10 Mayıs 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

10 Mayıs 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j 10 Şı)fı B ÖEEMETEMR ZESE z Tefrika z Deli n Rıza No, # Soyfi 17 — Kalede Dövüşe Susamış Süvariler Vardı — Ağalar, beyler; burada baş- heca söylemek istediğim — şudarı Kale üzerine gelmiş kâfir yığın- larından bizlm pervamız yoktur. Bunca yıllardanberi bu Almanlar, Macarlar, Isklovonlar kale duvar- larının altına başları yukarıda geldiler; sağ kalabilenleri yözleri çamurda gittiler. Bu sefer her zamankinden fazla birşeyleri varsa yanlarında getirdikleri Alman top- çusunun çok — kuüvvetli olmasıdır. Eğer bizim paşalarımız. düşman hilesine kanmasaydılar şimdi bu toplar kimbilir hangi bataklıklar- da paslanmıştı. Her ne ise olanlar oldu... Oradan bahsetmeyelim. Bizim güveneceğimiz yine ancak kendi kılıçlarımızdır. Evet, bu sefer düşman çok baskın ve arkadan da korkusu yok, fakat bu bizi yıldırabilir mi? Bizim önümüzdeki düşmana bu duvarlar arkasından hiç olmazsa bir ay duha karşı koyacağımıza hiç şüphe etmiyorum ; yalnız şunu maz |1). Açık ovada Türk kılıcına yüzü yoktur. Daima bizl müstah- kem taburu üzerine çekmek, boş yere kırmak ister. Halbuki: Macar beyleri hem atlı, hem yiğitlik davasındadır. Bizim atlımız ovada görünürse Macarlar elbette hare- kete gelip, çokluklarına da güve- nerek karşımıza çıkarlar. Bu İşi becerir de (Nadajdi) ile (Rezin oğlu) alaylarına iyi bir satır çalarsak Alman yayası çok zamanlar yer- lerinden oynayamazlar. Tanrı yar- dim ederse serdengeçtilerimizin Alman toplarma kadar düşmanı sürerek topları çivilemeleri bile olagandır. Ohalde düşmanın bü- yük imdatları gelinciye kadar bizi zorlaması korkusu da — ortadan kalkmış olur. Bu fikrime ne di- yorsunuz, yoldaşlar ? Herkes büyük bir dikkatle kumandan Şahin Beyi dinliyor- lardış bu dikkat ©o derece derin di ki : Bir aralık divanhane ka- pisının yavaşça açılarak Deli As- e İ -— — İmparatorluğun o zamanki ileri karakollarından Eğri kalesi da Güşünelim : Bir ay sonra da kış etrafı kaplayıp imdadımıza ge- len olmazsa düşmanın ağır top- Jarı kaiede gedikler açmıya baş- lar; zahire, barat, at yemi kıtlanır; o zaman kalede yalnız erkek bu- lunsaydık son saatte kapıları açar, kâfir alaylarına yalın kılıç dalar idik. Fakat içerde bu kadar ço- luk çocuk var. Tam zayıf - düştü- gümüz esnada hem çoluk çocuğu kurtarmak, hem düşmanı yarıp geçmenin — yolu olmaz. Eğer sade kalede kapanıp düşman yü- rüyüşüne karşı durursak, hergün daha çoğalacak düşmanı sarsmak ve burnunu kırmak yolu da kapa- nır, Bunun için ben kadın gibl duvar içinde vukuatı beklemiye taraftar değilim; her ihtimale kar- gı bazı işlerde bulunmak - istiyo- rüm. Beni dinleyin: bugün kalede döğüşe susamış, herşeyi tamam üç bine yakın gazi süvarimiz var; Bu akşam keşiften gelen yoldaş- lar düşman süvarisi İçin bize ge- rek malümatı verdiler. Macar- İarın arasında ağır zırhli biraz Alman” atlım da var; fakat Almanların asıl küvveti piyade tüfekçisinde ve — topçusundadıı. Benim — teklifim kale duvarlari daha sağlam iken ve ovada yağ- murdan çamur olup atımızın ayak- larını tutmadan bütün kuvveti- mizle kaleden çıkıp düşmana bir hücum yapmaktır. - Bilirsiniz ki : Alman önünde melrislerinden kımıldana- Saz, taburlarından diışarı çıka- | | | piyadesi Türkün ıllısıl lanın içeri girdiğini ve kapının yanında boş bulduğu bir yere iliştiğini kimse görmemişti. Meclisteki — tecrtibeli, — ihtiyar mskerlerin de, en ateşli cengüver- lerin de kumandan Şahin beye pek derin inanları vardı. Şahin Be- yin gerek Alman tüfekçi yayası ve gerek Macar atlısı hakkındaki düşüncesi pek doğru idi. Kuman- danın sözlerinin ne kadar doğru olduğunu — göstermek için © devirde şimal #serhaddimiz akın- lara, çapullara — iştirak — etmiş veaylarca, senelerce serhad ga- zilerimizle beraber yaşamış bir zatın Nemseliler ( Almanlar ) ile Macarlar hakkında eski hoş şive ile verdiği malümatı şuraya koyalım : “Nemselilerin ( Istergon) ve (Istolni Belgrat ) taraflarına ge- rek silâhlı, gerek silâhsız geçme- leri muhaldır; gerç!. Macaristanın bu kısım vilüâyetleri sözde Nem- selilerindir: amma Macar korku- sundan o semtlere Nemaeli vara- maz. Ancak büyük kuş olup gidebilirler ve —Macarla Nemse birbirlerlle harbe uclle söyleşirler. ( Arkam var ) (i) Tabur, eski aakeri 1stılahımıza göre müstahkâm ordugüh demektir. Türklere kerga Avrupalılar en nihayet bu ağır tahkimatı tatbikten başka harp usülü bulamamışlardır. Ancak aslı tabkur olan bu düzen aslen Türk. lerde vardır. Arabaların - zincirlerle birbirine bağlanarak aaker, ağırlık ve kadınların içeriye alınması, — SON POSTA Zzek Meselesi ! — Bak, ne güzel otomobil.. — Ben şoförü tercih ederim!. Meşhur Makedon- ya Komitesinin Kulislerinde ( Baştarahı 1 imsi yüdez ) bille Türkiye hududuna doğru götürüp gerdirdiğini söylemiştir. Fakat Filibe askeri muhake- mesi ikinci defa bütün şahitleri celbetmeye lüzum görmüş, bu su- retle de şoför Ivan Siderof'un Tür- kiyeye kaçtıgı, bilâhara Edirnede yakalanarak Türk zabıtası tara- fından gerl çevrildiği anlaşılmıştır. Halen zabıtanın — elinde bulu- nan bu şoförün Türkiyeye niçin kaçtığına ve esrarengiz “ Dimit- rof, un kim olduğuna dair mühim ifşaatta bulunması — beklenmek- tedir. Buradaki askert —mahkeme, halen Türkiyede siyasi — mülteci sıfatile bulunmakta — olan sabık Makedonya komitesi — reisi Ivan Mibailof ile iki arkadaşının idam mahkümiyetini tasdik — etmiştir. Bu, Mihailof'un ikinci ölüm mah- kümiyetidir. Aynı askert mahkeme, 1935 te 13 numaralı davası — yüzünden İvan Mihailof'u aramakta olduğunu ilân etmektedir. Galatasaray - Fe- nerbahçe Yine Karşılaşıyor ( Baştarafı 1 inci yüzde ) muhafaza edebilmeleri- bugünkü maçın hayli zevkli olacağını gös- terir. Galatasaray, muavin hattın- dan bir müddet için — kaybolan Nihat yüzünden müdafaası zayıf bir kalde kalmıştır. Nihadın ye- rine gelen Fâhirin de sakatlığı iyi kötü anlaşmış bir müdafaayı yine değişik bir şekle sokacaktır. Galatasaray hücum hattında çoktanberi oynamıyan — Fadılın bugün takıma girmesi bu hattın eski ahengini bulmıya — yardım edecektir. Fenerbahçe — son haftalarda &ol İç oynattığı — Şerefi bugün takımına koyamıyacağı için sol iç Şabanın oynaması melhuzdur. Buna mukabil sağ içte kimin oy- nıyacağı belli değildir. Takımlar ne şekil — alırlarsa alsınlar bugünkü Galatasaray - Fenerbahçe maçi mevsim sonum- da göreceğimiz mühim oyunlardan biridir. Zayl ve itibardan Düşmüş Pasaport İstanbul İzan General Konsoloslu- BYundan ita kılınan ve Abbas Ali oğlu Abdurrahim namına ait olan 18445 Umumi ve 3380 Hususi numaralı ve 9 Şahrivar 1310 ve 1 eylâl 1931 tarihli pasaport başka bir kimsenin elinde görülecek olursa kanunl taki. bat lera olumucaktır. HİKÂYE Bu Sütanda Horgün Mayıs 10 İngilizceden : On Sene Sonraki Konser 1914 senesi yazı idi. Büyük harp hentiz baş- (| lamıştı. Piyanist Albert Daunou Fransanın cenu- bunda küçük bir kasabaya çekil- miş, gelecek kış mevsiminde vere- © ceği konserlere hazırlanıyordu. Eski bir. evin Üst katında, gü- zel manzaralı ve bir de piyanosu olan — geniş ve ferah bir apartı- man — tutmuştu. Burada gabahtan akşama — kadar Piyanonun — başında — çalışıyor. Akşam Üstü köşedekli gazinoya giderek hem aperetifini içiyor hem de garetelere göz ger- diriyordu. Halinden çok — memnundu. Gençti, Avrupada, büyük değilse- de, az çok bir şöhret kazanmıştı. Kışın — vereceğl konserlerle bu şöhretl kat kat artıracağını ümit ediyordu. * Birdenbire harp. ilân edilip seberberlik başlayınca Daunou da hiç tereddüt etmeden kasabada bulunan bir Gaskonya taburuna iltihak ederek asker olmuştu. Fik- rince, harp feci bir şeydi ve on da hiçbir. heyecan uyandırmıyordu. Fakat memleketini sevdiği için derhal asker yazılmış ve vazife- sini yapmıştı. Diğer taraftan A- manlardan da hiç nefret etmiyor- du, Berlinde ve Munihte tahsil etmiş ve Almanların musikiye olan meclübiyetlerini bizzat gör- muş ve onlara âdeta bir sevgi bağlamıştı. Onun İçin halkın ve askerin Almanlara karşı savür- dukları kaba ve galiz küfürler onun hassas kulaklarını acı acı tırmoalıyordu. Üç sene muharebeden sonra bölük arkadaşları ona da bir isim takmışlardı. «Eldivenli kahraman» siper kazdığı szaman daima ellerine eldiven taktığı İçin ona bu adı takmışlar ve kaba kaba kendisile istihza etmiye başlamışiardı. Taarruz veya rücat edildiği zamanlar yeni tutulan cephede siper kazmak, bunları tahkim et- mek lâzımgelirdi ve zavallıDaunou bütün gün ve bazan da bütün gece kazma kürekle toprakları kazar, gizli yollar, tarassut basamakları yapardı. Ölüme okadar alışmıştı ki bir Alman obüsü arkadaşla- rından birkaçını parçaladığı za- man hiç müteessir olmazdı. Fakat ellerinde yeni — bir nasır peyda olduğu zaman yüreği acı acı sız- lardı. * Piyanist olduğu için yegâne düşüncesi e!lerinin nasırlaşmama- sı, parmaklarının kalınlaşmaması idi. Ona göre, bharp, mesleğini muvakkaten iİnkıtaa uğratan bir felâketti. Bir kurşunla vurulup ölebileceği ihtimalini aklına bile getirmeyordu. Fakat siper kaza kaza parmaklarInın hassasiyetle- rini kaybetmesi düşüncesi onu Bon derece korkutuyor, dehşetle titretiyordu. Bölüğü istirahate çe- kildiği zaman, kasabanın meyha- vetli bir adamdı ve Daunounun kavemeti yavaş yavaş kesilmekte nelerindeki birinin akortsuz piya- nosunda — arkadaşlarına — bazan şarkı ve oyun — havaları çalar, parmaklarının, tuşlar Üzerindeki hareketlerinin gittikçe ağırlaştığı- ni görerek yüreği parçalanırcı. Siperde — otururken veyahut yürürken, parmaklarının bu tu- tukluğunu açmak için tüfeğinin dipçiği — Üre mütemadiyen sessiz sonatlar, opera parçaları çalardı, Halbuki arkadaşları onun maksadını anlamazlar, bu hare- ketlerini sinirliğine, korkaklığına hamlederler ve kendisile, adeta tahkir edercesine alay ederlerdi. Davnou onlara musikişinas ol- duğunu, parmaklarının oynaklığını muhafaza etmenin kendisi için — ne kadar ehemmiyetli olduğunu anlatabilmekten —artık Ümidini — büsbütün kesmişti. İ Bundan maada, harbin başlan: ' gıçlarında, bir arkadaşile konu: ' şurken, laf arasında Almanlardan — nefret etmediğini de her nasılsa ağzından kaçırmış, söyleyivermişti. Bu söz derhal bütün bölüğe ya- yılmış, hatta zabitlerinin kulağına — kadar bile gitmişti. Şimdi, artık herkes onu korkak ve Alman — muhibbi olarak biliyor ve ondan nefret ediyorlardı. Zabitleri, onu sık sık keşiflere, baskınlara gö dererek bir an evvel ortadan kaldırmak, harcamak İstiyorlardı. Bir gece, yine Alman siperler rinden bir esir tutup getirmek — icap ediyordu. Derhal sekiz kişi” lik bir baskın kolu tertip edile” rek buna Daunouda ithal edildi Gecenin karanlığında bu seki kişi yavaşça siperlerden çıkat ilerledi ve Alman siperlerinit önündeki telörgüleri keserek ver — sizçe siperin içine atladı. ğ * Daunou, iriyarı — bir Almaf meferinin — Üzerine — düşmüş V© derhal boğuşmiya başlamışlardı Sağ elile altındakinin boğazıf! sıkıyor, sol elile de Almanın tü benca tutan sağ bileğine sarıl” yordu. Alman neferi gayet kut” çe Bir aralık terleyen gol eli kay' Eli serbest kalan Alman ııh"ı derhal tabancasını kaldırdı ve U el ateş etti. Kurşunlardan birisl Daunounun sol avucunu, dîiil de omuzunu delip geçti. O aralık havada bir tenvif fişeği patladı ve bunun ortalığ? | saçtığı beyaz — ziya — allı A Daunou, düşmanının yüzünü lî:" bildi. — Yuvarlak — çehreli, "ei bıyikli bir. adamdı. YIMİ'“W eski bir düellodan kalma ÜÇ yarası vardı. v (Devamı yarın

Bu sayıdan diğer sayfalar: