— riyormuş gibi gör! Türkler Yazan: M. Turhan Hadım Süleyman -Piri Role: Murat Rela Piri Reis Bir Türlü Plânını Bozmuyor, Verdiği Karardan Dönmüyordu Fakat, bir hak yeri — kurulup dıı Pirt Bey sorguya çekilse siyasal, sü- el sabepler bularak, belki de kuv- vetli. mülâhazalar yürüterek kendini müdafan edebilirdi. Lâkin o, ne hak yerleri, nede tarih önünde müdafaa edilmesi müm- kün olmıyan bir karar daha verdi, Basradan uzaklaşmayı tasarladı! Bu karar, öyle bir denizciden hiç bir durumda beklenmeyen delice bir İşti. Ne yazık ki o, Osmanlı — deniz | siyasetine kendince bir çerçeve çiz- dikten sonra Basrada kalmayı gerek- #iz buldu, daha doğrusu harinelerini — kurtarmayı Ülkü edinerek saçına sa- “ pan mülâhazaların gölgesine sığındı. bir kaçma plâni çizdi. Onun — Murat relsten üç kadırga ayrılmasını İsteyi- #i ve bu kadırgaları da adamlarının kumandası altında bulunan'ardan seç- mesi hep bu ülkü yüzündendi. Bununla beraber ne Murat reis, ne Recep reis Piri Beyin bu düşüncesini gezmemişlerdi. ve — seremezlerdi de. Çünkü çok parlak İşler görmüş, ken- dini frenk diyarına da tanıtınış, yaşı yetmişi bulmuş öyle bir adamın böyle bir. düşünce besleyeceği — kimsenin hatırına gelmezdi. Ne kadar yazık ki bilgen denizci kararından dönmedi, kurduğu plânı bozmadı. Yanlış bir yolda — yürüdü, köşfü — çıkaracağını — söylediği ha. dırgaları — ayırttıktan — sonra — baş- tardeden — onlara kumanya gönde- erek bir gece bü- tün bazineleri t » kendisi de -ka- dırga kâptanlariyle görüşmek, gerekli olan emirleri vermek bahanesiyle - bir kayığa atlayıp - yine gece yarısı » hazinelerinin ardına takıldı, ilk çıktığı ikadırgaya — öbürlerinin de “kuman- danlarımı çağırdı, İstanbuldan . kara yoluyla — aldığı — Çferman hemen yola — çıkmak — icap — ettl. gini, bir karışıklığa meydan veril- memek için bu gidişin gizli tu- tulması lâzım geldiğini, ondan ötürü keşfe çıkmak bahanesinin ortaya a- tıldığını anlattı, gün doğmadan demir alınmasını emretti. Ertesi gün gözlerini |i leventler ve reisler Üç ka lodan ayrıldığını görmüşlerdi. onların keşfe gideceğini bildiği için bu görüş bir hayret uyandırmumıştı. Yalnız dudaklar, bütün dudaklar ses- sizce kımıldamış, yüreklerden kopan okumuştu. Büyük küçük her denizci, tehlikeli bir yolculuğa çıkan kadırgaların selâmetle gidip selâmetle #önmesl için Tanrıya yalvarıyordu. Fakat biraz sonra bütün o dudak- larda yaman bir dedikedu belirdi. Baştarde süvarisi, amiralın — gece yarısı keşle giden kadırgaları — zl- yarete — gittiği halde — dönmediğini bütün filoya yaymış ve bu haber #Üzerint görültülü bir. dedikodu baş- Tamıştı. Birtakım donizciler Pirt Be- yin önemli bulduğu keşif işini kendi yapmak istediğine, o sebeple seasizce filodan ayrıldığna hükmediyordu ve bu gidişl yerefli bir hareket olarak alkışlıyordu. Lâkin onun kendi baş- — tardasındaki süvariye bile haber ver. — meden yola çıkışı dikkat uyandır. maktan gerl kalmıyordu. Hele yol boyuna derlenmiş, toplanmış — olan inelerin de el çabukluğile kadir- aşındığı anlaşılınca hükümler Piri Beyin düpedüz kaçtığına koptu. Artık her s kuru'uyordu, do- manmayı yüzüstü bırakıp ve hazine- leri ahıp savuşan amiral hakkında türlü türlü şeyler söyleniyordu. Murat Reis - donanmanın en ceki kaptanı olmak haysiyetile - bu duru- | a İlgi gösterdi, bütün süvarileri gplıdı, Pirl Beyin hiç ki ye haber germeden başını alıp bel blr yas — ma gittiğini, g vketli hünkâr adına yanında bulundurduğu hazineleri de birlikte gölürdüğünü anlattı, ne yapıl- O şak lüznmgeleceğini sordu.Bu soruya ilk glik weran Recep rels oldüu ve pi gı da bir soru geklinde üzerine | siz, Üçüncü Kısım Başlıyor Hind denizinde Tückler tefrika- emın İkinci kısmı da birkaç güne kadar biliyor ve aira Murat ve Seydi Ali Reislerin - Şark ve Garp tarihlerinde önemli sayfalar - işgal eden - sergüzeştlerine geliyor. Tef- rikamız bu Üçüncü kısımla #sona erecektir. Naaıl ki Hind denizine yapılan seferlerin tarihi de Seydi Ali Reisin oradan dönüşile kapa- nıyor. Tefrikamızın üçüncü kışmı da ikinci kasun gibi başlı başına bir romandır. Öbürlerinden ayrı olarak- ta okunabilir. — Piri bey baştardade alıkoyduğu frenk kızını da götürdü mü? — Hayır! — Vah vah, acele edip en büyük hazineyi bunda komuş, ona yakışan bu avratı da taşımaktı. Ve sonra clddileştir yşte iken beyin uşkulanmıştım. İşte şahi- dim Selman relis. Yarın iki eli yanına düşecek, yalanım varsa söylesin. Ben ona uzun uzün anlatlım, Piri -beyin Barbarosla boy ölçüşmeğe kalktığını söşledim. Demek ki o sapıtmıya baş- lamıştı. Buralara kadar geldikten, © altın küpler, © küme küme ele geçtikten sonra bu sa- pitma ilerledi, bizim bey büsbütün değişti. Ne yeri, ne göğü görüyordu. Hazinelerin başından, ©o deli avratın da yanından ayrılmıyotdu. Bu gidişle başımızı derde sokacaktı, bizi kepazs edip bırakacaktı, Bu akibeti sexdim, geçen gün #İzi çağırıp İçimi açtım. ek davrandınız. Sapıtmış bir a n #özüne kandınız, üç kadirga seçip eline verdiniz. “ buyurun. dile- diğin yere git, dediniz. O da yelken- leri açtı, size allaha 1smarladık - bi'e demeden savuşup — gitt.. Şimdi ne tasal di tedbir sonunda dövünür, Tanrı ona bize de akıl versin ! Reislerin çoğu, ortada ağır bir hakikat bulunmasına Tağmen, Pirt Beyl ittiham etmek Istemiyorlardı, Onun geçmiş günlerde gösterdiği bahadirlikleri, kahramanlıkları hatır- layıp' adimni yine saygı İle anmaktan kendilörini alamıyorlardı. Lâkin do- nanmanın başps'z kalması'- hele düşman tarafından taarruz edileceği söylenip dururken - doğru değildi. Bu sebeple bir başbuğ seçmek zaruretini herkes hissediyordu. Uzun münakaşılar sonunda Pirt Beyin belki keşfe gitmiş olacağına ve bu oranlayış dolayısile şimdilik İstan- bula bir şey yazılmamasına, Murat Relsin, Amiral — dönünı kadar başbuğ tamlı , iİhtiyati bir tedbir olarak Hürmüz boğazı dışına kadar açılıp etrafı gözetleme- sine karar vertldi. Recep Rele, kendi fikrine birax uygun düşmeyön bu kararın verilmesi Üzdrine sordu: — Piri Beyi ne vakte kadar bek- leyeceğiz? Onu sevenlerden biri cevap verdir — Gelinceye kadar! — Yaya kaldın tatarağam. © “gitti gider, dâhi gider, dâhi gider,, I. (Arkası var) eekeneseremeerenence ae Gün — ÇARŞAMBA Hu 31 2 1 cITEŞRİN 935 150 Arabi 1364 | — Rumt 1351 2 Recep Eylâi 19 Evkat |Etemi |Vasati san! |Vasa Güneş |IZ 01 |9 $7 | Akışam 19 — (17 82 Öğle |o |13 04 vıı-Lııo L Bakadi (o gy | is a | ümsük hi0 24 | 64 17 Hergün Yeni Nüfus Sayımımız ( Baştarajğı 3 üneü yüzde ) lar, bugün kütüphaneleri doldu- ran ilmli eserler yazılamayacak, ticaret âlemi de en kıymetli bir vasıtadan mahrum bulunacaktı. Işte hnkümetimiz bu noktayı nazarı itibara alarak önümüzdeki teşrinde ikinci bir sayım yapma- ğa karar vermiştir. Bu sayımın önemi birincininkinden daha bü- yüktür. Çünkü evvelkinden daha kesin neticeler verülp nüfus du- rumumuzu daha doğru bir suret- te göstereceği gibi, mukayeseler- le nüfusumuzun inkişafının dahi tesbitini. mümkün kılacaktır. 8 senedenberi nüfusumuz ne kadar artmıştır? Kadınlar erkeklerden — yine fazla mıdır? Nüfusun ekonomil, askerlik velüdiyet bakımından &n ehemmiyetli kısmı olan 20- 45 yaşındakilerin nisbeti yükselmiş- midir ? Okur yazarların faal ve meslek sahibi olanların, nisbeti 8 sene evvele kıyasla nasıldır ? Mesleklerin inkısamında bu müd- det zarfında ne gibi değişiklikler olmuştur? Meselâ ziraatta çalı- şanlar azalıp, sanayi ile meşgul olanlar artmış m:dır? 1935 sa- yımı bunun gibi birçok noktalar bakkında bizi tenvir edecek, hükümetimizin — tedbirlerinin ve zamanın Türk topluluğunda yap- tığı tahavvüllerin genel bilânço- sunu çizmemize imkân verecektir. Sayımın muv-fFfak olabilmesi için devletçe lâzımgelen — bütün tertibat alınmıştır. Bülten, sualler ve talimatnameler çok iyi bir su- rette hazırlanmış, Avrupadan ge- tirllen bir uzman bunlarda değiş- tirilecek bir nokta bulamamıştır. Asıl sayımda yanlışlıklara meydan vermemek — için, birçok yerlerde tecrübe sayımları yapılmıştır. Fa- kat bütün bu emekler, sayım memurları ödevlerini iyl yapmaz- lar, halk yersiz bir korku veyahut ihmal yüzünden doğru cevaplar vermezse, boşa gitlmeye mahküm- dur. Bundan dolayı bu muazzam işte en büyük , mesuliyet, — halkın bizzat kendisine ve bilhassa mü- nevverlerimize düşer. —Kanuna göre nüfusumuzda okur yazar olanların hepsi sayım memurluğu yapmakla mükelleftirler. Münevverlerimiz — kendllerine sayım memurluğu verildiği tak- dirde, bu şerefli işe dört elle sarılmalı, ve memurluk yapsınlar yapmasınlar hepsi, sayımın ma- hiyetini anlamıyanları bu hususta tenvir etmelldirler. Halka anlat- mak lâzımdır ki, sual varakaları, Istatistik İdaresi tarafından İşle- nilir işlenilmez imha edilmektedir. Korku ve telâşa hiçbir. mahal yoktur. Vesvese yüzünden yanlış cevap verenler, hem kendilerinin hem de yurdumuzun menfaatle- rine karşı hareket etmektedirler. VerereraneenreLErARREEELErEEESEEEEREReEDESenAN: İstanbul Asliye M ikinci ticaret dairo: Eskenarzi ile dava olunan İstanbulda Asmaaltında 89 numarada Ebugali zade Ahmet arasında mövcut alacak yenllenerek yapılan muhake- elân nerede bulunduğu meçhul bu. lunmakla bu kerre mahkemece giya- bında muhakemenin devamına karar verilmiş ve kendisine yemin teklif ettiğinden usulün 402 inci maddesi mucibince 20 gün müddetle gıyap kararı ittihaz kılu keme günü olan sant 14 de yemini eda eylemek ve keyliyet malümu — olunmak — üzere VMlân olunur. (15060) âkind Teşrin 2 K— .0 M o Cat Ti eg T D L b MÜSABAKALI HİKÂYELER ı—_—.—_ Dördüncü İhtiyat Bankası Nasıl Soyuldu ? Sör Ü Biliyorsunuz ki, bu delikanlı aynı bankada me- murdu, — Bütün şüpheler babası- nın Üzerinde top- lanınca, — zavallı çocuğun banka- daki mevkli son derece — sarsı- mıiştı. Vakıâğ her- kes, ona karşı terbiyeli davra- nıyordu, Ezcüm- le, Bay Ayirlendin tessslfe şa- yan yokluğu esnasında kendi- sine vekâlet etmesi için gönde- rilen Bay Frençe Roberte, — karşı fevkalâde kibar hareket etti. Bu- nunla beraber, Robert, bu vazi- yet karşısında İstifa etmek niye- tini izhar edince kimse şaşmadı. Kendisine fevkalâde Şşahadetna- meler verildiği gibi, babası iyi olur olmaz da, harıçta bir İş bul- mayı vadettiler. Lâkin o, sömür- gelere gitmekten, uzak illerde izini kaybettirmekten bahsediyor- du. Her halde, Londradan uzak- laşmak istemesi kadar meşru bir şey olamazdı. Robertin bu durumu da, ba- basının üzerinde toplanan şüphe- leri artıracak mahiyette görülü- yordu. Demek oluyor duki, direk- törün suçlu olduğu ailesince bile tasdik edlimekte idi. O ise ki, direktör kat'iyen ma- sumdul!!. " « Zavallı, iyileşüp te ifade ver- miye muktedir. olunca, bu haki- katın nasıl meydana çıktığını pek iyi hatırlarsınız, Verdiği izahat gayet açık ol- muştu. Direktör, musikiye fevka- lâde düşkündü. O gece yemek-« ten sonra, akşam gazetelerinden birinde Kvins Hol de verilecek çok önemli bir konserin ilânını görmüştü. Birden oraya gitmek arzusunu duydu. Evden çıktı, ya- ya olarak, Hola kadar gitti ve konserin sonuna kâdar — orada kaldı. Bu iddia, belki onun kavli- mücerredinde — kalacaktı. Fakat talih Bay Ayırlendin imdadına yetişti. Konsere girerken, bilet gişe- sinin önünde bir ihtiyar kadınla nasılsa atışmış ve İdare İle orada ki zabıta memuru işe müdahale etmişlerdi. Şimdi, memurlar do, polis de, sade hâdiseyi değil, onu çıkaran şahsı da hatırlıyorlardı. Bay Ayırlend, söz söylemek mecalini kendinde bulur bulmaz, en önce bu hâdiseyi anlattı. Ve ©o zaman, kendisindan şüphe edenler ciddi hayretlere düştüler. Diğer taraftan, adamcağız, kendi Özci servetinin de hesaplarını verince, gayet zengin ve işleri de yolunda olduğu anlaşıldı. Her halde, âcilen on bin liraya ihtiyacı olmuş olsaydı, bu parayı, - elindeki — tahvilâtın bir kısmını rehin vermek süretile bir saatte tedarik etmesi İşten bile değildi. O gece, evinden yazıhanesine giden kapıyı kapamamasını bek- çiye tenbih eden, filvaki kendisi id. — Bunu — pekâlâ — hatırlıyor du. Zira ©o gece, konserden dönlüş bir iki mektup yazmak - niyetinde bulunmuştu. Lâkin, ümidinin hilâfına, konser uzunca sürdüğünden ve kendisini avdette biraz yorgun hisseyledi- ginden bundan bilâhara vazgeç- mişti. Yolda, oğluna rast geldiği Bayan Ayırlend kocasından istediği kadar para alırdı. cihetle, onunla konuşa konuşa dönen direktör, eve girince ka- pıyı yoklamayı da asla aklına getir mediğini söylüyordu Bekçinin, bundan başka a: delerini de kat'iyetle reddetmekte idi. Zira, güya karısının kendisine hitap ettiği iddla edilen saatte, onun Kvlns Holda tatlı tatlı mu- zik dinlemekte olduğuna birçok şahitler vardı. Demek — oluyordu ki, gece bekçisi bir rüya görmüştü! Her halde, direktör temize çıktı ve hiçbir suretle artık taciz edilmedi. Buna rağmen, Bay Ayırlend ihtiyat bankası direktörlüğünden - ayrıldı. Gerek kendi ve gerek karısı, bu iş etrafında lüzüumun- dan fazla dedikodu yapılmış ol duğuna kanidiler. Sonra eskisine nazaran sıhhati de çok — bozuül- muştu. Bugün, Bay Ayırlend, Sitting- burne'da güzel bir evde otur- makta ve bahçesile, piyanosunun arasında vakit geçirmektedir. Ben ki, Londrada, İşla içeri- sinde bulunanlardan gayri, mese- lenin içyüzünü bilen yegâne kim- seyim, bazen : — Acaba, Bay Ayırlend de hakikate vâkıf mıdr ? Diye kendi kendime sorarım... Ihtiyar artık susmuştu. Onun hikâyesini dikkatle, nokta nokta takip ederek — dinlemiştim. Ve buna kendi hatıralarımı da ve özel düşüncelerimi de katarak, herifin vardığı meticeye ben de yarmıya uğraşıyordum. Halbuki, © susar susmaz, ben ne diye- ceğiml bilemedim. Bir iki kişi, direktörün karı- sından şüphe etmişlerdi; fakat haksız idiler. Babacan bir ev ka- dını olan Bayan Ayırlend, koca-» sından istediği kadar para alır ve çok paraya da ihtiyacı olmaz- de Üstelik, hırsızlık vukubulalı iki yıldır, po'is onu da kocasını da takip ve nezaret altında bu- lundurduğu — halde, güpheli bir hallerini görmüş değildir. Ihtiyarın çatlak sesi yine çın- ladı; sanki fikrimden geçeni bili- yormuş gibik — Yan'ış yoldan yürüyorsu- nuzi, dedi. Mubakeme tarzınızı islâh etmek İstiyorsanız, benim usülümden — ayrılmayinız « nce müsbet, sarih ve kat'i vekayile meşgol olunuz!. * (Sayın okuüyucularımızın bu- rada durup, bu muammanın bağını kendi kendilerine çöz- meğe çalışmalarını rica ederiz.J