #yeni Fransa 503Y8-| selesi halledildikten sonra Fransa ile Tt» partisinin de bü teşekküle iltihak etme-) aramızda hiç bir ihtliâf o kalmıyacak- si muhtemeldir. tr» sözlerini de hatırlatmıştır. iş arıyor gibiydi: kim de bu... Artık bu kadarcıkta m — Sağ olsun, çocuklar da pek dağır| keyif çatmıyayım? Ondan vaz geç, nık, canım... Sokağa çıkmıyorlar mi, | bundan vaz geç; sonra? Bürün kefine, konsol, dolap, yük, raf, nerede ne var-) gir mezara... Tütün vücuda dokunu - sa ,ellerine ne geçerse, atıp, fırlatıp dar | yor ama, insana arkadaşlık ta ediyor. öitıyorlar, Ütülü, tertemiz çamaşırların | İki nefes çektin mi, alimallah gam de- fıtıyor... Bir elinde sigara, bir elinde kalıve i fincanı, gözlerini süze süze anlatı - — Sana, para geliyor... Çabuk bir | yordu: : — Üçü birden sokağa gittiler. Ben; Kendi fincanını da almıştı: yukarı çıkmağa korkuyorum. Odaları, — Hani sen, yabancı değilsin de, İsofayı kim bilir ne hâlde göreceğim? Kahveyi fincana koydu, bana uzat- onun için söylüyorum. Benim yerimde | Ben, düzeltirim; onlar, dağıtırlar. Ken- başka biri olsa, çocukların kahrını çek: İdi başlarına evleri olursa ne yapacak- mez... Vallahi de çekmez, billâhi dellar? Fincanı yere bıraktı, sağ elinin işa- ret parmağını ağzına götürerek tük - — İşte, şuraya yazıyorum. Sağ ka - yoran tekle altın dökseler, ahçı, hizmetçi dur- a EA raktı, tekrar paketini çıkardı, tekrar bir «Çocucak» ların duymadıklarını, sigara sardı: d ki bildiği halde, gene BU GÜN İsimleri Amerika bir yana bırakılırın Bütün dün- yada şehirlerin, kasabaların sokak adları tarihi birer hatıradan alınarak konulur, Ge- ne o biçimde adlanan şebirler ve köyler de vardır. İstanbul gibi büyük yerlerde otu - ranlar gelişi güzel kullanılan bu adların kaynaklarını öğrenmeği merak etseler şüp- he yok ki, engin bir tarih bilgisi elde etmiş olurlar, Sözgelimi Kadıköy neden bu adı aldı, Kuleli mektebinin bulunduğu yere niçin öy- le deniliyor, Paşababçesi adı nereden geli- yor, Çubuklu neden öyle anılıyor, Emirgân ne demektir ve saire ve saire, Faknt bu adların şuraya buraya konul - masında bir takım sebepler vardır ve bu sebeplerin en başında milletçe saygı göste- rilen şahsiyetleri bu suretle de canlandır « mak gelir. Sonra şehrin bir yanına olsun hizmetleri dokuman kimselerin adı - başka- larına örnek olsun - diye böyle küçük mik- yasta ebedileştirilmek istenilir, Kısaca söy- liyelim: Bir adamın bir şehre, bir kasabaya, bir mahalleye, bir semte adını takmak için o adamın ya çok büyük birinsan veya az çok hizmeti görülmüş bir varlık olması gerektir. Tanılmıyan, bilinmiyen ve yur - dunun deği (carduğu sokağın bir avuç toprağına — (dum su vermiyen adamla. rın adlensle yerlerde kullanılamaz. Bu hakikati bizden çok iyi bilen İstanbul mektupçusu Buy Osmana sormak isterim: Mademki iş böyledir, meden İstanbulun şu- rasına, burasına kim oldukları belirsiz kim- selerin adları takılıp duruyor ve sözgelimi Mollâ Güraninin yanında Tuğlacı filân ad. görünüyor ?.. Dünkülerin bu yoldaki titizliğile, bizim bugünkü yersiz cömertliğimiz karpılaştırı - hoca onların bizden iyi davrandıklarını hükmetmemek kabil mi? M. T. Tan İspanyada Kabine Meselesinin Halline Çalışıyor Madrid 3 (A.A.) — Başbakan Cha: paprieta bir gazeteciye diyevinde par- Tâmentodan yardım beklediğini, fakat yardım görmese de gene propgramını değiştirmiyeceğini ve bu yardımı par- Mmente dışında arıyacağını söylemiştir. Başbakan, bu sözleri, parlâmento- nun, icabında, dağıtlacağı tefsir edilmektedir. S maktan korkmuştu, hemen ters geri et- ti: — Beceriksiz, diyorsam, ellerine iş yaraşmaz, pasaklı, savrukturlar demek istiyorum, zannetme... Ev işlerine alı- şık olmadıkları için, beceriksiz gibi gö- Tavanın çatlaklarından mu, yoksa kapı aralığından mı, kedi miyavlama- sını andıran bir ses sizdı. İhsan abla, yerinden fırlamıştı: — «Gönül uyandı! Miyavlama, bir makara boşalır gibi iplik iplik uzuyordu. İhsan abla, kapı - ya koşmuştu: — Yüzüne gaz tülbent örtmüştüm; bir yandan bir yana dönerken kaymış ineklerden rahat yok ki... Sen, bu- rada otur, e mi, sakın gideyim, deme. Sana, uzunboylu söyliyeceklerim ver, İhsan abla, odadan çıktı; merdive- nin teabazanları, basamakları ayn ay- rı gıcırdadı. Miyavlama, şirretleşmişti. İhsan ablanın sesi, mutfağa bir harıl- tı gibi sızıyor: — Sen, uyandın mı gülüm?.. Uf mu — Bilmem, sen de benim gibi mi- onları arkasından yermiş olmaktan €-| oldun?.. Sana, ne yaptılar?.. Yak, cici- sin) Sigarasız, kahvenin lezzetini an- za duymuş gibiydi: hyamıyorum... Dokunuyor da musi - bet! kom, yok... Yok, benim gülüm, yok... — Hani, bunu, şikâyet getirerek -| Sen, ağlama e mi?.. Bak, şu haspaya... ten söylemiyorum. Onlara acıdığım | Seni şımarık minnoş, senil. Attaya mı İnce sigara parmaklarının arasında, için, içim yana yana söylüyorum. Ken-| gitmek istiyorsun?.. Mama mı istiyor — Adam sende... Dünyaya kazık) giller, Üçü de birbirinden beceriksiz » kakacak değilim ya... Üç gün eksik,İdir. üç gün fazla; hepsi bir... Benim zev- Gene aleyhte bir hüküm vermiş ol -|. ki kA YL Lİ di işlerini kendileri görmeğe alışık de-|sun?.. Miyavlama kesilmişti, fakat İhsan ablanın sesi kesilmiyordu: (Arkas var) A a selhiikeli ğa m İK, i ğ