18 Temmuz 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

18 Temmuz 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yeni Buluşlar Y ılan Zehirine Karşı Radyo Dünyanın her - tarafında, bil- hassa — Hindistanda — ve cenubi Amerikada, yılan sakmasından her sene binlerce insan zehirlenip ölmektedir. — Son — zamanlarda Pastör enetitüsü, bazı radyo mev- celerinin yılan zehirine karşı çok kuvvetli ve adeta kat'i bir deva teşkil edebileceğini tesbit etmiştir. yılan zehirine en az mukavemeti olan ada tavşanlarma, Pastör enstitüsünde, kendilerini öldürecek miktarda yılan zehiri zerkedilmiş ve akabinde de üzerlerine kısa tulli radyo mevceleri tevcih edilmiş, bir müddet sonra zebirin tesirle- rinin tamamile — zail olduğu ve ölüm ihtilaçlarile çırpınan tavşan- ların kendilerine geldiği görü- MüÜştür. Şimdi Hindistan, cenubi Ame- rika ve hudutları içinde zehirli yılan bulunan — memleketlerden çoğu Pastör enstitüsline müracaat etmiş ve yılan zehirini imha eden bu husust radyo makinelerinden birer nümune - edinmişlerdir. Ya- kında bu memleketlerden bazıla- rında, doktorların böyle bir alet taşımalarını mecburi kılan bir de kanun çıkarılacaktır. Kısa mevcelerin vücut üzerinde tesirleri henüz yeni yeni keşfedi!- r. Yakında birçok hasta- lıkların bu mevcelerle tedavi im- kânları bulunacağını bekliyebiliriz. * Balı İslâh Etmek İçin Ingilterede Arıcılar cemiyeti reksi David Ernslie, — arılardan daha bol - ve daha - nefis bal almak — için yeni bir usul keşfetmiştir. Bu zat arı kovanla- rını bir arabaya veya bir kam- yona yerleştirmekte ve mevsimi- ne göre, arıların en çok bal top- hıyabileceği çiçeklerin uçtığı yer- lere götürmektedir. David Ernslie bu tecrübeleri- nin neticesinde, arıların daha çok ve daha iyl cins bal yaptıklarını görmüştür. Bundan sonra arıcı- hğın seyyar bir san'at haline geleceğine şüphe yoktur. * Sun'i Kauççuk Son zamanlarda Amerikada ve Rusyada sün'1 kauççuk imal etmek hususunda yeni yeni usul- ler keşledilmiştir. Bu tecrübeler muvaffakıytle neticelendiği tak- dirde dünya kauççuk piyasası altüst- olacak, İngilizlerle Ame- rikalıların elinde bulunan kauççuk sindikaları topu atacak ve kauççuk piyasasını korumak için, kauççuk sindikaları arasında kararlaştırılan bir sürü tahdidat ve nizamname- ler suya düşecektir. bi Bugün, Rusyada ve Amerika- da, petrol ve benzin istihsal edil- dikten sonra geri kalan ağır yağ- lar, bazı hususi teamüllere maruz birakılmakta ve bunlardan sun'i kavççuk istihsal edilmektedir. Bu süretle, bir ton petrol tasfiye edildikten sonra kalan tortular- dan takriben 16 kilo kadar sun'? kauççuk elde edilmektedir. Bu usul ile elde edilen kauç- çuk, mukavemet, dayanıklık ve alestikiyet noktainazarından, ta- bit bir surette istihsal edilen ka- uççuklara kat kat faiktır. Bundan mada maliyet fiatı ucuz olduğu gibi, bilhassa petrol madenleri çok olan yerlerde, lü- sumundan fazla kauççuk İmalini de kabildir. Çay ve tesirleri Şimdiye kadar doktorlar, ça- yın insan vücudu Üzerinde yaptı- teşirler hakkında, ortaya biri- irine zıt bazı nazariyeler atmış- lardı. Bunlardan bazıları çayın faydalı olduğunu, bazıları muzir olduğunu, ifrata giden bazıları ise çayın kokain ve morfin gibi tehlikeli bir madde, bir zehir ol- duğunu iddin etmekte idiler. Amerikada, Nevyorkta Erook- —— Dünyada Olup Bitenler İngilizlerin Yeni KAT . Transat- lantik Vapuru ilk Se- ferine Hazırlanıyor Kimin Eline Geçti İse Onu Mutlaka If- lâsa Sürükley Londra, 12 (Temmuz) — Ingi- ; liz gazeteleri Iagiliz ve Fraw sız transallantik vapur kumpan- yaları arasında bir mukavele ak- tedildiğini haber verliyorlar. Bu mukavele dünyanın en büyük va- puru olan Fransanın Normandiya vapuru ile yine o ayarda sayılan Ingilterenin Keen Mary vapuru- nun seferlerini ayni istikamette yapmamalarımı temin edecektir. Yani, bu vapurlardan — birinin Avrupadan hareket etliği sırada ötekini Amerikadan yola çıkar- mak suüretile aralarında rekabet yapılmasını ortadan kaldıracaktır. Bu münasebetle şurasını da söyüyeyim ki, Keen Mary vapuru henuz hazır değildir. Fakat biti- rilmesi için o kadar hızla çalışıl- maktadır ki, pek yakın bir za- manda İlk seferini yapması me- rakla, sabırsızlıkla beklenmek « tedir. Bunun sebebi de saatta 30 mil sür'at ile Okyanusu en çabuk geçmekte, Almanların rekorunu kıran Fransız. vapurunu — İngiliz transatlantiğinin geri bırakıp bı- rakmıyacağı noktasınıt henüz bel'i olmayışındadır. Geçecek mi, geç- miyecek mi? Bu suale Ingilterede cevap verebilecek ancak iki mü- hendis vardır ki, onlar da ağızla- rını sımsıkı tutmaktadırlar, Buna rağmen kulaktan kulağa akseden bir şayiaya, daha doğrusu du- daklarda dolaşan bir temenniye bakılırsa:; — Keen Mary saatta 34, hat- ta 35 mil yapacaktır. * logiliz gazeteleri dünyanın en büyük vapurlarından bahseder- lerken, bu sıfatı ilk defa olarak Keen Mari son kısımları - bitirilirken takınmış olan eski bir transatlan- tiğin macerasını hatırlatıyorlar. Bu transatlantik 1853 — yılında Brunel isminde, sonradan İngiliz- leşmiş bir Fransızın kafasında doğmuştu. Avusturalyaya bir se- ferde 10,000 yolcu taşıyacak. Ve bir kerre a'dığı kömürle bu veferi gidip gelme olarak yapacaktı. Boyu, © zaman mevcut vapurların en büyüğünü bir buçuk defa geçmek üzere, 211 metre uzun- luğundaydı. On yedi metre kut- runda iki tane yan çarkı ve ay- rıca 7 metre uzunluğunda bir uskuru vardı. İstimini tamam 112 tane kazan temin ediyordu. Bü- tün bunların dışında rüzgârdan da istifade edebilmesi için beş direk üzerine yelken terlibatına ma - likti. Ingi izler bu vapura Levitkan adını verdiler. Levitkan yapıldı. Fakat kızaktan bir türlü inmek istemiyordu. Üstüste üç kerre uğraşıldı. Nihayet denize indirile- ceği zaman İse içini dolduracak yolcu bulunamadı. O zamanın ticaret hayatı İçin | Iya — lâburatavarlarında — çalışan Dietrich Fisher isminde Ameri- kalı bir doktor bu nazariyeleri tecrübe etmiye karar vermiş ve bir miktar beyaz fareler elde edinerek bunları üç gurüba ayır- mıştır. Bu gruplardan birisini yab nız su, diğerini yalnız çay ve üçüncüsünü de yalnız çay yaprak- larlle beslemiş. Altı ay sonra bu Üç gropa mensup farcleri tartmış, ve hatiâ bunları öldürerek vü- cutlarını bile muayen - etmiştir. Bu muayoneler — neticesinde doktor Fisher yalnız çayla besle- nen farelerde gayrı tabil hiç bir hale tesadüf etmemiş, ve herke- sin zannettiği gibi mide cıdarla- rında bir tanen tabakasının hasıl olduğunu görmemiştir. Doktor Dietrich Fishere naza- ran bugün insanlar hiç korkma- dan günde 42 bardak çay- içe- bilirler. en Eskı Bir qeqıi... Keen Mari bitmeden önce pek büyük oluyordu. Nihayet de- nize *indirildiğinden iki buçuk yıl sonra ilk seferini yaptı. Fakat Avusturalyaya değil, Nevyorka, (10,100) yolcu İle değil, 500 kişi ile gitt.. Çalışma müddeti topu topu Üç yıldır. Zira makineleri o derece sarsıntı yapıyordu ki, tek- nesi açılıyor, İçine su giriyordu. Tamire çekildi. Ve 1865 yıına kadar limanda uykuya daldı. O zaman bu vapuru, İngiltere, Fran- sa ve Âmerika arasında kablo döşemeye memur ettiler, Bu işi yaptı, yaptıktan sonra tekrar uy- kuya daldı. Sahipleri nihayet bı- karak sattılar. Bir kömür taciri aldı. Cebelüttarık limanında yü- zücü bir kömlür deposu olarak kullanacaktı. İflâs etti ve gemi de her alanı iflâs ettire ettire elden ele dolaştı. En sonuncu müşterisinin bu gemiye verdiği fiyat 655,000 altın franktır ve en iyi düşünceyi de bu geminin s0- nuncu sahibi bulmuştur. Çünkü demir fiyatına ( 1,076,000 ) franga satmış, 420,000 altın frank kâr temin etmiştir. Yeni Noşrî;ı : Deniz Mecmuası — Üç ayda bir genel kurmay (Erkânıharbiye) 9 uncu den'z şubesi tarafıı çıkarılan bu gözel ve İhymetli mecmuanın 1 temmuz sayısı çok zengin mündere- eatla çıkmıştır. Idâare — Dahiliye vekâletinin ay- hk olarak çıkardığı bu mecmuanın haziran 87inci sayısı iç işlerimizdeki resmi ye gayrı resmi hareketlerin ya- zılarile intişar etmiştir. Ülkü — Ankarada halkevleri mer- kezi tarafındın ayda bir çıkarılan bu kültür ve san'at meemuasının 29 uncu sayısı birçok zengin yazılarla İstiklâl Postası — İsti! talebeleri terafından her de nunda çıkarlan bu talebe mecmünsi- min 1934-1935 ylı sayısı çıkmıştır. Bu sayıda mektebin Hyatçoj edebiyat, kademi, idare şubelerinin se- (maliyetleri resim ve yazılarla gösterilmiştir. Türk Mühendisleri Mocmu- ası — Mühen:iser Birliği tarafından ayda bir çıkarılan fenni ve 'mesleki mecmuadır. Temmüz — a alâkalı birçok Mi vada llet Bayrağ Türkistanlılar tarafından çıkarı aylık mecmuanın' birinci sayısı çık- mıştır. İçinde bir çok vatani yanlar vardır. Kültür — İzmirde çıkan bu, san- at ve K:l(lv meamuasının 39 uncu sayıa: çıkmıştır. Fikirler — İzmirde çıkan bu Kültür meemuasının 130 ve 131 inci | sayıları çıkmıştır. Kastamoni Kendiri — Kasta- moni Ticaret ve Sanayi oda: m- leketimizin Ekonomik kalkınmasında başlıbaşına bir varlık olan Kastamonl kendiri hakkı faydalı bir. kitap mıştır. Kitapta kendirin tarihçesi vasıfları, kıymetleri, bunlarla nöler yapılabileceği hakkında birçok kıy- metli tetkik yazıları vardır. geee rsekese e erkemr AAA ae - I Konuşma ha e a a ÖOn Beş Yılda... yavaş başarılmasını ya bir suçı ya bir meziyet saymaktan bü türlü kurtulamıyoruz. Yedi günün son sayılarından birinde, Yahyâ Kemal'in “Açık Deniz,, | altırdâ şu sizleri okudum: “Üstadın on beş yılda yazdığı Şiir...,. Bilmem Yahya KKemal o güzel şiirine gerçekten on beş yıl uğ* raşmış midir? Bunu — öğrenmek bile istemem; çünkü bir eserin şu kadar saatte veya şu kadar yılda meydana konulmuş olmasi edebiyatı sevenleri değil, belkl insanların özel heyatını karıştır« maktan zevk duşaidarı ilgilendi- rebilir. Yuhya Kemal'in "Açık Deniz,, şiirinde zorla uğraşa uğ- raşa yazıldığını gösteren bir hal var mı? Onu okur veya dinler- ken şiirin “şarkısında,, bir sıkıntı duyuyor muyuz 7.. Bence hayır ; o halde kaç yılda yazılmış olduğu hiç umurumda değildir. O şilrde bir zorakilik, bir sıkıntı duyanlar varsa onlara da şunu söyliyebili- riz: Bu şür, Oronte'un senesi gibi on beş dakikada da yazılmış olsaydı yine onda bu zorakiliği, bu sıkıntıyı bulurdunuz; Çünkü bir şiirde bu kusurların bulunması, harcanan vakitten değil, şalrin ruhunda tabillik bulunmamasın- dan, şalrin sözleri egemenliğİ altına alamamasından gelir. Oronte'un sözünü ettim. Oron- te Moliğre'in bir komedisinde ge- lip kötü bir şlir okuyan ve bunu on beş dakika içinde çıkarıver- mekle övünen bir adamdır. Ona Molitre başka bir #"şahıs,ının ağzından: “Böyle işlerde zamana bakınız!,,der. Biliyorum ki çağı- mızin oronte'ları, Molier'in tanı- dıklarının — tersine — olarak, bir şilre yıllar harcamış— — olmakla övünüyor; ama Moliere bunlara da, yanılmıyorsam, yine, cevabı verirdi. Çünkü çabucak yazmak bir meziyet, hatta bir özür sayır lâmıyacağı gibi yıllar sarfederek çıkarılmış bir eserin de her vakit iyl olacağı söylenemez. Fransız şâirl Chapelain, la Pucelle dex tanını yazmak İçin yıllarca uğraş miş; çika çıka ortaya okunmaz bir eser çıkmış. Çabuk yapılan İşin kötü ok duğu da her vakit doğru doeğik dir. Ta ilk çağdan bugüne kadar öyle adamlar sayabiliriz ki her biri yüzlerce eser meydana ge- tirmiştir; Voltaire'in bütün yaz- dıkları ikl Üç sandık doldurur, eserlerinin içinde de en güzelleri belki küçük romanları, kendisinin hiç önemeden oynar gibi çırpış- tırı verdikleridir. Ata gözlerine karşı gelmek istemem ama şiüir “iyi iş altı ayda olur,, sözünü söyliyen ata- mız bana öyle geliyor ki pek de haklı söylememiş. aresaberenecnanE” TAKVİM MBE — Hızır Gün 31 18 TEMMUZ 935 74 — Rumi 1351 Taemmuz 5 Vakit |Ezant |Vas 9 O4| 4 43) Akışam 12 — | 19 39 441 |1220| Yata | 157 zi S9 8 40 |16 18 | imsâk 6se |2 Sj

Bu sayıdan diğer sayfalar: