SON POSTA 8 —— Mi Körİ&V_e'K;mig;;ı—ı—cuîarı Memleketimize Gelen Amerikalı Karı Koca İle Hasbihal Ettim Ve Böylece Gördüm Ki Asıl Körlük, Anlayamamış Olan Bizlerdedir Amerikadan bir karı koca Belmiş. Erkeğin adı Mather, kar dıran adı da Vinifred'miş, Bu karı mın emelleri de, körleri koru- Yacak büyük bir teşkilât kurmak- Muiş. Zaten böyle bir teşkilâtın melini de atmış bulunuyorlarmış: Amerikada bir körler mektebi Açmışlar, adını da * deniz feneri,, ymuşlar. Çünkü mekteplerini; ranlıkta ilerleyen gemilere yol nılenn deniz fenerlerine... Ve rleri de, karanlıkta ilerliyen Remilare benzetiyorlarmış. Bizim meslekdaşlar, gelişlerin! yar duymaz, karı kocanın etra- sarmışlar. Ve söyledikleri Sözleri, harf kaçırmamasıya kay- tmişler. Dün çıkan gazetelerden çoğu, karı kocanın İâflarına yer Yermek için, birçok hâvadislerini, Ve bazı tefrikalarını geri bırak- ar. Ben, yazılanlara göz gezdir- ten Sonra, yer yüözündeki en fazlletkâr insanların aramıza ka- Tiştıklarına kani oldum. Ve eğer meraka kapılıp ta, #idip arayıp, bulup, görüp, ko- Buşmasaydım, bu kanaatimi de- Üştirebilecek değildim. Fakat gidip konuştuktan sonra bu karı koca hakkındaki kanaatim değişti. Hem de, her dayduklarını hakikatın ta kendisi Sanan bazı meslekdaşlarım - bak: daki! aleyhte hükmüm ku- Vetlendi. Bakalım, konuştuklarıma, ve in- larıma göz gezdirdikten sonra tiz de benim gibi mi düşüne- Seksiniz ? * Üniversitenin koferans salonu Oldukça dolu. Ciddi konferans- İera karşı gençliğin içten alâkası- M belirten bu dolülük — hoşa Ritmiyor değil. Fakat ciddi kon- İsransı dinlemek ümidile toplanan arkadaşlar, dün akşamkine tzer hayal İnkisarına iki defa aha uğrarlarsa, bir üçüncü sefer, B salonu şair midesi kadar boş cağımız muhakkaktır. Salona girişimden az sanra Yektrikler söndü; ve karı koca Amerikadan getirdikleri kısa lerini seyrettirdiler. Kabartma yazıları parmakla- le okuyan, yazan, koşan, gezen 9Yynayan körler gördük. Üniversitelilerin Alâkası Yanlarına sokulduğum Univer- Ttelilerden bazıları, beyaz perde- ki sahneleri, inanılmar bir âlem Sörmüş kimselerin hayretile sey- Yediyorlard. Bu hayretten anlaşı- k:'d“ ki onlar, Istanbuldaki kör- mektebinde, bu ta Amerikadan Tetirilen filmdeki sahnelerin hem :â hakikatlerini görebileceklerini Miyorlardı. Filmin bitişinden sonrâ ışıklar kıldı. Ve dinleyicilerin önünde ::.N ve yaşlı bir kadın peydah- dı. Vinifred oymuş. Yerlerde tÜnen geniş etekleri; ve geniş *harlı şapkasile, yüz yıl evvelki , aya uyar kılığa girmiş olan Amerikalı — mis; Fransızcayı, Mi restoran garsonundan daha Oonuşamıyordu. Bir kötü edebiyat Evvelâ körlük 1stırabının en Onları Mather, karımı ve muharririmiz kötü edebiyatını ve körlere acı- maktaki asaletin en kötü tarifini dinletti. Ve lâflarına son verme- den önce de, bahtsız dinleyicileri, körlüğün 1stıbını duymıya ve körlere acımıya davet etti, Bana kalırsa orada taplanan ve yüreklerinin iyiliği temiz ba- kışlarından okunan — erli — dişili gençler, körlüğün ıstırabını anla- mak, va körlere acımak İçin, bir Amerikalı Misin dersine mühtaç değildiler. Kaldı ki, — Amerikalı lisan bilmeyen propağandacının Bözleri, en kuvvetli merhamet ateşlerini bile — söndürebilecek kadar soğuktu. Neler Anlattılar ? Konferansın bitişinden — son- ra biçare körlere karşı duyulan merhametin manevi hattâ belki de maddi komisyoni'e geçinen bu çiftin erkeğine sokuldum ve kendimi tanıttıktan Gsonra evvelâ dünya- daki körlerin miktarını öÖğrenmek istedim : — Ne bileyim ben! dadi. Ve bilmeyişinin — mazeretini anlattı : — Dünyadaki körleri saymıya imkân mı varki? Meselâ Çin denilen yerde, körlerin — değil, gözü açıkların bile doğru dürüst sayısı belli edilememiştir! Sordum: — Körler, dünyanın neresinde daba fazladır? — Mısırda! — Sizce bunun stebebi nedir? Mısırda körler — Körlük Miısırda, mezelâ Amerikadakine nisbeten 12 defa fazladır. Çünkü Musırın bazı yer- lerinde cehnlet, körlükten daha salgın bir haldedir. Cahil kimge- ler, bittabi, hıfzılsıhhaya rinyetin Küzümunu da kavrayamazlar. Bu yüzden de, bakımı göz azami ihmale uğrar. Halbuki Misirlilar, — gözler'ni mubafaza edebilmek için, busun tamamile tersine davranmak ve gözlerine azami itinayı göstermek mecburiyetindedirler. Zira Mısr, Trabomlları dün- yanın en bol olan yericir. Ve orada, Trahom kadar, Trahom'un sirayetine vasıta olan sinekler de boldur. Haşimin Bir Hikâyesi Kısa bir an düşünceye varan muhatabım, bana sual sordutma- dan söze başladı, ve iddiasına misal olarak merhum Ahmet Ha- şime mal edilen hoş bir hikâyeyi aolattı: — Bir gün, Mısırda dolaşan bir yabancı, bir ihtiyar dilenci ile karşılaşmış. Bir duvar dibinde üyuklüyan biçarenin yarı kapalı gözleri belki yüzlerce sinekle ör- tülmüş, Meraklı yabancı, — dilencinin omuzlarını dürtmüş ve : — Baba, demiş, Bu sinekleri kovmaya üÜşeniyor musun? Ihtiyar dilenci cevap vermiş : — Hayır üşenmiyorum. Fakat kovsam ne çıkacak ki? Bunlar gidecek, ve yerlerine daha açları gelecek | Bu hikâye hem — Mısırlıların gözlerinin sıhhatine karşı İâka- yitliklerini, hem de Mısırdaki sinek bolluğunu gayet iyi İspat eder kanaatindeyim. Bu itibarla, Mısırda körlüğün azalmasi ancak, gökten filit yağ- masile mümkündür. Fotograf Çakilirken.. Muhatıbımin, yanımıza - sokuü- lan zevcesi daha fazla sormama mani olarak: — Ben, dedi, gazetecilere ba- yalırım. Ve arkada — duran grafcıyı göstererek güldü: — Ve birlikte bir resim çek- tirmezsek, kabil değil ayrılamam! Bu Amerikan nüktesine neza- foto- keten gülerek, isteğini yerine ge'irirken, —muhatıbım — telaşla bağırdı: — Aman çekmesin, kürkümü düzelteyim de öylel Ve ilâve etti: — Ben sade gazetecilere de- ğil kürk'ere de bayılırım. Ve dün« yanın en zengin kürk koleksiyo- nuna sahibimdir, diyebilirim. Si- zin kerırız da severmi kürkleri? Güldüm: — Hamdolsun evli değilim? Amerikaya bir davet Sır lâtife olsun diye savurdu- ğum hamdolsun kelimesi Ame- rikalı Misi neden çileden çıkar- mişti: — Neden hamdolsun? - fena şey mi evlilik ? Bilâkis dünyada evlenmek kadar büyük saadet a1 vardır. Ve evlenmenin iyiliği hakkında &z evvel salonda verdiğindan çok uzun ve bittabi kötü bir konferans dinletlikten sonra ayrılırken İlâve etti ; — Sizi Amerikada beklerim! Bon Amerika kelimesile, ad- larımı bilmediğim Beyoğlu otelle- rinden birini kastettiğini sandım va: — Olur, dedim, bugünlerde uğrarım | Bu cevabım da onu şaşırtmıştı. Meğer bir tramvay Ücretinin acı- sgını bir. ay çeken bizim yazıcı- ları, bir makale ücretile bir yıl seyahat eden Amerikan muhar- rirlerile bir tutan Mis, beni, Bey- oğlundaki oteline degil, dünyanın Pratev Sergisinde Bir -Türk Doktoru Soydular Viyana, 7 (Hususi) — Burada kurulan meşhur Pratev sergisinde birkaç gün evvel bir soygunculuk vak'ası olmuş, Viyanaya tetkike gelen Dr. Mustafa Şevket ismin de bir Türk gübegündüz sergi içinde soyulmuştur. Hâdise şöyle cereyan etmiştir: Dr. Mustafa Şevket sergiyi gezerken çok güzel Viyanalı bir genç kızla tanışmış; aralarında başlıyan dostluğun harareti ile #öyle sergi köşelerinden bir'ne çekilmişlerdir. Bu sırada yanlar.na genç bir adam gelmiş; Viyanalı kız bu adamı doktora : Tatil — “ Ağabeyim! ,, diye takdim etmiştir. Aradan beş on dakika geçince bir ikinci, bir üçüncü adam gelmiş, Mustafa Şevketl lâfa tutarak etrafını sarmışlar. Bir aralık içlerinden biri; — * Haydil ,, diye seslenince, Üç erkeğin Üçü de birden doktos run Üzerine atılmışlar, xavallıyı kıskıvrak bağlamışlar, üzerinde bulunan (50) Ingiliz lirasile (395) şilinini almışlar, genç ve güzel kızla beraber ortadan kaybok muşlardır. Zabıta soyguncuları şiddetle aramaktadır. — * w ününün Değişişi- nin İkinci Cgması Hafta tatilinin değiştirilmesin- den sonra dünkü cuma günü bü- tün şehir, sair günler gibi çalıştı. Dükkânlar açık kaldı. Daireler, yazıhaneler, bankalar işledi. Bü- tün memurlar — işçiler çalıştılar. Buna rağmen değişikliğin ilk cuması olması dolayisile yer- lerde tenhalık ve tatil yapma alâ- metleri görülmedi değil. Bu arada dün dairelere müracaat eden İş- güç sahipleri, sair günlere - nisbetle oldukça azdı. Bazı - şirketlerde, müesseselerde bir kısım memurlar yalnız bir defaya mahsus olmak GS L aV daha kalabalık olmuştur. ——— SESDİŞİZ NEVROZİN AAR GN Üzere İzin aldılar. İş saatinde tram- vaylar daha tenha idi. Her gün binlerce insanın içinde kaynaştığı büyük adliye binası koridorları dün göze kulağa çarpan derecede bir tenhalık ve sestizlik gösterl- yordu. Sabahleyin sulh ve ceza mahkemelerinde davalara bakık mamış, yalnız dosyalar gözden geçirilmiştir. Ağır cezade ise bir« kaç suçlunun mahkemesi yapıle mıştır. Sabahki tenhalığa mukabil lı öğleden sonra adliye ııis'oıtııl / iBİE SERE Muhayyer Hasan Şevki Pudra, yağsız krem ve İosyonları Cildin letafet ve gençliğini muhafaza eder. Her yerde arayınız. Kanzuk ecennesi müstahzarlarından: KREM BALSAMİN Cildi ayanı itlmat elli senelik bir güzellik kremldir. Bir. defa (KREM BALSAMIN) kullanan başka krem kullanmaz. öbür ucuna çağırıyormuş. İstifimi ve ciddiyetimi onun kadar bile bozmadan cavap verdim: — Nereye çağırıldığımı an'a- meamış değildim madam. Bu gün- lerde — zaten oralara seyahate cağım içindi ki davetinizi te- rveddüdsüz kabul etmiştim! Kalemi bırakmadan diyeyim ki: — Bence asıl körlük; biçara körlerin, izdivaç propagandacılı- ğında daha fazla muvaffak olan bu karı kocadan bir hayır göre- miyeceklerini görememektir! Naci Sadullah TiFOBiL Dr. Ihsan Sami Tifo ve paratifo hastalıklarına tutul- mamak için ağızdan alınan tifo haps larıdır. Hiç rahatsızlık vermez. Herkes alabilir. Kutusu 55 Kr. L| En üyük zevk — « Pertev Diş macunu: ile dişleri temizlemektir Mikrop — öldürme kabiliyeti * 100 dür Sinir ve akıl hastalıkları wüt. Dr. ETEM VASSAF Cağaloğlu Orhan B. apartımamı Tei.Z2033 kv. Kahrıöy Bahar ye İleri sokak TeL$0791