SON POSTA OSMANLI SALTANATI GÖÇERKEN (Mütareke devrinin tarihi ) me> Her hakkı mahfuzdur. gaa» Yazan: Ziya Şakir Fikirlerin Münakaşası Celâl Beyle Ar- kadaşlarına Ha Azalardan bazıları da her iki fikir ve mütalâayı reddetmişler : — Biz; Bilâf devletlerinden her hangi birinin, diğeri de tercihi suretile ve İsim tasrihi ile bir devletin Izmiri Işgal etmesi hak- kında hiç bir arzu beslemeyiz ve hiç bir kâğıt imza edemeyiz. Eğer Mondros mütarekenamesi ahkt- mına tevfikan İzmir askeri mev- kilerden addediliyorsa, ve bu se- bepten dolayı da İşgal edilmek lâzımgeliyorsa: — içinde bir tek Yunan neferi bulunmamak - şar- tile Itilâf devletlerinden her hangi biri tarafından İşgal edilmelidir. Demişlerdir. Celâl boyle arkadaşları, bu fikir ve mütalânların hepsinl bir- den reddetmişler: — İzmir; ırkan ve tarihen Türktür. Bunu reddetmek, gayrı mümkündür. Ortada bütün dünyanin kabul ettiği bir (Vilson prensipleri) var. Biz, ancak bu prensipler muci- bince yeni bir formül buluruz. Onun üzerinde dururuz. Cevabını vermişlerdi. Fikirler birhaylı — çarpışmış; nihayet galebe, Celâl Beyle ar- kadaşları tarafında kalmiştı. Ertesi gün, yeniden müzake- rata girişilmiş; nihayet İzmirin hiç bir nam ve unvan altında, hiç bir hükümetin himaye ve mandasını kabul edemiyeceğine; her ne şekil ve surette olursa olsun, vukubulacak işgali şiddetle reddeyleyeceğine; İzmir ve hin- terlândının, ana vatandan hiç bir suretle İnfikâkine meydan verik meyeceğine dair bir marzbata tanzimedilmiş, bu da Coelâl Bey tarafından Belediye dairesinde birçok vatanperverlere İmza et- tirilmişti. Italyanlar, kendi - arzularının Izmirdeki vatanperverler tarafın- dan bu — süretle reddedildiğini görür görmez, artık geri çekik mişler; para, silâh ve cephane tekliflerinden vazgeçmişlerdi. Vali Nureddin Paşa, Müdafasi Hukuk Cemiyetinin teşekkülü lle Cemiyet tarafından yapılan harekelleri, pek iyi bir görle gör- memişti. Fakat yapılan işlere, doğrudan doğruya mani olmak cüretini de — göstermişti. Fakat, Mart ayının sonlarına doğru İzmire gelen yenl vali ( Kambur ) İzzet Bey, İzmir rıhtımına ayak basar basmaz, işin şekli değişmişti. Hürriyet ve Itilâf fırkası men supları, Vali İzzet Beyin etrafını çevirmişlerdi. Bu fırkanın en mü- him elemanlarından dava vekili * ve, muharrir * Süreyya Beyle yine dava vekillerinden — Sadık bey, Izmir Belediye reişi Hasan Paşa, köylü gazetesi sahibi Refet Bey; Vali Izzet Beyin &© has, en mahrem müşayir ve İcra ıtaları kesilmişlerdi. Vali odasının en şerefli mevkiinde sık sık görülen misafirlerin — başlıcası İse, Rum metrepolidi idi, Vali İzzet Bey, müşavirlerin- den aldığı ilham Üzerine ilk> iş olarak Müdafani Hukuk Cemiye- tini dağıtmak istedi. Fakat cemi- yet, kanuna gayet muvafık - bir No, 8i -— 18/7/85 k Verdirmişti Alson karanlıkta Yunan filosu İzmir limanına girerken sürette teşekktil etmişti. Buna binaen cemiyet merkezi umumlal- nin kuvvetli müdafaasına mukave- met edemedi; ve cemiyetin hayatı- na, nihayet vermedi. Lâkin artık cemiyetin bütün her hareketine, bir engel kesilmişti ve hattâ ce- miyet mensupları arasına tefrika düşürerek kuvvetl — zayıflatmak ve bu suretle de her türlü vatan- perverane hareketleri akim bırak- mak. teşebbüslerine girişmişti.” Vatanperverler, bu hal kar- gısında şaşırmışlardı. Bir taraftan Yunan işgaline mani olmıya çalı- şırlarken : şimdi bir de, - valan hislerinden mahrum olan * bu vali ile uğraşmıya mecbur kalmış- lardı. Celâl Bey; vaktile söylediği sözlerde, hak kazanmıştı. Silâba istinat edecek olan milli bir kuv- | vetin, kiymeti şimdi anlaşılmıştı. Hiçbir teyit kudretine malik olmı- yan nutuklar ve kararlar, artık yavaş yavaş İnhilâle başlamıştı. Kalpleri vatan endişesile çarpan- ları, pek acı bir düşünce almıştı. Mayısın 10 uncu günü Muvaffak Bey Müdafaal Hukuk Cemiyeti merkezine gelmiş; İtalya konso- Çinde losundan aldığı meş'um bir ha- berl büyük bir tesssürle arka- daşlarına söylemişti. Italya kom solosu, mühim miktarda Yunan takerinin gemilere bindirildiğini, bir ikl güne kadar da bu asker tarafından İzmirin İşgal edilece- ğgini haber vermişti. Bu kara haber, vatanperver- lerin Üzerinde yıldırım - gibi acı bir tesir husule getirmişti. Derhal vali İzzet Beye bir murahhas gön- derilmiş; böyle bir işgal vukuunda hükümelin ne gibi bir tedbir itti haz edeceği sual edilmişti. Vali İzzet Bey, bu rivayetin kat'lyen asılıız olduğunu söylemiş; ve bu sözlerini de yemin ile teyit et- mişti. Izzet Beyeln bu kat't teminatı, vatanperverlerin endişesini biraz hatifletmişti. Fakat o gün akşama doğru ( Amiral Galirop ), bir zırhli ile Istanbuldan İzmlr lima- nına gelmişti. İngiltere hükümeti fevkalâde komlseri ve itilâf dev- letleri Istanbul mümeasili olan bu zatın böyle ansızın İzmire gelmesi; artık fevkalâde hâdisatın başla- mak Ürzera olduğunu hlssettir- mekte idi. ( Arkası var ) Felâket Sarı Nehir Setlerini Yıkmakta Devam Ediyor, Harkev, 11 ( A.A, ) — Sarı nehir şimdi de Honan kuzeyindeki wedlerin! yıkmıştır. Birçok gehir ve kentler suların — altındadı Yalnız — tek bir köyde, ahali: tur. Ağaçlırın r sığınmış olan binlerös kişi kurtarıl. mığştir. Geniş alanlar şimdi bir göl halini almıştır. Sular'ın üzerinde yüzlerce leş yüzüyor. Ölenlerin sayısı 8 bin kadar kentirilmelitedir. Amerikad da Seylâp Var Nevyork, 11 ( A, A. ) — Nevyork eysletindeki su baskınında ( 36 ) kişi boğulmuştur. Ziyan 25 milyon dolar tahmin edilmektedir. sular alçalmıya başlamıştır. ç Hankeou, 11 (A.A) — İsbang geb- rindeki feyezanlar yüzünden 400 ki. şinin ölmüy olduğu — söylenmektedir. Vangetse nehrl devamlı surette yük- ıe!noiııdi'- * Suchov, 11 (A.A) — Yeneze böl. gesinde feyezanlar yüzünden bir çok kasaba tamemiyle harap olmuştur. Feyezan kurbanlarının hakikl sayısı belli olmamakla beraber ölenlerin beş bine vardığı sanılmaktadır. * Şanghay, 11 (ALA) — Yungting nebri sür'atle yükselmekte olduğun- dan Pekin'in 200 mil uzağında yeni- den bir feyezan olmasından korkul- maktadır. Çankayşek, felâkotzedelere yardım etmek üzere eyaletlerde Özel komis- yonlar kurulmasını emretmiştir. — w a) zit Büklaiüminüün n 3000 Ölü Var MzcüRenecesesAAELELAKARAARANM sASİLEREDAREAARERü! Amerikanın Deniz Programı Vaşington, 11 ( A, > i lİılı.uıl.jıİt 1936-37( nll:ı)lwi?:n.dı: yapılacak gemiler hakkadaki prog- ramını bilcirmiştir. Amerika 12 parça torpldo ile altı tane dem'zaltı gemlsi yapacaktır. Deniz Bakam, ileride eskimiş - bir geminin yerini tutmak Üzere birde zırhlı yapılmaaının bu Proğrama ilâvesi ihtimali bulunduğuğu söylemi, Breozilyada Bir Almanın Tevkifi Rie de Jenaro, 11 (A, A.) — Polis limanın koruma sistemine ait fotog- raflar a'ınaktı olün bir Alman uçak sosyetesi pilotlarından birini tevkif etmiştir. Sovyet Ruaya - Belçike Brüksel 11 (A.A) — Belçika siya- #ai çevenlerinden haber “abmdiğına göre Sovyetlerle Belçika arasında diplomatik ilgilerin yeni baştan ku- rTulması için cereyan etmekte 0'an konuşmalar iyice ilerlemiştir. İngiltere Ve Hava Paktı Londra 11 (AA) — Dalili Telegraf gazetesiniı diplomatik aytarı, İngil- terenin, bir hava paktının imzalan- ması için elinden geldiği kadar çalış- maya karar verdiğini yazmaktadır. Kübada Şiddetli Bir Yangın Santiyago 11 (AA) — Kübenin doğusunda kâin Barakova limanında büyük bır yangın vardır. Bir çok ev- ler yanmıştır. Tafsilât yoktur. ae Ona, SDeli S Diyorlar ( Baştarafı 1incl yüzde ) geçen 30 küsur yıllık ömrümün içinde hekimlik ettiğim zamanlar otuz haftayı bulmaz. Bunun se- bebi de, hekimlikte karşılaşılan acılara dayanamayışımdır. Bu söz- lerinm — sorgunuza, istediğinizden daha şümullü bir cevap sayılabi- lir sanırım! Bence, hekimliğin en güç ta- rafı, hastaların iyilikten anlama- malarıdır. Hekim olmak için çok derin bilgiler lâzım. Bu muhakkak. Fakat uzun ve yorup yıpratıcı rıyrollordon sonra elde edilebi- len geniş bilgi sermayesini, tıpkı bir bakkal matar gibi satmaya mecbur kalmak da çok acı: Bu da muhakkak! Çönkü yaşamak için kazanmak lâzım. Bu mecburiyet yözünden dok- torların hastalardan gördükleri muameleleri kılıbık kocalar arılı karılarından bile göremezler diye- bilirim. 2 Doktorluğun Kazancı — Doktorluk, söylenildiği ka- dar kazançlı bir meslek midir? — Ona ne şiphe, En güçlü kuvvetli hamalların bile katlana- miyacağı bu yüklerin kahrına dayanabilenler, elbet ki toplaya- cak parsa bulabilirler. Çünkü doktorluk, bankacılık- tan, veçok Büyük, çok dalavereli ticaret İşlerinden sonra en kazançlı meslektir. Ve her hekimi, en ha- ris kimzeleri bile Imrendirebi k bir servete kavuşturabilir: Fakat Biraz iasafsız olmak şartile, Hem bu işde insafaızlık, sade para kazanmak için değil, mevki ve iyi şöhret kazanmak için elzemdir. Çünkü hastalardan çoğu, he- kimin kıymetini, İstediği paranın miktarile ölçerler. Bu yüzdendir ki, insaflı davra- nanların değersizliğine hükme- derler. — Iyi bir bekim olsa, bukar darcık para için ayağımıza ka- dar gelirlermiydi? Bak filâncaya... S0 kâğıdı. görmeden kılını bile kıpırdatmıyor. amma, aldığını hak ediyor! Der, dudak bükerler. Cevabını tamamlıyan şakacı hekimden, günün birinde ölüme çare bulunup bulunamıyacağını öğrenmek istedim. Ölümün Çareal . — Hekimlik, — dedi, hayatı uzatabilir; fakat ebedileştiremez. Takma yürek, takma ciğer pa: lavraları, çocukları bile güldüre- miyecek kadar soğuk birer ma- saldan ibarettir. Bunu anlamak için hayat hakkında en İptidat bir fikre sahip olmak bile kâfidir. Bu itibarla, hayali bırakalım ve ölüme hazırlanalım. Ucu ölüme dayanan bu soğuk bahsi tatlıya bağlamak isteği ile sordum : — En büyük zevkleriniz. ne- lerdir? En çok neleri seversiniz hocam ? — Herşeyden fazla — tabiati severim. Musikiye bayılırım. Fakat meselâ, henüz konuşmıya başlayan ufak çocukların gevelemeleri bana müsinl kadar, okumak kadar zevk verir. Sosyoloji ve terbiye bilgisinl severim. Ve umumiyetle kızdığım şeyler, bu bilginin, ve bu lerbi- yenin dışına taşan harekellerdir. Va ne yazık ki bugünkü cemi- yette bu kabil kızdırıcı hareket'er haylı çoğalmıştır. Bunun sebebi de bittabi ilim yoksulluğudur, yanlış nazariyelerdir, bozuk fikir» lerdir. Sinemalarda görüyoruz, gaze- telerde okuyoruz. ve bütün bu görüp — oktduklarımız, — bütün dünyada, terbiye — sistemlerinin sakatlığını ispat ediyor. Gerçler, her yerde öğretilen, herkesi tıpkı bir gladiyatör gibi selâm'amakta- dır. Malümat ve diploma namına hepsinin göğüslerinde birer çarkı- felek takılır. Ve hepsl det — Muharebet! Diye bağıra bağıra gırtlaklarının damarlarını patlatıyorlar. Halbuki benl en korkutan, en kızdıran, en tiksindiren şey ölüm gazleri ve gaz maskeleridir. O gazleri icat edecek kadar kanse- ver bir cemiyette, o maskeleri kullanmadan ölmeyi tercih ederim. Bütün bunlar size hoş mu gö- rünüyor yoksa? Kabahatli, kaba- hatsiz, rastgele iİnsan öldürmek istemek; İnsanları en utandıracak şey değil midir ? Bugün dünyada — herşeyden fazla arsıulusal maarif kongrele- rine, arsıulusal maarlf cemiyetleri- ne ihtiyaç vardır. Çünkü istikbali korumanın en büyük ilâcı, çocuk terbiyesidir. Ve ne yazık ki, çocuk terbi- yesl denilen kuyruklu yıldız, he- nüz, çok uzak dikenli yolların sonunda nihayetinde, bir kıvılcım gibi gözüküyor. Ayrılmadan önce değerli ve kıdemli hocadan, kendisine delilik Tâkabının takılmasındaki — sebebi öğrenmek iİstedim. — Bilmiyorum! dedi. ve ilâve ettiz — Fahat muhakkak ki, akıllı olup ta deli tanınmak, deli olup ta akıllı geçinmekten İyldir. Ve delilik sıfatı, insanın birçok elrümleri işlemek hakkını vere- (Çbilen yaman bir patentadır. Fa- kat ben bu patentayı, başkaları gibi sulistimal etmiyorum ve sade böyle içimi dökeceğim zamanlarda kuüllanıyorum. Selim Tevfik 'Dün, Bir Genç Sevdiği Kızı Öldürdü ( Baştarafı 1 incl yüzde | likte Mecidiye köyüne kadar gite mişler, orada dutluk İsmi verilen yerde başbaşa oturmuşiar, eski dertleri yine tazelemişlerdir. Ismail, temamen eski teklifle- rini ileri sürmekte onu katiyetle nikâhla almağa karar vermiş o duğunu söylemektedir. Şerife ise yine eski noktal na- zarında musirdir. Nihayet iş o şekle gelmiştir ki, bu kadına meram anlatılamıya- cağını hisseden İsmali, yanında taşıdığı tabancasını çekmiş — ve genç kadının Üzerine — gelişigüzel — ateş etmiştir. Kurşun darbeleri — altında inleyip feryat eden Şerife, — arada bir: — Yeter artık İsmail! Bana kıymal.. Öldüm zaten... gibi söz- lerle lemailin merhametini celbet- mek iztemiş fakat gözleri dön- müş, bütün merhamet sinirleri | kopmuş olan İsmail, kadının yak- yarmasına kulak vermemiştir. Nihayet silâh sesine koşan pelisler İsmaili yakalamışlar, Şeri- feyi de Etfal hağtanesine kaldır- sonra Ölmüştür. Zayi : Eyüp askerlik şubesinden almiş olduğum askerlik terhin — vesi- kamı kaybettim. Yenisini çıkaraca- gımdan eskisinin hükmü yoktur. 318 doğumlu Yusul oğlu Huldi Kayıp: — 27 haziran 332 de Kocamustafapaşa nümune v yezinden —aldığım — şehadetnameyi kaybettim. Yenisini çıkaracığımdan | hükmü yoktur. — (385) Davutpaşa Değzirmen soukağı No 17 Hasun Fehmi mışlarsa da genç kadın biraz —