6 Seyfa —————nnr Dünya Hâdiseleri Yüksek Kule Rekoru da Kırılıyor.. M“kovı şehri pek yakında Parlsin Eyfel kulesinden de yüksek — bir binaya malik ola- caktır. Bu bina tamam 447 metre uzunluğunda olacak ve Üzerinde de (Lenin ) in 60 metre yüksek- likte bir heykeli bulunacaktır. (Sovyet sarayı ) adını taşıyacak olan bu koca binayı gratsiel yapmada mütehasals olan Amerika mimarları yapacaklardır. * Bllyllı mağazalardan biri, In- giliz sarayı için yapılmış Fa.| olan beş tane tah- tın faturalarımı ca- B mekâne yapıştır- mıştır. Bu tahtlardan birincisi 1902 yılında 7 incl Edvar için, ikincisi 5 incl Corç Için yapılmış- tır. Üçüncü, dördüncü ve beşin- cisl için Ingilterede Kıralın tahta çıkışının 25 inci yıldönömü mü- nasebetile geçende yapılmış olan merasimde kullanılmıştır. Bu fa- turaların tetkikinden anlayoruz ki bir tahtın muhtelif parçaları vardır, kiymet İtibarile bu par- çalar şunlardır: 5800 lira şası, 1500 lira yaldız, 750 lira işleme, 680 lira kadife ve el emeği. Nöbetçi Eczaneler Bu gece möbetçi eczaneler şun- Tardır: İstanbul tarafış. Şehradebaşında (Hamdi), Aksarayda (Ethem Per- tev) Karagümrükte (Suat), Topkar puda (Nazım), Samatyada (Erofilos) Zeyrekte (Hasan Hulüsi), Eytipta (Hikmet), Kumkapuda (Belkıs), Ba- latta (Tolidis), Çemberlitaşta (Sırrı Rasım), Bahçekapuda (Hüsmmü Hay- dar), Bakırköy (İstelfan Terziyan). Beyoğlu taralı: Tünelde (Matkoviç), İstiklül caddesinde (Kemal Rebul), Galatada (Merker), Şişlide (Şark Merkez), Kasımpaşada (Yenituran), Hasköyde (Yenilürkiye). Kadıköy tarafır Modada (Alheddin), Pararyo- lunda (Rıfat Muhtar), Büyükadada (Şükrü Rize). Bir Doktorun Günlük —Pttt Notlarından (*) Yarı Aptallar Bugün bir genç kız muayene ettim. Ön dokuz yaşında silesinin bir tek kızı imiş. —Evde fazla huırçınlık ediyor. ve oturmak İste. miyor sokağa fırlayıp kaçıyormuş. Bu halinden şikâyetçi olan ailesi muayenemden sonra kulağıma eği- lereki — Kızımızı evlendirirsek bu sinizi geçer mi aoabat Diye fikrimi al- mak istediler. Genç kızdaki bu sinir çok kuvvetli irel ve gizli bir hastalığın tesirin den ileri geliyordu. Gözlerindeki gaşılık, yüzündeki aptallık ve ha- rekâtındaki becerikelzlik muhake- mesindeki kusur, doğuştan bir yarı aptallığa müptelâ olduğunu izaha kâti idi. Bozak, çürük bir mahsülden do- ğacak geri ve daha bozuk bir evlâdı düşündüm. Cemiyete fay- dası olmayacağından izdivaç etme- #inin hastalığını iyi etmeye kâfi gelmeyeceğini söyledim. Bir (Va- Tominal) yazdım — ve banyo, açık hava tavsiye ettim, (Ü Bu setları kesip saklayıma, yahut bir alüüme yopışlırıp kolleksiyon yapır mir. Sıkinti zamanınızda bu netlar bir dekior gibi Imdadımıza yetişebilir. T eee — Se SON POSTA »I'Ieyoğlu Pansiyonlarında... akın Bekâr Kalayım Deme- yin, Haliniz Dumandır Birinde Rakı Kokusu, Ötekınde Mutfak Dumanı, Bir Başkasında İri İri Tahtakuruları... Evet, pansiyon arıyorum!.. Bir bekâr için yatılacak yer konak, köşk, apartıman — değildir ya |. Elbette mini mini odalı, küçük bir pansiyondur. Fakat pansiyon aramak, bu zamanda evlenecek kız aramak kadar küçtür. Öğle sıcağında bir arkadaşla Beyoğlu sokaklarına düştük, Dar, kamburlu, kasvetli, güneşsiz Bey- oğlu sokakları, yer yer, küme küme pansiyonlarla dolu. Kalyon- cudan Taksime uzanan yollarda her önünüze gelen kapıda bir kâğıt yafta: “Kiralık odalar..,, Hacı Recep sokağına dalınca, bu yaftalı kapılardan birisi önün- de durduk, Demir kapıdan çeki- lince İçeride avaz avaz haylaran çıngıraktan sonra, R ikinci kat pençere- lerinden, kırmızı bu- runlu, pelte yanaklı bir kadın uzandı: — Tilel vrel.. — “Madam, az aşağı İn de gu senin kiralık odalara bakalım!.. Şiş, pelte yanaklı madam, biraz sonra kapı: Jl açtı, Önümüze düştü. Aşağı mutfak katından yarı rakı kokusile karışık bir yemek kokusu geliyordu. Dar, yırtık mu- şambalı merdivenler sofada birar parlayıverdi. Güneş karşı küçük duvar — penceresinden — güçhalle uzanabiliyor. Kokana camlı bir oda kapısını açtı: — Ne?, İşte, burası bizim oda... Var manzara güzel.. Bu tarafta pencereden Kazımpasayi görür. Nasin derler, “tatakurisi, piresi yoktur. lâç içim bulunmaz!.. — Vah vah!.. Dedim. Ben de tahta kurulu, pireli bir oda arı- yordum! Aman Allahım, kokana ne de kıvrıla kıvrıla, makaralı bir hah- kaha attı: — Ah vire hrizoml... Tatlim tatlim konuşuyorsun!.. * — Şakayı bırakalım madam. Bu senin oda İyi amma, hani moblesi.. Purası bomboş.. Kokana yumruğunu kafasına vuruyordu: — Ah vire pasamo.. Kalmadı A bende kafa... Nasin derler, badana yapmisiz burasını, çıkarmisiz eşyayı öteki oda- da.. Gel yarın bu - vakit, göreceksin burası olmuş gül gibiml.. | Mademla — pazarlığa g- — | riştik. Benden 15 lira isti- yordu. Suyu, elektiriği, sü- pürmesi temizlenmesi ondan.. Beni bir kenara çekmiş, göz —| bebeklerini tuhaf tuhaf kay- dırarak yüzünü yüzüme yak- laştırmıştı : — Kale 15 lira çok | |ıldl sana?. Gömleğin, çorabın “'kizlenmiyezek?, Arasıra rakı içme .yezeksin? Kef yapmayazaksın? Me- ze, İstafliya aldırmayazaksın |.. Kurt karı, boyuna anlatıyor, ara | sra omuzumu okşuyordu. İkna edemeyince, birdenbire sağa dön- dü, bağırdı: * — Evangelia, elado vrel.. Karşı tahini boyalı kapı açıldı, hani #üzüm buğusu gibi, Üstünde gençlik buğusu saçan güzel bir rum kadını sofaya — çıkıverdi. Çıkar al. * Bekâr olaydım, bu odayı tu- tar mıydım? diye düşündükçe Bzüm gözlü kadıncağız gözlüm önünden ayrılmıyordu. Dar so- kaklara yine daldık. Güya pans'- yon arıyoruz!.. Ne gezer!.. İçimiz- de © arru olaydı, kokananın pansiyonunda mıhlanır kalırdık, Elir kapı önünde durduk. Zili çaldık. Biraz sonra başı sıkı bir bezle örtülü, sarı yüzlü bir hiz- metçi önümüze düştü. Merdiven- leri yine tırmandık, Birinci kattan geçerken, odalardan birinden bir grtamolon sesi geliyordu. Karanlık bir merdiven daha çıktık ve sofaya varır varmaz, minder üÜstlerinde dik'ş diken | — Gazetenin esas yazısila Bir sütanun Pkl satırı bir (santim) sayılır. 2 Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: 3—)Bir santimde — vasati (8) kelime — vardır. 4—İnce ve kelin yazılar tutacakları yere — göre santimle ölçülür, iki genç kadın doğruldu. Biri ayağa kalktı: — Orlstel.. — Bir kat daha varsa, bem den paso!, Dedim.. Gülerek karşı kapılardan bi- rini açtı. Küçük bir oda... Hiç te dışarıdan — görüldüğü gibi öyle âhım şâhım bir şey değil.. Duvar- larda beş altı sevişen sevilie resim- leri.. Bir köşesi kırılmış bir ayna, bir komodin. Boya vurula vurula Üstü kabuk tutmuş bir karyola... Başucunda — küçük bir dolap.. Üstünde kuru yapraklı birkaç gül... Genç kadın dilini dişlerine çarpa çarpa mırıldandı: — Mama yok burda... Gele- zek.. Amma 12 lira verezeyiz burasını.. Konfor bizim, radyo da var.. Servis istersiniz?. Pencerelerden karşı — evlerin oda izleri görünüyor. Hıh desem, karşıdaki saksıları tutuyerecegim!. Güneş galiba bu odaya küskün.. 12 diral.. Hıml.., Gönç kız pek kompilman bil- miyor. Bizim yüz buruşturduğu- muzu görünce dikişini aldı, min- derlae oturdu. » Parsiyon arayoruz |.. Bir pansiyona girdik!. Daha taşlığırdan başlayan ağır, pis, berbat koku, tâ odasına kadar eksk olmadı. Merdivenlerin iki yanından aşağı nerede iİse sürü s#Ürü toraman fareler, iri İrl ha- mam böcekleri kaçışacak |.. Bi- rinci katın kupı önlerinde man- gallar yanmış, Üst'erinde fıkır fıkır yemekler pişi or. Yukarı çıktıkça aydınlık arlacağına, karanlık ve loşuk büsbütün arttı. İhtiyar bir ermeni karısı, merdivenleri çıkar- ken neles nefese kalmış, sohr- yordu. Br. odanın kapısımı açtı, kolle omuzuma dayandı : — Huh, takkesinde yoruloco- rum . Can kalmadı ki gardaşl.. Kokana Kayserili amma, ka- çın kurdu L, Buruşuk - yüzünde Kari Mektubları Fazla Alı-nan Damga Pulu Paraları Ve Bir Düşünce Bir müddet evvel gazetelerde bir. haber çıkmıştı. İmtiyazlı şirketlerin halktan aldıkları pul paralarının damga kanununa istk naden şirketlere ait olacağı yazık di ve halktan pul parası alınma- masınin da alâkadarlara bildiril- diği söylendi. Halbuki şirketler henlr ken- dilerine tebligat yapılmadığından bahisle pul paralarını almakta devam ediyorlar. Bu arada Aydın demiryolu — kumpanyası, — İzmir telefon, —tramvay, elektrik, su girketleri senelerdenberi bu fazla yol parasını halktan almışlardır. Acaba bu binlerce lirayı bu-« lan parayı geriye almak, hayırlı işlere sarfetmek mümkün değil midir? Bu sırada en çok Üzerine düştüğümüz tayyare İşi için, hak kın şirket kasalarında toplanmış olan bu parasını kullanmak - fay- dalı sayılmaz mı? — Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkayanın bu işle uğraşmasını saygılarımla dilerim. lamir okuyucularınızdan Muvaffak Turgutluda Zincirli hanında yol inşaatında müstahdem Şakir, Hasan, İbrahim, Aziz, Ali, Bahri ve Recebe: Bu meselede hakkınız muhak- kak ise teslim edilir. Yapacağınız şey bir istida ile mahall! Nafıa Başmühendisliğine başvurmak ve vaziyeti izah etmektir. Sizin için en kestirme yol budur. * Manisada Sapçı oğlu Hilmiye; Gazetemizde şlir basmıyoruz. Şiirinizl edebi — mecmualardan birine gönderiniz. * Erbana Şifa eczanesi sahibl eczacı OCemal Varala; Yapacağınız şey şudur: Mov- zubahs daireden bu evrakın ve- rildiğine ve bilâhara kaybolduğu- na dair resmi bir kâğıt almak, ondan sonra da mabkemeye mü- raccatla mes'uliyeti Üstünüzden atmaktır. Bu suretle yüklenilmek istenen suç, adaletin elile uzak- laştırılmış olur. * Boğaziçinde Boyacıköyde sülvari Binbaşılığından mütekait Avni Gündüze; Mevzubah — mesele — Üzerinde birçok yazılar yazıldı. Yakın za» manda bir netice vereceği mu- hakkaktır. Mamafih biz bir müd- det sonra yine bu meseleyi açar, fikirlerinizi kaydederiz. ne vartalar atlattığı, ne mace- ralar geçirdiği birer birer oku- nuyor. Odasını metederken bile, dipdiri, canlı bir cariye satan esirci gibi heyecanlı : — Akşam oluncar> kasafet çekme'guzum!. Pencereler açıncaz caddenin lüküsü tak odanın gö- beğindedir. Zabahları güneş satem eksik olmoor!.. Kız gibin odanı pâk tutmaz isem paranı geri veririm |. . * Şeytan kulağına kurşun !.. Be- kâr kalayım — demeyin, haliniz haraptır. Hele 15 lira pansiyon parasını vermeyip bu “ Lüküs lâmba,, li odalara düşerseniz vay halinize ). —Yanarsınız!. — Yanar- sınız İ