T” Dünya Hâdiseleri Bir Amerikan Gazetesi Yüzüncü Yılına Bastı i Aıııırikılılınıı Nevyork-Herald gazetesi tam yüzüncü ya- şını bitirdi, 10lin- ci senesine girdi., 4 İlk nüshası 6 ma- zin başına | yış 1835 tarihinde lakoçyadan Amerikaya hicret et- miş olan Jams Gordon Benett tarafından — neşredilmişti. - Bod- rumsu bir tek odamın İçinde yazılıp tertip edilip basılıyordı, derhal rağbet te görmedi. Fakat müessisin oğlu cesur, zeki bir İş adamıydı, babasından kalan mi- rası tedricen Amerikanın en bü- yük gazetesi yaptı. Nevyork Heraldın bugün Hud- son kıyısında işgal ettiği binanın yüksekliği bizim yangın kulesin- den çok fazla, genişliği de pos- tane binasının 8 defasıdır. TAKVİM Gün ÇARŞAMBA — Hınr n 15 MAYIS 935 10 Arabi Evet Istanbulun göbeğinde bir Şarkköyü., Yerin altına girmiş toprak ve taş evler, dört parmak genişliğinde, camlı, kâğıtl)| mu- kavvalı, tenekeli pencereler, içi karanlıktan görünmeyen minderli, kilimli odalar, başı yemenlli, ba- gakları şalvarlı, ayakları çıplak köy kızları. Fakat ne köy, ne köyl. Beyanıtta Kalpakçılara İnmeden tam karşıya gelen kalaycılardan aşağı doğrü İnerken, sağa saptık ve yangın harabeleri içinde yavaş yavaş köy kulübeleri kendini gösterdi. Uzaktan avaz avaz bir çocuk şarkısı geliyordu. Bir taş Üzerine çıkarak ileriye doğru baktım; Ses yerin altından urzayor.. Fakat nereden?. Yığın yığın tenekeler arasından birden- bire bir baş uzandı ve iki çift gapaklı göz hayretle bana baktı: — Merhaba dayı? Diye scs- lendim. Başını salladı ve dudaklarını açıp kapadı. Galiba “merhaba,, demişti. Birkaç tümsek, bir yığın taş alayarak yaklaştım. Küçük keçi “yolları, köyün — evlerini biribirine — bağlıyor. Sürü sürü taşlarla ayrılan bahçelerde tavuk- lar, küçük küçük civcivler gori- niyor. Vakit |Eseni (Vasati| 25 ı Pladi | 6 48 M 10| Yatan 16 07 | İmsak ra1|1» w Nöbetçi Eczaneler Bu gece möbetçi eeraneler gun- Tardır : İstanbul tarafı; Şehzadebaşında (Üniversite), — Corrahpaşa — (Şeret Celâl), Fatih (A. Kemal), Topkapu- da (Nâzım), Samatyada (Rıdvan), Cibalide (Necati Ahmet), — Eyüpte (Bökmet), Gedikpaşada (Asadore yan), Defterdarda (Arif), Divanyo- lunda (Esat), Balıçekapudik — (A. Rıza), Bakırköyünde — (Hilâlp. Bey- oğlu tarafı; Taksimde (Dolla Suda), Yenişehirde (Ş. Baronakyan), Tak- - simde (Ertuğrul), Galatada (Kara- köy), Şişli Şafak sokakta (Nargile- ciyan), Kasımpaşada (Merkez), Has- köyde (Halk). Kadıköy tarafı; Mu- vakkıthane caddesinde &Lıoı_ 8;. bukluyan), Kuşdilinde ülüsi Öze man), Büyükadada — (Halk). Bir Doktorun Günlük Gargamba Notlarından (*) Bulaşık v Ku::::k Kü Ihtiyar köylüye yaklaşınca asık 'e çoci a aık sık te- : sadüf edilen bir hastalıktır. Hİt asrgla Baş ve bel ağrım ve oldukça şide — Seninle şöyle bir komu- detli bir titreme ve arkasından şacağım. Bana bir lskemle ver ateşle başlar. Gözler kızarır ve bakalım!. Dedim. çapak yapar. Boğazda hararet bademciklerde gişlik, dilde pas olur. Hasta ateşin tesirile dalgın- dir. Geceleri — fazla mçrar ve rahatsızlık artar. Hastalığın baş- ladığı günü — müteakip vücutla kırmizi kirmizi küçük lekeler Çir kar. Buna halk arasında kızamık ismi verilmiştir. Tedavisiz Muhafazalı — ve loş bir oda İTüzundır. — Bir. tath kaşığı bademyağı ve hintyağı vermeli ataş için de yüzde on santigram- bk Piramidon tabletlerinden 1 - 2 tane yutturmalıdır. Soğuk hoşaflar ve süt, ayranla beslemeli. Ağız ve dişleri, dili temiz — tatmalı, baş üzerine soğuk bez koymalı vücudu kâfurulu ispirto ile oğmalıdır. Adamcağızın çapaklı gözleri P — Gazetenin evar yazısile Bir sütunun (hi satırı (sanitim) sayatır.. — — 2-a Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şanlardır: (8) kelime — oartır. 4—İnce ve kalınm yazılar tutacakları yera — göre santimle ölçülür, Pi Bu notları kesip saklapımı, yahut bir albüme yapıştırıp kollekalyon yapır var. Silreti zemanınızda bu metlar bir dektor gibi lmdadınıza yetişebilir, SON POSTA Istanbulun Göbeğinde Bir Köy Eski Tenekelerden Örülmüş Bir Yığın Sefalet Ocağı İhtiyar Anlatıyor : T - “ — Abe Evlât.. Geçin- mek çok zor oldu. Kimi- miz Yanmış Kömür Top- lar, Kimimiz Hamallık Eder, Te Büle Geçinip Gideriz.,, Bu köyün evlerinden iki örnek kırpışıp kırpışıp açılıyordu. Koşa- rak bir tahta sandık getirdi, önü- me koydu, sonra karşıma geçti: — Büyurun Bayım !... Ikindi serinliğinde, alt aşa- gıdan gelen çocuk sesleri çoğa- hyordu. Köy kulübelerinde akşam hazırlığı var. Karşı, taraftan ince bir kadın sesi, yırtına yırtına bağırıyor : — Elifin kınası tutmadı ana, gece kma yapacan mı?.. Ihtiyara sordum : . — Sizin burada kaç kulübe var ? — On, on ikiyi geçer.. Amma yok bizim bir ziyanımız Bayım.. Allah verdi oturuyoruz, kimseye sataşmayız. Kimimiz — hamallık ederiz. Biz burada, eh varız işte 6 -T evcik birşey.. bir de birden- bire keçi yollarından ellerindeki tenekelerle bir — sürü sümüklü, kara yağız, gözleri çapaklı çocuk çıktı. Avaz avaz bağrıp haykırı- yor, iki tarafa derviş gibi salla- nıyorlardı. Yaklaştıkça bağritıla- riının manası açılmaya başladı. Bahçede çanamur, Göklerde yaaağmur, Ver Allahım vesser .Bıı #ürü Yasağmuuur! Köy çocukları yağmur duasına çıkmış olmalılari. Donsuz, çırçıp- lak, pis yüzlü küçükler — bile, avazları çıktığı kadar haykırıyor, ellerindekl — sopaları -tenekelere alabildiğine vuruyorlar. Ihtiyar Çingene ile konuşur- ken ıyî.ı Şlıl:ıuçlııı. — Bir de sizin şu kulübeleri görelim de, sonr niçin geldiğimi söyleriml.. Dedim. Önüme düştü. Eski bir kona- ğin taşlığı olan bir geçitten geç- tik, aşağı doğru birkaç basamak merdiven, indik, — ihtiyar, — İnce tahta kapıyı iterek seslendi: — Abe çekilin, misafir varl. İçeri girer girmez kötü bir karanlık ve küf kokan bir serinlik yüzüme çarptı. Tam karşıda odanın duvarında küçük bir delik açılmış: Bu, pencere.. Kenarda minderler var,.. Dışardan bütün fecaati ile sefaleti gösteren bu köy evinin içi derlitoplu gibi.. Döşemede yamalı yırtık kilim parçaları,, Köşelerce yine yamalı ot yastıklar. Duvarda renkli renkli kâğıtlarla —süslü raflar, büyücek, bir tarafı kırık bir endam (!) aynası.. İhtiyır İki büklüm anlatıyordu: — Eişte büle, yaşayıp gideriz be bayciğim!.. Iki ayalimle 6 evlâdim var benim.. Abe güç ekmek parası çıkarmak!.. Bu gırada dişan — avludan cırlak bir kız sesi avaz avaz haykırdı: — Anana, anaas!. Abe yangın var aşağı bakkalın üstünde ana.. Ihtiyarla beraber, oranın an- lamadığım bir tarafından iki ka* din dişarı firladılar. Ortalık — karışıvermişti. - Ço- suklar, kadınlar, kızlar bağrışıp çığrışıyor, kulübelerin önleri kız, çocuk, ihtiyarla doluyordu. — Abe nerede imiş yangın!.. * Köy içinin keçi yollarından geçerek daha aşağılara İndik. On on beş adımda bir yere girmiş, toprak ve taş evler sıklaşıyordu. Bir kulübenin bahçe duvarından içeri başımı uzatınca, mavi, penbe çiçekli şalvarı içine gömülmüş bir kürt karısını inatçı bir keçiyi sağmaya çalışırken gördüm. Beni görünce, birdenbire tası bıraktı, rastıklı iki parmak kalın kaşların! çatarak dik dik yüzüme baktı. Daha aşağı iniyorduk. Bir ev önünde yay gibi gerilip gerllip kısılan bir kürt şarkısı hlılııı çarptı: Doğlaru var varo vuroc0 Hoy Moğaran Mogaruu Gurbon elom gürbooon Köy, Tahtakaleye bakan cad- dede birdenbire bitiyor ve bura- dan İstanbul, plânları, projeleri ve imarile uğraşılan — Istanbul başlayor. İstanbulun göbeğindeki köyün kadın ve çocukları Mayıs 15 ( I Tröstler 1 Konserveciler Tröstü Fiatları Nasıl : Yükseltmişler ? ( Baştarafı 1inci yüzde ) 7 — Unkapanında «Ermiş» 8 — Rekor Ayrıca, Iİzmir, Bursa ve Balı- kesirde de birer fabrika olmak üzere, memlekette,on bir konserve fabrikası vardır. Senevi istihsal de üç milyon kutu raddesindedir. Tröst Yapan Fabrikalar lstanbulda en büyük ve ehem- miyetli fabrikalar: Müttehit Ermis « Kartal - Emniyet, Fındıklıda Ermis, Topanede İdeal ve Yıldız. fabrl- kaları dört senedenberi, anlaşmış ve bir tröst vücuda getirmiş vak ziyettedirler. Bu tröstün teşekklie lünden evvel, tabit rekabet kon- servelerin fiatını mutedil birakı- yordu, Fakat, tröstün teşekkülün- den sonra fiatler yökselmiştir. Ökonomik buhran münasebe- tle satın alma kabiliyetinin azlığı, halkın konserveyi lüks bir madde sayarak buna alışmadığı, nakliyat pahalılığı ve vergiler gibi mese- leler, bu sanayi şubesini düşüşlün- düren hakiki sebepler ise de asıl sarfiyatın azlığına sebep olan müessir, konservelerin çok pahalı olmasıdır.. Bugün, — memleketi- mizde 20-25 —kuruşa — satılan bir. konserve — kutusunun — eçi Yunanistanda 10415 — kuruşâ- dır. Bizde sebzecilik — epeyce Inkişaf etmiş ziraat şubelerinden biri olduğu halde konservelerin okadar pahalı olmasındaki sebebi müstahsillerin fazla para kazan- mak endişesinde aramak gerektir. . <.« Büyük Bir . Musiki Bayramı (Baştarafı 1 inci yüzde) bestekâr Hasan Ferit te “ Prelüd ve danslar ,, adındaki eserinin çalınmasını, Cümhur Riyaseti orkes trasma şeflik yapmak suretile idare edecektir. Bundan başka diğer bestekârlarımızın da güzel eserleri çalınacak ve Ankara rad- yosu tarafından bütün yurda neş- redilecektir, Dirileri Ölü Gösterenler ( Baştarafı 1 inel yüzde ) değiştirmiş olması lâzımdır. Eğer bu emlâki suçlular doğrudan doğruya satmışlarsa istirdat edi* lerek Bay Hikmete verilecektir. Bu işte alâkadar olan başka me- murların da bulunup bulunmadığI tetkik edilmektedir. Suriyedeki 10 Bin Ermeni Hududumuz 100 Kilometr? Uzağa Çekildi Berut, (Hususi) — Burada çıkan bir ermeni gazetesinin yaz” dığına göre Türkiye ile Fransâ arasında yapılan bir anlaşma ne” ticesi olarak Türk hududundâ bulunan ermeni ve nastı rile! 100 kilometre geride yerleşmel kararlaştırılmış ve ferkalâde kO” miser tarafından bir tebliğle bir” kaç evvel hudut karakollar pına bildirilmiştir. Huduttan 100 kilomere geriy* ,yerleşecek olan ermenilerin ü tarı 10 bindir. #