n Sayfa İsveçle . Bulgaristan Anlaşacak Mı ? Sofyadan — yazılı- W yu’ı lıvıçhyı Ma- caristan ve Bulga- ristan mezdindeki elçisi bir müddettenberi Sofyada- dır. Bu zat burada ekonomik mehafille sıkı bir temasa geçmiş ve İsveçle Bulgaristanın ekonomik Mmünasebatını arttırmak için fay- dalı bir anlaşma meydana gelme- &l için çalışmağa başlamıştır. Bir haftadanberi İsveç elçisi resmi olarak da Bulgar hüküme- tile temasa geçmiştir. Elçi Bulgar ekonomi bakanı M. Muşanof ile tücaret umum müdürü M. Popof'ü ziyaret etmiş ve bunlarla muhte- Hf vesilelerle görüşmüştür. Bu görüşmeler devam — etmektedir, Yakında İsveçle Bulgaristan ara- sında ticari bir anlaşma yapılaca» ği kuvvetli olarak söylenmektedir. Mukavelenin esasının Bulgar tütünü satmak ve İsveçten buna mukabil mal almak yolunda ol- duğu ilâve edilmektedir. * Anvere, (Öıd) — Anvera t Belçika ile | taret — odasından ““::" da, | #ldığım malümata göre geçen mayıs vt ayında Türkiyeden Anvers limanı vasıtasile Belçikaya 1,221,000 frank kıymetinde 753 ton mal gelmiştir. Bu limana ne- hirler vasıtasile de ve diğer Av- rupa — memleketlerinde aktarma edilmiş olarak 1,655,000 frank değerinde 645 ton ithalât yaki olmuştur. Böylelikle Mayıs ayında Anverse yaptığımız ithalâtın tutarı 2,876,000 franktır. Aynı müddet zarfında Anvers llmanından Türkiyeye yapılan ih- racat ise 29,364,000 frank kıyıne- tinde 18,881 tondur. Bu duruma göre Mayıs ayında Belçikadan Türkiyeye yapılan ih- racat Türkiyeden Belçikaya yapı: » lan ithalâtın on mislidir. ADEMİi iKTiDAR Bel gevşekliğine HORMOBiN Talsilât : Galata Posta kutumu 12655 DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubesi Merkezi: Berlia Türkiyedeki şubeleri: Galata - Istanbul - izmir Deposut: İst. Tütün Gümrüğü * Her türlü banka işi * —— ——— TLZLy2<— ——— SON POSTA /-Yalova Kaplıcalarında... Kaplıcaların Buğusu Bile Insanı Tatlı Bir Tembelliğe Düş ürüveriyor İhtiyar Adam Boğazına Kadar Suya Girince : — Ohhh !. Dedi Oh, Amaaan !.. Kemıklenmde Tatlı Bir — Şeyler Oluyor!.. Yalova membadan bi görünüş Dünyada bhiçbir yolculuk, kıyı Ya- lova ile kaplıcalar arasındaki otöbüs yolculuğu kadar zevkli ve meş'eli değil- dir. İrl birer süslü gerdek odasına benzeyen Yalova otöbüsleri içinde se- vişen — sevgililerle, — gülüşen — Insanlar biribirini hiçte yabancı saymazlar. Kıyı Yalovalardan kaplıcaya doğru otöbüs kalkınca, — şoförün — yanında oturan kır saçlı ihtiyar, cebinden Iki parça pamuk çıkardı, kulaklarına tıka- dı. Şoför sordü1 — Otöbüs dokunuyor mu? Ihtiyar başını yaklaştırdı: — Yok canım, ne otöbüs gü- rültüsü.. Arkamdaki nazeninler pek fâzla cıvıldaştıkça, içimde destere gıcırtısı duymuş gibi bir huylanma oluyor. Eh, düşmez kalkmaz bir Allah.. Biz de ihti- yarladık amma, gönül tazeliği hâlâ duruyor. Otöbüs kıyı Yale- vanın ağaçlıklı, güzel bir yolune dan derhal geniş, küçük ovacığa çıkıverdi. Ta uzaklarda, yol kiv- rımlarında gelen giden otöbüsle- rin kaldırdığı toz bulutları hava- lanıyor. Tarla kenarlarından köylü çocuklar avazları “çıktığı kadar yartına yırtina: — Ülecenl. diye haykırıyorlar. Sağımda oturan iki genç evli, yola çıktığımız dakikadan beri omuz omuza, başbaşa sevişiyorlar. Bir arahk kadın gözlerini kaldırdı. — Kocacığım, şimdi şu otöbüs devrilse de, ben ölüversem.. Ha, göürültüsü — slize dinin İyisi, aiti ayda bir ölenidir!,, gibi bir şey arıyor sandım. Kaş- larını kaldırdı. — Ya ben ölsem? Kadin da düşündü: Kocasının toprağı kurusun ve yeniden ev- lensin diye mezarı yelpazeleyen Japon kadınını batırladı sanirım, — Ay dedi söyleme. Iiçim fena oluyor?. Otöbüs bütün hızlle yılankavi yollardan, ağaçlıklardam, tarlalar arasından geçerek, Yalovaya girdi Vo park önünde durdu. Hani Nuhun gemisi nasıl dağa oturup ta, içindekiler bir anda etrafa dağılıverdilerse, — bizim — otöbüs arkadaşları da gözden hemen kayboluverdiler. » Kaplıcalar, beyaz mermerleri, | Panorama tepesindeki eilslü gazlno ılı.ı'yıı kibrit kutuları gibi, ağaç- arasına kondurulmuş küçük köşklere benziyor. Birinla kapısın- daş içeri dalınca, yüzümüze sıcak bir buğu çarptı. Tatlı bir su sesi durmadan — ötüyordu. — Karşıda renkli peştemalını göbeğinin üstü- ne kadar bağlamış olan sarı şiş- man bir Alman, başını, mermer kenarına koyduğu küçük bir yas- tığa dayamış gazete okuyordu. Ikide birde havuz içinde neş'e ile çırpınan lop etli müşterilere ters tera bakıyor, islanmaktan, hele garetesinin — ıslanmasından ödü kopuyordu. Bir başka dalreye daha girdik. Ihtiyar, cılız bir adamı iki genç kollarından tutmuş, yavaş yavaş suya indirmeye çalışıyorlardı. Ih« tiyar, ayağı ılık suya değince: — Aman Allahım, Sadi, huy- lanıyorum. Ben — giremiyeceğim buraya evlâdım. İzin ver de, gide- yim vazgeçelim evlâdımi, Deyip çekilmek İlatiyor, gençler zorlu- yorlardı: — Bir şey olmaz büyük baba.. Yavaş yavaş.. Yavaş yavaş.. Hah, TÜRK ANONİM ŞİRKETI 'TESİS TARİHİ: 1863 Sermay esi: 10.000,000 İagiliz lirası Türkiyenin başlıca — şehirlerile Paris, Marsilya, Nis,Londra ve Mançester'de. Misir, Kıbris, İrak, İran, Filistin ve Yunanistan'da Şabeleri, Yugoslavya, Romanya, Suriye ve Yunanistan'da Filyalleri vardır. Her türlü banka muamelelari yapar dişinizi sıkın.. Göreceksiniz, rahat edeceksiniz?. Ihtiyar basamak basamak İn- dikçe mukavemeti azalıyordu. N hayet boğazına kadar suya girince mazlum mazlum torunlarına baktı: — Oh, çok şükürll Aman, kemiklerimde bir şeyler oluyorl. Sanki etlerimi sıyırıyorlar. Ooohh!.. - Rahat ediyorum. Aman, akşama kadar buradan çıkmasam olur mu evlâdım !, * Yalova parkından yukarı Pa- norama tepesine doğra tırmanır iken, yollarda kafilelerden parça parça dökülmüş sevgililere rast- lamıya başladık. Hem de ne dökülüş.. Taâkatleri, —kuvwvetleri kalmamış gibi biribirlerinin omu- zuna yaslanarak ağaç altlarına serilivermişler.. Yalova, bu tepeye yükseldikçe yeşiller giymiş, güzel bir kadın gibi, gözünüzün önüne uzanıveri- yor. Yer yer kırmızı damlı köşk- ler, oteller, beyaz kaplıca binaları, sarı toprak parçaları görünüyor. Gazinodan sonra, arkadaki yollar, daha çok dolambaçlı ve kıvrak.. Bodur çamların arasında, her adımda bir fımltı duyuluyor. Tâ yukarı panorama tepesindekl ka- meriyelerden birinde bizi bir ağur diyen ses karşıladı. Dağ tepele- rinde ses, parça parça birleşip dağılarak, tâ aşağı çamlara ka- dar düşüyor. Gerinizde Bursaya doğru uzanan hafif dalgalı ova da, harmanlar, köyler, bağlar, bah- çeler uzanmıyor. Aşağı yamaçlarda bir ağaç altına oturup dinlenmek İstedik. Tâ ileridekl fundalıklar- dan küçük bir kadın sesi duyu- luyordu: — Düşün bir kere.. Sekiz aydır sevişiyoruz.. Hâlâ birbirimi- ze karşı bir bağımız yok. Seni sevdiğim muhakkak.. Senin de bendi, benim kadar sevip sevme- çok Ağustos 10 Karilerin Sorularına Cevaplarımız Blouda N. S. c 1 Mevzuubahs mektep leyli de- ' gildir. Burada yatacak yeriniz varsa, gelip kolay gşeraitle gire- bilirsiniz daha fazla malümat 8 temmuz tarihli gazetemizdedir. * Erenköy Etemefendi sokak No. 21 de Samiye: Çocuğunuzun yaşı 16 yı geç. memişse, derhal Sultanahmetteki San'at mektebine veriniz, İyi bir elektrikçi, — tornacı, — marangoz çıkar, Yalnız acele ediniz. * İzmitie Kemalpaşa 8. Oğuza ı Kayıt muamelesi bitmemiştin Acele ediniz. Daha fazla malümatı 11 haziran tarihli gazetemizde bulacaksınız. mahallesinde * Datçada Tabsildar M. Alp Türke t Lise ve yüksek mekteplerla kitaplarını Istanbul kütüpanele| rinden tedarik edememenize İme kân yoktur, Bir defa da Devlet matbaası satış şubesine müracaat ediniz. * Yeniköyde Mustafaya; — Muallim mektebi — şeraili 25 Haziran tarihli gazetemizde çıkmıştır, oradan okuyunuz. * Adanada Camiicedit mahallasinde pehlivan Ziya Işık ve Denizlide Çee likkol Mubtulaya; — Istanbula gelip güreşlera bilirsiniz. Yalnız acele ediniz. haftalık güreşler geçmiştir. * Eakişehirde — telsiz — telgralçı A, Akın'a; Teveccühünüze — teşekkürler, Okuyucularımızı meminun etmeye çalışıyoruz. Güzlantepte Kemal Yaşilova'yaş — Isteğinizi yerine getirmeye çalışacağız. * latanbul okuyucularımızdan Feh« miyet — Çok fazla ilâç sizi bisbile tün hasta yapmış ve maneviyatı« nızı bozmuştur. Bizim — doktor sütunumuzda ilâç hastalığından bahsetmiştik. Onu bir daha okus yunuz. İlâçları terkediniz. Yolus nuz düşerse de görüşebiliriz. eei diğini bilmiyorum. Fakat ben nk hayet bir genç kızım Tevfik.. Ve bir alle kızıyım.. Biraz daha aşağı İnince, yol kenarından kulağımıza yeni bir ahenk çarptı: — Biliyor musun, senin göşe lerin, içi yosun dodu, duryut bir suya benziyor Nahide... Yalova, aşk - ilâbının Üüzerlne kanat gerdiği bir şehir — çibi ağaçlarının sallanışında, rüzgârıs hin esişinde, — böceklerinin — ve kuşlarının ötüşünde bile, o, in-aye ların oldukça unuttuğu —ab »ak yar.. Hani âşık iseniz, âşık değik seniz bile benim gibi yapıgış. Bir ağaç altına oturup, başinızı bir ağacın gövdesine dayayımız ve... uyuyunuz değil. Küçük çem ağaçlarından duyduğunuz şeylere kulak veriniz. Aşağı, park önüne inince, Bursıdan tek tük yölcile gelem otobüslerin hücumuna uğradık, Her yerde dönlş kolay oluyor. Reşit Şevket