Hergün Piçler o İnsanlar Değişiyor * Piçler Dostlarımdan birl yazı ge- çirmek üzere Avrupaya gitmişti. Evinde hizmetçisi ve aşçısı kak mıştı. Lir gün aşçı bodrumda bir koku sezer. Etrifi araştırır. Ko- konun geldiği yerde yeri kazar, Boğaz anarak üöldürülmüş bir kle çük çocuk cesedi çıkar. Polise haber verir. Hizmetçiyi sıkıştırır- lar. Kız cürmünü iliraf eder. — Ne yapaşım ? Der. Gebe kalmışt m, bu günahımla yaşa- yamaz.ım. Hattâ bu işimi muha- faza edemezdim, Evde kimsenin bulunmamsından istifade ederek çocuğu doğurdum. Ve sonra bor ğazımı sıkarak öldürdüm ve aşa- gıda kilerde gömdüm. Kadını — tutup — mahkemeye vermişler. Vak'a basit görünüyor amma. içinde büyük bir facıa gizlidir. Analık yer yüründe en mu- kaddes şeydir. Bir anayı çocu- ğunu boğmıya mecbur eden kuv- vet, ne olursa olsun, korkunç bir kuvvettir. Ve bunda her halk- de bir yanlışlık vardır. * Kadın ne vakit analığı unutar ve bir hayvan gibi çocuğu boğa- eak kadar canavarlaşır ? Bu ka- dınlar hakkında hükmümüzü ver- meden bu sualin cevabını. araş- tırmalıyız. Analıkla katlilik yanyana gel- meyen ikl kelimedir. ve bu iki mefhumun bir kafada ve bir vü- cutta birleşmesine İmkân yoklur, ana katil olamaz. O, çocuğu ölk- dürüyorsa onu buna meebur eden sebebi aramak gerektir. Sonra, bu bir cürümse bir taraflı cürüm değildir. Insan tek başına mücrim olamaz. Çocuğun oluşunda erkeğin de bir rolü var- dır ve asıl mücrim odur. Fakat kollarını sallaya sallaya bu ce- miyetin içinde masum bir yurtdaş gibi gezerde, bütün günah kadr nn sırlıra — yüklenirse, bun da adalet olduğu Iddla edilemez. O halde bu haksızlığı düzelt- mek, ve gayriumeşru dediğimiz bu çocukların — vaziyetini halletmek Tâzım. Meden! dünyanın birçok yer- lerinde bu orta çağ telâkkisi artık düzeltilmiştir. Babasız doğan çocukları cemiyet kendi himaye- sine alıp yetiştiriyor. Anaları da bu hareketten dolayı suçlu saye miyor. Bu çocuklar arasında bir de- hanın — yetişmeyeceğini kestirip söyleyebilir miyiz? Cemiyeti böyle bir - varlıktan mahrum etmeye hakkımız var mı? * İnsanlar Değişiyor Dünyanın en meşhur fizyoloji Alimlerinden — Profesör — Pavlof kasanların değişmekte olduklarını iddia ediyor: “ Gelecek — asrın — insanları, diyor, yüz senelik bir sulh dev- resi - geçirirse, gerek — vücutça, gerek dimağca bugünkü insan- lardan daha mükemmel mahlük- lar olacaklardır. Meselâ sür'at daha şimdiden İesınlar Üzerinde tesirini göstermeğe — başlamıştır. Son beş sene içinde doğan çocukların bünye teşekküllerinde bir husasiyet dikkati çekmektedir. Bu çocuklarda kulaklar gittikçe göz hizasına yaklaşmaktadır. Bu, sür'atin bünye teşekkülleri üzerin- deki tesirinla neticesidir.,, Uzuvlar, ihtiyaçlara göre te- şekkül eder. Sür'at da muayyen uzuvların muayyen şekiller alına- Bını icap ettirmektedir. Demek ki makine medoeniyeti, yalnız ahlâ- kımızı düşüncemizi değiştirmekle kalmayacak, — vücutlarımızı — da Resimli Makale caka, ne sahtekârlık, çıplak gördükten sonra kılığın ne kadar oynadığını daha kolay anlarız. İasanları birbirinden ayırdeden içtimat farkları, kıya- bir zenginl fetlerimizle gösteririz. Piâjda we Değilse Dün Emniyet direktörlüğüne Zeyrekte bir evde Sultan Aziz devrine ait mühim miktarda altın bulunduğu ihbar edilmiş ve bun- ların müsadere edilmesi istenmiş- tir. Ihbar eden adam bir kazı esnasında evin bodrum katında bir çömlek altın. bulunduğunu ve ev sahibi kendisine yalnız ikisini verdiğini, mütebakisini sakladı- ğını söylemektedir. Müddeiumumllik Sultan Aziz devrine alt altınların âsârıâtikadan olup olmadığı müzeler direktör- lüğündan sormuştur. da veyahut p-âjiarda me nla a Cikkat J müsavat var, ne sımıf farkı, ne e de aldatıcı kıyafetler. SON POSTA Sayfa 3 İasanları mühim bir rol bir fakirden DAHİLİ HABERLER Âziziye Altınları Bulundu Bunlar Antika Ise Müsadere Edilecek, Bulana Bırakılacak Sayım İşi İstanbulda 11 Bin Memur Çalışacak Vilâyette teşkli edilen say.m merkez bürosu dün Valinin baş- kanlığında toplanmış, birinci teş- rinde yapılacak sayım hazırlıkları konuşulmuştur. Sayım işinde 11 bin memurun çalışacağı — tesbit edilmiştir. Eğer mevcot memur- lar bu sayıyı doldurmazlarsa okur yazar, eli kalem tutan vatandaş- lar da bu işe memur edileceklerdir. Fatih Noteri Tıbbi Ad- lide Üç bin liralık pul noksan çık- tığı için hakkında tahkikat yapı-- dıgı yazdığımız Fatih noteri Bay Şükrü Bakırköy akıl hastanesine yatırılmıştı. Tabkikatı idare eden yedinel — müstantiklik Şükrünün hastalık vaziyetinin tesbitine ve isticvabina İüzum gördüğü için dün müddelum miliğe müracaat 'Tabibi Adli Bay Salih Haşim has- tayı muayene etmiş ve Tıbbı adiide müşahede altına alınma- Yatacak sına İüzum göstermiştir. Hasta- nenin koyduğu teşhisl malihulyalı mani hastalığıdır. Şükrü bugün Tıbbı Adli mücssesesine nakledi- lerek ılıı:o_d"lı alınacaktır. İzinsiz Ağaç Keserken Tutuldu 'Tarabyada bahçıvanlık eden Lhzarinin bahçesindeki erik ağa- çını kestiği — görülmüş, — izinsiz ağaç kesmek yasak olduğu için haklanda takibata başlanılmıştır. W İSTER İNAN Fransızca Jurmal gazetesinde okudul * Sütün lltjrııl 15 franga, Bu ne mübalâğa diyecek- #iniz. Bununla böraber aynı hakikattir. Fakat bahsettiğimiz süt inek veya keçi sütü döğildir. yeni çıkarılan bir tücear mali olâan ana sütüdür. Bu- günlerde Berlin sokaklarında dolâşırken büyük afişler görürsünüz. Garip ve şâyümı dikkat bir uul harflerle yazılmış olan bu Ilânda deniliyor “ Annt- ler, fazla sütünüzü veriniz., Sonra yazının altında kol- İSTER İNAN İSTER İNANMA! İSTER mevzuu iyasaya Büyük larını, diğer bir. kadının çocuğuna doğru açmış bir kadın yesmi görürsünüz. Bu ilân altı aydanberi merkezi Berlinde bulunan * Ana alitü kooperatifinin , eseridir. Koopüratif Berlinde büyük bir bina Işgal ediyor. Şim. dilik hiçbir yerde gubesi yoktur. Bu gerip tecim günün hiçbir. buhranından meteeasir değildir. Günde 250 litre e Haa sütü satılıyor ve Almanlar bu sayede yeni bir fatihlâk menbar elde etmiş oluyorlar. ayirdedemezsiniz, D.şarı çıkıp Ca Lirin? şık bir kıyafetle ! kimi basit bir kıyafetle yayan yürür gör- düğünüz zaman rradaki farkı derhal an! Nasseddin hoca haklıdır. İnsanlar kafanın içindekine deği', kürke ilibar ederler . Onun fçin kılık kıyafetinize itina ediniz. Hürmet gören ve hürmet telkin eden odur. Levrekler Tükeniyor Çünkü Dinamitle Avlanıyorlarmış Dinamitle ve karpit lâmbasile balık avlamak yasaktır. Fakat bazı balıkçıların karpit lâmbasile Levrek balığı avladıkları görük- müştür. Bu ışık balığın yuvasını terketmesini mücip olmakta, bu da limanda Levrek neslinin azak masına sebebiyet — vermektedir. Bunun için karpitle balık avla- yanlar hakkında takibat yapılk- ması kararlaştırılmıştır. Üniversiteye Talebe Kabulü Üniversitede talebe kabulüne eylülün birinde başlanacak ve teş- rinievvel bidayetine kadar devam olunacaktır. Bu yıl tip ve fen fa- kültelerine yalnız olgunluk imti- hanlarını fen şubesinden verenler ve edebiyat ve hukuk Ffakültele- rine de edebiyat şubesinden vee renler kabul olunacaktır. Kalbi Durarak -Öldü Yunan Konsoloshanesine pasa- ortunu yaptırmak üÜzere giden unan tebaasından Temistokl isminde bir ihtiyar kalbi durmuş ve yere düşerek ölmştür. İNANMA! Sözün Kısası Bizde İsteriz Amma.. Ek -Ta Geçen akşam, işimden erkence ayrıldım, biraz dolaşmak, ne var, ne yok görmek İçin, İstanbullu- ların midelerine müteahhtlik eden Balıkpazatı taraflarına İndim. Denizin bereketi kaçtığından şikâyet eden balıkçıların bomboş dükkânlarının önünden geçerek, sıcaktan buram buram yağları sızan koyunların iştah tıkayan manzarasından — kaçınarak, gez- ginlerin sokak ortalarını geçilmez bir hale koyan işportalarının üze- rinden atlayarak, zengin mostralı bir. manav sergisinin — önüne geldim. Raflarda sıra sıra dizili top atan kavunları, karpuzlar, yeşil ekşi elmalar, sonra sergide her biri bir öbek teşkil eden şefta- Hler, kayısılar, çeşit erikler, ar- mutlar, cüce beyinlerini andıran soyulmuş — taze cevizler, küle- lerle üzümler, — serin — serin güzel güzel, beni cezbetmiş, kar- şılarında mıhlanmış kalmıştım. Iki, Üç yıl evvel, ıkliminin mü- salt olmaması yüzünden, kendi yetiştiremediği meyvayı yıbıbı: ülkelerden — getirtmeğe mec olan bir diyarda idim. Orada, bir gün, fakültenin, Türkiyede bulun- muş profesörlerinden biri ile ko- nuşuyorken, o bana demişti ki : — Eğer, sizin yurdunuzda ye- tişen meyvalar ve hele üzümü- nüz biz de olmuş olsaydı, İnsan- larımız birer misli fazla yaşarlardı, O dakikada, serginin önünde, Polonyalı büyük hekimin bu sözü aklıma gelivermişti. Manavın ya- mına sokuldum. Bereketli yurdu- mun bu esonlik kaynağından şöy- le bolca bir nasip almak İsteğini duymuştum. -— ğt".ı kaça ? — Otuz ! — Kayısı ? — Yirmi beşte var, otuz da.. Bu yandakiler kırk ! — Üzüm? — Hangisini soruyorsun?. Ça- vuş, elli! Nereye el uzattı isem, ateş pahasına. Halbuki, Polonyaya ta Amerikadan, Kahilorniyadan ge- len yumruğum kadar şeftaliler, kaymak gibi armutlar da bundan h değildi. Pa Şyler doyasıya - bir yemip yi yeyim, bir iki gün Uzüm kürü yapayım demiş olsam, evimin diğer bütün ihtiyaçlarını yüzüstü bırakmak lâzım gelecek. Tlgili makamlar, güzel Tzmlri- mizin Üzümile İncirini sarfettirmek maksadile, yılda bir Özüm, incir günü yapmayı düşünüyorlarmış. Bu çok yakışıklı bir İş olmakla beraber, biz isteriz ki, halk, pro- anda zoru ile d de, b ;;:u Mllilnıkı.ı:lı ak sık yapabilsin. — Moyvalarımız — bol, bunların taşımnma vasıtaları — ise hem çogaldı, hem de ucuzladı. Lâkin yine ne hikmettir ki, elimiz değipte alamıyor, yiyemiyoruz? Her şeyi az çok yoluna koy- duk, köhne kurumları yıktık, sak tanatları yok ettik.. Yalnız kab- zımal saltanatını ortadan kaldıra- mıyoruz. Topraklarmız bol meyva yetiştiriyor, müstahsil bunu yok pahasına satıyor, bizler, yütkunarak önünden geçiyoruz.. Kabzımal gö- bek şişiriyor, ense yapıyor.. Tramvay arabalarının da için- de, elinde meyva dolu bir tepsi tutan bir genç kızı gösteren pro- paganda lâvhaları bizimle alay eder gibi: “ Sağlam olmek, genç kalmak için çok yemiş yel ,, diyor. i - İ | İ İ İ ı İ 4 eli Kü Üü ür e eei a zi aĞi Ni lllenl li