4 Sayfa e— MAHKEMELERDE GÖDÜKLERİMİZ Mahkeme Huzu- runda Gözyaşı Döken Suçlu Hasan oğlu Mehmet namında 21 yaşında bir genç. İstanbul erkek muallim mektebinden me- zun olmuş. Ve Büyükada tahsil memuru — iken... Suiistimalinden ötürü hem İşin on — verilmiş, hem de mahkemeye yollanmış.. Iddiaya göre bu gencin suç- ları kanunun mühim maddelerine dokunuyor. Onun için mevkuf| Zimmetine para geçirmiş, vezneyo noksan yatırmış, hesapları yanlış ettiği bir paranın mak- dip koçanı biribir'ni tutmuyor. On altı almış, sekiz yazmış; elli almış, otuz. yazmış. Ve.. bu suretle devlet hesabında yüz liradan fazla bir açık bırak- mış. Tetkik edilmekte olanlar da başka.. Kendisinden soruluyor: — Niçin yaptın bu suçları? Cılız bir vücut ayağa kalkıyor. İnce, zaif, kesik bir g kimi- darken titreyen dudaklardan ölü bir nefha halinde dökülüyor: — Yapmadım. — Hız'ı söyle, işitmiyoruz. Elinde bir. mendli, boyuna yüzünü kurulıyor. Bu suçlunun vücudunda mütemadi bir kımık dama var. Yüzü, gözü, kaş, kulağı daima harekette.. Adeta rahatsız oluyor gibil Ne 0? Gözlerinden yaşlar da dökülmeğe başladı: Ağlıyor! — Cevap versene oğlum, seni bekliyoruz. Hem şimdi aği Insan — testiyi ağlamalı (*). — Ben rahatsızım, hastayım efendimi, Asâbım bozuk. Kafam daimi bir uğultu içinde. Nae yaptığımı — bilamiyorum. Elimde hareketlerimi kontrol etmek kud- reti yok.. Birtakım yanlış hesaplar yap- mişim. İnkâr edemem. Fakat bu suçlarım hastalığımın eseridir. — yi amma, açık verdiğin paralara ne diyeceksin? — Vezneye para yatırırken de yanlışlık yaparmışım. Yirmi ya- tırmam lâziımken kendi kisem- den 25, 30 vermişim. — Peki sana iade edilmex miydi bu fazla para. — Bazan — verdikleri olurdu, fakat ekseriya Şahitler dinlendi. Bunl: lunun böyle kendini şaşkına çevi- recek derecede bir hastalığı cldu- ğönu bilmediklerini bildirdiler. Tahkikatın derinleşmesi için icap eden şahit ve vesikaların getirilmesine karar verildi. Füruzan Facıesı Bundan bir sene kadar önce kaptan Hüsnü idare ettiği Fü- ruzan vapurile; Yalovadan ( 55) yolcu ile Istanbula gelmekte olan Faik kaptanın idaresindeki motö- rü Heybeli önlerinde çarpışmış ve motör yolcuları kümilen denize dökülerek (35) yolcunun boğu masle neticelenen büyük bir de« niz facıası vukubulmuştu. Bu da- yanın duruşmaları devm etmek- tedir. Suçlu olarak muhakeme edilenlerden Hüsnü kaptan, Reşit gayrımevkuf; Faik mevkuftur. Son duruşmada, gece vakti deniz üze- rinde (25) metre bir mesafeden bir fener ışığının görünmesi mez- elesi konuşulmuş; Faik kaptanın © geceki idare vaziyeti hakkında kat'i bir fikir edinilmek üzere dinlenen şahitlerin tekrar çağrıla- rak yüzleştirilmelerine lüzum ğö- rülmüştür. Mevkuf Faikin avukatı müekkil'nin tahliyesin! istemiş ba İstek de düşünülmek üzere karara bağ'anmıstır. çe Yangından Sonra Bıga .. v 00 Be'lediyenin CanavarDüdüğü Bigalıları Tekrar Korkuttu Yangından Çıkanlara Yardımlçin Kah- veye, Çaya 20 Para Eklendi Biga (Özel) — — Yangından çıkanların sinirleri bir az yatışır gibi oldu. Sigortacılar geldi. Za- rarları yazdı. Yanan binalarda sigortalı pek ar. Zabıta, yangın sırasında köy- lere aşırılan dikiş makinelerini, bulup bulup me Yapanları hak yerine veriyor. Hükümet ve şarbaylıkça muhtaç: | lara yardım ediliyor. Yagın gören- lere yardım olmak üÜzere şarbay- hk, kahve ve çaya 20 para ekle- miştir. Bu yirmişer para hergün kah- veciler tarafından şarbaylığa tes- llm edilmektedir. Durumu İyi olanlar yangın yerlerini temizlet- mekte ve yeni ev kurmak - için hazırlatmaktadır. Durumu — iyi olmayanlar için sermayedar çağı- rılacak ve taksitle ev yaptırıla- caktır. Ormanlarımızdan yangın görenlere parasız kereste veril- mek Üzere Ankaraya müracaat olunmuştur. Eski yangında şehrin plânı güzel yapıldığı ve sokakları geniş tutulduğu için yeniden plân ya- pı'mıyacaktır. Yangından köylere kaçan aileler evlerine dönmliş- lerdir. Yangından gçıkanlara her ne kadar yardım yapılmakta İse de sıcak bir çorba pişirmekten mah- rumdurlar. Çünkü orman dairesi her nedense şu aralık şehre köy- lerden odun ve kömür getirilme- sini yasak etmiştir. Bir haftadan- beri odunsuzluk ve kömürsüzlük Biga yanmadan önce yüzünden bir kaşık sıcak çorba | tadır. Yangın görenlerin mate- yüzü görmeyen birçok nileler vardır. Yangın — telâşından oynayan sinirler, geçen akşam gece yarısı şarbaylıktan çalınan canavar dü- düğünün acı sesile tekrar gerildi ve herkes sokaklara düştü. Bir haylı sinir buhranı geçiril- dikten sonra hakikat anlaşıldı. Moğer yangın yokmuş, şarbaylığın bozulan canavar düdüğü onarılır- ken denemeler yapılıyormuş. Böyle şeyler yapılacağı zaman haber verllir. Fakat belediye bunu yapma- dığı için halkın - yangın var kor« kusile - sokaklara dökülmesi acı- nacak bir haldir. Çok büyük olan Domlupınar meoktebi, yangın görenlere tahsis edilmiştir. Şehir — öğretmenleri halkten yardım parası toplamak- Manisa Üzüm Kralı Anlatıyor : Bu Yıl Mahsul Her Yıldan Daha Çoktur, Fakat Müstahsil Borçludur Üzüm sergilerinde rekolta tesbit edilirken Manlsa, (Son Posta) — Üzlüm ilerinin bütün hararetile ovayı kapladığı şu günlerde gölğede hararet derecesi otuzdokuzu göz- teriyor. Yakıcı güneşin harareti bu yıl üÜzümleri vaktinden on beş gün evvel oldurmuştur. Yılda va- | sati bir hesapla 16000 ton Üzüm veren Manisa bağları kuraklığa rağmen bir haylı bereketlidir. Genç bağların verimleri müstah-« sili tatmin edecek bir durumdadır. Manisanın üzüm kralı Halil di- yer ki: — Bu yıl üzüm mahsulü do- ğuşta normal yıllardan fazlalık gösteriyordu. Yağmursuzluk ve kuraklık — bağlara önemli bir derecede zarar verdi. Çok sıkı bir şekilde büyümekte olan sak- kımlar seyrekleşti.. Buna rağmen rekolte normal yılların fovkin- dedir.Bu yıl mahsul satışına baş- larken rekolteyi kat'i bir şekilde tesbit k sağlam rakkamlarla cıro: ağı lüzumlü gördük. Ve beş kişilik bir uzman heyeti teşkil aderek bağlarda rekolteyi tesbite memur ettik. Bundan öncekl #senelerde İx- mirli ihracat tüccarları kendi dilekleri şekilde rekolteyi teos- lt edıi Hat — kırıyorlardı. buna mani olmak için mine İştirak edilmiş olmak Üzere şehir. parkındaki radyonun bir müddet açılmaması münasip gö- rülmüştür. Şehirde genel bir neş'esizlik hüküm sürmektedir. Ev buhranı pek yoktur. Açıkta kalanlar, ak- raba ve kira evlerine yerleşmiştir. Çarşıda ekonomi| buhran yüzün- den bundan önce kapanan dük- kânlara yangıv görenler geçmiştir. Bu suretle durüm, tabli hale girmiştir. Finans tahsildarlarından Ibra- him, yangın sırasında kendi eş- yasına bakmıyarak bütün reşmi defterleri kurtarmış, hiç birisinin yanmasına meydan vermemiştir. Adapazarı Bankası orman dairesi, askerlik şvbesi, hükümet cıvarında yen! yapılan apartımana yerleş- miştir. H. Şeyketaydüz Yozgat Halk evinde Yozgat ( Özel) — Halkevi geçen bir yıl İçinde sekiz hastayı Ankara nümune — hastanesinde tedavi ettirmiştir. rekolteyi kendimiz tesbite karar verdik. — Heyetin — araştırmaları bir kaç güne kadar sonuçlana- caktır. Rekoltenin — tesbitinden sonra müstahsil vaziyete göre ayağını uyduracak ve satışa başla» yacaktır.Manisa bölgesinde müstahsil Ziraat Bankasından maada diğer bankalara da borçludur. Müstahsilinin muhtelif banka- lara 2,000,000 lira borcu vardır. Bu borçlar, müstahsili üzümünü okka hesabile 6G0-70 kuruşa sat- tığı yıllarda olmuştur. O zamanın borçları bugünkü zayıf kazanç yıllarında kolaylıkla ödenemez. Alivre üzüm satışları, üzüm mahsulünün bol ve rekoltenin taşkın yıllarında fayda verir. Taş- kın bir rekoltenin mühimce bir kısmını mahsulün idrakinden ev- | vel tüketmek, kalan mahsulln satışını kolaylaştırdığı gibi fiatı na da tesir yapar. züm — mahsulü istandardize edildikten sonra alivre satışların- dan daha iyi neticeler beklemek mümkün olacaktır. Ö zaman bir | tüccarın salış yaptığı yödi numa- ra üzümle diğer firmanın yedi bumara Üzümü arasında fark ol- mayacak ve İstihsal masrafları da akort edilmiş bulunacaktır. Ad. Bil. Öyle Olursa? Bizim dilimize hemen her dil- den eser çevrilmiştir. Çinceden blle hikâye tercüme veya adapte edenler vardır. Bunların o dili nerede öğrendikleri bilinmezse de yazdıkları — hikâyelerin başında “ Çinceden ,, işareti bulunduğuna göre Konfeçiyos dilini belledik- kerl bellil.. Fakat Habeş edebiya- tından eser tercüme edenlerimiz yoktur. Bunu rahmetlli Ahmet Mithat sınamak istedi, bir “Ben,, hikâyesini türkçeye çevirdi. Lâkin kendi de — beğememiş olmalıki sonunu getirmedi, ikinci bir dene- yişten vazgeçti. O hikâye Şöyle idi: Habeş uzanlarından biri Bağdata mı, Şa- ma mı, Mısıra im nereye İse ge- liyor, oranın şairlerile — tanışıyor ve şiir yarışma — giriyor. Horifin ortaya koyduğu eserlerden biri Ben'e dairdir. Bu şlirde baeyaz irk şairlerinin sevgililerindekl du- dak veya yanak beni — önünde duydukları yüksek heyecanı ele alarak onların siyah ırk güzelleri karşısında nasıl alıklaşacaklarını anlatıyor. ve “benim ırkımın gü- zolleri yekpare “Ben,, dir,, diyor ! Bu bikâyeyi niçin hatırladı ğımı da söyliyeyim: Alman mec- mualarından biri kadınlarda ve erkeklerde bulunan — çeşit çeşit benlerin tablat tarafından gollşi- güzel serpiştirilmiş olmayıp her birinin — karakterlstik bir anlam olduğunu iddin ediyor. O mec- muanın — yazdığına bakılırsa bir kadın dudağının — yanı başında siyah — bir inci — gibi parlıyan © mini mini ben, #sahibinin çok kıskanç olduğunu gösterir. Aynı ben bir erkek dudağının yanında karabiber tanesi gibi, yer alırsa mana değişiyor ve o erkeğin dul bir kadınla evleneceği anlaşılıyor! Ben bu yazıyı okuyunca o Habeş şalrinin şilrini batırladım, “ Tepeden tırnağa — kadar ben i güzelleri İçin mecmuz” cabane buyurur,, dedim. Bilmem gerdanında, bilmem yüzünde Sayılmaz benleri binden xiyade Diyen Anadollu saz şairi bu yazıyı görseydi ne derdi? Almanyada da saçmalıyanlar var demek! e Gazetemizde — çıkan — yazı Ve resimlerin bütün hakları Oahfuz ve gatetemize üiltir. peşindir. Adrece 25 kurüştür. — Abone bedeli değiştirmek Gelön evrak geri verilmez. Hânlardan mes'uliyot alınmaz. Covap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesı lâzundır. TYelgrat 1Sovpa: Yelefon 120203