8 Haziran ——— Sayfa 13 Tefrika No: 10 YALNIZ GEN ; KIZLAR IÇİN! ( Gote ), ( Verter ) romanını yazıp diği zaman, acaba bir kah- atmamış, “ — Şu budala lasanlarla, biraz da ben eğlen- dim. ,, diye bağırmamış mıdır?. Anna, birdenbire durdu. Sesi, hafifçe titriyordu: — Sana, daha açık söyliyeyim, . ikl ay sonra, tam yirmi tekiz — yaşımı ikmal ediyorum, yatımın yirmi dokuzuncu sene- Nİbe giriyorum. Bu yirmi sekiz tenelik hayatımın on dördünü, Socukluk devresine çıkar. Dört Senesini de muhakeme ve guur devresinin kuvvetlenmesine ayır. On gekiz yaşında bir kız, artık hislerini lâyıkile ölçen ve gördük- lerini emniyetle — tahlil - edebilen insan demektir. On sekiz Yaşımdan bugüne kadar on sene- hayatımda tam otuz ikl aşk Macerası geçirdim. Ve bunların hemen hepsine de en ciddi bir a — giriştim. Son — aşkım, bak sana tarihile söylüyorum; ge- Sen Mayısın tam 18 nci pazartesi Bünü söndü. — Tam bir ay olmuş. — Evet, tam bir ay... Bu tklara başlarken, bu aşkları ya- Tatan erkeklerden — hiçbiri “ An- dal, Seninle şöylece bir aşk Macerası yaşamak İstiyorum. Bu Oşkımız, Üç buçuk ay.. — veyahut, sene devam edecek. Ondan Sonra serbestir. Eğer bu aşk devremiz bizi memnun ve mes'ut #derse, yeniden bir mukavele ya- Panz, Yok; eğer biribirimizden hıı usanırsak, tatlı tatlı ayrılır, Yine dost kalırız.,, Demedi. Bu Otuz iki erkeğin hemen hepsi de önümde eğildi. Ve bana (ebedi Tk) yemini etti. Halbuki, bu te- Bin edilen(ebediyet) lerin hiçbiri, Atu aydan fazla devam etmedi. Bu sözleri söylerken, Annanın Zözleri nemlenmiş, o mavi elmas- ihata aden mermer bayazlığı Ptenbelenmişti. Dayanamadım. O- Bun ateşli ellerini aldım. Yüzü- Be dayadım. İçim sızlıya sızlıya: — Niçin?.. Diye mırıldandım... O; bu st- 'ııh'." işitmedi, veyahut, doğ- doğruya cevap vermek İstemedi: z — Soruyorum sana Emel.. çarçabuk bıkılacak bir. kar- Ruyım?. — A.. bayır. — Mu:'iç ve nefret veren bir mıyım?.. — A, Allah esirgesin.. sen.. — Saygımz, terbiyeniz, geveze, z bir mahlük muyum?.. — Canım, nasıl olur, sen... — Şu halde, bana (ebedi) aşk veren bu otuz iki k Aİçin beni terkettiler ? Ni;h.:ı.. kımızı öldürdüler?... — Buna cevap mı istiyorsun ? — Hayırl.. Cevap beklemiyo- Çünkü, bütün bu maceraları edecek bilgi ve tecrübeye —_'İİ olmadığını biliyorum. Onun '& bu (niçin?)lere yine ben cevap Vermek istiyorum. Şunu iyi bil ki Emel ; erkekler aşk ihtiyacını çok l.:lhlııcdiyorl Tabiat ; bu mah- ların — kalplerini, daha küçük Yaşta halâlete uğralıyor, çarça- 'uk nasırlaştırıyor. Artık - onlar, celikleri hesedemiyorlar. Tek ile yaşıyan kaplanlara, sırt- 'a, canavarlara benziyorlar, anlıyor musun, tek gıda.. et.. ka- din eti... uğradıkları halâlet. Om ların ruh ve vicdanlarını da o ka- dar körleştiriyor kl: yemekle do- yamadıkları bu etin de cins ve nevini bir türlü tefrik edemlyor- lar. Beyaz, esmer.. körpe, kart.. terutaze, yahut pörsümüş.. om lar için bütün bunlar, tamamen müsavil.. sana, hayret edeceğin birşey söyliyeyim. Yirmi Üç yaşı- mın en revnaklı bir zamanında, en hararetli bir aşk hayatı yaşa- dığımız yine yirmi üç yaşındaki bir erkeği, birgün kırk beş yaşında geçkin bir kadın ile yakaladım. — Sus. Anna tiksiniyorum. — Tiksiniyor musun, Sana da- ha başka şeyler anlatsam, emin ol kl kusarsın... Meselâ, (Berlin) de (profesör) unvanımı taşıyan bir ruhiyatçı tanırım. ÂAşağı yukarı elli beşine merdiven dayamış olan bu adam, pek iğrenç bir şekilde karısına ihanet etti. — Kuzum Anna.. anlat. — Hikâye, uzun. Sana kısaca söyliyeyim. Bu adamın, pek fazilet- kâr genç bir zevcesi, inci gibi de Üç çocuğu vardı. Fakat bunlara rağmen bu adam azgın bir hayat yaşıyor.. Her gördüğüne saldıran bir canavarı andırıyordu. Günlün birinde zevcesi, büyük bir faciaya | şahit oldu. Evde buluna dokuz yaşındaki zavallı bes'eme, bu ganavarın doymak bilmeyen işti- hasına kurban olmuştu. Kadınca- ğız, zevcinden İzahat talep etti. Büyük ruhiyatçı İse, yüzünün deri- sinde hiçbir nokta buruşmadan şu cevabı verdi: *— Ben bir ilim adamıyım. Fröyd nazariyesini tatbik etmek istedim. İlmimi daha yüksek nok- talara çıkarabilmek için biraz da ciddi müşahedeler lâzım değil mi ya?.. ,, — Fakat. Bu, pek menfur bir cinayet. — Şüphesiz kl öyle. Fakat, bu ruhiyatçı mazurdur. — Niçin? — Şunun içindir ki; bu cina- yeti llk evvel irtikâp eden, © değildir. Bu adam, bir erkektir. Her erkek gibi, tablat kanunları- nın kendisine bir hak bahşettiğine kanidir. Ne zevcesinin gençliği, ne bu genç kadının fazileti, onu ( erkeklik imtiyazı ) denilen © menfur zihniyetten uzaklaştırmaya kâfi gelmemiştir. — Peki, bu İmtiyazı veren kim?.. — Bizlm sAfımız.. Yani, ka- dınların aczi ve iradesizliği... — Amma, bu asırda... — Emell.. Kendimizi aldatımı- yalım. Söze değil, hâdisata baka- hm... Dün ile bugün arasında değişen pek az şey vardır. Maddi sahalarda, erkeklerle pekâlâ yar- şa çıkıyoruz. Onlarla beraber spor yapıyoruz. Tayyare ve oto- mobil kullanıyoruz. Ayni masa- larda karşı karşıya oturarak ha- yatımızı kazamıyoruz. Fakat mes- ele gönül işlerine dayandı mı, birdenbire muvazenemizi şaşırarak sarsılıyoruz. — Acaba?.. ( Arkan var ) z TeT AŞ T e S — SON POSTA Hatıra Sahibli: Emel Rıza 8 - 6 - 985 Güz.[ Enstantanelerden Yeni bir binanın temeli atılırken kurban kesilişi 1.T. L. için Nev - yerk 0,7982 P 1203 Viyana Madelt 420 6,8075$ 1,9828 9,6506 — Berlin Varşova Pi Brüksel Allaa Cenevre Setya Amaterdam Prag 48302 gı7115 2432 | 63,00765 W H, AT97 Lond'a Kr, 619,74 18,9600 | Meskova ,, 1106,28 ESHAM ve TAHVİLÂT Lira Lira İş Bank,(Nama) V,0 Bomon'l AA » Ülümüle) 8,40 — 1033 de Ikranı — Bü— » (Müsen e) Büy— | İsti ram Dahilt 94,25 Onmadlı bunk, 2350 | Düyanu Ma — Ol— B 5— | bağ ai teri,p T 470 « H u7 AnadolWGOV. 5,40 | Yramy y . W G0PL 2616 O Ri Anede'a W 100V 42,50 | Üsküdar su — 10z n Oüç— | Terkos co,d8 39 —| MasirKe.Fo.1886 177 808 | , e » IS 87480 KA B babal Wi ee | Biekirlk —— 14,10 | MESKÜKÂAT |"| Kuruş 013 |/ 1Hamltl 1042 | (Reyat) BO0 840 | (Vahlij 4623 Vün0 | İnce boşibirlik « 'tan BNN “Cümhuriyei) — 6706 Kuruş «0 TCümhunyet - ÇAna) 4600 | V) Borsa — halel İkinci Wlâs memurluğundan: Tüncl civarında oturan ve Galatada ayakkabıcılıkla meşgul bulunmakta olan Jozef Barliya — iflâm — 27/5/935 tarihinde açılıp tasfiyenin adi şekilde yapılmasına karar verilmiş olduğundan: 1 — Müfliste alacağı olanların ve hatibkak iddlasında bulunanların ala- gaklarını ve istihkaklarımı lândan bir ay içinde 2 ci iflâs dairesine gelerek kaydettirmeleri ve delillerini ( semet ve delter hulâsaları ve aaire ) asl veya — musaddak — süretlerini tevdi eylemeleri. $ — Hilâfına hareket ceral mes'u- lyeti müstelzim olmak Gzere müflisin borçlarının aynı müddel içinde ken- dilerin! ve borçlarını bildirmeleri. 8 — Müflisin mallarını her — ne srfatla olursa olcun ellerinde — bulun- duranların 6 mallar Özerindeki hak- ları mahfuz kalmak — şartile buoları ayal müddet içinde dalire emrine tevdi etmeleri ve etmezlerse makbul maze- retleri bulunmadıkça cezaf mes'uliyete uğrıyacakları ve ruçhan haklarından mahrum kalacakları. 4 — 15/6/935 tarihine — müsadif cumarteri günü aaat (13)de alacaklıla- rin İlk içtimaa gelmeleri ve müflis ile müşterek borçlu olanlar ve kefillerinin ve borcunu tekeffül öden sair kimse- lerin toplanmada bulunmağa - hakları olduğu ilân: olunuz. (12229) lMemlekett*e FenaBir Âdet Sükütu Tercih Politikası, Istanbulda Olduğu Kadar Eskişehirde De Yayılmış Her bahsinde sükütu tercih polltikan, Istanbulda olduğu kas dar Eskişehirde da bir haylı ta- taammüm etmiş. O kadar ki nerdeyse, yolunu za çıkan bir aşınaya merhaba derseniz: — Kanunda selamın serbest olduğuna dalr bir kayıt göreme- diğim için mukabele edemiyece- ğim birader! Cevabını verecek. Ben, Eskişehire uğramışken, avukatların, doktorların, şunların, bunların olduğu gibi, tüccarların vaziyetlerini, dileklerini, ve şikâ- yetlerini de öğreneyim dedim. Şehri gezdiren dostum bu ar- zumu öğrenince, beni evvela Es- kişehirin en başda sayılan bir tüccarile görüştürdü. Köprü başındaki koca mağa- zasının bir köşesinde, besaplarile uğraşan Yusuf Camal, gazeteci olduğumu anlar anlamaz, — bir düşman görmüş gibi irkildi. He- le sualimi duyunca; iftiraya uğrar mışcasına doğruldu: — Yok efendim, dedi, yok... Hamdolsun — Eskişehirde ticaret piyasası, bir çok yerlerden çok mükemmeldir. Bu mükemmeliyeti tek fakat, şumullü bir cümleyle ifade etmek için diyeyim ki: Es- kişebirde, tam altı yıldır, iflâs eden tüccar görülmüş değildir! Bütün suallerime, bu kadar nikbin cavaplar veren muhatı- bımı; hakikate daha yakın bir lisan kullanmaya mecbur edebil- mek Ümidile: — Meselâ, dedim, vergilerin ağırlığından... Yahut hiç değilme tahsil ediliş tarzından olsun gi- | küyetçi değil misiniz? O, hiç düşünmeden: — Katiyen! 1 yapıştırmakla, bu ümidimi de boşa çıkardı. Ona; cavaplarında lürumundn çok fazla çekingen davrandığır na kani olduğumu söylemekten kendimi alamadım. Bu haklı ht- küm, muhatıbımın izzeti nefsine dokunmuş olacaktı ki, dilini bağ- layan düğümü açığa vurdu: " — Canım, açık konuşsak ne olacak ki ? fayda görmekten vaz geçtim, ziyan görmiyeceğimi te- min et, sabaha kadar anlatayım sana | * Yusuf Cemalden sonra, sual- lerimi * Istanbul pazarı ,, sahibi M. Kâmile tevcih ettim. Onun verdiği cevaplara görz gezdirmek size, Eskişehir tüccarlarının başlı- ca dertleri ve dilekleri hakkında fikir — verebilecektir — kanaatla- deyim 1 — Size, diyor, her şeyden evvel Ucaret işlerinin bir yemek anahtarı . olan <ziraat ve köylü derdinden bahsedeyim. Çünkü bence, sade burada değil memleketin her tarafında, ticaretin inkişafı, köylünün refa- ha kavuşmasına bağlıdır. Bu itibarla, köylülermizi, âcil ve gerekli tedbirlerle, mahrum oldukları refaha kavuşturmamız gerektir. Meselâ, buğday işi hükümetin elinden geçmeli, buğday Üç cinse ayrılmalıdır. Ve en fena cinsinin kilosu, hiç olmazsa beş kuruşa satılabilmelidir. Sonra köylüye, sattığı mal bedelinin yüzde yetmiş beşi nakten, ve gerisi de Bono halinde vrilmelidir. Bu bonolar da, bütün devlet müesseselerinde, nakit muamelesi görmelidir. Ancak bu suretledir ki köylü bir yıllık emeğinin, en zaruri ih- tiyacına bile tekabül etmiyen kar- şılığını plyasaya dökebilecektir. — Ve ancak bu takdirdedir ki esnafın yüzü gülebilecektir. — Buradaki ticaret ve esnaf işlerinde, yolsuzluklar görüldüğü söyleniyor. Bunların ortadan kalk- ması neyle mümkündür ? — Evvelâ ticaret odalarını salâhiyettar birer müessese haline sokmak ve memleketteki ticareti mürakabeye mecbur etmek lâ- zımdır. Meselâ, ticarete yeni atılacak kimseler, ticaret odasına başvur- mıya mecbur edilmelidir. Ticaret odası, bu kimselerin ticari ve kredi kabiliyetleri, sınıflarını ve- saireyl meydana çıkarmalı ve on« lara tcaret hüviyetlerini aydın- latan birer vesika defteri ver- melidir. ç Ve, bir hüviyet cüzdanı kadar ehemmiyetli sayılması lâzımgelen bu defter, dalma mürakabe abk tında bulundurmalıdır. Bu gsuretle tlicaret hayatına girenler, ticarl kabiliyetlerinin mü- sandesi haricinde — davranamıya- caklardır. Birçok karanlık gidişlerin ve teşebbüslerin ortadan kalkması da ancak bu suretle mümkün olabilir. — Piyasada —durgunluk — var mıdır ? — Maalesef piyasada ikinci kânundanberi hiçbir yıl görülme- miş bir durgunluk vardır ! Muhatabımdan, son - olarak, vergiler -hakkındaki duygusunu “öğrenmek İstedim: — Vergiler, dedi, hükümetin yaptığı işlerin büyüklüğüne nisbe- ten hattâ azdır. Fakat bizim kazancımıza nisbeten de o nisbet- te fazladır. Eskiden ticaret yolunda idi. Tüccarların yüzleri — gülüyordu. Şimdi işler, maziye nisbeten hayli kdrsızdır. Halbuki, ticaretin durgunluğu nisbetinde azaltılması lârımgelen vergiler, ticaretin çok kârlh — git- tiği zamanlardakinden bile ço- galtılmıştır. — * — EBakişehir Yolu — K a) Eyllp icra dalresinden; Lea, Sultana, İsak ve Molz Loyanınşayon mutasarrıf oldukları Balatta Tahtamis mare mahallesinde cski Çorbacı çeş- mesi No. 16 yeni Maslak sokağında 3 No. lu pek az tamire muhtaç bâhe geli hane birinel arttırmasında müşm mezkür 600 lira bedel ile hissedar Leanın uühdesinde kalmış ve bedeli mezkür kiymeti mühammime olan 1477 lira GÖ: kuruşun yüzde yetmiş beşini bulmamış olduğundan arttırma on beş gün uzatılarak 25/6/935 tarle hine rastlayan Sahı günü saat 14 den 16ya kadar satılacaktır. İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların vü irtifak hakkı sahiplerinin gayri men- kul özerindek! haklarını hususlle fala ve masrafa dair olan iddialarının müsbet evraklarile birlikte dairemize Lildirmeleri aksi takdirde — hakları sicillerile sabit olmadıkça pay- hariç kalacakları ve fazla lâmat isteyenlerin dairemizin 935/ 197 No.lu dosyasına — müracaatları ilân olunur. (259)