ikisi -14-— 'Kadıköyde —Muhakkak Bir Delfine Var Yazan; Hatice Hatip Bir An El Eb © 9-8. 935 aldılar, Yanan eer, Yerde Sönük Işıklar Titretiyordu.. — Size Festgeldiğime — öyle memnunüm kk., Öyle korkuyor- düm ki, Deliksnlı onun elini tuttu. Ve iki avucu — içinde hafif, hbafif sıkarak: — Artık korkmayımız! dedl Ben buradayım... Genç kız elini onun elinden çekmemişti... Ikisi de bir an böyle elele kaldılar. Yanan fener yer de unutulmuştu, aslak halatlarla genç İiym ayaklarını gösterk yordu. Bu fenet ışığının sayesinde yine genç kiızın yüzü sezilebiliyor, çizgileri tahmim- edilebiliyordu. Dellkanlı wet bir. sesle: — Tabit dedi artık son za- manlarda deniz"de dolaşmak —it yadımı kaybettinizde... Yalnız kas hp biraz dâ geçikince korkuyor- sumuz. ü Kâmran bu sesin gizlediği sitem — ma anladı.. fakat ayni zamanda b.ıı şey, büsbütün başka bir şey hüzarıdikkatini cek betmişti, San zamanlarda diyor- du, Son zamanlarda.. Kâmran Modaya geldiklerindenberi hemen her gün Ali Vamıkla geziyordu. Ondan evvelki zamanlarda ise... Osman - Feyzinin © zamanları bilmesine imkân varmiydi! — Ben hiç bir zaman yalnız gezmerdim ki! Dedi. — Hiç bir zamann mı?... Eve velki seneyl — hatırlamıyorsunuz galiba... — evvelki sene mi?., P — Evet Bebekte olduğunuz gene. D Genç kiz. memniniyetle karı- şan bir hayretle sordu 1 ı — Siz, beni.. — Evet ben sizi hep kız kar- deşinizle birlikte görürdüm... O zaman yalmızdınız.. Dalma yalnız İkiviz. b — İkiniz. Diyorsunuz demek yalnız değildim. — Kiızkardeşinizin sire rofa- kat edişini seviyordum. - Fakat şimdiki mahitiniz. | Ne tuhaf bir çocuk diye dü- şündü, Daha iki kere konuşu- yorlard.. Ve utanmadan kendi idostlerimi tenkit ediyordu. Hid- İdetinden korkusunu umutan Kâ- muranm dirseğinc dayanarak — doğ- 'yuldu : | Şimdiki “muhitimi neden beğenmiyorsunuz? Dedi ben şimdi erkek kardeşimle — dolaşıyorum. — Arada, sırada erkek kar- deşinizle dolaşıyorsunuz. Fakat ban sizi ekseriya baba parası yiyen bir takım tufeylilerle gö- 'güyorum. ! ’ Kâmran kıpkırmızı oldu: — Osman Bey dedi. Aramır: daki samimiyetin — biribirimizin dostlarım tenkit edemiyecek ka- dar derin olmadığını zannet- mektayim. Yoksa ben do sizin dostları- nız hakkında fikirlerimi söylerdim. — Affedersiniz amma benim dos'larım bepsl kendi halinde ve hepa. iyi insanlardır. — Eenim desilarım da... Ben hepani severim ve aleyhlerinde bulunu'masına müsaada etmem. P Ginç adam yaptığı terbiye- ;ılılîigl anlıyordu, Ayağa kalktı. | Eğildi: Alfedersiniz beni Kâmran hanım dedi büyük terbiyesizlik yaktım... Fakat inanınız bana sizinle çok az tanışıyoruz... Fakat konuştuğumuz kısa — dakikaların haricinde sizi a kadar çok dik- şündüm ki.. Size kendimi ya- bancı blssetmedim... Ve çok yas kın birile konuşulan samimi bir lisanla konuştum. Genç kazın kalbi çok kuvvetli vurdu. Ona elini uzatmak, ona iyi bir söz söylemek istedi: — Ben de size darılmadım Osman Bey dedi... Yalnız size anlatmak istedim ki... Osman Foyzi birden arkaya döndü.Ve, sinirli karu bir sesle genç kızın sözünü kesti: — Modaya gitmek istiyorsunuz değil mi?. Şimdi direklerin yanına doğru yörümüştü. Hop ©o ahenksiz ve kuru seslez — Lâmi, Lümi diye bağırdı, hey neredesin? Ne o kotrada yalnız değiller miydi? Birden karanlıkta, geceden koyu bir karalti peyda oldü. — Ne var? Diyordu, bu siyah c!'sim.. Sanki demindenberi konuşulan Bözleri, olan hâüdiseyi duymamıştı. — Lâümi, Lâml.. Biraz terbiyeli konuş.. Kotramızda misafirimlz var.. — Kim var misafir bakayım. Neraden geldi misafir? — Ay, demindenberi gürük tümüzü duymadın mı 7. — Yooo.. Hiç bir şey duy* madım, uyuyordum. Amma ne uyuyordum. Vo yere eğilerek feneri alıp kaldırdı. — Bana karanlık yapıyorsun. — Fakat kendim nurlanıyorum. Bu delikanlı güzel, izi bir ço- cuktu, Üzerinde kolları sıvalı bir gömlek vardı: — Oo Hanımefendi, sefa ge- diniz efendim.. Nasıl geldiniz bi- ze gökten mi düştünüz? — Hanımefendiyi tanıyor mu- sun ? — Elbette ayol... Elbette ta- mıyorum. Balo gecesl... — Evet hatırladım efendim. — Feneri bana ver bakayım. — işte. — Haydi sen de Kâmran Ha- fımıc yanına otur, onu eğlendir, Modaya gideceğiz. * Yelkenler istekelz istekoiz şişti. Allahbtan — denizin — üstü — ak- şamıkl kadar — havasız — değildi hafif bir rüzgâr vardı. Lâmi genç kızın yanıma otur- muştu. Kâmuran : — Evde beni merak ederler dedi. Çok geç kaldım. Yok canım... -— O kadar yaz — akşamı için bu kadar karanlık... Saat dokuz buçuk olmalı,., ( Arkası var) kümetten Rica Ediyoruz ( Baştarafı 1 inel yüzde ) yetiştirdikleri temlis ve — güzel mahsulden dolgun kazanş umu- yorlar. K Fakat yurt için bir şeref tep- kileden bu mefis mahsuller kar- pısında sadece kendi hasis ka- zançlarını düşünen bazı komed- yacı tacirler, Hcaret perdesi ar- kasında şimdiden rol almaya baş- Tamışlar, bir takım yalan çayla- lar çıkarımya yeltenerek köylüyü endişeye düşürmiye — koyulmuş- lardır. FBan, en salâhiyetli makam- lara başvurdum ve kat't öğren- dim kli Ege mıntakasının bu we« neki Üzüm va İncir mahsulü çok nefts ve temizdir. Bu sebeple dışardan İyli müşteri bulacak zetgin kazanç temin edecektir. Bu açık vaziyet karşısında hiç sılılmadan — bir takım — heze- yan mahsulü şaylalar — çıkara- cat mallarımızın satışını .dıııun- laştırmaya yeltenenler İçin ağır cezalar koymuştur. Haber aldığıma göre, hükümet bu tacirlerin oynamak İstedikleri komedyadan — haberdar — olmuş, bunun önlüne geçmek için hare- keto girişmiştir. Başbakan Ismet Inönünlün de, bu işi tetkik etmek Üzere, seyahatini İzmire kadar uzatacağı haber almıyor. Fakat iki milyon köylü bu ( Baştarafı 1 inci yüzde ) Ve bunu habor alan amatör pehlivanlarımızdan bazıları fede- rasyona başvurarak Dinarlı ile görüşmek İstediklerini bildirdiler. Hattâ, bizzat federasyon bu istekte bulundu. Kendisine bir nevi meydan okunduğunu haber alan Dinarlhı, diğer güreşleri de tertip ettiği- mizi bildiği için bize başvurdu, ve: — Ben, dedi, —memlekete, güreşmeye — değil, — dinlenmeye gelmiştim. Fakat benimle güreş- meok — isteyenler — çılanca, kabul etmek mocburiyetini duyuyorum. Bu itibarla, Tayyare Cemiyeti menfaatine, Üç güreş yapmaya hazitrim, İstenilen karşıma çıkar- labilir. Ancak, ben, Avrupada ve Amerika'da Pankroas usulü güreş- meye ealışlım ve yağlı güreşte Ihtisasımı kaybetmiş bulunuyorum. Hele alafranga güreşi hiç bilmem, Bu itibarla, karşıma rakip çıka- ranların bu noktâları unutmama- Tarını İsterim. Biz, bizim organlzasıyonumuz altında güreşmeyi İsteyen Dinar- hüm bu cevabı Üzerine federas- yona Başvurarak federasyondan giEAhT olarak: —— Dinarlı, Amerikaya gideli İki esene olmuştur. Dediler, Ö, bundan önce, burada, senelerca serbest güreş yapmıştır. Ve biz ketidisinin karşısına, vaktile iyi bildiği usullarde güreşecek raklp- ler çıkaracağız. O, dünya şam- piyonu olabilir. Buradaki güreş- l gilerimizde, ayni unvan İçin gü- Yemiş Sahilleri Burun Dü- 2MilyonKöylü Namına Hü şuğcek ku Neşreğiyor Üzstteki resim Yemiş iskelesine komedyacıların bir an önce sorğu | cavar kıyıyı, alttaki- bir. ihtiyarın altına alınmaları dileğindedir. Tramvaylarda 30dan Faz- la Bilet Kesilmiyecek Şimendifer, otobile, vapur gibi rakip vesalt olmuyan bazı hatlara tramvay şirketinin az araba İşlet- tiği ve bu yüzden günün her saatinde tramvaylarda izdiham olduğu iddla edilmiştir. Tramvay şirketinin tramvay- larda en çok 30 yolcudan fazla- sına' bilet kesmemesi kararlaştıe l nlmıştır. — Belediye — memurları tramvayları kontrol — edecekler, içinde bilet kesilmiş oturdan fazla yolcu bulunan tramvayları tesbit edarek belediyeye bildireceklerdir. Şdti aaasişeceeme Yeni Soyadı — Milli Müdafalı Vekületi hava İlevazımında Binbaşı Bay Şabam soyadı olarak Sönmez'i kabual etmiştir. —. süprüntü arabasını cofra - ittihaz ederek karın doyuruşunu - göste- riyor. Bu kıyı ve o İhtiyarın rez- mini aldığımız sırada bulunduğu sokak, tarif edilmez bir pislik Tepeobaşı Belediye bahçesinde 5 Perşembher: *9 Cuma 19 Cumatest, Y1 Pazar günü akşamları vaât 21 de DELİ DOLU Yazamı Ekrem Reşit Besteleyan: Cemal Keşit Babek, İstanbul, Şişliye Oramvay vardır. , Haat Gzteiçeei ŞehirtTiyatrosa D l"'l';ıılnl | | HK l lll İti Hi l VAT Dinarlı Ile GüreşMeseles Artık Halledilmeli Ağuntos 9 reşebilecek kuvvettedirler. Fakat —Dinarlı, burada hiç kimsenin — bilmediği Pankreas usulle görüşmek İsteğinde wrar ederse, karşısına rakip çıkarmı yacağımız tablidir. Onun pankreaa usulile göreşmekte 1srar etmesi, santraçtan başka oyun bilmeyen- lerle dolu bir kahveya girip de tavlada meydan okumaya benzer, Biz, federasyonun cevabını da Dinarlıya bildirdik, O: — Ban, dedi, kimseya mey- dan okumadim. Beni güreşe ça- gırdılar. Sadece hangi usulde güreşmesini bildiğimi söyledim. Onların serbest güreş nizamlarını göreyim. Eğer boecerebileceğima aklım keserso, ringe çıkarım, Ya- pamıyacağıma hükmedersem, kalır. Bu cevabı da duyan federss» yon, Dinarlı ile temasa girişmek İstemiş, ve kendisini gerek tele- fonla, gerek mektupla, gerek adam göndererek nratmıştır. Fakat buna rağmen, bu temas henüt miümkün olamamıştır. Bizce Dinarlı, federasyonun daveline icabet ederek hüsnüni- yelini göslermelidir. Dinarlının pehlivanlarımızla boy ölçüşünü seyredebilmekliğimiz, bu temasın bir anlaşmayla netlcelen- mes'ne bağlıdır. Bu anlaşma da tarafeynin göz- tereceği fedakârlığa bağlıdır. Biz, hem hava kurumunun menfaati namına, hem de bu güreşleri haklı bir sabırsızlıkla bokleyon meraklılar namma, bu temasın bir anlaşmayla netfcelen: mesini temenni ediyoruz. içindedir. Hele sahile vuran kek- muüş ve ekşimiş karpuz kahuk- larımndan tereşşuh ıd_ııı pis koku tahamımlil edilemez bir — şeydir. Halk Medet Allah diyor. Pu istilmdat sesi bemen belediyonin kulağına akseyleye. — raâdyo ak- çomurlarının tesiri şif &, H ildimi ve kaplıca müdi- nce İidare ve her keseye elve- götürü Patlar tesbit edilen ote!- lerinin ebabı istirahati i€barile Pice. tany kaplıcalarımı — tavsiye ederler. Fazla tafsilât için İstaobu.'da Aşır Efendi caddesinde Hubyar hamında 124 14 mumaralarda acentgsi S. JA- COEL MAHTUMLARI müessesesine müÜracaat.