aa» Her hakkı mahfuzdür. <« » Yazan: Zige' Şakir OSMANLISALTANATI GÖÇERKEN (Mütareke devrinin iarihi ) — SON POSTA N.0148 17 /3/35 « Dahiliye VeHarbiyeNezaretlerineKim- lerin Getirileceği Merak Edilmekte Idi Tehlikeyl gören ve Anadoluda, umum! bir isyan korkusile titreyen Vahdeddin de, bu meselelerde pek ileri gidilmemesini tercih etmiş; artık efkârıumumlyeyi pek sinirlendirmeye başlayan Ali Ke- mal Beyi İst faya mecbur için bir mapdevra çevirmek İstemişti. Fa- kat Ali Kemal Bey, kurnaz padi- şabın bu sinsi hareketini keşfet- miş; padişahın teveccühünü kay- betmemek — için, istifaya karar vermişti. (26 Haziran 335 - Perşembe ) tarihinde — yazdığı — istifanameyi ( Sadaret kaimmakamı ) olan şeybislâm Mustafa Sabri Efenciye gönderdiği gibi padişaha hitaben de kaleme aldığı parlak İstifana- " meyi saraya götürmüş, bizzat padişaha takdim etmiş; ve bu esnada da şu sözleri söylemişti: — Padişahım!.. Bilirsiniz ki Dahiliye Nezaretin! kabulüm, yal- nız şahsı bümayunlarına arzıhizmet maksadından ibaretti. Meclisi Vü- kelâda, rüfekamı, menfi siyaset tedvirinden men'e muvaffak oldum. Fakat en nihayet, hidematı sad- kanemi İnbilâle duçar edecek bazı vakayi tehaddüs etti. Bunda da muvaffak olduğumu hisseden- ler, İcraatıma mâni olabilecek hertürlü müşkülâtı ikadan çekin- mediler; Muvaffakıyetsiz hizmet Hasından ise, resmen vazifeden müfarakati tercih ettim. Maddiyat ve maneviyatım, zatiseniyelerine merbuttur. Hususi sürette - arzı- hizmet ve sadakatten çekinmeye- ceğim, Yalnız bir şey İstirham ederim; vazifciresmiyemden — te- cerrüt etmemi vescile addeden bütün hasımlarım, şimdi bana hücum edeceklerdir. Kulunuzu, bunlardan muhafaza buyurunuz. Ali Kemal|Beyin bilhassa son İstirhamı, pek — İüzumsuz İdi. Çünkü Padişah, Ali Kemal Bey kıratında bir (bendeisadık) 1 feda edecek kadar budala — değildi. Nitekim Vahdettin derhal samimi bir tavır almış, şu cevabı vermişti: — Devletin, tarihi anlar ya- şadığı şu feci devrinde, benl büsbütün yalnız bırakmıyacağınıza eminim. Sadaktiniz, beni büyük Gmit ve tesellilere sevketmişti. Yine vazifelsadakati ifa yolundaki vadinize memnunum. Saray, her dakika ve bilâkaydüşart, — size açıktır. Refik Beyle (I| beraber teşrikimesaiden ayrılmayınız. Ben her ikinizin de sadakatine güve- herek İrşadat ve — telkinatınızı sabırsızlıkla bekliyeceğim. Padişahın bu sözleri, dahiliye Nezareti makamını, kalbi cayır cayır yanarak terketmiye mecbur olan- Ali Kemal beyi ne dereceye kadar teselli — etmişti?.. Bunu bilmiyoruz. Ancak, elde bulunan tarihi vesaika nazaran,- All Kemal beyin fikir ve faaliyet arkadaşı olan - Sait Mollanın, (Papas Fro) ya yazdığı bir mektubun küçük bir fıkrasının, Ali Kemal beyin yar a bir miktar merhem Olduğunu takdir ediyoruz. Ve bu fıkrayı - şurada, — tarihin — ibret Ü) Hazinehassa — müdürü umu- nazarların » lüzumla görüyoruz: (Ali Kemal beye, son felâketi Üzerine beyanı teesslr ettiğinizi söyledim. Bu zatı elde bulundur- mak lâzım. Bu fırsatı kaçırmıya- hm, Eir hediye takdimi için, en münasip bir zamandır.| Sait Mollanın papas Froya hatırlattığı bu hediye, çok birşey değildi. ( Yalnız, bin sterlin ) den ibaretti. O isterlinler ki; o devir- de, birçok vicdanların üzerine cazip bir ağ germiş; onları, tari- hin en menfur ve en iğrenç ha- arzetmeyi diselerinde, — sefil birer vasıta menzilesine indirmişti. * Birbirini müteakıp Şevket Tur- gut Paşanın Harbiye nezaretinden, Ali Kemal Beyin de Dahiliye ne- zaretinden çekilmesi; oldukça mü- him bir hâdise idi. Şimdi bütün nazarlar, Padişaha — çevrilmişti. Şimdi o, acaba bulki mühim ne- zarete kimi intihap edecekti?.. Padişah, günlerdenberi büyük bir heyecan ve endişe içinde idi. Onun şu andaki bütün düşüncesi, yalnız bir nokta Üzerinde temer- küz etmişti. O da, artık Anadolu ve Rumelide büyük bir kuvvet ve nüfuz kazanan Mustafa Kemal Paşanın, şöylece bir ( üslübu ha- kimane ) ile Istanbula celbi mes- elesi idi, Bunun için Padişah tahkikata girişmiş; Mustafa Kemal Paşanın muhabbetini celbetmiş olan zevatı birer birer gözden geçirmiş; en nihayet, sabık harbiye nazırların- dan topçu Forit Paşayı gözüne kestirmişti. Vakıa, Ferit Paşaya karşı menfi bir his beslemekte idi. Çünkü, ( Şürayı — saltanat ) ve oteline hergün Köprüd: 13,15 - 15, 10 da Haydaı Karaciğer, Mide, Bağırsak, Taş, Kum ve Şeker hastalıklarına TUZLA iÇMELERİ menbalara kadar hergün içtimaında bu zat pek serbestçe idareci lisan etmiş; hattâ makamı saltanatı sarsacak derecede ağır sözler söylemek cür'etini göster- mişti. Bu itibarla bu tok sözlü askerle karşılaşmak, padişah için bir. fedakâr'ık teşkil — odecekti. Fakat, Mustafa Kemal paşa me- selesinin halli için padişah bu fedakârlığı da ihtiyara karar ver- mişti. Buna binaen evvelâ (Sadarat kaim makamı, şeyhislâm Mustafa Sabri efendi) ile Reşit Akif pa- şayı saraya celbetmiş; harbiye nezaretine Ferit paşayı, dahiliye nezaretine de Etem beyi getirt- mek İstediğini söylemiş; bu fikri- nin bu iki zat tarafından tasvip edilmesi üzerine Etem beyle Fe- rit paşayı saraya davet eylemişti. Bu iki xattan evvelâ Etem bey Yıldız sarayına gelmiş; doğruca huzura çıkarılarak, dahiliye neza- reti teklif edilmişti. Etem bey, bu teklifi birdenbire kabul etme- miş, tereddüt göstermişti. Pişmiş aşa su katılmasından korkan pa- dişah ısrar etmiş, Etem beye da- hiliye nezaretini vekâleten kabul ettirmişti. Bu gsırada da topçu Ferit paşanın saraya geldiği pa- dişaha haber verilmişti. (Arkası vaz) TAKVİM B — Ha | Gün SALI 4 17 EYLÜL 9385 135 Arabt 1364 |— Rümt 1351 — 17 Cem.âhar İ İ Eykil 4 Evkat |Esani (Vasal Vakit |inant Va sammnene kamemaanmnm! Gümep 1123 |3 42 | Akşam Öğle Dssi (12 08) Yataı İkizdi |9 93 | 1s 30 | tmsak M 1817 aa (105ı 94214 901 30 - 7,35 » 8,20 - 94511 . a giden vapurların trenleri giderler, İstanbul Gümrükleri Baş) Direktörlüğünden: Başmüdürlüğümüze bağlı Gümrüklerde açık veya İlerde açıla- cak 12 Lira asli aylıklı memurluklar için 23/9/935 Pazartesi günü saat 13,30 da Başmüdürlüğümüz binasında kâtiplik ve daktiloluk müsabaka imtihanı açılacaktır. Memuriyet isteyenlerin en aşağı orta mektepten mezun bulun- ma'arı ve memurin kanununun 4 ücü ve beşinci maddelerindeki şartları haiz olmaları ve hiçbir yere devam etmemeleri lâzımdır. İmtihana gireceklerin mektep şahadetnamesi, hüsnühal kâğıdı, aşı kâğıdı, sıhhat raporu ve nüfus hüviyet cüzdanlarila övvelce herhangi bir resmt veya hususi müessesede bulunmuşlarsa oralara ait bon servisleri o gün behemhal göstermeleri mecburlidir. Isteklilerin yukarda yazılı gün ve saatten evvel dairemize di- lekçelerile müracaat etmeleri icap eder, *5610,, Satılık Gülyağı Türkiye Ziraat Bankasından: Bir Borca teminat olarak Bankamıza verilmiş olan 1 kilo 923 gram sikletindeki Gül yağı 19/9/935 Perşembe günü sazt 15 de 1697 numaralı Bankamız kanunenun bükümleri altında Şubemizde açık arttırma süretile satılacaktır. Teminat akçeeci maktuan 20 liradır. “5415,, Sinir ve akıl Dr. ETEM VASSAF .3o Cağa.oğlu Orban B. apartımanı- Tek22038 — Ew. Kadıköy Bahariye İleri sokak Tek0073 Sayfa 13 — -— Gece Yaşayan İstanbul : 7 Gece Yarısı Yolunuz Bir ÖOtele Düştü Mü ? Siz otel görmüşsünüzdür. Fakat otel kapısı önünde, cebinde parasile so- kakta kalan insan da görmediniz yal En yeknasak ömür sürenler içinden bile, bir gece olsun otek- de kalmamış insan yoktur sanırım. Çünkü gecelerin doğurduğu akla geldik ve gelmedik sebepler bizi dalma bir otel odasına sığın- maya mecbur bırakabililir. Saatlerin, biribirlerini tutma- malarından, tramvayların seyrek- liklerinden yahut kalabalığından tutun da, meselâ Köprü altında- ki bir geçidin lüzumsuz ve mânasız yere — kapatılmasına — varıncıya kadar birçok sebepler, — bize evimize giden son vapuru kaçır- tabilir. Meselâ deniz - kızının — sesile kendinden iyice geçen bir sarhoşun: — Yaşşa be, bu ses uğrunda vapuru değil, aklımı kaçırsam değer:! Diye bağırdığı vakidir. Bizi, Bunlar gibi, otellere dü- şüren sebepler, sayıp dökmekle biter boydan değildir. Şimdi içinizde: — Böyledirde, ne diye otek- den bahse İüzum — görüyorsun? Diye dudak bükenler bulunabi- lirler. Acele hüküm verenler, ekse- riya yanılırlar. Ben size, bardan çıkışımdan sonra bir Beyoğlu otelinde şahit olduğum bir vak'ayı anlatmak niyetindeyim, Bakalım, bunu öğrendikten sonra da beni haksız bulabilecek misiniz ? Ötelin salonunda, önüme ura- tılan beyannameyi dolduruyordum. İçeriye, İnce, zeki ve mcak yüzlü temiz kılıklı otuzluk bir genç girdi. Otel sahibinin yerin- den derhal kalkıp hürmetle kar- gılayışından, gencin İtibarlı bir müşteri olduğu anlaşılıyordu. Yazıhanenin karşısındaki kol- tuğa oturdu. Üzüntülü ve sinirlice idi. Şimdi ismini hatırlayamadığım ötel sahibinin uzattığı sigarayı ateşlerken: — Bana, dedi, üç yatak lâzım! Otelcinin gözleri sevinçle par- ladı: — Sana üç değil, otuz yatak bulablilrim! Genç, isteğini kısaca tavzih etti: — Biliyorsun ki ben Kadıkö- yünde oturuyorum. Bu gece, Ada- da oturan bir arkadaşla karısı Taksim bahçesindeki Kermese git- miştik. Ben de, onlar da vapuru kaçır- gık. Şimdi mecburen otelde kala- cağız, fakat arkadaşım da, karısı da nüfus kâğıtlarını Üzerlerine almamışlar. Otelcinin sevinçli yüzü İnkisar- la buruştu: — O halde maalesef... Çünkü geceleri çok sıkı kontrol - var.. Nüfus kâğıtsız müşteri kabul etti- ğimi görürlerse bin İlira cezaya çarpılırım. Gencin gözleri, haklı bir en- dişeyle karardı : — Demek bir çare bulamıya- çaksın ? Otelci de haklı bir izbarı acizle boynunu kırdı : — Vallahi, yalnız olsanız, ba. gamla beraber... Altı senelik müş- terimsiniz.. Yerim olmasa, kendi yatağımı veririm. Fakat | Ötekile- Yazan : Naci Saduallah ri kabul edebilmekliğim iİçin zae bıtadan kâğıt getirmeniz lâzım ! Genç adam, ümitle doğruldu 1 — Peki, dedi, istediğini ge- tirmeğe çalışayım bari ! Karşılaşacağı muameleyi göre mek merakı, beni de harekete getirdi ve odanın kirasını alan otelciye bir bahane uydurarak genci takip ettim, Genç, Galatasaray merkezinde karşısına çıkan sivil bir memura, çok tanınmış ve çok temiz hüvik yetini İspat etti ve vaziyeti anla- tarak tevassut İstedi. Sivlil giyinmiş memur: — İmkân yok, dedi, kendi koyduğumuz nizamı kendimiz nasıl bozarız? Ben nasıl bir adamla bir kadını götürüp otelciye : — Al bunları yatır ! Derim? Gencla canı sıkılmıştı : — Ben sizden sokakta birk birile buluşmuş bir çifte vuslat yatağı temin — etmenizi — teklif etmiyorum, — vapurunu — kaçırmış bir. karı kocayı — kaldırımda kalmaktan kurtarmanızı rica edk yorum! Memur, haklı bir şüpheyle sordu: — Böyle olduğu ne malüm? Genç adam ikunaa çalıştı: — İsteğlmizin sadece sokakta kalmaktan kurtulmak olduğuna kanaat getirmek istiyorsanız, ikik sini de ayrı odalarda barındırtın! Memur bu teklifi de kanaat» bahş bulamamıştı. — Maalesef ricanızı is'afa im- kân yoktur! Uzaklaşmıya hazırlanan genç, yeni bir Ümitle döndü: — Aklıma başka bir şekil geldi: Siz onların yerlerini temine tavassut —edin. Benim hüviyet cüzdanım sizde kalsın. Yarın, one lar otelden çıkmadan, evli o'duk- larını isbat eden vesikaları ge- tireylm, Memurun bu çok makuül tek- Hfi de bilâ tereddüt redle karşı- ladığını görünce, kim bilir. hangi mühim hâdisenin düşüncesine da- larak söylenenleri dinlemediğine hükmetmek mecburiyetinde kaldım O, hattâ, gencin ısrarına hid- detlenmiş gibi idi, O kadar ki eğer delikanlı ortaya bir çare daha atsaydı; zabıtanın vazifesine mü- dahaleden isticvaba çekilecek, ve ihtimal bu sayede sabahı bir çatı altında geçirebilecekti. Fakat belki akledemediği, bel- ki de arkadaşile karısını unutmayı arkadaşlığa — sığdıramadığı — için bunu yapmadı ve uzaklaştı. Ben dışarı çıkar çıkmuz, cüz- danımdan önce nüfus küâğıdımı yokladım. Çünkü — bir. şüphe, — za- bitaya, sokakta — kalanlara yer bulmakla mükellef o duğunu unut- turabiliyor. Ve ©o zaman; en dört başı mamur manlık bile, bir hüviyet cüzdanının işini göremiyor. Siz otel görmüşsünüzdür. Fa- kat otel kapısı önünde, ve cebin- de parasile sokakta kalan insan da görmediniz ya? Bunu da görün, ve bir daha zinhar: — Zabıta fuhuşla mücadele etmiyor! Diye söylenmeyin,