22 Temmuz 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

22 Temmuz 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hint Denizlerinde Türkler PiriRele- Murat Reix - Bahâdir Şah, Portakal Çiçeğini Görmek Yazan: M. Turhan Hadım Süleyman İçin Her Şeyi Göze Almıştı.. Saraylarda adet olan — gölenler, törenler yapilıp bittiktön ve Bahâdir Şah ile Mehmet Zaman biribi. Fini görüp tanıdıktan — sonra sira #iyasal görüşmelere gelmişti. Bunu da Safer Rela yapıyordu, büyük konuklar gelecek günlerin doğuracağı hadise- ler üzerinde uzun uzun 'konuşuyordu. İste bu durumda Hümayunşaha bir elçi, arkasından bir başka elçi geldi, sığıntı prensin geri verilmesi istenildi. Siyasal suç! öyledursun, bir Ülke- den başka bir üle keye sığınan ölüte çü ( katil ) lerin, eli kanlı yol ke- senlerin bile gerl werilmesi o devir- lerde çok çirkin sayılan küçüklük- ler i. Helo bir hükümdar — böyle bir işi, ne paha- sına olursa — olsun, yapamazdı. Bundan — Öötürü Safer Rels, Güce. vat — hükümetinin veziri sıfatile, el gilere — * olun gdedi, onlar da ken di hükümdarları, ağıından son sözü söylediler, “ Günü nüze hazır olun, savaş yapacağız ,, dediler. Şimdi Ahmetâbâde dönmek, savaş için gerekli olan geyleri yapmak lâmımgeliyordu. Fakat Bahâdir. Şah Blr türlü adadan ayrılamıyordu, bu Öönemi yurt işinide Safı elsin omu- zuna yükletmeye savaşıyordu. Rela, biraz nazlanarak — ayak sürüyordu. Lükin içinden talihini kutluluyordu, yalnız kalınca #sevincinden — gerinip duruyordu. Halbuki o da su uyur, düşman Uyumaz sözünü unutuyordu, Porteklz- lilerin ne dolaplar çevirebileceğini gözden uzak tutuyordu. Vis Ruva Antuva dö Silveyra ise boş dürmü- yordu, Emanuel dö Suza ile başbaşa verip konuştuktan sonra yapılacak işi kestirip atmıştı, bıyıklarını bükerek mmacına doğru atılmıya bhazırlanmış bulunuyordu. Bahâdir Şahın payitahta ve vilâ- yötlere — buyuruldular — yollayıp da Hümayun Şaha karşı savaşa hazir- lanmasını bildirmesinden bir kaç gün sonra düzenci Vis Ruvadan bir mek- tup geldi, Bahâdir Şal bir şölen verileceği — bildirilerek — ertesi gün «miral gemisine gelmesi rlca edildi, Mektupta bu şölenin candan görü- Şülmek için yapılacağı, Amiral d8 Suza ile kız kardeşinden ve Vis Ru- wadan başka kimsenin bulunmıyacağı yazılıyordu, Bahâdir Şahın da yalmız Safer Relal alıp gemiye — gelmesi açıkça bildiriliyordu. Hükümdar, sevgilisile birlikte üç büş saat yan ydı kalacağını düşü- merek enikonu kanatlanmıştı. Mektubu alır almaz, Vis Ruvanın gemisine uçmak kuruntusuna kapılmıştı. Safer Rais, mektupta kullanılan ağıı blraz tuhaf ve kaba bulmakla beraber Portekizlilerin. konuk Prens Meh- met — Zaman Mirzanın — şölene getirilmemesi için böyle bir dil kul- landıklarını oranlıyarak aramayı boş buluyordu. Şölen günü Şah, vezirini de filkaya biadi, Amiral ge Daha önce Vis Ruvanın ansızın has- talandığı ve fakat gölenin geri bira. kılmıyacağı bir. mektupla kendine bildirilmişti. Sefer Rels, bu mektup fizerine gemiye gidilmemesini söyle- diği halde - Portakal çiçeğini g için hergeyi feda etmeyi göze Bahâdir Şahi yolundan çevirememişti. Zavallı hükümdar, kendinin kim olduğunu “va bir padişahin böyle durumlarda nasıl davranması gerekli bulunduğunu düşünmüyordu, sevgillsi Açin beslediği özlemin - ate; eridiğinden uluorta bir Emanosl müvasenesini kaybederek denize düşmüştü davranıyordu. Hastalandığı bildirilen bir adamın vereceği gölene gidiyordu. Gemiye yanaşılınca küpüştede Vis Ruvanın başı göründü. Sefer Rele, hasta denilen Portekizlinin dipdiri olduğunu görmekten biraz gaşaladı ve hele Amiral dö Suzanın ortada görünmemesinden büsbütün işkillendi, bahâdir Şaha doğru eğilip fısıldadı: — Ulu Sultan, içime kurt düştü, bu gidiler bisze bir oyun oyaama- sinlar. O, omuzlarını silkti : — Portakal Çiçeği, altın sakaısını vever, Öbürleri de bana gerekmez. Safer Rels, palasını okgadı ve mi- rıldandı : — Bu cankurtaran belimde olduk- tan sık dokuyup ince ölemek de bana görekmez Vis Ruva, merdiven başında ko- noklarını karşıladı ; — Hasta iken, dedi, #lzi ağırlaya- bilmek için iyileştim. Hoşgeldiniz, bana şerefler getirdiniz. Bahâdir Şah, anlamsız bir gülüşle bu söÖzlere karşılık veriyordu, yanık yanık dört yanına bakınıp - sevgilisini arıyordu. Fakat ortada me Jan — vardı, ne Emanoel, Yalnız silâhli askerler, Gücerat — Sultanı — selâmlamak - için dizilmişlerdi ve Vis Ruva, öne düşe- rek konuklarını doğru götürü- yordu. Orada d n, tepeden konuşur- larken Bahâdir Şah sordu; — Emanoel dostumuz Kendisini göremedik. — Güzel adanızı kem gözlerden korumak için yeni bir istihkâm yap- tırıyorum. Oraya gönderdim. — Ya kızkardeşi? — O, rahatsızdır, yatıyor! Bahâdir Şah Için orada oturmaya artık bir sebep kalmamıştı. n gözünde yoktu, he stiyordu. Yalmız ha olduğu söylenilen sevgilinin nerede yattığını öğrenmek ihtiyacı bütün benliğini kavradığından kalkamıyordu, gamlı gamlı yutkunup duruyordu. O sırada içeri biri girdi, Vls Ru- wanın kulağına bir şeyler söyledi, oda ayağa kalktı. — Affınızı rlci ederim haşmetpe- nah, dedi, merede ? iylerken sesinde, hiç de tabii olmıyan, bir çınlayış vardı. Safer rels, avına atilmiya hazırlanan — bir kurt hırlayışını andıran bu tuhaf çin- layışa kargı hemen Kulak kabarttı ve amiralın salondan çıkmasile beraber Bahâdir Şahın koluna yapıştı, ( Arkası var) | Yağlı Güreş |Müsabakaları Muvaffakıyetle * Yapıldı , ( Baştarafı 7 inet yüzde ) burunlu Mehmet Ali arasında yapı- lan güreş Memet Alinin meydanı münasebetsiz hareketle terketme- Si üzerine —mağlübiyetile bitti. Mehmet Ali hakem heyeti tara- fından diskalife — edildi. Arabacı Hüseyinle gallp ge- len Ali Ahmet ile Uzunköprülü Hasanın güreşi heyecanlı oldu. Yamalı Hüseyin ile Yıldırım Bekir bir saat zarfında yenişeme- diler. Müsavi puan aldıklarından güreş harlci sayıldılar, Baş altında Manisa'lı Rıfat Bulgaryalı Salimi yendi. Bu gall- biyetten sonra Günanlı Hamdi, Bulgaristanlı Arifi ters paça ile yendi. Koç Ahmet ile Mandıralı pomak Ahmet bir saat güreştiler. Koç Ahmedin galibiyeti ilân edik di. Günanlı Hamdı ile Koç ÂAh:- met arasında yapılan güreş çok sert oldu ve baş altı birihcisi Günanlı Hamdi oldu. Baş güreşine Arnavut Mülâ- yim, Tekirdağlı Hüseyin, Bulgar- yalı Molla Mehmet, baş altıdan çıkarılan Manlsalı Rıfat — İştirak ettl Baş altında fazla yorulan ve ilk kur'ada Mülâyime düşen Rıfat en nihayet yenildi. Kara Ali ile rakibi mo!'la Meh- medin güreşleri gelecek haftaya bırakıldı. Esasen hava da karar- mıştı. Bu suretle başa konulan yüz lira ikramiyenin elli lirası Mülâyime diğer elli lirası molla Mehmet ile Tekirdağlı Hüseyine verildi. Yapılan programa naza- ran baş İkramiyesi her hafta yüz Nra artacağından ikinci hafta ol- mak itibarile ikiyüz lira olacaktır. 1 Eylüle yapılacak Istanbul baş pehlivanlığı ikramiyesi bu cetvele göre yedi yüz liradır. Bu pazar yapılacak müsabakalara tam | de başlanacaktır. Denizyolları İŞLETMESİ leri « Karaköy — Köprübaş! 362 - Sirkecl Mühürdarzade Han Tel, 22740 Avı “OaaENn iskenderiye Yolu IZMIR vapuru 23 Temmuz SALI günü saat 11 de İsken- deriye'ye kadar. “4158,, Trabzon Yolu | Vatan vapuru 23 Temmuz Salı günü s Kador. *& Istanbula Yeni Gelenlere Ders Olsun Yankesici Bekir, Rizeli Ali İle Kâzımı Nasıl Soydu ? | Davacılar Ali ile Kâzım and- larında iki çiftçi genç bellerinde kuşak, ayaklarında çarık var. Suçlu da lime lime elbiseler içinde, saç sakal birbirine ka- fişmiş bir insan. Adı Bekir yeri, yurdu ve İşi belli değill Davacı Kâzım anlatıyor! — Eminönü mü ne diyorlar, bir yer var.. Oralarda bir sokak içinde gözümüze demirden ya- pilmiş birşey - ilişti. Meğer terazi imiş Ali ile - tartılmağa haves ettik, Yanına — gittik, — Üze- rine çıktık, mıktık hiçbir. şey tartmıyor. Osurada yanımıza bu Bekir sokuldu: — Ne o tartılmak mı istiyor- sunuz Hemşehriler? dedi. — He.,, dedik, Bize teraziye para atılacağını anlattı. Ben nişan yadigârı, ucu işlemeli kesemi çıkardım. Kuruşu atarak tartıldım. Kantara arka- daşım Al çıktı. Bu Bekir de ona yardım etmiye başladı. Ben de onları seyre daldım. Fakat Bekir Aliyi tutarker falan eli Alinin göğsü Üzerinceki saat kordonile oynamıya baş'adı. Een merakla- narak — gözetlemiye — koyuldum. Bekir kordonu çözdü; santl cep- ten çekti. —Ali oralarda değil.. Hemen Bekire atıldım: — Çıkar saatil dedim, Bekir gülmiye başladı: — Hemşehriyiz yahu! size şaka yaptım. Ali, hemşeri yanamaz: Bekire; — Sende mi Rizelisin, Dedi. Bekir: — Rizeliyim ya! — Hemşerl olmasak size böyle şaka yapar mıyım. Fakat arkadaşın İşi tam tatlı zamanında bozdu. Ali bu sözlere inandı - gitti, Bekir tam yanımızdan ayrılırken elim nasılsa cebime gitmiş bulun- du. Bir de ne bakayım? Benim kese yok . Daha ikli dakika önce açıp para — çıkarmıştım. Ayaklarım suya erdi. Var kuüv« vetimle bağırmıya başladım: — Yankesici var; yankesici var |. AlL işin farkında değil, ko- lumu — tutarak beni — sarsmıya başladı: — No yapıyorsun yahu ? O bizim hemşeri. Bekir de anladı ki papuçlar pahalı; tabanlara kuv- vet başladı kaçmıya.. — ben de düştüm arkasına., o sokak #enin, bu sokak benim kovalamaç oy- namaya başladık. Bekir hem ko- şuyor, hem bize dönüp dönüpı — Yaklaşmayın yakarım. Deya bağırıyordu. Fakat bir s0- kak ağzında bir polis — efendile göğüs göğüse gelmez mi? Kuapa- na kısılmış fare gibi yakalandı... Hâkim Bekir'e seslendi: — Bekir Işittin mi Kâzımın sözlerini ?. — * — Yakıyorlar bayım. — Benli yok yere yakıyorlar. Asıl hırsızı kaçırmışlar. Ben de onlara yardım edeyim dedim. Polisle karşı kar- gıya gelince: — İşte hırsız bul Diyiverdiler" Ben doğruluktan, istikametten ithiraf etmiş (!) adamım. Böyle iş daha İk defa başıma geliyor... Bekir iki ay on gün hapls ce- zası yedi. Çıkarken de, — Ucuz kurtulduk! Dedi. Ben Tâfigeçti mi da- Bir Hırsızlık Hikâyesi Suçlu H;pîı—Yıiaak BHâdise basit; Hamdi oğlu Bekir bir sabah amelenin İşe dağılmasını gözet- liyerek ortalık boşaldıktan sonra kanalizasyon şirketine ait demir çubuklardan iki düzinelik bir de- meti aşırmıya kalkıyor. Fakat şirket bekçisi Abdullah tarafın: dan görülerek yakalanıyor.. Bekçi diyorki: — Demirleri alıp iki adım atmıştı. Koluna yapıştım. İlk sözür — Açım ağabeyciğim. Etme bana! Demek oldu. Önce onun bu haline da; madım. — Bırak- mıya karar verdim, Fakat kendi ekmeğimden ok mak korkusu düşüncemi değiş- tirdi. Polise teslim ettim, neme- lâzım! Kabahati varsa cezasını çeksin. Bu devrede kimseye Iyilik yaraşmaz,. Hâkim suçluya sordu: — Ne dersin Bekir? — Ne diyeceğim bayım! sa- hipsiz sandım., veme — Sahipsizmi sandın? Bu dün« — yada sahipsiz mal olurmu? Sa- hipsiz şey havada uçan kuş.. dağda dolaşan yırtıcı hayvan... Koca dünyayı kaplıyan toprak parçaları bile karış karış İnsan- lar arasında paylaşılmış. Hem sen bu hususta tecrübe görmlüş birisin. Bir malın sahibi olup ok madığını pek âlâ bilirsin... Hâkim suçluya Üç buçuk ay ceza kesti. Bir Adama Nüzül İsabet Etti Çarşıkapıdan geçmekte olan Agop isminde yaşlı bir adama birdenbire nüzül isabet etmiş olduğu yere yıkılıp kalan Agop başından — yaralanmıştır. — Polis, Agobu hastaneye kaldırmıştır. X , Eski Zabilye, Çatalçeşme B0 İSTANBUL [ Gazetemizde — çıkan m İ çI: İ mahfuz ve gatetemlae alttir Ve resimlerin ABONE FiATLARI Abono bedeli peyindin Adres değiştirmek 25 burüçtur. Gelen evrak geri verilmez. ilânlardan mes'uliyolt alınmaz Cevap için. mekluplara 10 kuruşluk pul ilâvesi Iâzımdır. Sabıkalılardan |

Bu sayıdan diğer sayfalar: