17 Eylöl S DUNYA | Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ Fazla Gayretli Bir Avukatın Başına Gelenler Ovledo şehbrinin cinayet mah- lıomıılindı l:lî-d:ı:.- ni kemesin âîıı'n':ı v:kuı gel- bir hâdise | diği yazılıyor: As- turlen köylülerinden biri muhake- me ediliyordu. Maznunun suçu, nile ocağını terke teşebbls eden karısını ve kızını öldürmeye kal- kışması idi. Müdafaa avukatı or- tada suç olmadığı fikrindeydi: Çünkü cürüm — Aleti olarak tutulan rovelver İşlemez, bozuk bir demir parçasından ibaretti, diyordu: — Buna o kadar eminim ki, ayni silâhla Üzerime ateş edilme- Sini teklif ederim, cümlesini de ilâve ediyordu. Müddelumum! onu söz Üzerin- de tuttu, rovölveri getirterek dok durttu, sonra avukata nmişan aldı, bir saniye, iki saniye bekledi. Avukat sapsarı kesllmişti, endi- şeli bir gözle müddeulmuminiİn ha- reketini taklp ediyordu. Nihayet müddelumum? silâhını İndirdi ve avukata: — Hayatınızı bağışlıyorum , günkü namuslu bir aile babasısı- hız, dedi ve rovelveri pencereye Çevirerek ateş etti. Cam çerçeve büyük bir şıngırtı ile yere dökü- lünce avukatın çaşırıp özür dile- diğini tahmin etmeyiniz: — Bu silâh, müekkilimin elin. den alınan silâh değildir, dedi. Maaresen Bükreşte Sahtekârlar Yakalandı Sofya, 16 (Özel) — Bükreşten bil. diriliyor: Fransadan, Belçika ve Le- histandan gelen maruf polis müfetliş- leri Romen zabitasile böraber Bük. Teşte, Uluzlar arası sahte çekler basan bir şebekenin meydana çikarılması İçin çalışmaktadırlar. Bükreşte bazı inayet mah Bankalarda ansızın araştırma yapıl- Mış, birçok kişiler tevkif edilmiştir. Bu hâdise Romanyada heyecanla kar« Çılanmaktadır. Edebi Tefrika a No: 91 Kolundan tutunca bohça gibi kapıdan attım, . Bekleme odasın- ga çığlık çığlık bağriyor. — Herif çıldırmış a doatlar! diye kıyameti koparıyordu. Doktor kendi kendi kendine biraz güldükten sonra anlatmıya başladı: — Bir gün acele bir hastaya Sağırdılar. Uzaktan — tanıdığım Zengin bir allenin köşkü, Gittim. Süslü, şatafatlı bir köşk. Sa- lonlardan geçtik. Ben hastayı bir yatak odasında bulacağımı Ümit #derken bir banyo kapsı açtılar. Nk gördüğüm —manzara şu oldu: Genç, güzel bir kadın, yarı Çıplak bir halde. Banyonun fa- Yansları Üstünde haykırıyor. — İşte hastal Dediler. Sokuldum. — Neniz var hanımefendi. — Hastaya böyle şey sorul. _ll amma başka çare yok. Bu Yaziyette ne yapılır. Cevap ver- Medi, Yeni bir takım çırpınmalar, iltiler, Baktım olacak gibi de- ANASININ ..... 17 /9 / 85 x_lz! Hitler DiyorKi: “Hiç Kimseye Karşı Düş- manlığımız Yok,, Nurenberg, 16 (ALA) — Alman le- tihbarat bürosu bildiriyor: saat 9 da başkan ştır. Hitler kürsüye gelerek gu söylevde bulunmuştur: “Alman ulusu aşırlardan beri elde elmeye uğraştığı birliği bulmuştur. Almanya tekrar sağlığa kavuşmuşlur. Almanyanın iç ve dış durumları düz- zim tek bir direktifimle var- , © da, barışa olan büyük ve sarsılmaz sevgimizdir. Şunu sağlamak İsterim ki, Alman bükümeti aldığı tedbirleri hiç kimse- ye karşı bir düşmanlık fikriyle değli, ancak Almanyaya kargı olan soravla- rıinı bilerek ve anlıyarak yapmaktadır. Ordumuzu —yeniden- kurmaktan amacımız her hangi bir yabancı ulu- #un bürriyetine el atmak veya onu tehdit etmek dağil, Alman ulusunun hüriyetini korumaktır. Uluslar sosyetesi dikkatini Meme- Ha muhtariyeti Üz de çevirmelidir hadiselerin hor arşılayacağı bir çekil almadan evvel yapmalıdır. Hitler Almanyada tekrar baş göse teren komünizm — propagandasından bahsederek bunu Yahudilerin yaptı- gını ye bu hale kesin bir sonuç ve- rileceğini söylemiştir. İngilterede: Orta Avrupada Barış İngiliz Kebinesi Alınacak Tedbirleri Görüşecek Londra, 16 ( A. A.) — Morning Pın ııııCeı!ıı |6n, İıı(ıllı bi tedbirleri ıurlımılırl muhtıııl bu- lunmaktadır. Bulgar SU lıkınınııı Sofya, 16 ( Özel ı — İç şehirlerde garnizonları teftiş eden Bulgar sü bakanı Tsanef, gazötecilere — gör- düklerinden memnun kaldığını söy- : D ğgil. Dışarı çıktım, evde bir takım yaşlı kadınlar, analar, büyük ana- lar, teyzeler. Onlara sordum: — Nasıl başladı? Sözünü bilir bir hanım dedi ki: — Dabha evleneli altı ay oldu, olmadı. — Kocası nerede? Biribirlerine bakıştılar. Niha- yet yine o hanım cevap verdi: — Kocası rahatsız. İki aydır yatıyor, hastanededir. Yavaş yavaş intikal ediyorum. Bu ailenin içine gelin olarak gelen bu hasta belki de bir sinir buhranı geçiriyordu. — Kimdir kocası? Verdikleri cevap benl uyan: dırdı. — Peki. Dedim, Siz istirahat edin de ben hastayı bir kerre muayene edeyim. Onları bıraka- rak banyoya yalnız girdim. Genç kadın bornüsünü bırak- mış, bu sefer başını banyo san- dalyasına koymuş, İçin İçin gö- ğüs geçiriyor. Yavaşca sokuldum. Ellerini tuttum. Bıraktım, Cahit SON POSTA | Almanyada Yahudiler Aleyhinde YeniKararlar Bir Yahudi 45 Yaşından Aşağı Hiz- metçi Kadın Tutamıyacak Nurenberg, 16 (A.A.) — Yahudi. lerle Almanlar ara- sında evlenme ya- yasak 4 einsi mü. — & masebeti de yaşak — etmektedir. Bun- dan başka, bu ka. nun mucibince heş hangi bir Yahudi. nin kırk beş ya- şından aşağı hize metçi kadın tut. ması da yasaktır, hi haç bayı İşareti çeken Ya. hüldler daha az şiddetli çarpılacaktır. rç Bakanı M. Frik, Alman saylavlar kurulu nizamnamesin'n bundan böyle başkanın etoritesini hâkim kılacak ni teklif etmiştir. aytarı, Saylavlar Kurulunun dünkü toplantının, bir ti- yatro ııloııııdı yapıldığını ve salonun aşığı İle — parıldayan gümüş işlemeli gamalı haçlarla süslü koyu renk Örtülerle kaplanmı, Tunduğunu — bildirmektedir. ”ıkıı cahinç kalabalık, tribüne Fransız Gazetelerinin Endişesi Parls, 16 (A. A.) — Bu sabahkl Parin gazeteleri, Nurenbergdeki Nazi kongresine büyük bir yer ayırmak- tadırlar. Figaro diyor ki : * Bay Hitler, Litvanya ve Memel hakkında şiddetli tabirl.r. kullanmış, hattâ, “ tamiri kabil o'mıyacak yakın harekeller , — tehdidini — fırlatmıştır. İtalyan - Habeş bulhranının ilk vahim tesirlerinin, Avrupanın bu tarafında duyulacağını, — çoktanberi — tahimin ediyordu! Başını avuçlarımın arasına ak dim, Yukarı kaldırdım, Bir çift alevli mavi göz gözlerime dikildi. — Neniz var? Bu seferki sorgum tam yerinde idi. Bu mavl alevli gözler öyle sü- zülüşle cevap verdi ki kırızın bü- tün tılsımı çözülüvermişti. Doktor bahsin burasına ge- lince biraz düşündü. Bu tıpkı bazı romanlardaki heyecanlı sah- melerin en nazik yerlerine konan noktaları hatırlatan bir düşünüştü. Biraz sonra devam etti: — Bu iyi ve eski bir allenin kızı Idi, Betbaht olmuştu. Daha doğrusu evlilikten bir şey anla- mamıştı. Eski köşk ve konak hayatının dar çerçevesi onun genç kadınlık arzularını boğuyordu. Belki de fiziyolojik bir buhran gelmişti. Fakat llk dakikada anlamıştım ki genç kadın nihayet bir genç ka- dındır.,, Doktor bu lııı!ııını nasıl te- davi ettiğini söylemeye lüzum görmedi. Yalnız bahse nihayet verdiği zaman maziye tahassür eden bütün İnsanlar gibi gözleri yumarak içini çekti: — Gençlik işte... Bazan böyle hastalık bile oluyor. Doktor Naci Beyin hikâyeleri ve hatıraları bizi çok eğlendiriyor. Bu adam canlı bir ansiklopedi... Her şeyden anlıyor. Sinemadan Hitler ve Roaolf Hess Nurenbergte nümayişçi- cezalara İleri selâmlıyorlar. Rodolf Hessin elinde Hitlere hediye edilen Şarlmanın kılıncı görülüyor GedeversenserseceRAnAN aaceseraRer eee SrenENERAR SA S eRsLAAannn Jıponyıdı : Bir Suikast Şebe- kesi Meydana Çıkarıldı Dört Suçlu Tahkikat Sırasında Öldü Tokyo, 16 (ALA.) — Röyter bildi. riyorı S.yasal, finansal ve tecimel şahsle f'""" öldürülmesi maksadile kuru- an bir sulkast teşkilâti hakkında uzun malümat verilmektedir. Hükümet darbesi, kabine toplantı halinde iken hükümet sarayının bom- bardımanı ile başlıyacak ve ondan sonra şulkastçiler diğer şahsiyetleri evlerinde öldürmiye gidecekler. Tüze Bakanı, 54 kişinin azıya te- şebbüs suçundan ve beş kişinin de adam öldürmiye teşebbüs suçundan muhakeme edileceklerini bildirmiştir. Suç'u'ardan dördü tahkikat sırasında ölmüştür. tyatrodan, edebiyattan ve musi- kiden, Bir kısım tahsilini Almanyada yaptığı için iyi Almanca da bik- yor. Orada operaya çok gidermiş. Merkez! Avrupa musikisi hakkın- da çok kuvvetli bilgisi var. Öyle ağızdan kapma, Üstünkörü değil. Bizim birçok gençlerimiz şöyle böyle öğrendikleri şeyler yerinde olsun olmasın satmak için fırsat ararlar. Kızarım. Bizlm babacan doktor - öyle değil.. Hangi bahis açılsa adeta bir mütehassıs kadar konuşabiliyor. Böyle kafası dolu profesörle- rin iç başında beceriksizlik ettik- leri söylenir. Yüksek bir iktisat âlimini zengin bir tüccar yapmıya imkân var mıdır? Doktorlar da böyle.. Çok okuyan doktorlar ameliyatçı olamazlar. Bunu diyenlere hak verirdim. Çünkü makul.. Fakat bizim dok- tor Naci Bey öyle değil. Kılinikte bir kanser ameliyatı yaptı. Ateş gibi. Kim bilir belki benim anla- madığım tarafları da var, Bana iyi musiki d'nlemek için (Viktorya Hol ) e gitmemi söyledi. Buradaki musiki ağır ve hattâ biraz kilise musikisi olmakla be- raber — sinirleri yatıştırmak için birebirmiş. Musiki ile sinir tedavisi fena değil, VE DU BU GÜN Bilgi Yayımı İçin Bir Düşünce ! 2500 yıl önce garbin şöyle böyle soysal bir hayat geçirmeye başlamış elan yerlerinde ve söz gelimi Yunan illerinde halkın bilmek, ögrenmek ve aydınlanmak ihtiyacını ayaklı kitap- hi giderirdi. Ayaklı ıwlıphıııııı logograflardır. Bunlar köy köy, kasaba kasaba, gehir şehir dola- şırlardı. Halka coğrafya, kozmoğrafya felsefe dersleri verirlerdi, hele tarih, onların pek Öönem verdiği bir bilgi idi, m hüdiselerini yağlan- arak halkın yurt yaya kalkıp kadar gelen adı ea her gün görünürdü. Türk hayatında ötedenberi mektep rolü oynıyan kışlalarda, ordu yerlerinde İse bu gibi halkçı öğret- menler gedikli gibi bir. şeydi. Kiml şalr, kimi destancı, kiml meddah adımı rerek, te geyler Öğretirlerdi. Okur ya: derece aı, okutup yazdırı olduğu, basın İşlaln çıkmadığı devirlerd zgincl müderrislerin faydamn gerçek- t bu, üktü. Kitapların yazmalıktan kurtarılıp basma olarak bol bol ortaya konule ması, mekteplerin çoğalması, okur yazarlığın tabilleşmesi Üzerine bütün d dan, destancılardan, yor, birgok şeyler geliyor. O cümleden olarak ben bütün şarbaylıkların ve husust muhasebelerin yıllık bütçelerleade az çok bir parâ koyarak her yıl yüzer, ikiger yüz ki- tap satın almalarımı, mal köylerde okuma ocakları kı gerekli buluyorum, — Halkâvleri bu ödevi şöyle böyle yapmıya çalışıyorsa a gayret her mahalleye, hür ocağa ışık salacak kertede kuvvetli değildir ve olamaz. Dediğim gibi şarbaylıklar ve bususl mubasebeler de bu İşe ilgi göstermelidir. Bütçesi en dar bir ilçe- baylık belediyesi de kitap alımak için yılda yüz lira olsun verebilir, Elverir ki kitabın ekmekten, sudan daha gerekli bir mimet olduğuna İaanılmış bulunsun. Bugün — logograflar, — destancılar devri yeni baştan açılamaz. Onlar kendi günlerine — göre birer ayaklı kütüphane idiler, tarihe karıştılar, Biz her köşede birer kitap odası açmalıyız. Başka suretle kültür krizine karşı gelemeyiz. M. T. Tan Bir sabah gittim. Saat onda başlıyor. Hakikat hoşuma gitti. Kitap, musiki ve bahçede açık hava İstirahati. Her sabah bir saat kadar süren yürüyüşüm yine devam ediyor. Fakat artık ken- dimde bana zorluk veren bir faz- lalığı hissetmemeye başladım. Annem bir hareketimi gözden kaçırmıyor. Biraz terli ve yorgun gelsem banyoya sokuyor. Pence- releri kapıyor. Yemek vaktine kadar adeta zorla yatırıyor. Onun şimdi bütün zevkı bu.. * All Sami Beyin mektupları biribirini kovalıyor. Işlerinin her gün bitmek iİhtimali içinde sürü- nüp gidişinden şiküyet ediyor. Hulusi Bey de o kadar çalıştığı halde bir türlü çıkartamıyormuş, Son bir mektubunda teslim mw amelesinin bittiğini haber verdi. Şimdi para bekliyorlarmış. Burada iken dediğine göre bu iş ömrümüzün sonuna kadar yenecek bir kazanç veriyordu. On iki milyon İlralık bir İşti. Komisyonu da altı yüz bin lira tutuyordu. Yarısı Hulüsiye ait olduğuna göre geri kalan hakikat müthiş bir para ve iyi kullan- hrsa bizim gibl üÜç dört başlı bir alleyi sıkıntı çektirmeden yaşata- sak bir para.. a (Arkam var)