H uT7T3 Taa——orr atbuatında G ÖRDÜKLERİMİZ ı:Iİmanyada Çelik Miğferliler “Peşter Loyd,, adındaki Ma- a| car gazetesinden: halefeti Alman / nasyo- alefetine | va) gösyalist mu- meydan ve- | haripleri birliğinin rilmiyecek | Berlin, Branden- burg ve Pomeranya'da kapatiıle masile, Almanyanın büyük harp- ten sonrakl tarihinin en önemli bahislerinden biri nihayet bulk muş oluyor. Bu birlik, son sene- lerde Almanyanın siyasal tarihin de çok büyük bir rol oynayan muhafazakâr Çelik Miğferlerden başka bir şey değildir. Çelik Miğe ferler, her nekadar Almanyanın her tarafında men edilmişse de, Payltahtta — menedilmiş — olması, pek yakında memleketin her tarafından kaldırılacağına alâmet- tir. Birçok yerlerde ve meselâ Berliude bu karar tatbik olunur- ken gösterilen vebep, çelik miğfer- Hilerin, nasyonal sosyalist hareke- Hne iltihak ettikleri halde, bütün muhalifleri toplayan bir birlik teşkil etmiş olmalarıdır. Çelik miğferliler, büyük savaş- tan kısa bir zaman sonra, Alman ordusunun muhafazakâr unsurla- rinın birleşmesile meydana gel- mişti. Bu birliğin başında impa- ratorluk ordusunun yüksek rütbeli askerleri olduğu gibi, yaşaması için lâzım gelen maddi vasıtalar, doğu Elbe havalisindeki malikâ- melerden ve büyük endüstriden tedarik ediliyordu. Çelik miğfer- liler Demokratik cumhuriyete karşı derhâl muhalif bir vaziyet aldılar : Zira asker zihnlyetini, Prusya disiplinini ve sosyal hiera- Techie'yi — temsil ettikleri gibi müfrit sağ ve sol partilerin mü- cadele usullerine hemen hemen hiç iştirak etmemişlerdi. (Halbukl büyük harpten sonra komünistler ve nasyonal sosyalistler birbirlerie ( Devamı 8 iaci yüzde ) unların mı | q SON POSTA Amerikada : Ordu, Manevraya Çıktı Elli Beş Bin Asker ştirak Ediyor Nevyork, 19 (A. A.) — Barış xa- manında birleşik Amerikada yapile makta olan manovralar, sabab meşhur — demir fırkanın muhayyel düşmana bir hücumu İle başlamıştır. Haftâ sonumnda manevralâra ge- miş olan binlerce asker, şiddetli sı- caklardan müteocssir olmuştur. Menev- ralara 55 bin kişi iştirak otmiştir. ISon Posta: Hatırlarınızda ola- cak, gu sırada Japon filosu da bi manevralara çıkmıştır.) Amerikanın Bitaraflığı Vaşington, 19 (A.A.) — Harp gere« çi (malzemezi) ticareti hakkında ger« çin (tahkikat) yapmak üzere Senatoda toplanan — kı adımna — hareket eden Senato Üyelerinden Klark ve Nye, Sonato dış İşleri komisyonu başkanına — bir. mektup — yazırak, kongrenin, bu toplantı devresi bitme. den, Amerikanın bitaraflığı hakkında projeyi kabul etmesini İstemişlerdir. Ruzvolt'in isteği Vaşlagten 19 (ALA,) — Cumur Başkanı &uıv'll. büyük arazi ve ser- vet sahiplerinden yeni bir vergi alın- ması hakkındaki projenin şu günler- de kabulünü kongreden istemiştir. Arnavutlukt Isyancılar_ İtalyaya Kaçtılar 20 ( Özel) Belgrat, Tiran'dan bildirildiğine göre, Arnavute lak İsyamının elebepileri birer motörlü kayıkla İtatyaya kaçmışlar ve isyan da tamamile bastırılmıştır. Yalnız isyanın ktığı Fiyeri'de ok tevkifler ya- :ılııı.ııı. Zıhc:'"ııvlıl! ıdnııl:ııı isimlerini bildirmemiştir. Bugünlerde Arnavutlukta — kurulacak - olan adel mahkemelerde Asiler, çok şiddetli bir surette cezalandırılacaklardır. Kısa Haberler : Pekin, 19 — İogiliz gazetecisini kaçıran haydutlardan beşi, jandarma ile çarpışırlarken öldürülmüştür. $ Paria, 19 — Fransadan İngilte- reye yapılan bir tütün kaçakçılığı meydana çıkarılmıştır. $ Londra, 19 — Başbakana, istira- hat için Fransaya gitmiştir, Burayâ ğ K ANA Edebt Erkekleri bir adsız ve aç kedi gibi dizlerinin altında kav- rapdıran kadınlar olduğuna şüphe yok.. Fakat erkeklerin bu kıvra- hışlarında, bu yaltaklanışlarında bile nihayet kadını arzularına ra- medon bir hile, bir muharebe hilesi vardır. Şu dakikalarda Ali Sami Beyin Pariste kim bilir hangi barın han- gi oynak aşiftesiyle şampanya içtigi muhakkak.. Ve ben bu adamın Çıldırasıya sevdiğini iddia ettiği ka; ... Bu vaziyeti hissede- Tek susmak için bence yalnız bir sebep olabilir. Sevmemek! Onu sevdiğimi iddia etmiyo- Tum ki! Ve sevmiş olsaydım zaten bunları düşünmezdim bile! Daha on sekiz yaşımda nişan- hlik hayatımda ilk ümitsizliğe düştüm. Şimdi artık kalbim kilit- lenmiş, paslanmış gibi.. Sevmek eyecanını yalaız bir gecenin bir #nında duydum ve bu bir seher Tüzgârı gibi beni bir an okşadı, eçti. Bu o gece idi ki ay, eybeli ile Büyükada arasındaki eniz parçasında kendi haline akılmış bir sandalı seyrediyor: A a vi SININ ... KIZI “ KA düu. O aydın'ık gecenin hatıra- sıridan başka kalbimi çiçeklendi- ren bir şey yok. Şimdi nebati bir hayat içinde avunuyorum. Evim, annem, Bu- rada benim de iki sincabım oldu. Onları o kadar çok seviyorum ki! On sekizle on dokuz arasında bir. genç kadın için — vakit geçirecek şey pek çoktur. Fakat bu arzu eğer gönülden gelmezse eğlence sahası pek daralır. Bu- nun İçin ben şimdi spora heves ediyorum. Buranın İaış sporları pek hareketli olur diyorlar. Im- giltereden, Amerikadan bile zen- gin sporcular gelir, dağ sporları yaparlarınış. Ben de şimdi burada yerliler gibi (kar) bekliyorum. Bu kar her halde vaktindan evvel başıma düşen karlar gibi ıstırap vericl değildir. * Ali Sami Bey Palastaki işleri- ni ancak yirml günde bitirebildi. Geldiği zaman onu çok yorgun buldum. Bana bu seyahat ve yaptığı işin hatırası olarak bir iğne rlbdl. Çok şükür bu sefer geçirdiği » | Yugoslavya Kabinesi Sofya, 20 (Özel) — Bamı gaze- teler, Yugoslavyada Stoyadinoviç kabinesinde (htlâf çıktığını ve kabinenin —Istifa etmek Üzere olduğunu yazıyorlar, Amerika ordusundan mühdut bir görünüş Almanya: Şimdi De Bolşeviklere Hücum! Alman Tüze Bakanı Çok Sert Konuştu Berlin, 10 (A.A) — On Birinci Arsulusal Ceza - köngresinin — açılışı ilgisi le vordiği bir söylevde, Türo ( Adliye ) Bakanı — Frank, bilhasın demiştir. kl: “ — Dünyanın fikri kültürünü, onu tehdit eden arsıulusal Yahudilik ve Bolşeviklikten — korumak düşüncesi, köngredekl — Alman — delegelerinin kabul etmeleri gereken — düsturu olmalıdır.,, Bakan şu sözleri İlüye etmiştir: * Mücrimler mevzuubahs - olduğu zaman İnsani! kayıtlar tanımıyan dev- let, oralarla harp halindedir.,, gecelerin hatırasına tesadüf et- medim, Pariste iken Istanbuldan gelen meb'us bir arkadaşımı gez- dirmiye mecbur olduğunu söyledi. İş adamlarının böyle vazifele- ri de olduğunu biliyorum. Öyle işler oluyor kl araya girenlerin yerine göre rehberliğini, Iâlalı- gimi, dalkavukluğunu da yapmak lâzım, Bunü Emin Tosun Bey de yapardı. Kulüpteki — pokerler, ziyafetler, motör eğlenceleri ve saire... Para kolay kazanılmıyor. Bu vazifelerin daha nerelere kadar gittiğini pek bilemiyorum. Herhalde pek onur verecek işler değil. Yalnız bir şey var. Bu kategori adamlarla hayatlarını — birleştiren kadınların da başka karakterde yaratılmış olmaları şart | Ben kemdimde bu kabiliyeti görmüyorum. Eğer yüzümde bir erkeği çeken taze renkler ve çizgiler tükenirse hayat benim için daha ıstıraplı olacak, Ve garip değil mi? Ben ken dimi altı yedi ay içinde çok ihtiyarlamış buluyorum. Bugüne kadar neş'elendiğim, kana kana hayatı sevdiğim anlar pek az oldu. Avrupanın bu parlak ve dalma lasana gülen, emniyet veren bana göre büyük yenilikler gibi görünen yaşayışı beni avum duruyor, hayatı “eevdiriyor. Fakat Bulgaristanda : Komünistlik Mücadelesi Kızıştı ! Sofya, 20 (Özel) — Bulgarlatanda hemen hergün — bir komünlet ocağı meydana çıkariliyor. Cumafbalâ ka- sabasında da — 30 komünist — tevkif edilmiştir. Aralarında muallimler ve birçok talebe vardır. Burada de, hüviyetlerini İsbat ede- hayvan! bir sevgi.. iyi beslenen, iyi bakılan bir finonun mes'ut yaşayışı, Gönlüm - bir geniş ve susuz çöl ortasında yeşermekten kalmış bir kuru kök gibi. Ali Sami Bey görzlerimin rengi içik iş adamının becerebildiği bötü bayat edebiyatı sarfediyor. Fakat o renklerin a'tındaki mana- ları ve arzuları bulüp — çıkarmak kudretini gösteremiyor. Va belki de o bol ve değerli hediyeleri, d şkün görünen sevgisi ile beni tatmın ettiğine de İnamı- yor. Oza bu ünanınız yanlış oldu- gunu hissettirecek bir hareketim de yok. Hayalimde ve kalbimde bir başkasına ayrılmş yer de ol- madığı için o benim kendisine verebildiğim zevkı kâfi buluyor. Fakat himediyerum ki hayat bu değil. Yalnız maddi arzu ve heveslerini kolayca temin etmek insanı kandırmıyor. Burası muhakkak.. fakat bazmı kuş beyinli kadınların günablarına özür bulmak içim — Ne yapayım, kocam kalb: mi tatmin etmiyor. Heyecan ver- miyor, ince adam değil! Dedikleri gibi bayağı düşün- celerle bayağı hevcslere düşme- yi de affedemem.. Bu sevgi ihtiyacı doğil, şehvet ihtiyacıdır. * bu sevgi nihayet vebali, hattâ Ben ne İsterdim. Sayla 5 'MAHKEMELERDE Dİ Çocuklarını Bırakıp Kaybolmuş ! Küçüğü dört, büyüğü yedi yaşında iki kardeş.. Ikisi de tosun gibi iki güzel kız, Babaları olduğunu sonradan anladığım, otuz beşlik sarışın adam, yavrularını iki yanına a'mış, ellerinden tutmuş, onları Adilye sarayının taş — merdivenlerinden yukarı çıkarıyor. Hukuk mahkemelerinin sıra- landığı koridora varmışlardı. Kü- cük kızcağız, yakaları — sırmalı, belleri tokalı mübaşirleri görünce çetrefil şivesiyle sordu: — Bab>... Bunlar kim? Babası, kızcağızın anlayabile- ceği sözleri söyledi. Otuz beşlik sarışın adam, belliki mahkemelerin tatil oldu- ğunu bilmiyor. Elinde bir demet kâğit, sağına soluna bakınıyor. Bir aralık mübaşire yaklaştı, rlca eden bir sesle: — Alfedersiniz, dedi, arzuha- liml nereya vereceğim ? Mübaşir, meseleyi anlayınca, ona beş eylülden sonra gelip karı koca işlerine bakan mahke- melerden birine müracaat etme- sini söyledi. Bon, bhenüz ana kucağında mama yiyecek çağda olan bu iki yavrunun, baba yazında gezdik- lerini görünce, anladım ki bir aile faciası karşısındayım, Çekingen hareketleriyle adliye- nmin henüz yabancısı olduğunu belli eden bu genç sayılabllacek babaya yaklaştım we lâkırdıyı anahtar olsun diye şöyle sordum — Bu güzel yavrular sizin mi? ( Devamı B inci yüzde ) nist araştırzmaları her tarafta devam ediyor. Sofya, 20 (Özel) — Geçende Rur- çuk hapisanesinde yıkanırken hama- min kubbesinden kaçan azılı haydut. ıâ-;ı: Peter h—;ı_ yıı-ııı:.ı:.ı. wıı —.F. z komünist ise hentiz ele geçmemiştir. İpek perdeleri birer tirşe akşam bulutu gibi geniş pencerelerinden sarkmış, — her köşesinde tezyin san'atirin — en yüksek eserlerine yer vermiş haşmetli bir salonun kadını olmak mı? Hayır. En yeni ve lüks markalı oto- mobillerin kokulu ve yumuşak köşelerine gömlülüp çay, tiyatro, sinema, plâj âlemlerinde gezen bir yüksek sosyete kadını m? Hayır. Her gün bir ahbap salonunda dedikodu ile veyabut böyle sa- lonlardan eksik olmıyan züppe, sırnaşık, sinema artisti kıyafetli erkeklerle hududu kestirilemiye- cek bir Kört hesabı açmakla va- kit geçiren hafif bir kadın mı? Hayır. Hayır. Fakat hayale benzer, hatıraya benzer bazı küçüklük ve genç kızlık hayatımın uzaklarda kalmış, belli be'irsiz. çizgileri, levhaları, renkleri var. Bu garip, bulanık şekiller şwurumun içinde öylece donup kalmışlar. Bütün bu bayal ve hatıralar arasında şekli ve vengi belli bir erkek başı yok.. Bu hayal bir çerçeveden ibaret ve bu çerçeve güsşlü, şatafatlı değil. O kadar sade ki.. Küçük bir ev, ağaçlar dolu bahçesi yemyeşli. (Arkası vaz)