9 Haziran SON POSTA * Sayfa 5 | | Sigaset Âlemi | Javonya Çini Lokma Lokma Yutuyor Çin - Japon anlaşamamazlığının silâhlı sofhası, gimali Çinin İatilâsile hitam buldu. Şimdi, Japonya için, bu istilâyı hazmetmek — ve — vaziyetin icaplarına göre yeni yenl tedbirler almak lâzımgeliyor. Japonyanın İstilâsı altında bulunan mıntaka ile asıl Çin arasında asaker- likten tecrit edilmiş bir mıntaka vardır. Bir taraftan yukam kısımda Japon nüfuzunun adamakıllı yerleşti- rilmesine çalışılırken, diğer taraftanda #ekerlikten tecrit edilmiş olan mun- takada Japon nüfuzunun — besizine çalışılıyor. Bunun için bu mıntaka elvarındakl ikl Çin alayının geri çekilmesi istenmektedir. Tien - Tsin kumandanının azli ve yerine Japon dostluğu — ile maruf — bir. - diğer Çin generalinin getirilmesi, Japonya- ya aleyhtar bütün memurların işlerin- den çıkarılmaları, Japon — mallarına boykot yapan kimseler hakkında ta- kibat icrası isteniyor. Bu da gösteriyor ki ]ı'oııyııııı Çin Üzörineki i; bulmaktan uzaktır. Japonya, bir lokma haline koymıya ahdetmiş göründüğü Çinin gerl kalan parçalarını da avur- duna sokma çarelerini arıyor ve her gün bir vesile buluyor. Bu gidiş, koca Çin Ülkesi için bir kurtuluş gidişi deildğir. — Süreyya Japonya Çine Yine Mi Atılacak ? Paris, 8 (A. A.) — Popüler gazetesi, Japonyanın Kurzey Çin Üzerine el atınasından - yor. Bu gözete, Çin seddinin gü- ney kısminin slelliktan çıkarık masını isteyen — Japonların bu husustaki ısrarları üzerine duru: mun ağırlaştığını yazıyor. Arsıulusal Uçakçılık Moskova, B (A. A.) — Arsa- ulusal uçak - sosyetesi — başkanı Prens Bibesku, Ossoviakim ku- rum başkanı bay Eideman'ı gö- rete ( ziyarete ) gitmiştir. Prens, Sovyetler birliği. merkez hava kulubünün — arsıulusal sosyeteye girmek tasarından kıvanç duydu- ğunu söylemiştir. — Huriye kadın... Huriye dın... Tekrar döndü, Hacerin yanına | sınız? : <— Kavga savuşturuldu... Hucer, yavaş yavaş kendine geliyor gibiydi: — Vurulan Mehmet bey miydi? — Evet... Mehmet beydi... — Öldü mü? — Ben de, sizin kadar gör- düm, Hacer hanım... — Cevat beye birşey olmadı ya? — Hayır... Allah korudu ... O da ayanık davrandı. — Demir Ağa, ne oldu? Muharrem — bey, — omuzlarını mıştı : — Ben de sizin kadar biliyo- Tum, , Ve kapıya doğru baktı, sinir- lenerek topuklarını yere vurdu: — Huriye kadın da nerede dı? Kavgayı mı — seyrediyor. enmese yapamaz. Bunak karı! Mcer, bir rüya sonunda uyanmış fa gözlerini oğuşturduktan sonra yor gibi şaşkın şaşkın etra- HARİCİ TELGRAFLAR Yeni Fransız Kbinesi Yakasını Laval'a Tam Salâhiyet Verildi Parla. B ( Husus! ) — Başbakan Laval düm akşam yeni kabinenin beyannamesini Kamutayda okumuş- tur. Bu beyanaamede yeni kabinenin bilhazaa frangı korumak, spekülâsyona engel olmak için kurulduğu tasrih ediliyor ve bunun için hükümdte tam yetge ( fevalâde salâhiyet ) verilmesi isteniyordu. Bir maddeden ibaret olan tam yetge kanununun metnl şudur: * Paranın kiymetten düşmesinin önüne geçmek üzere Âyan ve Meb'u- san Meclisleri 81 Birimeiteşrin 1935 tarihine kadâr frangı korumak ve spekülâsyonla mülcadele etmük İçin kanun hükmünde olacak kararname- ler tanzimi suretile her türlü tedbir- ler almak salâhiyetini vermiştir. Bu kararnameler 1/1/936 tarihinden evvel parlamentonun tasvip ve tasdikine arzedileceklerdir. ,, Bu kanunu Meclls 160 reye karşı 3M reyle kabul etmiştir. 107 kişi de müstenkif kalmıştır. Borsa yeni kabineyi çok iyi karşı- lamış ve Fransız eshami Üzerine hararetli muameleler yapılmıştır. Fransız Kamutayında Parin 8 — Kamutay Başkanlığına Buisen seçilmiştir. Ingiliz Kabinesi Eden Yeni Kabinenin Dışında Kaldı Londrua, 8 (Hususi) — Yeni Baldyin kabinesi tam olarak — kurulmuştur. Eden kabine dışında kalmıştır. (Yeni İngiliz kabinesinin listesini dün Üçüncü sayfamızda bildirmiştik.) İngiliz - Alman Deniz Görüşmeleri Lonra, 8 (A.A.) — Deniz kuvvetleri bakkında Almanlarla İngilizler ara- sında yapılan görüşmeler çok Iyi gidiyor. Görüşmeler 14 Hazirana bırakılmıştır. Yazan: Mahmut Yesarl fına göz gerzdirlyordu: — Huriye kadını ne yapacak- Muharrem Bey, Hacerin her Sözüne, her soruşuna, uysal bir baş ııllıyııllı karşılık nrlyvrdı. Solıılıtı. biribirine Iıırıııı sesler, kırık pencereden, anlaşıl- maz boğuk bir uğultu halinde odaya doluyordu. Hacer, tekrar sormuştur — Huriye kadını ne yapacak- sınız? Muharrm Bey, cevap vere- cekti, fakat o mırada, yarı açık kapıdan Huriye kadın girmişti; siyah başörtüsünün uçlarını çene- sinde düğümleyip çözüyor, çözüp düğümleyordu: — Benl mi çağırdın efendi? Otel sahibi, dişlerini sıkarak bağırdı: — Neredesin? Huriye kadın, patronunun hid- detini hiç fark etmemiş gibi sa- kin bir tavurla başını yana çar- pitmıştı: — Aşağıda idim, Bir yol çığır Kurtardı General Göringin Bir Hediyesi Yugoslavya Kralına Bir Oyuncak Verdi -amî' Yugoslavyanın çocuk kralı ikincli Piyer Belgrat, 8 (AA) — Alman Hava Bakanı General Göring dün #snbah Başbakan ile Harbiye ve Deniz baka« mıni ziİyaret — etmiştir, Kerallık malbi prene Pol Alman Haya anının gerefine bir gölen (ziyafet) vermiştir. General Göring on bir yaşındaki Yugoslarv kralına bir oyuncak hediye etmiştir. Başbakan Yevtiç de generale bir akşam şöleni vermiştir. Misafir Generala Yugoslavya- nın en büyük nişanı verilmiştir. Harp Borçları Londra, 8 (A, A.) — Harp boıçlmn_— vı dair B. Huli Hle lngll- tere ıılııtoıı arasında alı; mü:uıchu plar “Akkitab,, hılhıdo ortaya pl:ı- rılmıştır. dın, elimde İş vardı, tex varama- dım. Ne var ki efendi? Muharrem Bey, münakaşanın zamanı olmadığını anlamıştı; çe- kiştikçe vakit, saat kaybedeceği muhakkaktıt — Şimdi eczaneya koş.. Şevki Beye söyle, doğru buraya gelsin.. amma çabuk gelsin. Huriye kadın, otel sahibinin sesindeki — ve halindeki telâşa — Şevki Beye ne diyeyim? — Sana, Şevki Beye söyle buraya gelsin, diyorum. Başka söz istemez. Daha anlamadın mı? Huriye kadın hâlâ duruyordu, kımıldanmamıştı: — Şevki Bey yoksa? Otel sahibi, yumruklarını sıktı ve Huriye kadının üzerine atıla- cak gibl bir tavur aldı: — Şevki Bey yoksa, eczane- de bir doktor, kalfa, çırak, “kim varsa, söyle, çabuk buraya gel- sin. Haydi, durma, yürü! Huriye kadın, nihayet, anla- mış gibi gözlerini yummuştu: — Eczanede, kim olsa, çığırır, getiririm, Patronun telöşimnin tabar ta- bana zıttı bir ağırlık, bir soğuk kanlılıkla, adeta adımları Üzerin- de esneyerek yürüdü, kapıdan çıkıyordu. Italya Ve Habeş Uzlaşma Komitesinden Ba- kalım Ne Çıkacak Roma, 8 (A. A.) — İtılyı » Habeş uzlaşma komitesi dün ve bugün iki kere toplanmış ve ayın 25 inde Holandanın Şeveningen şehrinde tek- rar toplanmak Üzere dağılmıştır. Habeç delegeleri, İtalya delegele- rile yapılan görüşmelerin çok samim! yürüdüğünü ve komitenin çalışınala- ; Tına devam — edeceğini umduğunu söylemişlerdir. l Fekat Sevkiyat... Napoli, 8 (A. A.) — Mazzini gemisi dünkü gün 100 süvari ve birçok ta savaş gereçi ile Afrika- | yaşgitmiştir. Komünisi Partisinde Moskova, 8 (A. A.) — Sov- yetler Birliği komünlst partisi merkez komitesinin genel kurumu dün toplanarak gu iki meseleyi elemiştir: 1 — Ürünün (mahsulün) top- lanması ve stok yapılması, 2 — Sovyetler Birliği merkez yörütüm komitesi sekreterliğinin örgüsü, Amerikada Bir Kumpanya 700 Milyon Dolarlık Kaçakçılık Yıpıııış Nevyork, 8 (A, A.) — bir kumpanya 700 milyon lııiılı bir kaçakçılıkla ittiham edilmiştir. Bu işte oynanan paranın yekünu İasul işindeki paranın beş mislidir. Kumpanyanın — direktörleri — ve cel Eski Ve Yeni Macar Başbakanları Paris, 8 — Macaristan Başba- kanı General Gömböş ile eski Başvekil Kont Betlen arasında bir Ihtilâf çıkmiş, Kont, Gömböşü düclloya davet etmişse de netice- de her ikl tarafça verilen izahat üzerine mesele kapanmıştır. Muharrem Bey, hiddetle ba- gırmaktan kendini alamadı: — Ayaklarını sürüme... Şevki Beye, kalfasına, çırağına, dükkân- da kim varsa, ona söyle, iki eli kızıl kanda olsa, durmasın, gelsin! Huriye kadın, cevap vermiya lüzum görmeden sofaya çıkmıştı. Muharrem Bey, cebinden men- dilini çıkarmıştı, Hakerin ellerini tuttu, evvelâ silmek İstedi, sonra, kesik yerlerini, bereleri zedeleye- ceğini hatırladı, genç kadının sağ elini mendille sardı. Hacer, elini çekmek İstedi: — Lüzumu yok... Yıkarım. — Hayır... Olmar... Eczacı gelinceye kadar ilişmiyelim. — Mendiliniz. kirlenecek! Muharrem Bey, onun sözlerin- de mana aramaktan, maksat gö- zetmekten vazgeçtiği için başını , sallıyordu: — Kirlenmez... Aldırmayın... Fakat Hacerin sol elinden de kanlar geliyordu. Muharrem Bey, etrafına bakındı ve odadaki kar- yolanın başucuna asılı küçük yüz havlusunu — aldı, — Hacerin sol elini de sardı. Hacer, bir çocuk gibi, onun her hareketine boyun iğiyordu. Muharrem Bey, Hacerin elini sarıp sarmaladıktan sonra durdu. I Gönül İşleri Ankarada Garip Bir Macera Ankaradan Ersönmez sile garip bir macera bir mektup aldım. Bu genç iki sene evval bir iş aramak üzere Ankaraya geliyor. Cebinde birkaç parası vardır. Bir oda kiralıyor ve (iş aramıya koyuluyor. Bir Cuma günü odasına geli- yor. Penceresini — açıyor. Küçük bir takı masası kuruyor ve eline, memleketinden getirdiği curasını alarak yanık şarkılar söylemeye başlıyor. Bir müddet sonra pen- cereden bir güvercin gibi önüne bir mektup düşüyor. Karşı apar- ftımanda onu seyreden ve çalgı- .Bını dinleyen bir kadın, ona rakı gönderdiğini — bildiriyor. — Biraz sonra kapı çalınıyor ve bir tepsi içinde mükellef mezeli bir sofra geliyor. Ertesi sabah ta bir hiz- metçi geliyor ve delikanlıyı ka- dının evine götürüyor. Ogün bugün beraber yaşıyorlar, Kadın zengindir, oğlanın bütün masraf- larını görüyor. — Yalnız kadının ihtiyar bir kocası — vardır. Genç şimdi kadına âşıktır. Fakat koca evlenmelerine mânidir. Şimdi bu genç, kadınla birlik- te nasıl hareket etmeleri lâzım geldiğini soruyorlar, Şimdiye ka- dar vaziyetlerini idare eden bu çiftin şimden sonra da kendi işle- rini halletmekte güçlük çekmiye- ceklerine şüphe yoktur, fakat ben bu maceranın evlenmekle netlce- lenebileceğine pek inanamıyorum. Genç fakirdir. Kadın, kocası sa- yesinde bol para sahibidir. Fakat yarın evlenirlerse, erkek kadını nasıl geçindirecektir? Evlilik bir macera - değildir. Mazbut bir hayat ister. Halbuki ne kadın, ne erkek böyle bir hayat için harırlanmış değillerdir. Onun için ben bunlara — evlenmeyi tavsiye etmem, İmza- anlatan TEYZB Eczacı, gelinceye kadar bekleye- cekti. Fakat acaba, genç kadının bu sinir uyuşukluğu, daha ne kadar sürecekti? Onun uyuşan sinirleri, belki birden harekete geçiverir ve umulmadık bir ılıı- sizlik çıkarabilirdi. Muharrem Bey, düşünüyordu: Ne yapmalıydı? Ne yapması doğru 1di? Bir araba çağırıp, Haceri, evine — gönderebilirdi. Fakat o zaman, yaraların tımarı gecikir; cam kırıkları, et içinde yürümeğe başlardı. Hacer, camı, ustalıkla kırmış — olsaydı, — elbette — elleri kanamazdı; lâkin şimdi, kırıklarla değilse bile sırçaların deriye gir- diklerine hiç şüphe yoktu. Genç kadının, bu — halde, otelde kalmasını da istemiyordu. Dışarıdaki — kavganın, — boğaz- laşmanın asıl sebebi, o, değil miydi? Aylardanberi, koca vilâyet sınırları içindeki boğuşmalar, hep onun yüzünden olmuyor miydı? Hacerin, otelden da doğru değildi. Araştırıp soruş- turma elbette genişleyecekti. Bu urma — arasında, nın bağırdığını söylemiyecekler miydi? Sonra, bu kadının, Hacer olduğu, anlaşılmıyacak mıydı? Hacerin sessizliği, Muharrem Beyin bütün ihtimalleri düşüne- bilmesine vakit bırakıyordu. (Arkan — var)